10 Nisan 2010 Cumartesi

Real Madrid - Barcelona || Maç Öncesi

La Liga'da her sezon olduğu gibi iki kez olmak üzere yaşanan El Clasico mevsimindeyiz... Uzun Nostaljilerin, yazıların ardından nihayet maç öncesi yazımızı hazırlayabildik, ortaya Barbarossa Blogun en uzun maç öncesi yazısı çıktı.

Söz konusu olan bu maçın sadece bir futbol maçı ya da kazanıp kaybetmekten ibaret olmadığını şimdi yazdığımız maç öncesi yazısından önce defalarca anlatmaya çalıştık... 

Bu akşamki maç 1928'den bu yana oynanacak olan 207. maç. Rakamları fazla uzatmayacağım. Sadece Real Madrid'in toplamda 85 galibiyet 42 beraberlik 79 mağlubiyetle üstün olan taraf olduğunu söylemeliyim...

Maçın Barcelona açısından nasıl göründüğünü ve neler olacağını fanatik Barcelona'lı arkadaşım sevgili Alp Çolak'tan rica ettik... O kendi değimi ile 'çakma' bir Katalan. Ama halinden gayet mutlu. Ben şimdi önce Real Madrid'den bahsedeyim, Barcelona'yı ise aşağıda Alp'ten okuyalım...

Önce söylenmesi gereken iki takımında maçtan önce bu haftaya kadar inanılmaz bir performans ile buraya kadar geldiği. Real Madrid'in Fabio Capello döneminde Real Madrid'in şuan elde ettiği puandan daha az bir rakamla şampiyonluğu yakalaması ise şimdiki durumu anlatmak için yeterli sanıyorum. İki takım en yakın rakiplerine 21 puan fark atmış durumda. Bu 30 yıldır La Liga'da olmayan bir durum. 

La Liga'da 12 maçtır kazanan Real Madrid mutlaka bu maça Mayıs 2009'da Bernabeu'da alınan 6-2'lik yenilginin rövanşı olarak bakacaktır. Bu durum aynı zamanda sahada beyaz forma ile mücadele edecek olan futbolcuların ekstra bir performans sergilemesine neden olabilir. 

Real Madrid'in La Liga'da zaman zaman denk geldiğimiz üzere Barcelona'dan bile daha üretken ve daha yaratıcı bir oyun oynadığına şahit oluyoruz. Bu geceki maçta da aynı bu oyunun oynanması çok önemli. Fakat tehlikeli olan, Real Madrid'in daha önce Sevilla veya Racing Santander maçlarındaki gibi ufak zaman aralıkları ile yavaşlaması, tempoyu 'istemeyerek' te olsa düşürmesi ve daha az tehlikeli bir hal alması. 

Real Madrid'de açısından maç kesinlikle Ronaldo, Sergio Ramos ve Xabi Alonso üzerinde yoğunlaşacaktır. Messi'nin karşısında Ramos'un görevi açık ve net; Uzun uzadıya Ronaldo'dan da bahsetmeye gerek yok. Karşısında sürekli kendisiyle kıyaslanan Messi var ve Ronaldo eğer takımı adına Messi karşısında daha iyi şeyler yapmak istiyorsa bu maça kadar sergilediği performansın 2 katını sergilemek zorunda. Barcelona'da Puyol Ronaldo'nun sürati ve yaratıcı oyunu karşısında en büyük engellerden biri olacaktır. 

Xabi Alonso maç boyunca Real Madrid için çok kritik bir bölgede oynayacak. Büyük bir görev... Xabi Alonso'nun oynadığı bölgenin ve görevinin bu kadar önemli ve büyük olmasının nedeni Barcelona orta alanının bizim bildiğimiz inanılmaz pas trafiği. İşte Xabi Alonso İniesta ve Xavi'nin bulunduğu Barca orta sahasının pas trafiğini ne kadar engellemeye çalışırsa ve bunu başarırsa o kadar etkili ve başarılı olacaktır. Çünkü Barcelona'nın ataklarının başlangıcı bu kilit noktalar. 

Maç için son söyleyeceğim son söz galip olan takımın ekstra performans sergileyen takım olacağı yönünde. Bundan kastım Ronaldo'nun Messi'den, Xabi Alonso'nun Barca orta alanından veya Casillas'ın Victor Valdes'den daha üstün bir performans sergilemesi... Son olarak maç hakkında King Santillana blogdan sevgili Alper'in düşüncelerimi özetleyen bir paragrafını verelim;

"  Messi.. Dengemizi, ruh halimizi bozuyor bu adam bizim. Maçla ilgili düşünürken, Madridista’lığın verdiği gazla “çıkamazlar abicim Bernabeu’dan, nereye çıkıyorlar, paramparça ederiz, kolay mı lan öyle, hede, hödö” diye tam şahlanırken, hani şu cep telefonu operatörü bir firmanın reklamında eleman atıp tutarken birisi gelip “kırmızı” deyince eleman saklanacak delik arıyor ya, işte ben de öyle şahlandığımda birisi gelip “Messi” diyor ve benim bütün o şahlanmışlığım bitiveriyor adeta..

El Clasico zor olacak.. Madridista’lığımız bir yandan kanımızı kaynatırken fokur fokur, futbolun gerçekleri de mantığımıza vuruyor güm güm.. Her şeye rağmen Real Madrid’e başarılar diliyorum. Kalbim onlarla.. Maçı kaybedersek de fazla üzülmemeye kararlıyım. Çünkü beterin beteri var. O da ne demek derseniz, hafta sonu Barcelona deplasman kültürü pek olmayan İspanyol taraftarlığı nezdinde 500-600 kişiyle gelecek, kazanırsa 3 puanı alıp gidecek.. Peki ya 22 Mayıs’ta 20.000 kişiyle gelip kupayı alıp giderse ?... "


Barcelona'lı bir isim maçı nasıl görüyor sorusunun cevabıda Alp'in yazısında...

Barcelona ve Real Madrid rekabetinden bahsediyorsak eğer benim için olayı sadece 22 kişinin peşinde koştuğu top ve "gol!" nidasından ibaret görmek imkansızdır. Hayata bakışım böyle sığ olmadığı gibi, futbola bakışım da "futbol sadece futboldur" sığlığını taşımaz. Dolayısıyla, kendi blogumda defalarca yazıp çizdiğim gibi Barcelona ve Real Madrid rekabeti atılan gollerden, verilen paslardan, muazzam kurtarışlardan çok daha öte bir konumdadır. Beni ilk defa okuyan ve konumlanışımı merak edenler varsa net olarak belirteyim: Ben FC Barcelona aşığı, sizlerin deyimiyle "çakma-katalan" bir taraftarım ve Real Madrid'e karşı hissettiğim duygunun adı kısa ve özdür; nefret.

Bu girişi yaptıktan sonra, bir Madridista olan sevgili Oğuz'dan gelen "yazar mısın abi?" sorusuna, düşünmeden "evet" deyişimin nedenlerini de açıklamak isterdim, ancak bu bambaşka bir yazının konusu. Bugün olabildiğince sakin olup, Madridlilerin yoğunlukla okuduğu bu blogda, tarihi maç öncesi bir Blaugrana gözüyle, daha önce yapmadığım üzere "salt futbol" yoğunluklu bir maç öncesi yazısı yazmaya çalışacağım. Tarihi maç dediğime bakmayın, esasen cumartesi akşamı oynanacak maçın La Liga'nın kaderini belirleyeceğini düşünmüyorum. Sonraki maçlarda Real Madrid de, Barcelona da puan kaybedecektir.

Cesaretle söylemekte beis görmüyorum; 89-94 arası Milan'ın muazzam oyununa saygım var, ancak iki sezondur tamamen öz kaynaklar ve sadık kalınan bir felsefe ile yaratılan oyunu ile Guardiola Barcelona'sı tarihin gördüğü en efektif futbol takımıdır. Johan Cruyff'un onursal başkan olduğu bir günün ertesinde bu felsefeyi bu satırlarda anmamak olmaz bittabii. Ancak herkesin diline sakız olan bir kavram olduğundan dolayı, ismini telafuz etmeye gerek yok. Rijkaard ile geçen büyülü 2004-2005 ve 2005-2006 sezonlarının ardından şampiyonluk iki sene üst üste olmak üzere Real Madrid'e teslim edildiğinde birçokları, Valdes, Xavi, Puyol, Iniesta, Eto'o iskeleti ile oluşturulan takımın miadını doldurduğundan dem vuruyordu ki Laporta, felsefeden caymayarak, etrafa milyonlar saçıp "usta" bir teknik direktör getirmek yerine, Cruyff'un tavsiyesine kulak asıp, çocukluğumun favori futbolcusu olan Guardiola'yı takımın başına getirdi ve geçtiğimiz sezon katıldığı tüm turnuvalarda şampiyon olan bu büyülü takım çıktı ortaya. Çok değil 1 sene önce neredeyse aynı kadroyla 4-1 hezimete uğranılıp, şampiyon Madrid'in alkışlanması gibi bir kepazelik ile neticelenen Bernabeu macerası, 1 sene sonra 2-6'lık efsanevi bir zafer olarak gösterdi kendini. Bu hezimettendir ki yeni başkan Perez transfere 270 milyon euro civarı bir para harcayıp, takımını en azından La Liga'da rekabetçi bir konuma getirmeyi başardı. 

Takımlar bundan önce yalnızca bir defa, sezonun ikinci El Clasico'suna puan puana girmişler. 1952 yılında Les Corts'da oynanan maç öncesi ligin bitimine 5 maç kala takımlar 33 puan ile ligin tepesinde yer alırlarken, oynanan maçı Barcelona 4-2 kazanarak avantajı eline geçirmiş ve ligi şampiyon olarak tamamlamış. Şimdi ise iki takım ligin tepesinde 77 puanla dizilmiş durumdalar. Barcelona'ya göre +1 daha iyi averaja sahip olan Madrid lider konumda. Bu sene Real daha çok gol atarken, Barcelona daha az yiyor. Tabii bu sezon maç Barcelona'da değil, Madrid'de oynanıyor ve iki takım da son derece formdalar. Bundan 58 yıl önce gerçekleşen "kazananın şampiyon olması" ihtimalini ise yukarıda belirttiğim gibi kesin bulmuyorum. Biz yine de tarihin tekerrür etmesini umuyoruz.

Barcelona'da Abidal, Arsenal maçında sakatlanarak El Clasico öncesi en büyük korkumun gerçekleşmesine vesile oldu. Maxwell defansif olarak Abidal'e nazaran çok daha vasat bir oyuncu ve karşısında Cristiano Ronaldo olacak. Hemen arkasında da hücumda etkin olan Ramos. Real Madrid Barcelona'nın solundaki bu eksiği sonuna kadar kullanmaya çalışacaktır ki bu noktada Pep Guardiola'dan beklediğim bir hinlik mevcut. O da şudur: Sol bekte Puyol ile başlamak, ortada son Arsenal maçında harika oynayan Milito ile Pique'ye görev vermek. Dahası Ramos'un sağ kanattan hücuma çıkışlarını neredeyse minimuma indirmek amacıyla Messi'nin maça sol kanatta başlaması ve uzun bir müddet orada götürmesi. Daha sonra bu sezon üstlendiği destekleyici, "second striker" role bürünebilir.

Pique ve Ibrahimovic Perşembe itibariyle idmanlara katılmamışlar, ancak Gerard Pique yüksek ihtimal forma giyebilecek. Zlatan'ın oynaması ise zor görünüyor. Arsenal maçında oyuna sonradan giren Iniesta, bir aksilik çıkmazsa Xavi ile birlikte 11'deki yerini alacaktır. Onlara 3. olarak bu sene sıklıkla Busquets oynadı ve ben de aynı sıklıkla Pep Guardiola'ya isyan ettim; ancak Xabi Alonso ve Diarra'lı Madrid orta sahasına karşı Busquets'den ziyade Keita ya da Yaya Toure ikilisinden biri ile çıkacağını düşünüyorum Guardiola'nın. Rakipte Xabi Alonso'nun antrenman eksiği var, hafif sakatlığı hala sürüyor ancak büyük ihtimal oynayacaktır. Cumartesi akşamı Barcelona'nın topa hakim olma konusunda hiçbir sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum ancak topu, Madrid'de olduğu anlarda, ayağında tutması gereken son beyaz formalı oyuncu Xabi Alonso'dur. Xabi topu ayağına aldığında isabetli uzun pasları ile Ronaldo ve Van der Vaart gibi isimleri savunma arkasına sarkıtırsa, ki bu gayet yüksek bir ihtimal, o zaman topa sahip olmak pek de belirleyici olmaz. Pellegrini'nin özellikle ilk 10 dakika tam oturmayan oyunda son derece hızlı ve direkt toplarla Barcelona kalesinde gol arayacağını düşünüyorum. Yani ilk dakikalar kazasız atlatılırsa skor olarak olmasa da oyun olarak geçen senekine benzer bir tablonun ortaya çıkacağı son derece aşikardır.

Lionel Messi'den ayrıca bahsetmeye gerek yok. Sahadaki herhangi bir Madrid oyuncusu onu durdurabilecek kalibrede değil. Dahası, Madridlilerden ziyade dünyadaki herhangi bir oyuncunun bu seviyede olduğunu sanmıyorum. Pep Guardiola'dan beklediğim hinlik, Madrid'in en etkin olduğu sağ kanat organizasyonunu bir hayli sekteye uğratırken, aynı zamanda Diarra ve Alonso'nun Messi'ye yardım getirmek amaçlı kanada açılmalarını ve Madrid orta sahasını tamamıyla savunmasız bırakmalarını da sağlayacaktır. AS'ın haberine göre, halihazırda Pellegrini Messi'yi durdurma planlarını sol bekte oynatacağı Arbeloa üzerinden yapıyorken o kanatta Pedro'yu kullanmak çok daha akıllıca görünüyor. Forvette ise Ibrahimovic'in yokluğunda formsuz Henry ile başlanmasından yanayım. Kırgın olduğum Titi, belki geçtiğimiz sezonki efsane performansını hatırlar.

Genel hatlarıyla El Clasico öncesi durum böyle. Bir Barcelona taraftarı olarak takımdan beklentim geçen sezonun tekrarı, hatta çok daha ağır bir tekrarı. Ancak orta sahasının ortasında Xabi Alonso'nun oynadığı haliyle Madrid geçtiğimiz sezona göre iki gömlek daha yukarıda bir takım. Pep'in yapacağı tercihler, Kaka'nın yokluğunda Real Madrid'in soldan alabileceği ekstra katkılar ve Xavi Hernandez maçın en kilit noktaları. Casillas da benim gibi düşünmüş olacak ki "Umarım Xavi El Clasico'da Xavi gibi oynamaz" şeklinde bir açıklama yapmış. Biz de tam tersini umuyoruz, ve ummaktan öte, Xavi'nin her zamanki gibi oynayacağını biliyoruz.

İyi oynayan kazansın diye bitirmek, omurgasız bir davranış olur ancak yanlış olmaz. Çünkü iyi oynayan yine Barcelona olacaktır. Kazanan mı? Bu gece göreceğiz...

Son olarak Muhtemel Kadrolar:


BARCELONA: (4-3-3)
Valdez, Maxwell-Puyol-Pique-Daniel Alves, Xavi-Iniesta-Keita, Messi-Pedro-Krkic.

REAL MADRID: 4-3-2-1
Casillas, Albiol-Garay-Arbeloa-Ramos, Alonso-Diarra-Van der Vaart-Grenero, Ronaldo, Higuain
.



5 YORUM:

batarmur dedi ki...

iyi olan değil, real madrid kazansın:)

Adsız dedi ki...

Haydı Madrid !

Confeng dedi ki...

Güzel yazı olmuş, Alp'in de bir şeyler karalaması olaya iki yönlü bakmak açısından yazıyı daha da güzelleştirmiş.

Bu akşamki maçı kestirmek güç ancak iki takım da rakibinin en iyi kabul edilen oyuncularına (Messi, Ronaldo) odaklanacağından sürpriz isimlerden goller gelebilir. Barça ilk golü bulursa futbol adına tadından yenmez bir 90 dakika izleriz. Valdes ve Casillas key players...

Luigi Ferraris dedi ki...

bakalım messi neler yapacak ? Ya da birşey yapabilecek mi ?

Dejan dedi ki...

Kimin kazanacağı messi'den çok krkic'e bağlı olabilir, demedi demeyin... Messi'ye aşırı dikkat edilecek, bojan sıyrılabilir aradan.

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan