Bölüm 30 yine istendiği gibi bitti...
Cantabria bölgesinin başkenti Santander'de, El Sardinero'da Racing Santander maçı haftaya çıkılacak olan 'büyük' maç öncesi son engeldi...
Maçtan önce Real Madrid'in 55, Barcelona'nın ise 56 averajı vardı. Barca'nın 4-1 kazandığı At. Bilbao maçında yediği 1 gol bile Real Madrid açısından çok önemliydi. La Liga'da durum öyle bir hal aldı ki, 1 gol bile çok büyük önem taşıyor...
Racing için iki önemli faktör maçtan önce büyük ölçüde strese neden oldu... İlki sahalarında aldıkları en son galibiyetin Ocak ayının ilk haftalarında Tenerife karşısında olması. Maç öncesi yazımda da belirttiğim gibi Santander halkı fazlasıyla milliyetçi ve Racing Santander'e de aynı derece de bağlı... Tüm taraftar Ocaktan beri süregelen 'evde' galibiyet yüzü görememe kabusunu Real Madrid karşısında bitirmek için oradaydı.
Diğer önemli faktör ise Racing Santander'in La Liga'nın son dört sezonunda geçirdiği düşme korkusunu bir kez daha yaşıyor oluşuydu. Öyle ki, Racing bundan önceki son dört sezonunu sırasıyla 16,17,16 ve 17. tamamlayarak ligde kalabildi. 17. olduğu sezonlarda ise Racing'i kurtaran sadece 1 puandı... Ve bu sezon yine aynı korku ile devam ediyor Racing'liler için.
Real Madrid maça kalede İker, onun önünde Marcelo-Metzelder-Albiol-Arbeloa dörtlüsü ile başladı. Ben maçtan önce Metzelder'in yerine Garay'ı bekliyordum açıkçası. Ancak tabi bu Metzelder'e güvenmediğim anlamını içermiyor. Bu tahminim son maçlarda Pellegrini'nin Garay'ı tercih etmesi ile alakalıydı... Metzelder'i en beğendiğim zamanlar Euro 2008'e rastlıyor. Hem Almanya takımının en güven veren oyuncularından birisiydi, hem de turnuvanın en göze çarpan defans oyuncularından biriydi. Üstün hava hakimiyeti, zamanında müdahaleleri ve ileri driplingleriyle iyi işler çıkartmıştı. Zaten hemen turnuva sonrasında da Real Madrid'in yolunu tutmuştu... Yine dünkü maçta da çok sırıtmayan basit ve başarılı bir oyunla savunmada görevini en iyi şekilde yerine getirdi.
Orta alan Van der Vaart, M. Diarra, Gago ve Granero'dan oluştu. M. Diarra uzun zaman sonra nihayet ilk onbirdeki yerini aldı dün gece. Sakatlık dönemi gerçekten çok uzundu. Esasında Real Madrid orta alanının iyi huylu hırçınlıktan ve azimden onun yokluğunda biraz uzak kaldığını söylemek mümkün. M. Diarra saha içinde oyunun gidişatına göre birçok oyuncunun üzerine alamayacağı mesuliyeti rahatlıkla yüklenebiliyor. Bu da Real Madrid orta alanının dinamizmin zirvesinde bir yapıya bürünmesine neden oluyor. Şimdi Gago, Xabi Alonso ve onun da dönüşü ile beraber orta saha tam anlamı ile 'olmuş' durumda. Pellegri'nin elinde fazalsıyla alternatif olmuş durumda. Sanıyorum Calderon döneminin Higuain ile beraber takıma verilen katkılardan birinin de M. Diarra olduğunu kabul etmek gerek. Dün geceki maçta da Real'e geldiği ilk sezondaki azimli oyunundan da parçalar gördük. Tabii onun adaşı Lass Diarra'yıda unutmamak lazım. Zira Lass Mahamadou'nun yokluğu sırasında parlamıştı. Ancak onun daha farklı bir oyun anlayışına sahip olduğunu görmek için fazla futbol bilgisine gerek yok. Guti'nin orta alandaki etkisinden de söz etmek gerek. Dün geceki maçta özellikle Diarra ve Gago'lu orta alanda yaratıcılığın düşmesi ve herkesin C. Ronaldo'nun ayağına bakması Pellegrini'nin yine Guti'ye sarılmasına neden oldu. Bol alternatifli orta saha şampiyonluk yolunda Real Madrid'in işine çok yarayacaktır.
İleride ise her zamanki gibi C. Ronaldo ve Higuain hazır beklediler. Zaten goller de bu iki isimden geldi. Higuain hakkında daha önce de yazdığım gibi, sanıyorum onda Raul'u gören sadece ben değilim. Son vuruşları, sezgileri, doğru zamanda doğru yerde olması bana hep Raul'u hatırlatıyor. Raul'un orta alan ile forveti birbirine bağlayan özelliklerinin yanına bir de daha hız eklediğiniz zaman Gonzalo Higuain'i elde ediyorsunuz. Özellikle El Diablo'yu artık yavaş yavaş izleyemediğimizi düşünürsek Higuain bu açığı fazlası ile dolduruyor. 72. dakika da oyuna giren Raul'e tüm ataklarda herkesin amacı gol attırmaktı. Zira bende artık Raul'un bir an önce gol atmasını bekleyenlerdenim, fakat yine olmadı. Ronaldo ise yine bildiğimiz Ronaldo'ydu...
Racing Santander adına maç öncesi yazımda söylediğim gibi dikkatli olarak izleyeceğim isimler eski bir Madrid'li Pedro Munitis ve Sergio Canales'ti. Esasında Metzelder ve Albiol'den oluşan 'ağır' yapılı defans hattı Canales ve Munitis için biçilmiş bir kaftandı. Ancak Munitis ve Canales hızlı ve teknik olmalarına rağmen tehlike yaratamadılar. Bunun nedenlerinden biri Real Madrid orta alanının başarısıydı. Diarra ve Gago ile beraber özellikle Racing çıkmaya çalışırken Granero ve Van der Vaart dahi çok iyi bastılar. Bu durum Real Madrid defansını da rahatlatan bir etkendi. Zaten Pedro Munitis'te etkisiz oyununun ışığında dakika 67'de oyundan alındı.
Van der Vaart'tan bahsetmişken, dün gece çok şanssız olduğunu da söylemek gerekiyor. Bir hava topu mücadelesinde Racing'li Diop'un kramponunun yüzüne gelmesi ve bir kanama olmasının ardından yine aynı yaranın benzer bir pozisyonda darbe alması büyük şanssızlıktı. Saha içinde açılan yarasına dikiş atılması belki de biraz hassas olmam nedeniyle yüzümü buruşturmadı değil...
Higuain ve Ronaldo ile 0-2 biten gecenin ardından gelecek haftaki Barcelona maçını beklemeye koyulduk... Bu arada uzun bir aradan sonra '3 gol ve üstü' olmayan bir Real Madrid maçı izlemek çok tuhaf oldu. Sanıyorum Real Madrid'in çok gol atması için en az bir gol yemesi gerekiyor. Bu arkadan tetikleyici bir güç oluyor. Aksi taktirde gol yemeden ütsün durumda bulunan Real Madrid herşeyi yeterli görüyor.
El Clasico öncesi 3 gol farkla lider Real Madrid. 11 Nisandaki maç öncesinde Blogda bol bol maç öncesinden bahsedeceğiz. Son olarak maçın özetini verip bitirelim...
5 YORUM:
2 Gol olması beklenmedik birşeydi gerçekten :) Bu arada M. Diarra'nın dönüşü iyi oldu. Orta alan bomba dolu !
higuain' de sanki yine de bir şeyler eksik gibi. hani karizması mı yok ne orasını ben dolduramıyorum. takım geneline gelince bazı futbolcularda bencillik var bence. herkes ronaldo' dan bekleyedursun ronaldo daha çok pası düşünüyor ve bu ona daha güzel kılıyor gibi.
Higuain konusunda sana katılıyorum. Belki de gerçekten 'karizma' denebilir... Halen River'daki genç Higuain gibi görülüyor... Halnbuki çoktan yıldız oldu bile.
Higuain basit bir oyuncu. bundan kastım kötü oynaması değil tabi.
El Clasico'nun galibi kesinlikle şampiyonu belirleyecektir.
Yorum Gönder