11 Nisan 2010 Pazar

Real Madrid - Barcelona || Maç Sonu



Öncelikle söylemeliyim, beklediğim gibi bir El Clasico izleyemedim. Günlerdir konuşulan bu büyük maç maalesef benim beklemtilerimin altında kaldı. Bu beklentiler Real Madrid odaklıydı pek tabii... Yine Real Madrid açısından El Clasico'ya bakalım ve şunu da ekleyerek yazıya giriş yapalım; Barcelona en iyisi...

Real Madrid tarfatarının profili gerçekten çok ilginç. Maçtan önce benim görmek istediğim taraftar Real Madrid'in oyununu detsekleyecek, 11 futbolcuyu arkadan itekleyecek, temponun düştüğü anlarda kendilerini hissettirecek bir taraftardı. Binlerce Reallinin bunları yapması çok zor olmasada maalesef göremedik. Esasında Real Madrid taraftarındaki bu yavaşlık ve goller dışında yaşattığı sessizlik son 4-5 yıldır böyle. Gol olduğu anda hiçbir problem olmuyor, Bernabeu inliyor fakat maç esnasında Real Madrid'in en iyi oyunu sahada olsa dahi çok yavaş bir hal alıyor Real taraftarı... Megafondan taraftarı ateşlemeye çalışan abimiz de maalesef boşuna uğraştı dün gece... Esasında bu problem son yıllarda İspanyol seyircisinin genelinde olan bir durum.  

Real Madrid kadrosunda alışılagelmişin dışında olan tek şey Marcelo'nun orta alanda sol açıkta oynayışıydı. İlk dakikalarda Real Madrid'in isteğine orantılı olarak o da soldan bindirmeleri ile pozitif bir görüntü içinde olsa da ilerleyen dakilarda takımla beraber onunda temposu düştü. Yine Marcelo'nun mevkisni yadırgadığı da söylenebilir. Zaten diğer devrede yazının devamında daha geniş bahsedeceğim Guti ile yer değiştirdiler.

Sergio Ramos maç öncesinde beklentilerin her zamanki gibi olduğu bir isimdi. Yani, her zaman oynadığı gibi oynaması yeterli olacaktı... Fakat komple takım arkadaşlarının sergilediği isteksiz ve maça bir türlü konstantre olamayan oyun stili maalesef onunda arada eriyip gitmesine neden oldu.  Maçın ortalarında ve sonlarına doğru büründüğü ruh haline çoğu kişi kızsa da, maçın gidişatı ve yenilginin verdiği negatif psikoloji bunun ana nedeniydi... Tüm bunlar Sergio Ramos'un hırsı ile birleşince ortaya agresif bir oyuncu görüntüsü çıktı...

Maçtan önce kafamda yaptığım kadroda her ne kadar Pellegrini'nin asla oynatmayacağını düşünsem de Gago'nun olduğu alana Diarra'lardan birini monte ediyordum. Onun olduğu yer gerçek anlamda 'pis' bir yerdi. Barcelona'nın öldürücü ve baş döndüren pas trafiğinin tam ortasında yer alıyordu. Fakat maalesef iş sadece koşmakla bitmiyor. Orta alanda dinamizmin sağlanması adına Lass Diarra tercihi kesinlikle daha iyi olurdu. Sanıyorum Gago'nun oyununa uyacak en iyi deyim 'sessiz' olacak... Esasında Real Madrid orta alanının iyi huylu hırçınlıktan ve azimden biraz uzak kaldığını söylemek mümkün. Gago'nun iyi olmayan oyununa rağmen kendisine rahat bir alan bulan Xabi Alonso ise maalesef gününde değildi...

Göbekte oynayan Garay'ı beğenmiyorum... Onda halen eksik olan bir şeylerin olduğunu gören sadece ben değilim çok büyük ihtimal.  Pellegrini'nin geçen hafta oynanan Racing Santander maçındaki gibi Metzelder ile başlamasını bekliyordum. Metzelder'i en beğendiğim zamanlar Euro 2008'e rastlıyor. Hem Almanya takımının en güven veren oyuncularından birisiydi, hem de turnuvanın en göze çarpan defans oyuncularından biriydi. Üstün hava hakimiyeti, zamanında müdahaleleri ve ileri driplingleriyle iyi işler çıkartmıştı. Dün geceki maçta zaten isabetli oynama kıtlığı şene Real Madrid defansında Garay'ın yapmaya çalıştıklarına ek olarak Metzelder'in daha olumlu bir oyun çıkartabileceğini düşünüyorum. Fakat benim aksime Pellegrini Racing maçında Metzelder'i beğenmemiş demek ki...

Higuain bu maça kadar gösterdiği performanstan çok çok uzaktı... Geçen yıl Barca'nın 6 gol attığı maçta daha iyiydi... Onun için daha önce kendisinde Raul'u gördüğümü söylemiştim. Son vuruşları, sezgileri, doğru zamanda doğru yerde olması bana hep Raul'u hatırlatıyor. Raul'un orta alan ile forveti birbirine bağlayan özelliklerinin yanına bir de daha hız eklediğiniz zaman Gonzalo Higuain'i elde ediyorsunuz. Özellikle El Diablo'yu artık yavaş yavaş izleyemediğimizi düşünürsek Higuain bizleri doyurmak için elinden geleni yaptı, dün geceki maça kadar. O da tüm takıma ayak uydurarak kendi oyununu bizlere gösteremedi. 

Real Madrid'in yaratıcılıktan çok uzak kalması ve tüm takımın Ronaldo'nu ayağına bakması geç olsa da Pellegrini'nin aklına Guti'yi getirdi. Onun şanssızlığı da tam oyuna girecekken Barcelona'nın 2-0 öne geçmesiydi fakat yine de Guti ile beraber daha ilk dakikalarda hücum hattından yaratıcılığın arttığını görmek mümkündü. Çok çönert bir oyuncu olan Guti'nin oyun zekası, topa hükmedişi, takımı yönlendirişi, attığı inanılmaz paslar, sahaya hakimiyet sağlaması onun en iyi yeteneklerinden. Hiçbirşey yapmıyor gibi görünür fakat çok şey yapar aslında... Belki de daha erken oyundaki yerini alabilse bir nebze birşeyler değişebilirdi. bu Guti'nin gördüğü son El Clasico olabilir. Birçok ismin gelip geçtiği Real Madrid'de değeri az anlaşılanlardan. O, Real Madrid aşkı ile beraber sıradan bir ülkenin kralı olmak yerine, krallığın sevilen ama krallığa aday olmayan prensi olmayı tercih etti hep...

Geçen sezon Barcelona'nın 6-2 yendiği maçta dahi daha güzel ve olumlu bir oyun sergileyen Real Madrid için şampiyonluk şansı bitti mi? Hayır... Esasında Barcelona'nın gideceği zorlu deplasmanlar (Espanyol gibi) Real Madrid'in bundan böyle puan kaybı yaşamaması halinde bir nebze umut verici... Fakat çok az... 

Fotoğraflar: @Guardian, Goal.com




Real Madrid :0-2: Barcelona All Goals & Highligts 10.04.2010

0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan