tag:blogger.com,1999:blog-78170166081097219802024-02-20T19:52:01.230+03:00Barbarossa©Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.comBlogger1236125tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-78664461483214398252015-05-20T21:42:00.000+03:002015-05-20T21:42:16.220+03:00 Real Madrid için ters giden neydi?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpwzLpfL8Ap3i0aUj7wN5v60AOyNDlNEZfjUTD7DRGCTuhXKm9qcJYJVlknfH-a5HNaT37daTmV1IYKzWpW6_CV_EchbApfWAkNnMFxNV6x0hxfb_gbLa0Scp78PWcZIyU9jquSishCyI/s1600/1381362.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="442" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpwzLpfL8Ap3i0aUj7wN5v60AOyNDlNEZfjUTD7DRGCTuhXKm9qcJYJVlknfH-a5HNaT37daTmV1IYKzWpW6_CV_EchbApfWAkNnMFxNV6x0hxfb_gbLa0Scp78PWcZIyU9jquSishCyI/s640/1381362.jpg" width="640" /></a></div>
<div class="leading">
<br /></div>
<div class="leading">
Real Madrid için şapkayı öne koyup düşünme vakti! Los
Galacticos için 2014-2015 sezonu çoktan bitti. Yaşanan bir dizi hayal
kırıklığının ardından esas sezon şimdi başlıyor.</div>
<div class="leading">
<br /></div>
<div class="leading">
2013-2014 sezonunda Copa del Rey ve Şampiyonlar Ligi zaferlerini elde
eden Real Madrid, 2014-2015 sezonuna olası bir üçleme (Şampiyonlar Ligi,
Copa del Rey ve La Liga) hayali ile girdi. Ancak Mayıs ayına
gelindiğinde elde hiçbiri yoktu…</div>
<div class="leading">
<br />
</div>
Başkan Florentino Perez, “Hiçbir şey Real Madrid için yeterli
olamaz…” derken aslında takımın ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini
de özetliyordu. Doğal olarak, hiçbir ikincilik Real Madrid için başarı
sayılamazdı. Bu, kulübün doğasında olan bir şeydi.<br />
<br />
Peki, Real Madrid için 2014-2015 sezonunda yanlış giden neydi?<br />
<br />
Geçtiğimiz Ağustos ayında Sevilla karşısında Süper Kupa’yı kazanarak
güzel bir giriş yapan Real Madrid için tehlike çanları, daha sezon
başında çalmaya başlamıştı. Yine Ağustos ayında Atletico Madrid
karşısında İspanya Süper Kupası’nı kaybeden Real Madrid, sezonun hemen
başında ise Real Sociedad ve yine Atletico Madrid yenilgileri ile kabus
gibi bir başlangıç yapmıştı.<br />
<br />
Tüm bunlardan günler sonra başkan Florentino Perez, bir önceki
sezonun flaş adamlarından Angel Di Maria’nın Manchester United’a
gidişine göz yumdu. Takımı dengede tutan Xabi Alonso ise aynı görevi
Bayern Münih’te üstlenmek üzere Pep Guardiola’nın yanına gitti.<br />
<br />
Real Madrid, Xabi Alonso ve Di Maria ikilisi olmadan taşları yerine
oturtmak için zamanı kullanmak zorunda kaldı. 2014 Dünya Kupası’nda
parlayan James ve Alman panzeri Toni Kroos, Real Madrid’in yeni
dengecileri oldular. Sezona kötü başlayan Real, yine de Ağustos’tan Ocak
ayına kadar 13 maçlık bir seri yakalayarak Barcelona ile bir yarışa
tutuştu.<br />
<br />
Luka Modric’in Kasım ayında Milli formayla yaşadığı ağır sakatlık,
Real Madrid için dönüm noktalarından bir tanesi oldu. Real Madrid, bu
sakatlık dönemi içinde Atletico Madrid, Valencia, Bilbao ve çok kritik
Barcelona maçlarından yenilgi ile ayrıldı. Şampiyonluk yarışının kırılma
anları da aslında tam da bu maçlar oldu.<br />
<br />
Modric, sahalara döndü dönmesine ancak sezonun ikinci yarısında
ikinci şok bir sakatlık daha yaşadı. Hırvatistan Milli Takım doktorları,
Modric’in yaşadığı ikinci şokta Carlo Ancelotti’nin tutumunu problemli
bulduklarını açıkladılar. Özellikle Dr. Boris Nemec, Real Madrid’in
Modric konusunda aceleci davrandığını basına yaptığı açıklamalarda dile
getirdi.<br />
<br />
Carlo Ancelotti, bu döneme tekabül eden günlerde Real Madrid’in
problemlerini de itiraf etmekten geri kalmadı. Bay Ancelotti, kaybedilen
Barça maçı sonrasında, “Tabii ki biten bir şey yok ve yolumuza devam
edeceğiz. Fiziksel olmasa da, zihinsel olarak yorgun olduğumuz da çok
açık…” demişti.<br />
<br />
Carlo Ancelotti, takımın kırılan güvenini Manchester United’dan
kiralanan Javier Hernandez ve sürpriz bir transfer olan Lucas Silva ile
tamir etmeye çalışsa da kısa vadede istediklerini yine elde edemedi.<br />
<br />
Modric’in yanısıra zaman zaman Bale, Karim Benzema ve James’in de
içinde bulundukları sakatlıklar, Ancelotti’nin sistemini sekteye
uğrattı. BBC’den (Bale, Benzema, Cristiano) düzenli olarak fayda
alamayan Ancelotti, bu dönemde, “Ne 4-4-3, ne de 4-4-2… Hiçbiri önemli
değil. Önemli olan takımın uyum içinde çalışması” açıklamasını yapsa da
hedefi yine şaşırtamadı.<br />
<br />
Bireysel anlamda gollerini sıralayan ve yine harika bir sezon geçiren
Ronaldo, elbette tek başına Juventus ve Barcelona yenilgilerini
önleyemedi. CR7 de Modric, James ve Benzema gibi isimlerin yanında zaman
zaman dizindeki problem sebebiyle kırılma anları yaşadı. Üstün çalışma
hırsı bu süreyi kısa tutsa da, motivasyonunun düştüğü bazı anlar takımı
olumsuz yönde etkiledi.<br />
<br />
Real Madrid’in mental yorgunluk ve sakatlıklar ile mücadele ettiği bu
dönemde Barcelona’nın MSN’i (Messi, Suarez, Neymar) işlerini harıl
harıl yapmaya devam etti. Barça, kritik galibiyetlerle La Liga zaferine
yürürken, Şampiyonlar Ligi’nde de finale kalmayı başardı. Luis Enrique,
kafalarda soru işaretleri ile gelse de Barça, Guardiola dönemi gibi
istediklerini elde etmeye devam etti.<br />
<br />
Takımın yaşadığı kaleci problemlerini de unutmamak gerek…<br />
<br />
Real Madrid, Iker Casillas’in içinde bulunduğu ve Madridistalar
tarafından kabullenmilmesi oldukça zor bir problem ile karşı karşıya
kaldı.<br />
<br />
Kariyeri boyunca sadece Real Madrid'e hizmet eden 33 yaşındaki file
bekçisi, son olarak Getafe maçındaki 3-0'lık skorun ardından toplam
galibiyet sayısını 450'ye çıkardı. Real Madrid forması altında tarihte
en çok maç kazanan futbolcu olan Casillas'ın ardından, Raul Gonzalez
(427) ve Manuel Sanchis (412) geliyor. Casillas, Real Madrid formasını
tarihte en çok giyen isimler arasında ise, Raul (741) ve Manuel
Sanchis'in (710) ardından 703 maçla üçüncü sırada yer alıyor.<br />
<br />
Yine de tüm bunlar Casillas’ın artık Real Madrid için yeterli olup
olmadığı tartışmalarını engelleyemedi. Hal böyle olunca Real Madrid,
Manchester United forması giyen De Gea’ya daha sezon bitmeden yöneldi ve
haberleri anında basına yansıdı. Tüm bunlardna haberdar olan Casillas
ise, “Artık işlerin değişmeye başladığı yaşlara geldim. Genç
kalecileilere örnek oluşturabilirim. As kaleci olmasam da Real madrid'de
kalmamam için bir sebeo göremiyorum” diyerek bazı şeylerin farkında
olduğunun sinyalini verdi…<br />
<br />
Hoca değişikliği, Real Madrid için ana tartışma konularından bir
tanesi olacak. Oyuncuları ile kurduğu diyaloglar ve taraftarın sevmesi
sebebiyle Carlo Ancelotti, bir sezon daha kalmayı umuyor ancak İtalyan
teknik adam, işlerin nasıl işlediğini gayet iyi biliyor. “Eğer kulüp
yeni sözleşme için beni bugün aramıyorsa, belki Eylül ayında
arayacaktır, ya da hiç aramayacaktır.” Diyen Carlo, Florentino Perez’in
vereceği her karara hazırlıklı olduğunun da altını çizmişti.<br />
<br />
Hem Şampiyonlar Ligi, hem de lig yarışı geride tamamlanınca Real
Madrid için hoca adayları da basın tarafından sıralandı. Hem de hiç
gecikmeden! Castilla hocası Zinedine Zidane, Jurgen Klopp, Joachim Low
ve hatta Andre Villas Boas haberleri İspanya’da manşetleri süslemeye
devam etti.<br />
<br />
Söz konusu Real Madrid olduğunda, bir önceki yıl Şampiyonlar Ligi’ni
kazanmış olmanız, ertesi yıl ligde ikinci, Devler Ligi’nde de yarı final
oynamış olmanızı başarılı saymaz. Bu bağlamda, Real Madrid’in kulüp
gelenekleri gereği, uzun vadeli planlar yapması en azından Florentino
Perez ile pek mümkün görünmüyor. Görünen o ki, yine milyon avrolar
harcanacak ve 2015-2016 sezonu planlanarak kısa yoldan kupalara
ulaşmanın hesapları yapılacak.<br />
<br />
Bekleyip göreceğiz…<br />
<div class="leading">
<br /></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0Santiago Bernabeu, 28046 Madrid, Madrid, İspanya40.4515849 -3.690375200000062340.0648519 -4.3358222000000621 40.8383179 -3.0449282000000624tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-8970590056156641962014-06-13T14:10:00.000+03:002014-06-13T14:10:11.184+03:00La Decima, Copa del 'Bale' ve geride kalan sezonda Real Madrid...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgikBjoieAnJT9imuavPtrvlN8q36IYEmbJzDlikbyGpZuiD026OFn_LemnOg4ju1bLzNgIeDpIzbUccP5lADl-81Y2NmD0TWmarTY4A25d3sQ2r-ytQVvq0-wvFCvcCgqSJs-6z7FOHGM/s1600/494015059.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgikBjoieAnJT9imuavPtrvlN8q36IYEmbJzDlikbyGpZuiD026OFn_LemnOg4ju1bLzNgIeDpIzbUccP5lADl-81Y2NmD0TWmarTY4A25d3sQ2r-ytQVvq0-wvFCvcCgqSJs-6z7FOHGM/s1600/494015059.jpg" height="622" width="640" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><b>Ancelotti ile gelen 'turnuva takımı' etiketi ve değişim.</b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Genel olarak bakıldığında, Carlo Ancelotti'den önce Jose Mourinho'nun İspanya'da başarılı bir döneme imza attığını söylemek mümkün. 50 yaşındaki teknik adam takıma bir lig, bir Kral Kupası ve bir de İspanya Süper Kupası kazandırdı ve Barcelona ile açılan farkı gözle görülür derecede azalttı. Üstelik Barcelona'nın etkinliğini azaltırken PSG ve Bayern Münih gibi takımlara da ışık tuttu. Neticesinde dört yıldır süregelen bir futbol efsanesinin çöktüğünden bahsedilmeye başlandı.<br /><br />Jose Mourinho'nun İspanya'da bazı kesimleri tarafından sevilip, bazı kesimler tarafından sevilmemesinin belli başlı nedenleri vardı. Şüphe yok ki Real Madrid, Mourinho'nun kariyerinde geldiği en büyük kulüp. Bu büyüklük, beklentileri de büyüttü. Ondan beklenen Real Madrid geleneklerine uygun olacak göze hoş gelen futbol oynatmak ve bunun yanında başarılı olmaktı. Chelsea'deki 'One nil up shut up shop' (1-0 olsun, bizim olsun) oyun tarzından sonra Real Madrid'in beklediklerini karşılamak kolay iş değildi. Sergio Ramos ve Iker Casillas gibi oyuncularla yıl içinde yaşadığı sorunlar, taraftarın da bu konuda ikiye ayrılmasına sebep olmuştu. Bunun yanına eklenen ve bir türlü gelmeyen Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ise ayrılığı hazırladı. Artık herkes, maceranın yarı finalde son bulmasını istemiyordu.<br /><br />Carlo Ancelotti'den bahsederken AC Milan günlerindeki takım yapısını es geçmemek gerek. Ancelotti, burada çalıştığı yıllarda iki kez Şampiyonlar Ligi'ni kazanmayı başardı. Bir kez İstanbul'da final oynadı. Ancelotti'nin Milan'da geçirdiği bu yıllar, taktiksel ve oyun anlamında en verimli ve başarılı olduğu zamanlardı.<br /><br />Ancelotti, oyunun gidişatını orta alandaki güçlü, taktik seviyesi yüksek ve bek futbolcularına bırakmayı seven bir teknik direktör. Real Madrid'in şimdiki kadrosuna dahi baktığımızda, Ancelotti'nin kafasına uygun oyun sistemini rahatlıkla oynatabildiğini görmek mümkün oldu.<br /><br />Ancelotti, kafa yapısına ve taktik anlayışına uygun oyuncuların tamamını Milan'da bulmuştu ve bunun sonucunda elbette başarı da gelmişti. Milan'da Pirlo ve daha nice taktik düşüncesinin uyuştuğu oyuncu profilinin Real Madrid'de fazlasıyla bulunması sebebiyle tam bir turnuva adam olan Ancelotti, Şampiyonlar Ligi'ni yine es geçmedi.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><b>Mesut Özil'in gidişi bir transfer başarısı mıydı? </b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Aylarca Gareth Bale transferi ile vakit geçiren Real Madrid, nihayetinde bu transferi tamamladığında rahatlamıştı. <br /><br />Transfer
91 milyon avro olarak açıklandı. Aslında herkes Bale'ın Ronaldo'nun
maliyetinden daha fazla olduğunu biliyordu. Real Madrid yönetimi, takım
içinde dengeleri bozmamak adına böyle bir adım attı. Ronaldo'yu huzurlu
tutmak isteyen Başkan Florentino Perez, takımı 'İspanyollaştırmak' adına
attığı adımlarla da Mesut Özil'i takımdan kopardı.<br /><br />2010'da
Ronaldo'yu takıma kazandıran Perez, Arjen Robben ve Wesley Sneijder'in
satılmasına onay vermişti. Mesut Özil'in takımdan ayrılışı da tıpkı
Sneijder gibi oldu. Jose Mourinho döneminin en verimli ismi Mesut, Isco
ve Illarramendi transferlerinden sonra bir anda takımdan gönderildi.
Sürpriz bir hamle oldu. <strong>Mesut Özil</strong>'in kendisi de
transferin üç gün içinde netleştiğini söyledi. Isco ve Illarra
transferlerine 70 milyon avroya yakın masraf yapan Real Madrid, üstüne
Bale'ı da ekledi ve dengeleri Mesut'u satarak sağlamaya çalıştı.<br /><br />Mesut
Özil transferini Madrid medyası bir şekilde şirin göstermek zorundaydı.
Geçmişte kadrosunda birçok yıldız ve sansasyon düşkünü isim barındıran
Real Madrid yönetimi, Mesut Özil'in bir anda kadın düşkünü olduğunu
açıkladı. <br /><br />İspanyol internet sitesi ABC'nin iddialarına göre
Perez, yıldız oyuncu hakkında "Özil iyi bir profesyonel değildi. Kadın
düşkünüydü. Geceleri metresleriyle dışarı çıkar, sabahlara kadar uykusuz
kalırdı." diye konuştu. Kabul edilemez bu açıklamanın tek mantıklı
açıklaması takımdan ayrılan Mesut'un neden gittiğine dair bir bahane
bulmaktı. <br /><br />2013-2014 sezonu öncesinde 114.5m€ transfer geliri
elde eden Real Madrid, 181.5m€ (275m₺) transfer gideri ile bu zorlu
dönemi 67m€ eksi tamamladı. Görünürde 100m€ ücretle gelen bir Bale var
ancak hesaplar bu şekilde. Real Madrid, kadrosuna Isco, Illarra, Bale
gibi isimlere verdiği paraları Napoli'nin Callejon, Higuain ve Albiol'e
verdikleri ve Mesut'u satması ile çıkarmış olabilir. Ancak yine de,
Ancelotti'nin kullandığı sistemde Isco'ya biçtiği rol düşünülürse Mesut
Özil'den daha fazla verim alınabilirdi.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><b>CR7, Ballon d'Or ve gurur... </b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Real Madrid ve Portekiz formaları ile harika bir 2013 yılı geçiren
Cristiano Ronaldo, Ballon d'Or'u kucakladığında annesi ile beraber
sahnede göz yaşlarını tutamadı. O an, 2008'den bu yana bir türlü
bitmeyen bir hevesin ve hırsın vücut bulmuş hali gibiydi.<br /><br />2009
yazında Real Madrid'e büyük bir transfer gerçekleştiren Ronaldo için bu
imza, Lionel Messi ile başlayacak olan bir yarışın da habercisi oldu.
Real Madrid 100 puan rekoru kırarak dahi şampiyon oldu ancak Messi'nin
Ballon d'Or üzerindeki hakimiyeti 2008-2012 arasında artarak devam etti.<br /><br />FIFA
Başkanı Blatter Messi'ye ''Çok hızlı, oynarken sanki dans ediyor'' gibi
övgüler yağdırırken, ''Kuaföre daha çok para harcıyor'' dediği Ronaldo
için ''Sahaya bir komutan gibi çıkıyor, yavaş konuşuyor. Talimatlar
veriyor. Neredeyse bir askeri taklit ediyor'' ifadesini kullanmıştı.
Ronaldo, Zürih'te Blatter'in bu sözlerinden sonra 2013 Ballon d'Or'un
sahibi oldu.<br /><br />2013 yılı içinde 56 maçta 66 gol atan Ronaldo, aynı zamanda Ribery ve Messi'nin toplamı olan 65'in de üzerinde çıkmayı başardı.<br /><br />5
Şubat'ta 29. yaşına giren olan Ronaldo Premier Lig, Şampiyonlar Ligi ve
La Liga madalyalarına sahip. 2008 ve 2013'te FIFA Ballon d'Or kazananı.
Şimdi sırada, 2014 Dünya Kupası yolunda kahramanı olduğu ülkesini
Brezilya'da başarıya koşturmak var. Ronaldo, bu yaz iyi bir turnuva
geçirebilirse, 30 yaşından önce harika bir kariyere sahip olmuş olacak. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><b>Copa del Bale! Deparla gelen şampiyonluk... </b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Gareth Bale için Copa del Rey finali çok önemliydi. Takımına
kazandıracağı kupa, maliyet ve performans eleştirilerini rafa
kaldıracaktı. Bale, Ronaldo'nun olmadığı Barcelona maçında fırsatı iyi
değerlendirdi. Maçın bitimine 5 dakika kala, soldan efsanevi bir deparla
kupayı 2011'den sonra bir kez daha Real Madrid'e getiren isim oldu. <br /><br />Gareth
Bale için İspanya'daki ilk sezonunu iyi tamamlamak için bir fırsat
geçmişti. Barcelona ile oynanacak final maçında Ronaldo yoktu ve gözler
Galli oyuncuda olacaktı. O, eline geçen bu fırsatı iyi değerlendirdi ve
yapılan maliyet-performans eleştirilerinin de biraz olsun önüne geçti.
Bale, bu sezon 19 gol ve 16 asist ile takımına katı sağlasa da Barcelona
maçlarındaki performansı aşağılarda kaldığı için kendini
futbolseverlerin gözünde tam olarak empoze edememişti. Copa del Rey
performansı ona hayat verdi. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><b>La Decima'ya ilk adım: Bayern Münih maçları... </b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Carlo Ancelotti ile beraber emin adımlarla Şampiyonlar Ligi
şampiyonluğuna giden Real Madrid için değişimin maçları, Bayern Münih
ile oynanan yarı final karşılaşmaları oldu.<br /><br />Copa del Rey
finalinde Barcelona'yı yenerek Bayern Münih karşılaşamsı öncesi 'prova'
yapan Carlo Ancelotti, Barça'ya benzeyen oyun yapısı kullanan Pep'in
ekibi karşısında da benzer hamlelerle galibiyete doğru yürüdü.<br /><br />Barcelona
karşısında kanatlarda Isco ve Di Maria'yı kullanarak 4-4-2 ile oturaklı
bir oyun stilini tercih eden Carlo Ancelotti, zaman zaman 4-2-3-1 ve
hatta 4-3-3 görünümlerine yeltense de genel anlamda tutucu oyun yapısını
aynen kopyaladı. Bu tarz karşısında Bayern Münih, boşluk bulmakta kimi
zaman zorluk çekti ve topa sahip olmasına rağmen eline geçen fırsatları
daha iyi değerlendiren Real Madrid finale çıkmayı başaran taraf oldu. </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="font-size: large;">Angel ve Sergio... </span></b></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Real Madrid'e geldiği dönemden bu yana her yaz ayında takımdan gönderilecek oyuncular içinde ilk sıraya yazılan Angel Di Maria, geride kalan sezonda Carlo Ancelotti'nin en çok fayda sağladığı oyunculardan bir tanesi oldu.<br /><br />Ronaldo ve Bale'ın tutuk kaldığı karşılaşmalarda aldığı sorumluluklar ve sadece atakta değil, orta alandaki verimli oyunu ile de dikkat çeken Angel'in Şampiyonlar Ligi finalinin en iyi futbolcusu seçilmesi elbette tesadüf değildi.<br /><br />Şampiyonlar ligi finali Di Maria için adeta sezonun özetiydi. Klasik kanat oyuncusu profilinden çok uzaklaşan Di Maria, Ancelotti'nin orta alanın solunda kendisine verdiği görevle bambaşka bir futbolcuya dönüştü. Mourinho döneminden farklı olarak Modric ve Xabi Alonso ile büyük bir uyum yakalan 'Melek' Di Maria, nihayet geldiği günden bu yana en iyi sezonunu geçirdi ve şimdi de Arjantin'in Messi ile beraber 2014 Dünya Kupası için umutlarından bir tanesi...<br /><br />Angel Di Maria, sergilediği üst düzey performansa rağmen yine medya tarafından transfer listesinde gösterilmeye devam ediyor. Son olarak Tottenham ile anılan Di Maria, verdiği son demeçte "Elimden gelenin fazlasını yapmış olmama rağmen bu haberleri görmek üzücü" diyor. Haklı olabilir...<br /><br />İki sezon üst üste Alman takımları karşısında yarı finalde elenen Real Madrid'de belki de en çok zarar görenlerden bir tanesi Sergio Ramos olmuştu. 2012'de Bayern Münih karşısında auta vurduğu penaltı atışından sonra toparlanmakta zorlanan Sergio, ertesi sezon da Dortmund karşısında benzer bir senaryo ile karşılaşmıştı.<br /><br />Bu sezon Fernando Hierro'yu anımsatan ve sadece defansta değil, attığı gollerle de takıma katkı sağlayan Sergio Ramos, Atletico Madrid maçının son düdüğünden sonra iki sezon üst üste yaşadığı tüm acıları bir anda unuttu. Finalde ağları bulan Ramos için alınan bu Şampiyonlar Ligi kupasının anlamı çok daha farklı oldu... </div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><b>Stres, son saniye golü ve 'farkla' gelen 10. kupa...</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Real Madrid’in Carlo Ancelotti ile beraber değişen genel Şampiyonlar
Ligi performansı, kupaya giden yolda ışık tutmaya yetiyor. Emin
adımlarla ve kararlı olarak finale kadar gelen Real Madrid, Atletico
Madrid karşısında zor anlar yaşasa da bir şekilde 10. zaferine ulaşmayı
başardı. <br /><br />Mourinho’nun Chelsea ile anlaşıp Real Madrid'den
ayrılmasından sonra koltuğa oturan Carlo Ancelotti’nin son 10 yılda 3.
kez Şampiyonlar Ligi kupası alması, İtalyan hocanın bu turnuvada ne
kadar etkili bir isim olduğunu ve bu başarısını da takımna yansıttığını
görebilmek mümkün. <br /><br />Lizbon'da oynanan finalin ardından Avrupa'nın
gelmiş geçmiş en büyük takımı olduğunu bir kez daha hatırlatan Real
Madrid'i Sergio Ramos, Iker Casillas ve Marcelo'nun gözyaşları
destekliyordu. Bu, stres, umut ve üç sezondur yarım kkalan Şampiyonlar
Ligi macerasının artık dışa vurmuş haliydi.<br /><br />Avrupa ve Şampiyonlar
ligi şampiyonluklarında 10'lu sayılara geçmeyi başaran Real Madrid için
'en iyisi' ifadesini kullanmak yanlış değil...</div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0Santiago Bernabeu, 28046 Madrit, Madrid, İspanya40.4515849 -3.690375200000062340.0648519 -4.3358222000000621 40.8383179 -3.0449282000000624tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-39477534578056903522014-05-01T18:45:00.000+03:002014-05-01T18:47:24.815+03:00La Decima'yı beklerken...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPDxy84eGfSyojZce2vcmv8gCupUIAw_-NPa3KX04tgylYcO_9M_LzMBxMI779Y8Vwl_Edc0ipodGpncWJQsYptDkSM2GGYB2mEZjXtKo2_DLgiQU1mwSAJgLDzxBDtgLM9kKUXkMRWgE/s1600/9.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPDxy84eGfSyojZce2vcmv8gCupUIAw_-NPa3KX04tgylYcO_9M_LzMBxMI779Y8Vwl_Edc0ipodGpncWJQsYptDkSM2GGYB2mEZjXtKo2_DLgiQU1mwSAJgLDzxBDtgLM9kKUXkMRWgE/s1600/9.jpg" /></a></div>
<br />Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-6763388031950591602014-04-02T18:40:00.000+03:002014-04-02T18:40:19.429+03:00Wenger bazen 12'den vurdu, bazen de karavana...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUtqQF8k0jRokiX2QVAYVUWhPsIHGq6Qdf1Oe5CFGQhhH_fkxxC9Pi-FCLC8KZ-3Jv5pvG4nIWtRYNNPz_ZSdzVrTFu-2Ov6z_3A5a5nPjc3ixVpoWrY9YH6Q7zsMfgwa7RfFn3vRhe04/s1600/1344785.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUtqQF8k0jRokiX2QVAYVUWhPsIHGq6Qdf1Oe5CFGQhhH_fkxxC9Pi-FCLC8KZ-3Jv5pvG4nIWtRYNNPz_ZSdzVrTFu-2Ov6z_3A5a5nPjc3ixVpoWrY9YH6Q7zsMfgwa7RfFn3vRhe04/s1600/1344785.jpg" /></a></div>
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><br /></span>
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">1996 yılında Arsenal'in başına geçen Arsene Wenger, takıma çok önemli yetenekleri kattığı gibi, bazı yanlış transferler de yaptı. Goal ekibi Fransız teknik adamın bu transferlerini değerlendirdi.</span><br />
<br />
<b><span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">KALECİ</span></b><br />
<br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">Arsene Wenger'in yaptığı en iyi kaleci transferi seçmek çok zor değil.Fransız teknik adam görev süresi boyunca 12 kaleci ile anlaşmaya vardı. Bunların içinden en çok bilinenleri örnekleri ise Wojciech Szczesny,Richard Wright, Guillaume Warmuz ve Rami Shaaban gibi isimler.<br /><br />Bu oyuncuların arasında Jens Lehmann gerçek bir başarı öyküsüdür. Arsenal ile ligde 38 maçın hepsinde oynayan ve harika bir sezon gerçirdi Lehmann yalnızca 28 gole izin verdi. <br /><br />En kötü kaleciye baktığımız da ise Manuel Almunia'yı söyleyebiliriz. 6 milyon poundda takıma gelen Almunia, 175 maça çıktı ancak Arsenal taraftarını hiçbir zaman mutlu edemedi. </span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><br /></span>
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><b>DEFANS</b></span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><br /></span>
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">Lauren, altı lig maçını kaçırmasının ardından Arsenal ile harika bir sezon geçirmişti. Sakatlıkları Arsenal'deki kariyerini engelse de Lee Dixon'ın emekli olmasının ardından performansını arttırdı. <br /><br />Wenger'in en iyi transferlerinden bir diğeri ise Sol Campbell. Kolo Toure ile çok iyi bir ilişkisi olan Campbell, Lauren ile Arsenal'in ligi domine ettiği yılların en önemli oyuncusu oldu. <br /><br />Bir başka isim Emanuel Eboue, takım ile başarılar elde edemedi ancak bazı taraftarlar onu 2008 Aralık'ında oyuna sonradan dahil olduğu Wigan maçında yaptıklarıyla özetliyor. Eboue o maçta Nasri'nin sakatlanmasının ardından oyuna girmiş ve oynadığı kötü oyunla maçın sonlarına doğru tekrar kenara gelmişti. <br /><br />Wenger'in kötü transferleri arasında Phillippe Senderos ve Sebastien Squillaci'yi de sayabiliriz. </span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><br /></span>
<b><span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">ORTA SAHA</span></b><br />
<br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">Patrick Vieira, Wenger'in transferleri arasında en çok eleştirilen isimlerdendi. <br /><br />1996 yılında Milan'dan 3.5 milyon pounda Premier Lig ekibine transfer olan Vieira, Arsenal ile toplam üç lig, dört FA Cup şampiyonluğu elde etti. Vieira ayrıca İspanyol oyuncu Cesc Fabregas'ın gelişimine de büyük katkı yaptı.<br /><br />Robert Pires ise Arsenal'in yıldız eksikliğini kapattı ve Ashley Cole ve Thierry Henry arasındaki bağlantıyı sağladı. <br /><br />Denilson da Arsenal'e geldiğinde 17 yaş altı Brezilya milli takımına kaptanlık ediyordu. İngiltere'de geçirdiği yedi sezonun ardından ülkesine geri döndü. <br /><br />Amaury Bischoff ise Wenger için tam bir kumar oldu. </span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><br /></span>
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><b>FORVET</b></span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><br /></span>
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">Birçok kaleci, en iyi golcü tercihi basittir. Thierry Henry, Arsene Wenger'in muhtemelen yaptığı en iyi transfer olabilir. <br /><br />377 maçta 228 gol atan Henry, kulübün en golvü ismi. Fransız oyuncu ayrıca oynadığı ilk şampiyonada 26 gol 11 asistlik performans sergiledi. <br /><br />En kötü golcüyü seçmek ise bu kadar basit değil. Marouane Chamakh, Kaba Diawara, Nicklas Bendtner ve Jeremie Aliadiere gibi oyuncular belki söylrnebilir ancak en kötüsü dersek Francis Jeffers'ı seçmek zorundayız. </span><br />
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;"><br /></span>
<span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: white; color: black; display: inline !important; float: none; font-family: Arial, 'Helvetica Neue', Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: 18.200000762939453px; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">Kolo Toure, Sol Campbell'ın yerini alma konusunda biraz şanssızdı. Takımda en iyi seviyeye çıkamadığı yedi senenin ardından 14 milyon pounda Manchester City'e satıldı.<br /><br />Nicolas Anelka, Wenger'in karlı transferlerinden oldu ve oynadığı 1998-99 sezonunda 19 gole imza attı. <br /><br />Wenger'in ilk transferlerinden olan başka isim ise Marc Overmans 1997 yılında 6 milyon pounda transfer oldu. Overmans kulüp tarihinin en iyi 12 oyuncusu arasında. <br /><br />Andre Santos ise formunda hep tutarsızlık yaşadı ve birçok taraftarı ona sırtını döndü. </span>Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-8900736521937050322014-02-17T12:32:00.000+02:002014-02-17T12:32:24.133+02:00 'Sen ağlama, dayanamam...' Yeşil sahanın ağlayanları!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjP49_OH_WAsAkoOsGXBg7mhpbly6S8taN0TDtpHKnM8JDdqDoPb0oTchA0cMuLo8pouMiRor6HES9RWFsSZFSfQfLg7NMX05rJ6-Gdwtnpnzc9DHWD_N7CUD7mfhfjjsRpFfAS8y0JHJA/s1600/101006988.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjP49_OH_WAsAkoOsGXBg7mhpbly6S8taN0TDtpHKnM8JDdqDoPb0oTchA0cMuLo8pouMiRor6HES9RWFsSZFSfQfLg7NMX05rJ6-Gdwtnpnzc9DHWD_N7CUD7mfhfjjsRpFfAS8y0JHJA/s1600/101006988.jpg" /></a></div>
<br />
Futbol, tarih boyunca birçok göz yaşına sahne oldu. Kaybedilsin veya
kazanılsın... Birçok antrenör ya da futbolcu, duygularını dışa vurarak
yeşil sahalarda ağladı. Kim Roberto Baggio'nun 1994 Dünya Kupası'ndaki
göz yaşlarını unutabilir?<br />
<br />
<div class="article-slideshow-content">
2010 yılında oynanan Stoke City - Arsenal maçı, dramatik bir
olaya sahne olmuştu. Stoke forması giyen Shawcross, bir pozisyonun
ardından vatandaşı Ramsey'i sakatlamış ve ayağını kırmıştı. <strong>Shawcross</strong>, ardından sahayı ağlayarak terk etmişti. </div>
<div class="article-slideshow-content">
</div>
<div class="article-slideshow-content">
1999 Şampiyonlar Ligi finali, kolay kolay akıllardan çıkabilecek bir karşılaşma değil...<br /><br />Bayern Münih, tam 'şampiyon oluyorum' derken akıl almaz bir şekilde geri dönen Manchester United, kupanın sahibi olmuştu. <br /><br />Bu olaydan en çok etkilenenlerden biri de hiç şüphesiz <strong>Jancker</strong> olmuştu. Jancker, saha içinde son düdükten sonra çöküp kalmış ve teselli edilmesi uzun süre almıştı. </div>
<div class="article-slideshow-content">
<br /></div>
<div class="article-slideshow-content">
<div class="article-slideshow-content">
Yaşayan efsane <strong>David Beckham</strong>, futbolu Paris Saint-Germain forması ile bıraktığı son maçın ardından göz yaşlarına hakim olamamıştı. </div>
<div class="article-slideshow-content">
</div>
<div class="article-slideshow-content">
<strong>Cristiano Ronaldo</strong>'nun hayatındaki en büyük travmalardan bir tanesi hiç şüphe yok ki Euro 2004 finalidir.<br /><br />Ronaldo,
ülkesinde düzenlenen şampiyonada finalde Yunanistan'a kaybettikten
sonra saha içinde göz yaşlarını tutamamıştı. Üstelik daha çok gençti...
</div>
<div class="article-slideshow-content">
<br /></div>
<div class="article-slideshow-content">
1990 Dünya Kupası yarı finalinde Batı Almanya ile İngiltere kaşrılaşmış,
normal süresi eşitlik ile sona eren maçta Almanlar penaltılarla 4-3
galip gelmişti.<br /><br />Bu sonucun ardından efsane isim <strong>Gascoigne</strong>
ise sahada göz yaşlarını tutamamıştı. Maçın ardından konuşan Gascoigne,
"Bir çocukken Dünya Kupası'nda final oynamayı hayal etmiştim..."
demişti. </div>
<div class="article-slideshow-content">
</div>
<div class="article-slideshow-content">
<div class="article-slideshow-content">
1990 Dünya Kupası, tıpkı Gascoigne gibi <strong>Maradona</strong> için de göz yaşları ile son bulmuştu. Maradona, Arjantin forması ile finalde kaybedince adeta çökmüştü. </div>
<div class="article-slideshow-content">
</div>
<div class="article-slideshow-content">
Meşhur 2005-2006 sezonu...<br /><br />Galatasaray, sahasında Kayserispor ile
oynarken Fenerbahçe de Denizli'de efsanevi bir karşılaşma içindeydi.
Galatasaray maçı 3-0 kazanmış ve Denizli maçının bitmesini beklemeye
koyulmuştu.<br /><br />Fenerbahçe, Denizli'de puan kaybedince şampiyon Galatasaray olmuş, <strong>Hasan Şaş</strong> da stresli geçen dakikaların ardından duygu patlaması yaşamıştı. </div>
<div class="article-slideshow-content">
<br /></div>
<div class="article-slideshow-content">
Fenerbahçe'nin 2008'de 5-2 kazandığı Bursaspor maçı, <strong>Deivid de Souza</strong> için oldukça önemli bir anıya ev sahipliği yapıyor.<br /><br />Sezon
öncesi yapılan hazırlık kampında ayağı kırılan, ardından annesini
kaybedince dünyası bir kez daha yıkılan Deivid, son gol vuruşunu ağlara
gönderince kendisini tutamadı. Carlos'a doğru koşan Deivid gözyaşına
boğuldu. Tribünde kendisini izleyen eşi de gözyaşlarına engel olamadı.
Deivid yaşadığı duygu yüklü anları anlatırken, "Bunlar patlama oldu.
Saha içinde aklıma sürekli annem geliyordu. Yanımda olacak mı diyordum.
Golü attıktan sonra kendimi tutamadım" demişti. </div>
<div class="article-slideshow-content">
</div>
<div class="article-slideshow-content">
Bu sezon başında yaşanan olay, sahalarda ender görülebilecek cinstendi.
Ağustos'ta oynanan maçta Volkan Şen, sahayı göz yaşları içinde terk
etmişti. <br /><br />Karşılaşma devam ederken bir anda Trabzonspor
tribünleri ile ağız dalaşına giren Volkan, hemen akabinde tribünden
kendisine atılan 'paralar' ve kötü sözler sebebiyle göz yaşlarına hakim
olamayarak oyundan çıkmak zorunda kalmıştı. </div>
<div class="article-slideshow-content">
<br /></div>
<div class="article-slideshow-content">
<div class="article-slideshow-content">
Galatasaray'ın Fildişili sağ beki Eboue, Arsenal formasını
giydiği yıllarda Wigan ile oynadıkları bir maçta gözyaşları içerisinde
Arsene Wenger'e kendisini değiştirmesini işaret etmişti. Wenger, sakat
ve cezalı oyuncuları çok olduğu bir anda kendisini orta sahada oynatmış,
Eboue de kaptırdığı toplar nedeniyle tribünlerin gazabına uğramıştı... </div>
<div class="article-slideshow-content">
</div>
<div class="article-slideshow-content">
<div class="article-slideshow-content">
Milan, Napoli'ye 3-1 kaybetmişti. Maçta takımın yıldızı
Mario Balotelli, teknik direktör Clarence Seedorf tarafından 73.
dakikada oyundan alınmıştı. Balotelli yedek kulübesinde göz yaşlarını
tutamamış, uzun bir müddet göz yaşı dökmüştü. Bunda ırkçı tezahüratların
da payı vardı. Balotelli'nin bu gözyaşları, 2006 yılında Real Zaragoza
maçında ağlayan Eto'o'yu hatırlatmıştı. </div>
<div class="article-slideshow-content">
</div>
<div class="article-slideshow-content">
Roberto Baggio...<br /><br />1994 Dünya Kupası finali...<br /><br />Seri penaltı atışlarında topu üstten dışarı vuran Baggio'nun göz yaşları, elbette unutulmazlar arasında. </div>
</div>
</div>
</div>
</div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-28487694118740803292014-02-03T12:22:00.005+02:002014-02-03T12:22:47.755+02:00"Ya hep beraber batarız, ya da hep beraber kurtuluruz..."<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgTOMCMyBiuh2z8FZtdO0YMzv8DOqazjFgSiERhyphenhypheng6zXjg_WB6rY9BlpSzasWgv6P2qamRpZvFi5E1_uJkTcj0I9oX5QviqZQu9mk0q4eZklfjP1Yq3W2Pk7a3jHkehCwemVTJ1urTAfM/s1600/179551195.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgTOMCMyBiuh2z8FZtdO0YMzv8DOqazjFgSiERhyphenhypheng6zXjg_WB6rY9BlpSzasWgv6P2qamRpZvFi5E1_uJkTcj0I9oX5QviqZQu9mk0q4eZklfjP1Yq3W2Pk7a3jHkehCwemVTJ1urTAfM/s1600/179551195.jpg" /></a></div>
<br />
Arda Turan hakkında bu transfer döneminde daha yeni Manchester City'nin 41 milyon avroluk serbest kalma maddesini ödemeye hazır olduğu haberleri çıktı. Galatasaray'dan Atletico Madrid'e gittiği günden bu yana sahadaki futbolu ile Türkiye'nin gurur kaynağı olan Arda Turan, çıkan bu haberlerle de Avrupa'da oynayan Türk futbolcular arasında en kariyerlisi olma yolunda ilerlediğini bir kez daha göstermiş oldu.<br />
<br />
Arda Turan, bu hafta içinde yaşadığı sakatlık sebebiyle Bilbao maçında forma giyememesine ve tedavisi olağanca hızla devam etmesine rağmen <i><b>Goal Türkiye'</b></i>nin sorularına yanıt verecek zamanı buldu. Manisaspor'da forma giydiği yıllar öncesi gibi efendi duruşunu hiç bozmayan Arda Turan, bizimle yaptığı bu sohbetini doğum günü olan 30 Ocak'ta gerçekleştirdi.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"BAŞARILI MIYIM? BUNA KARAR VERECEK OLAN..."</b></span><br />
<br />
Arda Turan, Atletico Madrid ile Copa del Rey'i ve Avrupa Ligi'ni kazandı. Türk bayrağı ile Avrupa Ligi'ni kaldırması, herkesi gururlandırdı. Bu sezon ise takımı ile şampiyonluk yarışı içinde bulunan Arda, gerçekten başarılı olup olmadığı hakkında, <i>"Şu an ne kadar başarılı olabildiğim insanların bakış açıları ile alakalı. Kimisi hiç bir şey yapmadığımı düşünür, kimisi de çok başarılı olduğumu söyleyebilir."</i> diyerek insanların kendisi hakkında düşündüklerine çok önem verdiğini gösteriyor.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"FENERBAHÇE'Yİ DE, BEŞİKTAŞ'I DA, TRABZONSPOR'U DA TUTANLAR..."</b></span><br />
<br />
Galatasaray'dan yetişmesine ve kariyerinin Galatasaray üzerinden şekillenmesine rağmen bu kadar sevilmesinden hiç rahatsız değil. İyi bir Galatasaraylı olan Arda, tüm Türkiye'de seviliyor olmasını,<i> "Ben</i><i> kimseye ahlaki değerlerin dışında bir davranış sergilediğimi düşünmüyorum. Hem Milli Takım formasını, hem Galatasaray ve Manisaspor formalarını ahlaklı bir şekilde terlettiğimi düşünüyorum. Herhalde olan sevginin kaynağı budur."</i> sözleri ile açıklıyor.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"ŞİMDİ YENİ HEDEFLERİN PEŞİNDEN KOŞUYORUM"</b></span><br />
<br />
Dün 27 yaşına giren Arda Turan, bundan tam 10 yıl önce Galatasaray A Takımı'nda kendisine şans bulmuştu. O günleri konuştuğumuz Arda, aslında 10 yıl önce de kendisini hep buralarda gördüğünü itiraf ederek, <i>"Küçükken de aklımda hep ülkemi Avrupa'da temsil etme hayallerim vardı. Küçüklükten beri verdiğim demeçlerde hep Galatasaray ve Türkiye'yi Avrupa'da temsil etmek istediğimi söylerdim."</i> diyor ve ekliyor:<br />
<br />
<i>"Artık yeni hedeflerim var. Şimdi sıra, onların peşinde koşmakta..."</i><br />
<br />
Arda, Galatasaray'dan ayrıldığı yıl ile şimdiki günlerin arasında aslında pek fark olmadığını da, <i>"Sadece, İspanya'da fikirlerimi daha iyi uygulayabilecek bir ortamı buldum. Türkiye şartlarında her söylediğinizi her istediğinizi uygulamaya geçirmeniz zor. İspanya'da her şey daha kolay ve daha rahat. Tabii fiziksel olarak, taktiksel gelişim olarak ufak tefek gelişmeler oldu; ancak onun da yıllar geçtikçe zaten olabileceğine inanıyorum."</i> sözleriyle açıklıyor.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"FUTBOLCU OLAMAYACAĞIMI DÜŞÜNDÜĞÜM ANLAR OLDU"</b></span><br />
<br />
Arda Turan, Galatasaray A Takımı'na ilk yükseldiğinde hemen kendini gösterme fırsatını bulamamıştı. Başarılı oyuncu, kendisinin Manisaspor'a gitmesinin, nasıl hayatının kırılma anlarından biri haline geldiğini şöyle anlattı:<br />
<br />
<i>"Manisaspor'a gittiğimde 'Eğer burada olmazsa futbolcu olamam' dediğim zamanlar olmuştu. Ama şükür ki böyle bir şey olmadı. Her zaman Allah inancı olan birisi olarak her zaman çalışıp devam ettim ve Allah da bana çok güzel şeyler nasip etti."</i><br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"FUTBOL BİR ŞÖLEN HAVASINDA OYNANMALI"</b></span><br />
<br />
Gelelim İspanya'da insanların futbolu nasıl gördüğü konusunda. Ünlü yıldız, bu konu üzerinde uzun uzun düşünmüş belli ki. Nitekim konuyu açtığımız anda zaten her şeyi bir kerede anlatıverdi:<br />
<br />
<i>"İspanya'daki rahat yaşam, az kamp olması, futbolcuların maçtan önceki ve maçtan sonraki tavırları, futbola bir şölen olarak bakılması söyleyebileceğim şeylerden. İnsanların ailesi ile beraber maça gelip, tiyatro seyreder gibi keyif alarak sonuç ne olursa olsun eve dönmeleri çok hoş bir durum. En güzel stadyumlara da sahipler. Spora bakış açısı çok farklı. Ülkemde de olmasını istediğim şey bu."</i> diyor ve Türkiye'yi de es geçmeyerek, <i>"Türkiye'de olan bazı şeyler için de keşke İspanya'da da olsa' dediklerim oldu. Bu konuda Türkiye'yi de küçümsememiz gerektiğini düşünüyorum."</i><br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"80 MİLYONLUK ÜLKEYİZ. AMA..."</b></span><br />
<br />
Söz elbette dönüp dolaşıp Türk sporuna geldiğinde Arda Turan'ın da aslında herkesle aynı düşüncelere sahip olduğunu görüyoruz. Arda, yaklaşık 80 milyonluk nüfuse sahip olan ülkesinin daha başarılı olması gerektiğine inanıyor ve, <i>"Sistemli bir çalışma sonrasında yıllar içinde iyi bir eğitimle bir ekol oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Sürekli değişen bir jenerasyon, sürekli değişen bir eğitim sistemi ile bu olacak bir iş değil."</i> ifadelerini kullanıyor.<br />
<br />
Arda'ya göre <i>"Türkiye'nin gerçekten çok çok büyük bir potansiyeli var" </i>ama, bu potansiyelin harekete geçirilebildiğini söylemek zor. Atleticolu yıldız, <i>80 milyonluk Türkiye birçok spor dalında geride ve futbolda turnuvalara katılamıyor. Yine de bu konuyu daha uzun bir şekilde tartışmanın daha doğru olacağını düşünüyorum." </i>diyor.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"BUGÜN HOCA BEN OLSAM..."</b></span><br />
<br />
Türkiye'nin futboldaki son yıllardaki başarısızlığından konuşurken 'Peki bugün hoca sen olsan, ilk ne yaparsın?' diye sorduğumuz Arda Turan, <i>"Şu anda Türk milli takımı olabilecek en iyi insanın elinde. Bu sebeple Fatih Terim'in </i><i>planlarıyla aynı olacağını düşünüyorum."</i> diyerek Fatih Terim'e ve ekibine olan güvenini bir kez daha gösterdi.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"BURAK YILMAZ, SELÇUK İNAN, OLCAN ADIN, GÖKHAN GÖNÜL..."</b></span><br />
<br />
Son zamanlarda Arda Turan dışında Avrupa'da kariyer yapan bir oyuncunun bulunmaması elbette herkesin takıldığı bir konu. Bu meselede Arda'nın da fikirleri var ancak o, şu anki oyuncu tercihlerinin bunu gerektirdiğine inanıyor. Arda, <i>"Burak Yılmaz, Selçuk İnan... Bu isimler çok önemli futbolcular. Fenerbahçe'den performansları ile Gökhan Gönül, Trabzonspor'dan Olcan Adın... Çok yetenekli arkadaşlarımız var. Hepsi de Avrupa'nın üst düzey takımlarında oynayabilirler. Ancak bu arkadaşlarımın tercihi de şu an Türkiye'de kalmaktan yana olabilir."</i> diyerek ligin kaliteli yerli oyuncularına selam gönderiyor.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"YA HEP BERABER BATARIZ, YA DA..."</b></span><br />
<br />
Arda Turan'a biraz da esprili olması amacıyla 'Tekneniz batmak üzere. Diego Simeone, Diego Costa ve sen kurtulmaya çalışıyorsunuz. Sadece bir kişiyi kurtaracak kadar gücün var. Tercihin kim olur?' diye sorduğumuzda, <i>"Bizim hayatta böyle bir tercihimiz olmaz... Ya hep beraber batarız, ya da hep beraber kurtuluruz."</i> diye gülerek cevap veriyor. Arda, 'Peki en yakın arkadaşın suç işlerse, onu ihbar eder misin?' diye sorduğumuzda ise, <i>"Bizim arkadaşlarımız suç işlemezler. Allah korusun bir sebepten ötürü bu olursa, kendileri kendilerini ihbar ederler ve hiçbir şeyden kaçmazlar..."</i> diyor.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"ESKİŞEHİRSPOR BÜTÜN KUPALARI..."</b></span><br />
<br />
Eskişehir'de doğup büyümüş <i><b>Oğuz Öztürk</b></i> olarak Eskişehirspor'u da Arda Turan'a sormadan edemiyoruz.. Arda Turan, Eskişehirspor'un ligin iyi futbol oynayan takımlarından biri olduğunu söylerken, <i>"Ertuğrul Sağlam da saygı duyduğum bir isim. Eskişehirspor maçlarını izlerken büyük keyif alıyorum. Doğru ve sabırlı bir sistemle Eskişehirspor'un Türkiye'deki bütün kupaları kazanacak potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum."</i> diyor ve Es Es'in Bursaspor ile Trabzonspor'dan sonra Anadolu'dan şampiyon olabilecek güce sahip olduğunu hatırlatıyor.<br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"ARABALARA MERAKIM YOK... HAHAHAHA!"</b></span><br />
<br />
Arda Turan'a kendisi hakkında sık sık çıkan 'Araba merakı' ve 'Araba koleksiyonu' haberlerini hatırlattığımızda, ilk anda "Ben değil kardeşim çok meraklı" diyip bizi şaşırtsa da, gerçekleri kahkahalarla gülerek itiraf etmesi pek zaman almadı:<i>"Ferrari 458 kullanıyorum. Bir de Range Rover'ım var! ".</i><br />
<br />
<span style="font-size: medium;"><b>"MESSI İLE BİRBİRİMİZE BAŞARILAR DİLEDİK"</b></span><br />
<br />
Arda Turan'a son olarak Lionel Messi ile formasını değiştirip sarıldığı o büyülü anları soruyoruz. <i>"Messi daha önce de dediğim gibi dünya tarihinin en iyi ve en özel oyuncularından bir tanesi. Onun formasını almış olmak benim için bir onurdur. Birbirimize karşılıklı olarak başarılar diledik."</i> diyen Arda, forma koleksiyonuna Messi'yi de eklediği için mutlu olduğunu ifade ediyor<i>.</i><br />
<i><span style="font-size: small;"><br /></span></i>
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: x-small;"><span style="color: #666666;"><b><i>Fotoğraf: Getty Images</i></b></span></span></div>
<div style="text-align: right;">
<i><span style="font-size: small;"><span style="font-size: x-small;"><span style="color: #660000;"><b>Bu röportaj aynı zamanda 30 Ocak 2014 tarihinde <a href="http://www.goal.com/tr/news/4929/%C3%B6zel-haber/2014/01/31/4582636/arda-turan-bug%C3%BCn-t%C3%BCrkiyenin-ba%C5%9F%C4%B1na-ge%C3%A7sem" target="_blank">Goal.com Türkiye</a> adına yapılmıştır. </b></span></span></span></i>
</div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-6038939118425931472014-02-02T01:27:00.001+02:002014-02-02T01:27:33.235+02:0010 yıl... Sergio Ramos!<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><i>Jesus Navas ve Antonio Puerta ile beraber Sevilla arka bahçesiden çıkan Sergio Ramos, 1 Şubat 2004'ten bu yana tam 10 yıldır aralıksız La Liga, 9 yıldır da Real Madrid forması giyiyor... </i></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><i><br /></i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOECHtmSWfvHcmMC0ZJ7l0gxu-M5SJ6cOAhycRX5jBDSLZY-fw_y1txpgN8Ro2F7UbrURDtaBm0YAsvFj5ZGmO4NfnCK1wbQYi-WuGAKMnYGj7YIWLWrIRiVPko9-xupooV6wI_QpXKNs/s1600/52773666.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOECHtmSWfvHcmMC0ZJ7l0gxu-M5SJ6cOAhycRX5jBDSLZY-fw_y1txpgN8Ro2F7UbrURDtaBm0YAsvFj5ZGmO4NfnCK1wbQYi-WuGAKMnYGj7YIWLWrIRiVPko9-xupooV6wI_QpXKNs/s1600/52773666.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmEnhz9FJYGnuHoqhrJi5E2zwYA7UbeKNiEHB_crsyIfUz_h6iXF_Yxlx4IcupDARq3FOKR159EIjMlrZzYjYC8ZR6J2G0irO8aLy5KBS7w61JU7DvmzNTk-szY3bnG2q9PWP5_pB7qAg/s1600/56348167.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmEnhz9FJYGnuHoqhrJi5E2zwYA7UbeKNiEHB_crsyIfUz_h6iXF_Yxlx4IcupDARq3FOKR159EIjMlrZzYjYC8ZR6J2G0irO8aLy5KBS7w61JU7DvmzNTk-szY3bnG2q9PWP5_pB7qAg/s1600/56348167.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWrQRlg5NvUMbw8rQ_ZCKy4iOydYy2bi43Six92MYmlO6ChrdDfq_AFejgP1MOcRLi0Z8qYN7Rs5QTXUIwZyMY_PucsEU8e1LiXA5tuJ-Oni0GVb5xt_G9r87pSIBFnegA11ISMJpC0EM/s1600/72598966.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWrQRlg5NvUMbw8rQ_ZCKy4iOydYy2bi43Six92MYmlO6ChrdDfq_AFejgP1MOcRLi0Z8qYN7Rs5QTXUIwZyMY_PucsEU8e1LiXA5tuJ-Oni0GVb5xt_G9r87pSIBFnegA11ISMJpC0EM/s1600/72598966.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq2uSfBS3133B1jUpVrSWglhjuZbLkzn1fiq5-bLiiWuGBJLcRZmG_kYx_e7ZIAtIuztMez6clGC41LglIaZBo_FRZqsB-3Q0QII5QynKWBZpHI6n_5C3E2YFCSrlyQGsKmkwclbXp0Zg/s1600/77589325.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq2uSfBS3133B1jUpVrSWglhjuZbLkzn1fiq5-bLiiWuGBJLcRZmG_kYx_e7ZIAtIuztMez6clGC41LglIaZBo_FRZqsB-3Q0QII5QynKWBZpHI6n_5C3E2YFCSrlyQGsKmkwclbXp0Zg/s1600/77589325.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWfUscwAnrC7Vac-hXBcUB5gK34CarB4cbRnWVzKC2QTlC5kSCTf5wbhoi4Tp9iNQaUhfdfrFzMZNPSMIKaqheEWn8sQZKkpHdqGsCWMyh-JDoNKOzt37iIqRv4vYJUYF5bcxBXO2Qs1E/s1600/82863786.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWfUscwAnrC7Vac-hXBcUB5gK34CarB4cbRnWVzKC2QTlC5kSCTf5wbhoi4Tp9iNQaUhfdfrFzMZNPSMIKaqheEWn8sQZKkpHdqGsCWMyh-JDoNKOzt37iIqRv4vYJUYF5bcxBXO2Qs1E/s1600/82863786.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh87GcxcQaikw3NYM-iz9SuPXy8y__xwVtPfQlf2wP2Gm9uQn4fT0rG_jEtrhc_VtcqWJINoqC78ByLb__KaWNsPMlZHRZeTHqoZAm7gfD1HsF5R2AhN5SUMLI3W4MHyMht2sIKrklASMk/s1600/84244606.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh87GcxcQaikw3NYM-iz9SuPXy8y__xwVtPfQlf2wP2Gm9uQn4fT0rG_jEtrhc_VtcqWJINoqC78ByLb__KaWNsPMlZHRZeTHqoZAm7gfD1HsF5R2AhN5SUMLI3W4MHyMht2sIKrklASMk/s1600/84244606.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkE6Rudzh0g7WHu5ZGZIgoR1PZhkDruHRiePrdS8k8k_grGH1lSbpph7oLVvIapqnAQ00_4NLWGR7cvJL6U5hTSbjSOp7q21MEG2uxKlOUO-X0V8nC7wm9hYekcE36_u0AedBebKdsoYI/s1600/98932517.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkE6Rudzh0g7WHu5ZGZIgoR1PZhkDruHRiePrdS8k8k_grGH1lSbpph7oLVvIapqnAQ00_4NLWGR7cvJL6U5hTSbjSOp7q21MEG2uxKlOUO-X0V8nC7wm9hYekcE36_u0AedBebKdsoYI/s1600/98932517.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrpJgTi101AwzNhIzWblv4g29jVE6MnbX28KojPvnbfRj2tT0hDfgzjk8TJMxUkmpkUkx_7t28yrXhITdgCE6ma_g7J6gqSEjbcdHNDNT4NhawvBO9MJ_L1KmJETa7lldaJT-3cnk8VlM/s1600/137757122.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrpJgTi101AwzNhIzWblv4g29jVE6MnbX28KojPvnbfRj2tT0hDfgzjk8TJMxUkmpkUkx_7t28yrXhITdgCE6ma_g7J6gqSEjbcdHNDNT4NhawvBO9MJ_L1KmJETa7lldaJT-3cnk8VlM/s1600/137757122.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHodPULI981LcWV0tzy-6wCmvwNEX64KetdIfEgE1f0Gj_uZ5-gVc1hLikm8BfMzpx76i4HOmglGX4LRj1qnTJFyB6GqunsoaLLYjs8BI9v_IJtGJuH51j_T8354HJ9IY3mSEqPsJQhqs/s1600/167813411.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHodPULI981LcWV0tzy-6wCmvwNEX64KetdIfEgE1f0Gj_uZ5-gVc1hLikm8BfMzpx76i4HOmglGX4LRj1qnTJFyB6GqunsoaLLYjs8BI9v_IJtGJuH51j_T8354HJ9IY3mSEqPsJQhqs/s1600/167813411.jpg" /></a></div>
<br />Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-54806375548798637982014-01-28T13:04:00.002+02:002014-01-28T13:04:53.550+02:00Elektirik yoksa otomobil farları var!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBBeaircijNZ4BRzDu9yz_HP7CdrraPhhgavD4dx_oZt11l8l7-1OpBVfF1b5fRdzJ8Cqjpbg5TPFZBoB_aFtDZp3_jy3IeXTdmHgGNaO6l9mbLaGJefs-H3jk5LOYrnG9m2m_f6L3WK0/s1600/Be7zObFCIAA6PrI.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBBeaircijNZ4BRzDu9yz_HP7CdrraPhhgavD4dx_oZt11l8l7-1OpBVfF1b5fRdzJ8Cqjpbg5TPFZBoB_aFtDZp3_jy3IeXTdmHgGNaO6l9mbLaGJefs-H3jk5LOYrnG9m2m_f6L3WK0/s1600/Be7zObFCIAA6PrI.jpg" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;">Futbolu bıraktıktan sonra sonra Zamalek'in başına geçen Mido, idman tamamlanmadan tesislerin elektiriklerinde problem olmasına pek aldırmadı. Mido, otomobil farları sayesinde idmanı tamamlattırdı...</span></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-13480467606629414312014-01-27T12:02:00.000+02:002014-01-27T12:02:11.426+02:00İyi aile çocukları!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAzvF9GXt2H3yc4TdDbiaXMD5uy5YIbogMbk2TIAZupKQd4eOBmjeB-oCLWwR2oMm91QAi1OTs6e4taOiX__tXYWA6gPp6BfWFJeiGAWKQyJqesqjdBKDiGYF-qcc9sJGz7_gQTv5xIgM/s1600/tumblr_msv50cmKTC1riqzzfo1_500.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAzvF9GXt2H3yc4TdDbiaXMD5uy5YIbogMbk2TIAZupKQd4eOBmjeB-oCLWwR2oMm91QAi1OTs6e4taOiX__tXYWA6gPp6BfWFJeiGAWKQyJqesqjdBKDiGYF-qcc9sJGz7_gQTv5xIgM/s1600/tumblr_msv50cmKTC1riqzzfo1_500.png" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<i><span style="font-size: large;">25 Ocak saat 16:30'da oynanan Dortmund - Augsburg ve Frieburg - Leverkusen maçlarında forma giyen Sven ve Lars Bender karşdeşler, aynı dakika içinde takımlarını öne geçirmeyi başardılar...</span></i></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwaaGRiAXzxnVIoTYBthlz5YDovYCzah2KyyZ7p_Yf6gokfPoCO-CKuI1zun5nkaiTQcy2XIxOvrqORVEqzZKxU5f6LY6mo_pLc_CgC8ApbGqHArVC-XP7YOcpcBUJLSqH886popQ3d54/s1600/4080_6.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwaaGRiAXzxnVIoTYBthlz5YDovYCzah2KyyZ7p_Yf6gokfPoCO-CKuI1zun5nkaiTQcy2XIxOvrqORVEqzZKxU5f6LY6mo_pLc_CgC8ApbGqHArVC-XP7YOcpcBUJLSqH886popQ3d54/s1600/4080_6.jpg" height="438" width="640" /></a></div>
<br />Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-46076636717609485182014-01-20T21:40:00.000+02:002014-01-20T21:40:49.062+02:00"Yıldızlar bir bir Real Madrid'e geliyordu ancak her yerde lider Raul'du..."<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEia6-zQmKJ32ybljCQX4m0KRP8Ot0glNf-OcGmj_vP78_8iVHVjSVOtwG4xb01hyphenhyphenY6rjH04VAC0Tw0HHjqM9L3chv3PTCUagLbVmH2WNeut8530cDEbKb1XR3yE5Dv4Yi5Z3ePJDZKSEa4/s1600/1027013.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEia6-zQmKJ32ybljCQX4m0KRP8Ot0glNf-OcGmj_vP78_8iVHVjSVOtwG4xb01hyphenhyphenY6rjH04VAC0Tw0HHjqM9L3chv3PTCUagLbVmH2WNeut8530cDEbKb1XR3yE5Dv4Yi5Z3ePJDZKSEa4/s1600/1027013.jpg" /></a></div>
<span style="font-size: x-large;"><b>R</b></span>aul, 1999 yılında Manchester United karşısında harikalar
yaratırken Sir Alex Ferguson, <b>"Bana imkan verilseydi onu asla İngiltere
sınırları içine sokmazdım"</b> demişti. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu sözler, Raul için söylenmiş onlarcasından sadece bir
tanesi. Aktif futbol yaşantısına devam eden futbolcular içinde en
kariyerli olanlardan biri olan 'El Diablo' Raul, şimdilerde Real Madrid
çatısı altında değil belki ama bu kulübün halen en çok etki bırakan ve
en efsane oyuncularından bir tanesi.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
1977, günün birinde İspanya'nın en çok tanınan
yüzünün ve Real Madrid'in yaşayan efsanesi olacak Raul'un bir burjuva
ailesinde doğacağı yıldı. Babası Don Pedro, çok sıkı bir Atletico Madrid
hayranıydı. Don Pedro'nun aklından oğlu minik Raul'un St. Cristobal'de
toprak sahaların tozunu yutarken Atletico Madrid'de oynaması gerektiği
geçiyordu. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Raul daha küçük bir çocukken onun ilk hocası olan
Renato De Lacour, <b>"Raul'un yeteneği herkesin önündeydi. Akıllıydı..."</b>
diyerek aslında gelecek yıllar için bazı şeyleri belli etmişti. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Baba Don Pedro, hayalini gerçekleştirmiş ve
gerçekten de Raul'un Atletico Madrid çatısı altına girmesini sağlamıştı.
Burada işler beklendiği gibi gitmedi. Atletico teknik ekibi Raul'u
çelimsiz bulmuş, olmayacağını belli etmişlerdi. Bu, ufak Raul için bir
son değildi. Atletico'dan daha başlamadan ayrılan Raul, bir yıl
sonrasında yıllarca ter dökeceği Real Madrid'in seçmelerine katılmış ve
başarılı da olmuştu.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Atletico'dan Real'e geçişim benim için küçük olmama
rağmen çok büyük bir değişimdi. Evet, Atletico Madrid de çok büyük bir
takımdı ancak en iyi futbolu Real Madrid oynuyor, en güzel golleri Real
Madrid'in futbolcuları atıyordu" diyen Raul, hayat çizgisini
değiştirecek olan aşkının başlangıcını böyle anlatıyordu. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Real Madrid ile ikinci sezonunda şampiyonluk yaşayan
genç Raul için İspanya Kralı Juan Carlos, <b>"Raul, Madrid'in meleği...
Raul Madrid, Madrid de Raul'dur" </b>diyerek aslında bir efsanenin doğuşunu
müjdeliyordu. Madridistalar için Raul bir melekti ancak rakipleri ona
'Tilki' lakabını takmıştı. Uyanık ve akıllıca goller atması sebebiyle
genç yaşında korkulan bir oyuncu oluvermişti. Aşırtma golleri, en
sevdikleriydi. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Raul, Real Madrid ile profosyonel bir futbolcu
olduğunda takımın başında şimdilerde Genel Direktör olarak görev yapan
Jorge Valdano vardı. Valdano, Raul için, "Gelir gelmez iyi bir etki
bırakmıştı. Harika bir dinamizmi vardı. Çok hızlı değildi ama tekniği
inanılmazdı. Esas sırrı, çok zeki olmasıydı" demiş ve ona güvenmişti.
Genç Raul, ilk kez çıktığı Real Zaragoza maçında kulüp tarihi boyunca
ligde oynayan en genç oyuncu olurken hocası Valdano'nun yüzünü kara
çıkarmamıştı. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
"Valdano benim için çok önemli" diyen Raul, 17
yaşında dünyanın en iyi takımında oynamaya başladığı o günleri 'rüya'
olarak nitelendiriyor. Üstelik Raul, Real Madrid forması altında ilk
golünü de ezeli rakibe karşı derbide atmıştı. El Derbi Madrileno'da
Atletico Madrid ağlarını sarsan Raul, "Cennette gibiydim. Ailem,
arkadaşlarım... Herkes mutluydu!" demişti.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhy_8R-I-YzfuouSYcRf4wjVJWEfDA0uLJzXDpBn8dolXI5VwUI4A6kKO5bGBjajM0faoBEg8ul61e7qp-UlRiDuwQuM8uXN4v9DalF12s5qQVihcf1VrB6j-nLIeBrtgvvCpN-MGAbedg/s1600/74336958.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhy_8R-I-YzfuouSYcRf4wjVJWEfDA0uLJzXDpBn8dolXI5VwUI4A6kKO5bGBjajM0faoBEg8ul61e7qp-UlRiDuwQuM8uXN4v9DalF12s5qQVihcf1VrB6j-nLIeBrtgvvCpN-MGAbedg/s1600/74336958.jpg" /></a></div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Hangi kanattan yapıldığı önemli olmayan bir orta
gelir, kimse atağın golle sonuçlanacağını düşünmediği bir anda Raul
sahneye çıkar ve ceza sahası içinde bir anda golünü atardı. Bu, Real
Madrid taraftarı için artık alışılmış bir sahneden ibaretti. Filmin
devamında ise Raul, yüzüğünü öperken görülürdü.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
1995-1996 sezonu, Raul'un Real Madrid'deki ikinci
yılıydı ve bu sezonu özel kılan, Real Madrid'in yıllar sonra 'Renkli'
yıllarda Şampiyonlar Ligi finaline çıkmasıydı. "Nihayet... Finalde
rakibimiz Juventus'tu ve Zinedine Zidane, Del Piero gibi oyuncuları
vardı. Maç öncesi Madridistalar için çok önemli bir an olduğunu
biliyorduk" diyen Raul, finalde gol atamadı ancak taraftarların
isteklerine arkadaşları ile beraber cevap verdi ve şampiyonluk kazanmayı
başardı. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Real Madrid, iki yıl sonra tekrar Şampiyonlar Ligi
finalisti oldu ve bu kez rakip Valencia'ydı. Raul, bu kez şanslıydı ve
bir golle, alınan bu şampiyonluğa katkıda bulunmuştu. 1999 yılında,
Cristiano Ronaldo'nun Camp Nou'da yıllar sonra yapacağı 'Calma'
haraketinden önce, Raul'un 'sus' sevinci hafızalara kazındı. 2000 yılı,
Raul'un zihinlerde oturan yüzüğünü öpen gol sevinçlerinin kaynağının
yılıydı ve o sene Raul, 'deli gibi aşığım' dediği Mamen Sanz ile
evlendi. Her golü eşine ve ailesine adayan Raul, Real Madrid'e ve
geleneklerine o kadar bağlıydı ki, ilk oğlunun adını Jorge Valdano'ya
ithafen Jorge, ikinci oğlunun adını da Hugo Sanchez'e ithafen Hugo
koydu.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Rus milyarder Roman Abramovich, Chelsea'yi satın
aldığında bilinenin aksine ilk olarak Raul'u kadroya katmak istemişti.
Başlarda bu çılgınlık olarak algılandı. Abramovich, Raul için 70 milyon
avro önermiş, Başkan Florentino Perez'den aldığı cevap ise manidar
olmuştu, "Raul satılık değil. Belki 180 milyon avro getiren olursa onu
satabilirim. Ancak bunu dünya üzerinde yapabilecek tek rakım da Real
Madrid..."</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir futbolcu için kulüp efsanesi olmak, sadece
gol etmek demek değildir. Oynadığınız kulüp için gol atmak ve asist
yapmak dışında başka şeyler de yapmalı, gerekirse fedakarlıklardan
kaçınmamalısınız. Raul, Real Madrid için tam da böyleydi. Eski takım
arkadaşı Steve McManaman'ın "Her çeşit rekoru kırabilir" ve Ivan
Campo'nun "Takımı için her şeyi yapar, her çeşit golü de atabilir"
demesi, Raul'un özeti.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
2002 Şampiyonlar Ligi finalinde Zinedine Zidane ile
beraber takımın en büyük yıldızı olduğunu yine tekrarladı ve maçtan
sonra elinde İspanyol bayrağı ile yaptığı matador dansı akıllardan
çıkmadı. Tarihin unutulmaz fotoğraflarından biri bu anda çekildi.
"Zidane'ın Bayer Leverkusen'e attığı gol harikaydı" diyen Raul, Real
Madrid taraftarı olsun ya da olmasın, bu golün her kesimden futbolsever
için utunulmaz olduğunun altını çizmişti.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfbIdBHa8uRFPPCUAA0rR7heXZejqnuvHTr8YO_zjqSskNT20zE_d1YheDIa-MwR5wb825jKAd1sOHO_SUXAKpPvFT0bzm8Wu_i77v66uizm-k58mDBUqeZg1Gk-gpmw5AsOmnqnf83dM/s1600/614900.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfbIdBHa8uRFPPCUAA0rR7heXZejqnuvHTr8YO_zjqSskNT20zE_d1YheDIa-MwR5wb825jKAd1sOHO_SUXAKpPvFT0bzm8Wu_i77v66uizm-k58mDBUqeZg1Gk-gpmw5AsOmnqnf83dM/s1600/614900.jpg" /></a></div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Florentino Perez'in başlattığı 'Los
Gacalticos' projesi kapsamında takıma Luis Figo, Zinedine Zidane,
Ronaldo ve David Beckham gibi isimler katıldı. Her gelen yıldız müthiş
bir parlama ile basının gözdesi oluveriyordu ancak Raul için bazı şeyler
değişmiyordu. Jorge Valdano, "Yıldızlar bir bir Real Madrid'e imza
atıyorlardı ancak soyunma odasında, sahada ve her yerde Real Madrid'in
lideri Raul'du" diyerek durumu özetliyordu.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b>"</b><i>Yıldızlar bir bir Real Madrid'e imza atıyorlardı ancak soyunma odasında, sahada ve her yerde Real Madrid'in lideri Raul'du...</i><b>" </b></span></div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yıllar yılı birçok yıldız bohçasını toplayıp Real
Madrid'den ayrılmak zorunda kalırken Raul, aslında takıma milyon
avrolarla imza atan bu futbolcular gibi fiyakalı olamadı ama hep takımda
kalmayı başaran isim oldu. En zor dönemlerde takıma liderlik eden
Raul'den başkası değildi. 2006'da yağmurlu bir Mallorca akşamında
takımın aldığı 3-0'lık yenilgi, ilk Los Galacticos projesinin resmi
olarak sona erişinin göstergesiydi. Yenilgiden sonra Beckham ve Roberto
Carlos hariç Los Galacticos döneminin ilk yıldızlarının biletleri
kesildi. Raul, 2006-2007 sezonunda takımın daha mütevazi bir Başkan ve
kadro ile aldığı şampiyonlukta büyük bir rol sahibi oldu. Madrid
meydanı, şampiyonlukla inledi.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
İspanya Milli Takımı ile bir kupa
kaldıramamak, Raul için kariyerinin en büyük eksikliklerinden biriydi.
2002'de verdiği bir röportajda "Euro 2000'de Fransa karşısında
kaçırdığım penaltı, hayatımın en kötü anlarından bir tanesiydi" demiş ve
içinde kalan ukteyi dışa vurmuştu. Euro 2008 yaklaştığında, Raul ve
Luis Aragones arasında kriz patlak verdi. Tüm İspanya'nın konusu,
Raul'un milli takıma alınıp alınmayacağıydı. Aragones, Barcelona'nın
artık başarıdan başarıya koşacak olan kemiği ile kadrosunu oluşturmuş,
hücum hattında da Raul yerine Fernando Torres ve David Villa ikilisine
görev vermek istemişti. Real Madrid ile Euro 2008 öncesinde iki
şampiyonluk yaşayan Raul, milli takımda yedek kalmayı reddedince bu
şampiyonaya katılamadı ve maalesef İspanya'nın yıllar sonra bir
turnuvada kazandığı şampiyonayı evinde izlemek zorunda kaldı. "Milli
takımda iyi hatıralarımın olduğu söylenemez" diyen Raul, içindeki ukteyi
söndüremedi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEPlWY39qMom6fcGMRDxV0wtpCSmfOlGiYxZai73iEHx8XiIpOtuQBsQMR60CI5U_hQnxB6_TtVf_eYwfCfVWpatnyn56kI9SFCwofCiF6qHxFnUB5TVK7IRl0-E9UKUzfiXiAObVXZU0/s1600/56189740.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEPlWY39qMom6fcGMRDxV0wtpCSmfOlGiYxZai73iEHx8XiIpOtuQBsQMR60CI5U_hQnxB6_TtVf_eYwfCfVWpatnyn56kI9SFCwofCiF6qHxFnUB5TVK7IRl0-E9UKUzfiXiAObVXZU0/s1600/56189740.jpg" /></a></div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Real Madrid, 2008-2009 sezonunda şampiyonluğu müthiş
bir jenerasyonla gelen Barcelona'ya bıraktı. Pep Guardiola ve ekibi,
dört yıl boyunca süregelecek olan serüvenin henüz başındaydılar. Herkes,
Raul'un artık futbolu bırakabileceğinden bahsediyordu ancak henüz 32
yaşındaydı. Bu yaşta futbolu bırakması imkansızdı. 17 yaşından beri Real
Madrid çatısı altında bulunuyor oluşu, onun sanki 40'lı yaşlara
yaklaştığının algılanmasına sebep oluyordu. Barcelona, 2009-2010'da da
şampiyon oldu. Manuel Pellegrini ile 96 puan toplayan Real Madrid,
Barcelona'yı durduramıyordu. 13 maçta 11'de başlayan Raul, Santiago
Bernabeu'daki son golünü de 2009 yılının Ekim ayında Valladolid ağlarına
yolladı.Takımın yeni yıldızı Cristiano Ronaldo, Manchester United'dan
alışkın olduğu 7 numaralı formayı almak için ellerini ovuşturup
bekliyordu. 9 numara ile sahada olan Ronaldo, ilk resmi maçına Raul'un
yerine oyuna girerek başladı. Belki de Raul için Real Madrid ve 7
numaranın sonu, tam da o an yaşandı. İkinci Los Galacticos döneminin
başında ayrılık vakti, 2010-2011'de takımın başına gelen Jose Mourinho
döneminde oldu. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Raul, 2009 yılında "Bence Real Madrid-Raul ilişkisi
kolay kolay kırılabilecek bir şey değil. Kariyerimi burada noktalamak
istiyorum" demiş, ancak işler beklendiği gibi gitmemişti. Mourinho'nun
planları arasında yer almayan Raul'e kucak açan Schalke 04 olmuştu.
Raul, "Real Madrid'de16 yıl geçirdim. Ancak ailem ve ben yeni bir
heyecan istedik. Ve bu hamleyi bu yıl yapmasaydık, bir daha
yapamayabilirdik" diyerek transferini değerlendirmiş, çok geçmeden
Schalke taraftarının da sevgilisi olmuştu. Almanya'dan ayrılan ve Arap
dünyasına transfer olan Raul'e duyulan saygı, en az İspanya'daki
kadardı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEji6B4SYmpDghf4nClpRdWj6ymu7ycRFFxwh5mEbE3czE1Lt4PSD-wcQCIZA1WPsqqz6UNBSY1GmiQXYdvSwujTbvx9aF8J3HejFF3FwGLEQDtGgzU8CgG2cIrv9zYSG2YuAcO6J3ug8xs/s1600/143260082.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEji6B4SYmpDghf4nClpRdWj6ymu7ycRFFxwh5mEbE3czE1Lt4PSD-wcQCIZA1WPsqqz6UNBSY1GmiQXYdvSwujTbvx9aF8J3HejFF3FwGLEQDtGgzU8CgG2cIrv9zYSG2YuAcO6J3ug8xs/s1600/143260082.jpg" /></a></div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Real Madrid taraftarı, Raul'un günün birinde tekrar
Madrid çatısı altına döneceği günü iple çekiyor. En büyük dayanak olarak
ise Raul'un "Ben Real Madrid'de kariyerimin en güzel yıllarını geçirdim
ve harika bir neslin parçası oldum. Yeni bir deneyim yaşamak için
Schalke 04'e gitmiştim. Asla kötü anılarla ayrılmadım" sözlerini
gösteriyorlar. Raul'un Real Madrid'e teknik direktör
olarak dönüşü, tıpkı 17 yaşında ilk profesyonel maçına çıktığı gün gibi
heyecan dolu olacak. Tüm Madridistalar, Real Madrid ile üç kez
Şampiyonlar Ligi kazanan, kulüp tarihinin en golcü oyuncusu olan, 741
maça çıkıp 323 gol atan ve 71 golle halen Şampiyonlar Ligi gol rekorunu
elinden bulunduran 'El Diablo'larının döneceği bu özel günü
bekliyorlar...<br />
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: x-small;"><span style="color: #999999;"><i><b>Bu yazı, FourFourTwo Temmuz 2013 sayısı için yazılmıştır.</b></i></span></span></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: x-small;"><span style="color: #999999;"><i><b>Fotoğraflar: Getty Images </b></i></span></span></div>
</div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-76545054441124279832014-01-20T12:00:00.000+02:002014-01-20T12:00:05.357+02:00Rekor sahibi 'Lord' Bendtner...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbKu7ccgbCIJFZIuS-3LTkI7YKQ6gFvBlVB_1mCvCU_aZxMQL6VVjmxJ0LJUJBykZfuofM8lSjIT7_mzWAqe3ZqlanQx2AILHOvvVpXtV8dBODWzSOWYxMOQ98HzWrFULKzeOuy5hvbg0/s1600/453559903.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbKu7ccgbCIJFZIuS-3LTkI7YKQ6gFvBlVB_1mCvCU_aZxMQL6VVjmxJ0LJUJBykZfuofM8lSjIT7_mzWAqe3ZqlanQx2AILHOvvVpXtV8dBODWzSOWYxMOQ98HzWrFULKzeOuy5hvbg0/s1600/453559903.jpg" height="640" width="424" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: large;"><b>En hızlı 'sonradan' oyuna girilip atılan gol rekoru, 1.8 saniye ile 'Lord' Bendtner'e aittir.</b></span></div>
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: xx-small;"><i>(v Tottenham, 2007) </i></span><br />
<br />
</div>
<object height="360" width="540"><param name="movie" value="//www.youtube.com/v/4JmNc5ysXOk?version=3&hl=tr_TR"></param>
<param name="allowFullScreen" value="true"></param>
<param name="allowscriptaccess" value="always"></param>
<embed src="//www.youtube.com/v/4JmNc5ysXOk?version=3&hl=tr_TR" type="application/x-shockwave-flash" width="540" height="360" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true"></embed></object>Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-76195181846642663622014-01-20T00:55:00.000+02:002014-01-20T00:55:37.558+02:00Terence and Philip duymasın Defoe!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<span style="font-size: x-large;"><b></b></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2po0BneIltBu8FLwJRioIEYwgq3X5Fq2mJoNq_8x7PV3QilAkBvtM4TpiHR9mkTQihyphenhyphenfHYueBuaG-uUKwlraF7xl5jI2AkL9x5t-G1N10ie3bqwfZ0fF7w9vIso3QXuMcJBfGenfz-TY/s1600/462467913.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2po0BneIltBu8FLwJRioIEYwgq3X5Fq2mJoNq_8x7PV3QilAkBvtM4TpiHR9mkTQihyphenhyphenfHYueBuaG-uUKwlraF7xl5jI2AkL9x5t-G1N10ie3bqwfZ0fF7w9vIso3QXuMcJBfGenfz-TY/s1600/462467913.jpg" height="640" width="511" /></a></b></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b>"</b></span><i><span style="font-size: large;">Amerika Birleşik Devletleri'ne geldiğim için çok mutluyum...</span></i><span style="font-size: x-large;"><b>"</b></span> </div>
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: xx-small;">- Jermain Defoe, Kanada takımı Toronto FC'ye transferinden sonra...</span></div>
<div style="text-align: right;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdyxzr9-aD1FOm6km8weiyftrUc37hOnEj6Wac9h_6vqTTVCI76Rd3v27UVxn7zc5WaHCIVogti-BiaBoVwdRHkd3dXI9hw3ESxQZfGdcbTyO1f1EfOkZlzQvvT47YZEoMXLM79gM-P2g/s1600/Terrance_and_Phillip_by_Ookami_Shikon.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdyxzr9-aD1FOm6km8weiyftrUc37hOnEj6Wac9h_6vqTTVCI76Rd3v27UVxn7zc5WaHCIVogti-BiaBoVwdRHkd3dXI9hw3ESxQZfGdcbTyO1f1EfOkZlzQvvT47YZEoMXLM79gM-P2g/s1600/Terrance_and_Phillip_by_Ookami_Shikon.jpg" height="200" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: right;">
<br /></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-77333960047947890332014-01-19T23:07:00.004+02:002014-01-19T23:07:50.267+02:00Balkan Futbolu #27 | Bulgaristan'ın Paris zaferi, Fransa'nın 'Kara' 1993 Kasım'ı ve Dünya Kupası'ndan kovuluşu...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiwWnQxPaBS5XRx6e8Gv5VAiWDBQT5ejO0u1HmadN-NPCF0t5ENVB7QQb_hPek-S1JPGbIu47F-3El4181HH5HxMc5apZfHSEat8yG4Ws2MryQnJ6LGUbzM4MnlRhUh4eUu6rJl8XD8g0/s1600/187367558.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiwWnQxPaBS5XRx6e8Gv5VAiWDBQT5ejO0u1HmadN-NPCF0t5ENVB7QQb_hPek-S1JPGbIu47F-3El4181HH5HxMc5apZfHSEat8yG4Ws2MryQnJ6LGUbzM4MnlRhUh4eUu6rJl8XD8g0/s1600/187367558.jpg" height="452" width="640" /></a></div>
<br />
Fransa için 1993 Kasım'ı, Fransa futbolu için en kara günlerden biri olarak adlandırılır. 17 Kasım 1993 tarihinde Fransa, Paris'te 1994 Dünya Kupası'ndan olmuş ve ülke, birkaç yıl daha sürecek olan futbol kavgasına tutulmuştu.<br />
<br />
1993 yılının son günlerde Fransa futbolu ve milli takım, Cantona'nın, Ginola'nın ve Papin'in içinde bulunduğu kavgaya tutuşmuş, dışarıdan bakıldığında pek anlaşılmayan ancak herkesin bildiği bir 'PSG'liler, Marsilya'lılar' çekişmesi baş göstermişti. Efsane defans oyuncusu Desailly, Cantona ile anlaşamıyordu ve bu takım içinde yaşanan tek sıkıntı değildi.<br />
<br />
ABD'de düzenlenecek olan 1994 Dünya Kupası'na geri sayım yapan Fransa, lider gittiği grubun son iki maçında İsrail ve Bulgaristan'ı beklemeye başlamıştı. Fransa'nın Dünya Kupası'na gidebilmek için 13 Ekim günü İsrail karşısında alacağı tek beraberlik yetecekti. Fransa'nın Paris'te kazanacağından kimsenin şüphesi yoktu. Fransa teknik direktörü Houllier, 'Dünya Kupası'na nasıl hazırlanacaklarına' dair demeçler verip kesin konuşuyordu. Medya hazırdı. Paris'in eğlence mekanlarında patlatılmayı bekleyen şampanyalar hazırdı. Ancak İsrail, Fransa'yı 3-2 yendi...<br />
<br />
Fransa içindeki huzursuzluk, takımın galibiyeti alamayınca başlayan ıslıklar ile kendini göstermişti. Kulüpleşme o kadar yoğundu ki, Paris seyircisi top ne zaman Eric Cantona'ya gelse bu ismi ıslıklamıştı. Tek ıslıklanan Cantona değildi. Papin de nasibini almıştı. Fransa, o gün bir takım değil bireysel isimlerin ortaya çıktığı bir ulusal takım görüntüsü vermişti.<br />
<br />
Fransa, Kasım ayında Bulgaristan karşısında alacağı bir beraberlikle yine Dünya Kupası'nı garantileyebilecekti. Tıpkı İsrail maçında olduğu gibi...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihIZph34hGUSFbQVB4QedqNyPMfH7wWWQU1IHOfvOLpJXs-GhBAoKZgssYuGRRMTVXlZOZr-UXnfe6JygDmpEZFJOXs3qVGO9n0tHwYwTUzP8RqVFZb-fpZFtefi0Q8e82NAKxDjEO6Cg/s1600/187367992.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihIZph34hGUSFbQVB4QedqNyPMfH7wWWQU1IHOfvOLpJXs-GhBAoKZgssYuGRRMTVXlZOZr-UXnfe6JygDmpEZFJOXs3qVGO9n0tHwYwTUzP8RqVFZb-fpZFtefi0Q8e82NAKxDjEO6Cg/s1600/187367992.jpg" height="422" width="640" /></a></div>
<br />
17 Kasım 1993 günü yine Paris'te, yine aynı futbolcularla, yine aynı senaryo yaşandı. Bu kez İsrail'in yerinde Bulgaristan vardı. Devre 1-1 sona erdiğinde Fransızlar korkmuştu. İkinci yarıda sahada yok gibiydiler. Gol yeme korkusu sebebiyle maçın son anlarında Ginola, kazanılan serbest vuruşta kısa oynayıp vakit geçirebileceği halde en uzak bölgeye topu şişirmeyi tercih etmiş, ve bu Fransa'nın sonunu hazırlamıştı. Bir anda hızlı atağa çıkan Bulgaristan, Emil Kostadinov ile ceza alanına girmiş, Laurent Blanc'ın saçını başını yırtmasına rağmen 2-1 öne geçmişlerdi. Bu gol, Fransa'yı Dünya Kupası'ndan etmiş ve İsveç ile beraber Bulgaristan ABD'nin yolunu tutmuştu.<br />
<br />
Marcel Desailly, Bulgaristan maçından sonra yaşananları, "Tam anlamıyla yıkılmamıştım. Bu Bulgar yenilgisini açıklayabilecek cümleler bulamamıştım. Çok üzüldüm ama, yıkılmamıştım..." sözleri ile anlatmıştı.<br />
<br />
Kaosta olan Fransa milli takımında o maçtan sonra sadece birkaç isim inançlarını kaybetmemişti. Aynı nesilden olan Lizarazu, Petit, Deschamps ve Desailly, Bulgaristan maçında öylesine yıkılmışlardı ki, 1998 Dünya Kupası'nın kazanılmasındaki baş aktörlerden bir tanesi olacaklardı. Karambeu, Barthez, Dugarry ve Djorkaeff gibi yeni isimler Fransa'nın çehresini değiştirmeye başlamış ve bu futbolcuların yanında Desailly, Deschamps, Zidane, Blanc gibi yıldızlar da takımın yeni iskeletini oluşturmuşlardı. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-4YPw7_ju-Rvf26hw2s-oWKoSpuaSNyI40tr43dqBGstHQUBDMYHWAM41FlZQusN3CZsOmxFDnJRdbulNm-0jVXsPlI7QTsfz5nyKOZ2JB0ObLiA9p0gzda5paiHczgV0BLooWihCmQI/s1600/187367450.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-4YPw7_ju-Rvf26hw2s-oWKoSpuaSNyI40tr43dqBGstHQUBDMYHWAM41FlZQusN3CZsOmxFDnJRdbulNm-0jVXsPlI7QTsfz5nyKOZ2JB0ObLiA9p0gzda5paiHczgV0BLooWihCmQI/s1600/187367450.jpg" height="424" width="640" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: x-small;"><i><b><a href="http://www.goal.com/tr/news/2556/editoryal/2014/01/19/4554937/bulgaristan%C4%B1n-93-paris-zaferi-ve-fransan%C4%B1n-kara-kas%C4%B1m%C4%B1?ICID=HP_FT_2" target="_blank">Bu yazı, aynı zamanda Goal Türkiye için yazılmıştır. </a></b></i></span></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: x-small;"><span style="color: #999999;"><span style="background-color: white;"><i><b>Fotoğraflar: Get<span></span>ty Images</b></i></span></span></span></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-48731488847962432632014-01-16T13:16:00.001+02:002014-01-16T13:16:20.422+02:00Afrika’da Yüzyılın Futbolcusu, Politikacı, Hümanist, Devlet başkanı adayı...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi30mxJdepa5L4CNZAxRZ-uv6Fnaqq9bfFwUdWMXxBqHgfuNlk9Ic0PciVwRoCjWLur2W10L52j_o034OYW2r1RCaFpA6BpebXwt-apSVoL837g883qfaw8JssM3-QpzMiASq4xViNTttU/s1600/51634521111.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi30mxJdepa5L4CNZAxRZ-uv6Fnaqq9bfFwUdWMXxBqHgfuNlk9Ic0PciVwRoCjWLur2W10L52j_o034OYW2r1RCaFpA6BpebXwt-apSVoL837g883qfaw8JssM3-QpzMiASq4xViNTttU/s1600/51634521111.jpg" /></a></div>
<br />
Liberyalı… Avrupa’da yılın futbolcusu ödülünü alan ilk Avrupalı olmayan
oyuncu… Afrika’da Yüzyılın Futbolcusu… Politikacı… Hümanist… Devlet
başkanı adayı… Bunlar George Weah’ın isminin önüne koyabileceğiniz
sıfatlardan sadece bazıları… Türkçede renk üzerinden aşağılama pek
olmadığından (misal ‘Kızılderili’ lâfı ırkçı söylem içermez) Kara Tren
veya Kara Boğa demeyi de tercih edebiliriz belki de, sebebini daha sonra
açıklamak üzere…<b><br /></b><br />
1985 yılında amatör Liberya liginin iyi oyuncularından biri olan Weah,
ülkesinin Invincible Eleven adlı takımda oynarken 23 maçta 24 gol
atmıştı. Ama aynı zamanda operatör olarak bir telekomünikasyon
şirketinde çalışıyordu. Ardından Fil Dişi Ligine, ardından da Kamerun’un
Tonnerre Yaoundé takımına geçmişti. 18 maçta 14 gol de orada kaydetti.
Dünyanın her yerine oyuncu gözlemcileri göndermesiyle ünlü Arsene Wenger
o zaman Monaco’nun başındaydı. Her hafta George Weah hakkında dikkat
çekici raporlar alıyordu. En sonunda bu genci izlemesi için bir
meslektaşını Kamerun’a gönderdi. Meslektaşı telefonda şöyle diyordu:
“Kötü haber: Herifin kolu kırıldı. İyi haber: Yine de oyuna devam
etti.”<br />
<br />
Wenger’in hoşuna gitti bu azim. 22 yaşındaki Weah’a bir uçak bileti
alındı, Monaco’ya getirildi. Fransız teknik adam, zaten fakir bir ülke
olan Liberya’nın en fakir bölgesinde doğan bu Afrikalının yakınmalarına
öyle üzülmüştü ki cebinden 500 frank vererek aklını çeldi ve ekledi;
“Sıkı çalışırsan, Avrupa’nın en iyisi olabilirsin.”<b></b><br />
<b><br /></b>
<b>PREKAZİ, WEAH’A KARŞI</b><br />
<br />
Weah o gün gerçekten de Avrupa’nın en iyisi olabileceğine inanmış mıdır,
bilinmez ama Monaco’daki ilk sezonunun (1988-89) ardından ‘Afrika’da
Yılın Futbolcusu’ seçildiği bir gerçek.<br />
<br />
Weah’la bizim alıcı gözle ilk tanışmamızsa, 1989’daki Galatasaray maçı…
Maç öncesinde Fofana ve Hateley haricinde bir de Weah’a dikkat çekiyor
basınımız. İlk maçta 1-0 kazanan Galatasaray, 1-1 biten ikinci maçtaysa
Orhan Ayhan’ın “Oha be Prekazi” şeklinde anlattığı Prekazi’nin füzesiyle
geçiyor turu. Bir gol bulan, bir şutu da direkten dönen Weah’ın
şanssızlığıysa, Galatasaray’a Şampiyon Kulüpler Kupası yarı finalini
getiriyor belki de…<br />
<br />
Dönemin büyük oyuncusu Hoddle o dönemde neredeyse hocalık yapmış ona:
“Sürekli doğruları göstermeye çalışıyordu ve beni yola sokuyordu” diyor
Weah. Wenger ise “Benim için büyük sürprizdi. Piyasaya bu kadar hızlı
giren başka bir oyuncu görmedim” diyor.<br />
<br />
Weah 92’ye kadar Monaco’da 103 maça çıktı, 47 gol kaydetti. Ardından
dönemin transfer canavarı Paris St. Germain’in yolunu tuttu. 96 maçta 32
gole ulaştı. Fransa’daki ilk şampiyonluğunu elde etti. Takımın yarı
final oynadığı 94-95 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nin gol kralı da olunca,
Fransa ona küçük gelmeye başladı ve Milan’ın yolunu tuttu Kara Boğa.<br />
<br />
<b>AFRİKA’YA İLKLERİ YAŞATTI</b><br />
<br />
Artık ‘daha büyüklerin’ ligindeydi Kara Tren. Bir tren hızlandığında
yenilmezdir, önüne gelen her şeyi yıkabilir, ancak yoluna taş koyup
raydan çıkarırsanız, devrilir. Faulsüz durdurulamayan bir oyuncuydu Weah
da aynı bir tren gibi… Daha geldiği ilk sezonda büyülemeye başladı
İtalya’yı. Verona’ya karşı, tüm sahayı geçerek kendi kalesinden aldığı
topla golü buldu. Gazetelerin uzlaştığı bir konu vardı; Weah ligin en
iyisiydi. O sezon attığı 11 golle Milan’ın en golcüsü oldu, takım da
Serie A’ya ulaştı. Robert Baggio ile, Marco Simone ile, Dejan Saviçeviç
ile aynı takımdaydı…<br />
<br />
1995-96 sezonu, kariyerinin zirvesiydi. O sezon Avrupa’da Yılın
Futbolcusu ödülüne ulaşan ilk Afrikalı oldu. Dünya’da Yılın Futbolcusu
ödülü için de aynı ilk geçerliydi. Hâlâ bu ödülleri kazanan tek
Afrikalı… Ve aynı yıl içinde Afrika’da Yılın Futbolcusu ödülünü üçüncü
kez aldı. Hem dünya, hem Avrupa, hem de Afrika’nın en iyi oyuncusu
seçildi… Hepsi aynı sene içinde…<br />
<br />
<b>AYAĞINA VURAN PİŞMAN OLUYORDU</b><br />
<br />
Weah’ın esas olayı golün ötesindeydi. Hiçbir zaman gol istatistiklerini
alt üst etmedi. Özelliği “yıkılmaz” bir forvet olmasıydı. Müthiş bir
atletti; peşine taktığı defans oyuncularını bir o yana bir yana
sallıyordu. Öyle güçlüydü ki, adeta tekme atanın ayağı kırılıyordu!
