Bu ülke Bolivya...
Bolivya büyük bir atılım yaparak siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel her türlü eşitsizliği minimize etmeyi hedefleyen yeni anayasa hazırladı ve halk bunu kabul etti. Bu Bolivya için 1825'te alınan bağımsızlıktan sonra ikinci bir bayram nedeni oldu adeta... Yıllardır ülkedeki sorunların çözümüne aç olan Bolivyalılar 'futbolun asla sadece futbol olmadığını' da milli takımları sayesinde yine tüm Güney Amerika'da olduğu gibi bizlere gösteriyorlar...
1926 yılında -yine aynı zamanda ülkenin en büyük futbol takımı 'Club Bolivar'ın kurulduğu yılda- ilk milli maçını oynadı Bolivya... Herşey çok hızlıydı. Zamanında Bolivya'yı sömürmek için orada olan İspanyollar önce Federasyonun kurulması için büyük çaba sarfetti, daha sonra da takım 1930'da Uruguay'ın şampiyonluğu ile biten ilk Dünya Kupası'na katıldı. Bu ilk deneyim Yugoslavya ve Brezilya'nın olduğu grupta Bolivya'nın gol atamaması ve iki yenilgi alması ile büyük bir başarısızlıkla sonuçlansa da ilk Dünya Kupası'nda Bolivya'nın isminin yazması yıllar sonra ülkedeki futbolseverler tarafından daha iyi anlaşılacaktı...
1930-1950 arası Bolivya, 1935'te sınır anlaşmazlığı nedeni ile Paraguay ile yaptığı savaş dışında tam bir durgunluk dönemi geçirdi. Futbol milli takımdan ve Club Bolivar'dan ibaretti. Ülkenin tek kulübü de Bolivya'nın bir ligi olmadığından komşu ülkelerin takımları ile oynuyordu. Bolivya milli takımı 1934 Dünya Kupası'na ise hem politik hem ekonomik nedenlerden dolayı katılamamıştı. 1950'ye gelindiğinde ülke futbolunun kurtuluşu yine Dünya Kupası'ydı...
Ülkenin ilk futbol ligi 1950 Dünya Kupası'ndan sonra nihayet kurulmuştu. Gözle görülür bir gelişme gösteren Bolivya'da bu lig ilk olarak 1960'ta tam anlamı ile oynanabildi. Arada geçen 10 yılda 54 ve 58 Dünya Kupaları'na katılamasa da ülke artık hem kulüpsel bazda hem de Copa America'da yavaş yavaş kendini de gösteriyordu. Bu dönemde ayrıca Club Bolivar takımında halen Bolivya milli takımının en golcü ikinci oyuncusu olan Víctor Ugarte efsanesi doğuyordu... Ugarte'nin milli takımın en golcüsü ünvanının kırılması 2001 yılında ancak Joaquín Botero ile olabildi. Bu durum bile daha sonradan Bolivya milli takımını çalıştıracak olan Victor Ugarte'yi ülkenin efsanesi yapıyordu... Sanıyorum Futbol Federasyonu binasının önüne dikilmiş olan heykeli de bunun en büyük kanıtı... Yine L. Hector Cristaldo'da efsaneler arasında... Zira Cristaldo en çok milli formayı giyen isim. Onun döneminde Bolivya milli takımı hiç şüphe yok ki en güçlü yıllarını yaşadı. Ülkenin üçüncü kez 1994'te Dünya Kupası'na katılması ve 1997'de Copa America'da final oynaması bunun en büyük kanıtı.
Şimdilerde Bolivya Güney Amerika'nın Peru ile beraber en zayıf halkası olarak görülüyor. Bunda son yıllarda gösterdikleri Dünya Kupası eleme performansları çok etkili. Dünya Kupalarında Bolivya'nın son golünü İspanya'ya atan E. Sanchez'de Bolivya'yı çalıştırarak en iyi yerlere gelmesi için uğraşıyor. Biz her ne kadar sempatik bulup sevsekte Bolivyalı futbol dilencilerine inanılmaz yükseklikte Arjantin'e atılan 6 golden daha fazlası gerekiyor. 2010 hayalleri de gerçekleşmeyen ülke şimdi şansını önce Copa America'da sonra da kendi kıtalarında düzenlenecek olan Dünya Kupası'nda deneyecek...
0 YORUM:
Yorum Gönder