Bitiriciliği üst seviyedeydi, uzaktan füzeleri vardı. Orta sahaya
tümleşik oynuyordu, çok çalışkandı. Muhammed Ali’nin lâfında olduğu
gibi; “Kelebek gibi dans ediyor, arı gibi sokuyordu.”<br />
<br />
Milan’da oynadığı beş sezonda 46 gole ulaşmış, iki de şampiyonluk
görmüştü. 2000 yılında artık 34 yaşındaydı; altı aylığına Chelsea’ye
kiralandı. Milan önce bonservisini vermedi, sonraysa Zaccheroni’nin
isteği üzerine “İstemiyoruz artık seni” diyerek kulüp bulmasını önerdi.
Weah da Manchester City’nin yolunu tuttu. City menajeri Joe Royle ile
kavga etti ve küfürleştikten sonra Marsilya’ya uğradı yaşlı kurt. Son
olarak da yeni bir heyecan aradı ve Al-Jazera’da 8 maçta 13 gol atarak
tamamladı kariyerini…<b><br /></b><br />
<b>BAŞKAN ADAYI OLDU</b><br />
<br />
Futboldaki mücadelesi bitse de, hayat mücadelesi bitmemişti Weah’ın.
2003 yılında biten İkinci Liberya İç Savaşı’nın ardından devlet
başkanlığa adaylığını koydu. Fransız vatandaşı olduğu için şüpheyle
yaklaşanlar oldu, “Eğitimi yeterli değil!” diye karşı kampanyalar
yürütüldü… Yine de ülkenin en sevilen figürüydü Weah, 90’lı yıllardan
beri birçok yardım yapmıştı ülkesine, iç savaşın bitmesi için mücadele
etmişti. Yüzde 40’ın üzerinde oy aldı ama başkan olamadı. Destekçileri
hâlâ o seçimlerde hile olduğuna inanıyor. “Eğitimi yeterli değil!”
iddiaları belki de en çok onu üzen şeydi ki; 2009’da İngiltere’deki
Parkwood Üniversitesi’nin Spor Yönetimi bölümünü, 2011 yılında
Miami’deki DeVry Üniversitesi’nin İş Yönetimi bölümünü bitirerek iki
ayrı bölümden mezun oldu…<br />
<br />
Bir Afrika’nın kazanabileceği her ödülü kazanmıştı. UNICEF’le uzun süre
birlikte çalıştı, ülkesinin fakir mahallelerine yardımlar dağıttı. Hem
saha içinde, hem de saha dışında başarıları bitmedi. “Afrika’da Yüzyılın
Futbolcusu” seçilmesi bu yüzden tesadüf değildi belki de…<b><br /></b><br />
<div style="text-align: right;">
<span style="color: #999999;"><span style="font-size: x-small;"><i><b>Bu yazı, <u>Kaan Kavuşan</u> tarafından Four Four Two için Ocak 2013 sayısına yazılmıştır. </b></i></span></span></div>
<div style="text-align: right;">
<br /></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="color: #999999;"><i><b><span style="font-size: x-small;">Fotoğraf: </span></b><span style="font-size: x-small;">Milan's Liberian player George Weah holds up the Golden Ball award he
recently received after the Italian league match between Milan and
Sampdoria 07 January. Milan won 3-0. AFP PHOTO (Photo credit should
read CARLO FERRARO/AFP/Getty Images)</span></i></span>
</div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-22705040381779972462014-01-14T18:31:00.000+02:002014-01-14T18:32:19.743+02:00Clarence...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSRolU9jXZjkpFoMGPllqNRZBWZ9CcF6HhSrG2yvsybmbvDQ8EUyquiCTyiZWrs-j0SwU4V9JxnQQJb04F2l4d4LViuYCakaZzyEgJM9X4x5ASvN-oXFqYKQLp5j8KMEasEvu2jYSux4M/s1600/1629565.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSRolU9jXZjkpFoMGPllqNRZBWZ9CcF6HhSrG2yvsybmbvDQ8EUyquiCTyiZWrs-j0SwU4V9JxnQQJb04F2l4d4LViuYCakaZzyEgJM9X4x5ASvN-oXFqYKQLp5j8KMEasEvu2jYSux4M/s640/1629565.jpg" width="434" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b> "</b></span><span style="font-size: large;"><i>Bu zor bir karar ama 22 yıllık futbolculuk kariyerimi sonlandırıyorum. Botafogo'da çok fazla şey öğrendim ve tecrübe kazandım. Edindiğim bu tecrübe Milan'daki yeni görevimde işime oldukça yarayacak...</i></span><span style="font-size: x-large;"><b>"</b></span></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-43298520617267184862014-01-12T16:50:00.000+02:002014-01-12T16:50:22.879+02:001998...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtYcwAoEkSmpgGftZV8GL9SaMzc9qPiLXf8GGOrqGNEqhPkY3NrETWykpgy7PhFboo3jYukL_H7tjG8UCcAisd5QDD9_-p-kqryINyWFxeoUY-BLli-vHG6Jo1oVxEKffvPuFT4d4P8TA/s1600/1277309.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtYcwAoEkSmpgGftZV8GL9SaMzc9qPiLXf8GGOrqGNEqhPkY3NrETWykpgy7PhFboo3jYukL_H7tjG8UCcAisd5QDD9_-p-kqryINyWFxeoUY-BLli-vHG6Jo1oVxEKffvPuFT4d4P8TA/s1600/1277309.jpg" /></a></div>
<br />Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-82883766730818815272014-01-11T14:20:00.000+02:002014-01-11T14:20:34.142+02:001 Mart 2009 | Yakın tarihteki en iyi Atletico Madrid - Barcelona maçı...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjk1qjEsDYKpNPkt4rSJ9Siffnu86rdQC-XJ9o28wNqXDXwGdC50Gy-1UbtTt1PvhApubtxnIuvVkNk7EvK4PPfYeb8DB-ESM44P-CT1_fiOSEVxe2EYfY6RledAMR06XsAb3QpA9DC_DE/s1600/85169688.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjk1qjEsDYKpNPkt4rSJ9Siffnu86rdQC-XJ9o28wNqXDXwGdC50Gy-1UbtTt1PvhApubtxnIuvVkNk7EvK4PPfYeb8DB-ESM44P-CT1_fiOSEVxe2EYfY6RledAMR06XsAb3QpA9DC_DE/s1600/85169688.jpg" height="427" width="640" /></a></div>
2008-2009 sezonu Barcelona'nın Pep Guardiola ile başlayacak olan rüya sezonların ilkiydi. Barça, bu sezonu zirvede tamamlayıp şampiyon oldu.<br />
<br />
Aynı sezonda 1 Mart 2009 tarihinde Vicente Calderon'da oynanan maç ise zihinlerde büyük bir yer edindi. 4-3 Atletico'nun zaferi ile sonuçlanan bu maç, yakın tarihte iki takım arasında oynanan en iyi maç olma özelliğini taşıyor.<br />
<br />
<b>ATLETICO MADRID</b>: Franco, Heitinga, Pablo, Ujfalusi, Lopez, Assunçao, Garcia, Maxi, Simao, Agüero, Forlan<br />
<br />
<b>BARCELONA</b>: Valdes, Alves, Marquez, Puyol, Sylvinho, Xavi, Toure, Gudjohnsen, Messi, Eto'o, Henry<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /><object width="320" height="266" class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="https://ytimg.googleusercontent.com/vi/99P4S9B_xvk/0.jpg"><param name="movie" value="https://youtube.googleapis.com/v/99P4S9B_xvk&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><embed width="320" height="266" src="https://youtube.googleapis.com/v/99P4S9B_xvk&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object></div>
<br />
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="color: #666666;"><span style="font-size: xx-small;"><i><b><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/La_Liga_2008-09" target="_blank">2008-2009 La Liga sezonu (Wikipedia)</a></b></i></span></span></div>
<br />
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: xx-small;"><span style="color: #666666;"><i><b>Karşılaşmayı hatırlatan Emre Çelik'e<a href="https://twitter.com/_ecelik" target="_blank"> (_@ecelik)</a> teşekkürler. </b></i></span></span></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-75819903629486121022014-01-11T13:17:00.000+02:002014-01-11T13:17:03.273+02:002013 yılında futbola veda edenlerin takımı! Devlere karşı başarılı olabilirler mi?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXxaHj_HpYdp4a5bIss9kzq-StvRa-1VPp4P6l8wjAj7pqAgZpp6r6L87pJlIiBVdwdETa9GFeANpYVXguPtYj9Vo5O1jb9pcu-efcHdX53oZJaAqTBhLBj5CVV0TcKzBJHdTCEQbyVXU/s1600/164508726.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXxaHj_HpYdp4a5bIss9kzq-StvRa-1VPp4P6l8wjAj7pqAgZpp6r6L87pJlIiBVdwdETa9GFeANpYVXguPtYj9Vo5O1jb9pcu-efcHdX53oZJaAqTBhLBj5CVV0TcKzBJHdTCEQbyVXU/s1600/164508726.jpg" height="426" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b>Rame</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b><br /></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b>Ujfalusi - Nesta - Carragher</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b><br /></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b>Beckham - Scholes - Gattuso - Stankovic</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b><br /></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b>Deco</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b><br /></b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-size: x-large;"><b>Owen - Kanoute</b></span></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: right;">
<i><b><span style="color: #666666;"><a href="http://www.goal.com/tr/slideshow/6181/4/title/2013-y%C4%B1l%C4%B1nda-futbola-veda-edenler?ICID=OP" target="_blank"><span style="font-size: xx-small;">Goal Türkiye'den alıntıdır...</span></a></span></b></i></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-13081324056933056702014-01-10T15:13:00.000+02:002014-01-10T15:14:48.407+02:00Alex, Ronaldinho, Bilica...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0o3_B1PNJOWsHMglOlFRt3zVyldQRONpDDfD1uF_U87ABc2JCvQTO7TpD2rS9S-3CNKGMGSNhtspRpTpdz5Bdin-LjSVnlSza_vg_NASGI1psC7p5bzw27AuC-1nuIlV9EJXyyiEcuQg/s1600/51541700.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0o3_B1PNJOWsHMglOlFRt3zVyldQRONpDDfD1uF_U87ABc2JCvQTO7TpD2rS9S-3CNKGMGSNhtspRpTpdz5Bdin-LjSVnlSza_vg_NASGI1psC7p5bzw27AuC-1nuIlV9EJXyyiEcuQg/s1600/51541700.jpg" height="355" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: x-small;"><i><b><span style="color: #999999;">Fotoğraf: Getty Images</span></b></i></span></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-28939457954087182332014-01-10T09:21:00.000+02:002014-01-10T09:21:02.837+02:00Zıpla, zıpla, zıpla...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEwXre72khB65RyDt4KoajuFSZhJ1LKsIWnvMfbyRwwqZGT78EIql6_a8lDq_hyphenhyphen8Xvv_r7U80w-yj-LTtgG-sQrDD6dtdAPVK1x2zBE2N23hops-tKG3WwEU3U3qbBklsffFkH0zCoj2g/s1600/Ronaldo-Jump.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEwXre72khB65RyDt4KoajuFSZhJ1LKsIWnvMfbyRwwqZGT78EIql6_a8lDq_hyphenhyphen8Xvv_r7U80w-yj-LTtgG-sQrDD6dtdAPVK1x2zBE2N23hops-tKG3WwEU3U3qbBklsffFkH0zCoj2g/s1600/Ronaldo-Jump.jpg" height="463" width="640" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOnWPRW0PR4aihsrgulRRHPk_ck9Q2_lJKt4erLcrV_9I_5tTacUczIj8qYNz07skJS7Dsl8QkOyS3ngMkQc-SHGUOfwkoEKRBySmqujg5x3rJCR_6QUhz4OcoJFWhVTjgH5fs3oxpGsw/s1600/22190_la.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOnWPRW0PR4aihsrgulRRHPk_ck9Q2_lJKt4erLcrV_9I_5tTacUczIj8qYNz07skJS7Dsl8QkOyS3ngMkQc-SHGUOfwkoEKRBySmqujg5x3rJCR_6QUhz4OcoJFWhVTjgH5fs3oxpGsw/s1600/22190_la.jpg" height="425" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_Euu0IK2l1NHNDHVltc_Ic9eVdWv5yB4hM-4Obt8k6MZtGtWtko3agWBOjuOWkwbMFEIAINuqBDiDYonVOkyYii3cHqOmy2vA0PempAyJq4ZqQ_Hi0liYUd2dSNS_2MNWjm7QQ2h0Zec/s1600/article-2279210-179292CC000005DC-948_634x529.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_Euu0IK2l1NHNDHVltc_Ic9eVdWv5yB4hM-4Obt8k6MZtGtWtko3agWBOjuOWkwbMFEIAINuqBDiDYonVOkyYii3cHqOmy2vA0PempAyJq4ZqQ_Hi0liYUd2dSNS_2MNWjm7QQ2h0Zec/s1600/article-2279210-179292CC000005DC-948_634x529.jpg" height="534" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3ekDDM6-wBpDVZ_z_3TrUuScYrUuEVsgVJs6FQCFUcEAZhzFJ2dSYf0TnGTgmVj5dkt8VetJcnylDzH2gNJJ1gIWXXTuWjYG5s7UlrjDsFpqAR7UGoJGcwFSLp9Lt4HTi2I6Xssccr1E/s1600/cristiano-ronaldo-567-superman-jump-in-barcelona-vs-real-madrid-for-la-liga-2012-2013.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3ekDDM6-wBpDVZ_z_3TrUuScYrUuEVsgVJs6FQCFUcEAZhzFJ2dSYf0TnGTgmVj5dkt8VetJcnylDzH2gNJJ1gIWXXTuWjYG5s7UlrjDsFpqAR7UGoJGcwFSLp9Lt4HTi2I6Xssccr1E/s1600/cristiano-ronaldo-567-superman-jump-in-barcelona-vs-real-madrid-for-la-liga-2012-2013.jpg" height="410" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO0mAcQN8NK6vi9UN-Uc20-Nt24JJ27lcR42yjSeECZd6RI_eGcM3aoNMRxVBuKhafwQ5wBLxJd2P88XkuCF8Q-NVeu2ktpWsU6ilWHsP93PKAZ6a4iSqWQLzaIPILdJojdJ-VKrVvURE/s1600/individual-highlights-cristiano-ronaldo-v-osasuna.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjO0mAcQN8NK6vi9UN-Uc20-Nt24JJ27lcR42yjSeECZd6RI_eGcM3aoNMRxVBuKhafwQ5wBLxJd2P88XkuCF8Q-NVeu2ktpWsU6ilWHsP93PKAZ6a4iSqWQLzaIPILdJojdJ-VKrVvURE/s1600/individual-highlights-cristiano-ronaldo-v-osasuna.jpg" height="428" width="640" /></a></div>
<br />
<br />Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-79247705651940690362014-01-07T13:44:00.000+02:002014-01-07T14:22:58.149+02:00 Balkan Futbolu #26 | Savaşın çocukları Mavi Ejderhalar! Umut tünelinin yerini bu topraklarda futbol aldı...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgG7IeWo6nk0vsKcFAYouAHf-8NSpnvDlQenFV764J4xURBQd-74Od81EQdZdrETd3_DsexTfhm3JmGeILAKGnhpu0EGjy1GjaS0A5lWEJ1lzlixQ44UjFfPv7TZZS2Ed2OyUmnGEIz0UY/s1600/151459751.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgG7IeWo6nk0vsKcFAYouAHf-8NSpnvDlQenFV764J4xURBQd-74Od81EQdZdrETd3_DsexTfhm3JmGeILAKGnhpu0EGjy1GjaS0A5lWEJ1lzlixQ44UjFfPv7TZZS2Ed2OyUmnGEIz0UY/s1600/151459751.jpg" height="426" width="640" /></a></div>
Bosna' adı, eski dilde 'iyi insanların yaşadığı' ülke anlamına
gelir. 90'larda savaşın acıları ile beslenen bu topraklar, futbolu hep
ön planda tuttu ve bu 'iyi insanlar' günün birinde yeşerttikleri
umutların bir gün gerçekleşeceğine inanıyordu. 2014 Dünya Kupası'na
doğrudan katılma hakkı kazanan Bosna Hersek Milli Takımı, FIFA'ya kabul
edildiği 1996 yılından bugüne adeta küllerinden doğdu ve şimdi ülkede
adeta bayram yaşanıyor.<br />
<br />
<span style="font-size: small;"><b>ÖNCE İKİ PORTEKİZ KABUSU... </b></span>
<br />
<div>
</div>
<div>
2010 Dünya Kupası ve 2012 Avrupa Şampiyonası'nda play off turunda
Portekiz'e boyun eğen Bosna, şeytanın bacağını da 2014 Dünya Kupası için
kırmayı başardı. Portekiz, yine baraj maçlarına takıldı ancak bu kez
Bosna işi garantiledi. Takımın efsane hocası Susiç, <i><b>"Portekiz'e kaybedilen iki baraj maçı sonrasında oyuncularım daha çok çalışmak için kenetlendi."</b></i>
sözleriyle 2014'e gitmenin anahtarından bahsediyordu. Euro 2012 yolunda
Portekiz ile oynanacak olan baraj maçı öncesind Susiç, "Güçlü bir takım
olduğumuzu gösterdik ama bu yeterli değil." diyerek bir kaza
olabileceğinin sinyallerini de vermişti. Takımın yıldızlarından
Misimovic ise Euro 2012 baraj maçında Portekiz'den 2010'un intikamını
alma gibi bir düşünceleri olmadığını söylemiş, "O dönem Portekiz 2010
Dünya Kupası'na gitmeyi hak etmişti. Şimdi ise biz hak etmek istiyoruz."
demişti.<br />
<br />
<span style="font-size: small;"><b>FUTBOL İYİ, YAŞAM KÖTÜ... </b></span></div>
<div>
</div>
<div>
Bosna Hersek, futbolda mutlu sona ulaştı ancak ülkenin durumu halen
çok iyi değil. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma ve gençlerin umutsuzluğu
dahil birçok mesele çözüme kavuşmadı. Halen Saraybosna'da mermi
izlerinin bulunduğu binalar görmek mümkün. Hal böyle olunca Bosna Hersek
halkı için futbol takımı bambaşka bir boyuta ulaşıyor. Adeta umudun
resmi olan ve gelecekte görmek istedikleri güzel ülkeye ayna tutan
futbolcularına tapıyorlar.<br />
<br />
<span style="font-size: small;"><b>'ÜÇLÜ' YÖNETİM FIFA İÇİN SORUN OLDU ANCAK YEŞİL SAHADA DOSTLUK VARDI! </b></span></div>
<div>
</div>
<div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiO3YTIyYLVwrYLWwFHjwZ8djAq98Ay4qKfJ-3gA6dKlQeUhLNGeLhMRrrGBY4C0gW0anYyVUgd06RasKYU6VxRpAWdfEzpNKZ-QmkS0T01n326I2X4oP0oVwwy01QfQyh7zOfKCgRmOYY/s1600/180249525.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiO3YTIyYLVwrYLWwFHjwZ8djAq98Ay4qKfJ-3gA6dKlQeUhLNGeLhMRrrGBY4C0gW0anYyVUgd06RasKYU6VxRpAWdfEzpNKZ-QmkS0T01n326I2X4oP0oVwwy01QfQyh7zOfKCgRmOYY/s1600/180249525.jpg" height="640" style="cursor: move;" width="271" /></a>Eski Yugoslavya'da ayrıldıktan sonra UEFA ve FIFA'ya 1992'de üyelik
başvurusu yapan Bosna, ülkede devam eden savaş nedeniyle uzun süre
beklemek zorunda kalmıştı. FIFA'ya 1996, UEFA'ya ise 1998 yılında kabul
edilen Bosna Hersek Futbol Federasyonu, tıpkı devlet yönetimi gibi üç
başlı bir yapıdan oluşuyordu ve bu durum, FIFA için sorun yaratmıştı.
Bosna, FIFA'nın uyarılarından sonra 1 Nisan 2011 tarihinde uluslararası
müsabakalardan men edildi ve aradan geçen zaman zarfındaki
çalışmalarıyla bu günleri gördü. Bu karar alındığında Bosna Hersek Milli
Takımı, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri D Grubu'nda 4 maçta
topladığı 7 puanla, 4. sırada yer alıyordu. Normalleşme sürecinden geçen
Bosna'da Elvedin Begiç, Bosna Hersek Futbol Federasyonu'nun ilk tek
başkanı seçilmiş ve ülkenin önündeki en büyük engel de bu sayede
kalkmıştı. 'Üç başlı yönetim' belli FIFA için sorun olmuştu ancak işler
yeşil sahada böyle yürümüyordu. Takımın yıldızlarından Misimovic Sırp
kökenli. Edin Dzeko Boşnak ve Boris Pandza'nın ataları Hırvat. Top yeşil
sahaya indiğinde 'üç baş' yoktu. Sadece Bosna Hersek vardı. FIFA
başkanı Sepp Blatter ise, "Bosna Hersek milli takımı uzlaşma ve
dostluğun ön planda olduğu, herkes için örnek bir takım. Bosna halkı,
savaştan sonra bu takımın dostluk adına yol göstericiliği sayesinde
mutluluğu buldu ve bu örnek alınmalı." diyerek 2008'den sonra milli
takımın içinde bulunduğu gelişimi övmüştü. </div>
<div>
</div>
Ülke futbolunun efsanelerinden ve takımı
hocası olan Safet Susiç, "Bosna Hersek Dünya Kupası'na gidemeseydi,
büyük bir haksızlık olurdu. Bu ekip 4 yıldan bu yana beraber
çalışıyor. Bu zaman içerisinde hiçbir problem yaşamadık. Dolayısıyla
takım içindeki bu atmsoferden dolayı ödüllendirildiğimizi düşünüyorum."
demişti. Susiç haklıydı. Acılarla beslenen ve bu günlere kolay gelmeyen
Bosna Hersek'in artık ödüllendirilmesi gerekiyordu.<br />
<br />
Takımın neredeyse tamamı, Bosna savaşı sırasında yaşanan soykırım
ve katliamlardan sağ kalabilmek için evlerini terk etmek zorunda kalan
ailelerin çocuklarından meydana geliyor. Vedad İbişeviç, Bosna savaşının
başladığı yıllarda ailesiyle birlikte büyük katliamların yaşandığı
Vlasenitsa şehrinden kaçarak hayatta kalmayı başardı. Bu katliamlardan
kurtulan İbiseviç, takımın elemelerdeki son maçı olan Litvanya
karşılaşmasında tek golü attı ve ülkesini Brezilya'ya uçurdu. "Futbolda
ne zaman işler ters gitse savaş günlerini düşünüyorum. O zaman anlıyorum
ki hayatta gol atamamaktan çok daha kötü şeyler var. Bosna’da olanları
kalbimde taşıyorum. 2014 bileti aldığımız Litvanya maçını ise bu günler
için, ülkem için oynadım." diyen İbiseviç, yaşanan savaşın ülke
üzerindeki izlerini adeta bir kez daha gözler önüne seriyor.
Pjanic Tuzla'dan, kaleci Asmir Begoviç Trebinye'den, Salihoviç
Zvornik'ten, Medunyanin ise Saraybosna'dan kaçıp mülteci olan ve
gençliklerinde futbolu bir kurtuluş olarak gören diğer isimler. Büyük
zorluklarla hayatta kalan, futbola tutunan bu isimlerin hepsi,
Avrupa'nın büyük liglerinde ve takımlarında forma giymeye devam ediyor.<br />
<br />
<span style="font-size: small;"><b>"BOSNA KÜÇÜK AMA FUTBOLU BÜYÜK..." </b></span>
<br />
<div>
</div>
Aslında Bosna, bağımsız olmadığı dönemlerde de çıkardığı
futbolcuları ile meşhur bir ülkeydi. Susiç, Halilhodzic, Katalinski,
Hadzibegic, Ivica Osim ve Bajevic gibi isimler ülke futbolu denince
geçmişte akıllara geliyordu. Ancak tüm bu isimler, Yugoslavya çatısı
altındaydı ve tıpkı Hırvatlar ile Sırplar gibi bu ismin altında
toplanmış, bu ismin 'Avrupa'nın Brezilyası' olmasını sağlamışlardı.
Susiç'in "Bosna küçük bir ülke ancak futbol yeteneği olarak çok büyük"
sözleri, adeta yetişen futbolcular ve teknik adamlarla kanıtlanmış
durumda. Susiç aynı zamanda, Yugoslavya Milli Takımı'nın en çok gol atan
Boşnak kökenli futbolcusu durumunda.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtiZyKu_MieBbWiea_4DBItKp1jQdce-BWKNHgCmz2kqXKhA7LrldMxk-4oNSXRoL3YLUApawVKBKKFqs4IXAWZtmxvAnzPZrw4im6hjt9cA_sexRE4pBFjylFtYb7C2P9U7nuTRhttro/s1600/184705950.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhtiZyKu_MieBbWiea_4DBItKp1jQdce-BWKNHgCmz2kqXKhA7LrldMxk-4oNSXRoL3YLUApawVKBKKFqs4IXAWZtmxvAnzPZrw4im6hjt9cA_sexRE4pBFjylFtYb7C2P9U7nuTRhttro/s1600/184705950.jpg" height="396" width="640" /></a></div>
<br />
Ülkede 'efsane' dendiğinde akla gelen ilk isim ise tabii ki Safet
Susiç. Futbolculuk dönemine PSG'de efsaneleşen 58 yaşındaki hoca,
Türkiye'de de İstanbulspor, Konyaspor, Ankaragücü, Çaykur Rizespor ve
Ankaraspor gibi takımlarda çalıştı. 2009 yılında ise kurduğu rüyaları
gerçekleştirmek adına milli takımın başına geçti. Yanına da yine tanıdık
bir isim olan Elvir Baliç'i aldı. Bosna savaşı sırasında amcasını ve
eniştesini kaybeden, ablasının ve dayısının ağır yaralanmalarına
tanıklık eden Baliç, antrenörü olduğu futbolcuların örnek aldığı bir
isim olmayı da başardı.
<br />
<div>
</div>
2014 elemelerinde Yunanistan karşısında Mart ayında alınan zaferin
ardından Susiç, "Bu galibiyet, belki de ülke tarihinin en büyük
galibiyetlerinden bir tanesi oldu. Brezilya'ya giden yol açık ve geniş.
İnanıyoruz." demiş ve takımdaki hava hakkında ip uçları vermişti.
Manchester City forması giyen Edin Dzeko ise o maçta attığı iki golün
ardından, "Ben atmasaydım emin olun arkadaşlarımdan atan olurdu."
dediğinde ise takımdaki dostluk bir kez daha su yüzüne çıkmıştı. Aynı
karşılaşmada ağır bir sakatlık yaşan Emir Spahiç ise, "Galibiyet acıyı
unutturdu. Emin olun benim için en iyi ilaç galibiyet ve
taraftarlarımızın mutlu olması..." diyerek gösterdikleri fedakarlıkları
da kanıtlıyordu. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDacTqSBhMK6eTOi8NmhpK94tTGJ3xNCN0Vi7w4cKOBO_Yz2B7tg7ltdzqVappSOM5B8QwEYXj7MuZ7OgtYeZn4h2j4G1ivR2QsNOgmG_IBZiGQsI0WmZzU9cTqXXZsJyBDypDlPX4zCM/s1600/3.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDacTqSBhMK6eTOi8NmhpK94tTGJ3xNCN0Vi7w4cKOBO_Yz2B7tg7ltdzqVappSOM5B8QwEYXj7MuZ7OgtYeZn4h2j4G1ivR2QsNOgmG_IBZiGQsI0WmZzU9cTqXXZsJyBDypDlPX4zCM/s1600/3.JPG" height="400" width="298" /></a></div>
<div>
Henüz çok genç olan bu ülke, 2014 Dünya Kupası yolunda 10 maçta 8
galibiyet 1 beraberlik ve bir 1 mağlubiyetle 25 puan topladı. 30 gol
atıp sadece 6 gol yedi ve +24 averajlık bir performans sergilemeyi
başardı. Ancak yine de ülkenin öne gelen futbol adamlarından Faruk
Hadzibegiç, "Bosna Hersek büyük bir başarı elde etti ancak esas amaç
eski Yugoslavya'nın seviyesine çıkmak olacak. Daha yapılacak çok işler
var." diyerek hikayenin daha başlarında olduğunu gösteriyor.<br />
<br />
<span style="font-size: small;"><b>GEL 2014 GEL! </b></span></div>
<div>
</div>
<div>
Bosna'da yaşanan savaş sırasında Sırpların kuşatması altındaki
Saraybosna'yı dünyaya bağlayan tünelin yerini şimdilerde milli takım
almış durumda. Sırp mevzileri arasında, uluslararası havaalanının
altından özgür dünyaya açılan, 800 metre uzunluğunda, 1 metre
genişliğinde ve 160 cm yüksekliğindeki tünel, 4 ay 4 gün süren yoğun
çalışmalar sonucu açılmıştı. Bosna Hersek milli takımı da tıpkı 'Umut
Tüneli' gibi 4 yıl süren çalışmaların ve emeğin ardından ülkenin
kapılarının dünyaya açık kalmasını sağlayan tek unsur konumunda.
Şimdilerde tüm ülke, sabırsız bir şekilde 2014 Dünya Kupası'nı beklemeye
koyulmuş durumda. </div>
<div>
<br /></div>
<div style="text-align: right;">
<span style="font-size: x-small;"><b><span style="background-color: white;"><span style="color: #666666;"><u><i>Bu yazı, aynı zamanda Goal Türkiye için yayınlanmıştır. </i></u></span></span></b></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><b><span style="background-color: white;"><span style="color: #666666;"><u><i>Fotoğraflar: Getty Images (Son fotoğraf bana aittir.)</i></u></span></span></b></span></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-81010866036766338882014-01-06T22:18:00.002+02:002014-01-06T22:18:49.990+02:00400!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2Lmg5oXTtZy58evhHCfSwlykliK03w9SunAuQVYh2yPnAcb5FBUL79b6-uXH3hmPbU26ztI9fnrWDrgQB7av_NQ5xzOXv5vggu5ocA8FMNIpQUIYzdONQu3beVWwXJBYRsi37QL2SSG0/s1600/460992005.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2Lmg5oXTtZy58evhHCfSwlykliK03w9SunAuQVYh2yPnAcb5FBUL79b6-uXH3hmPbU26ztI9fnrWDrgQB7av_NQ5xzOXv5vggu5ocA8FMNIpQUIYzdONQu3beVWwXJBYRsi37QL2SSG0/s1600/460992005.jpg" /></a></div>
<br />Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-11390326228691204342013-09-07T13:23:00.000+03:002013-09-07T13:23:32.439+03:00Teşekkürler Mesut Özil...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhQJu3RLlhLTUsRakLkZg1DRv7RFkOwMIA-2z7AqTSf6gyUovU1PrRYmB8w_Z-HFu_Sr6rdHKVcBb2iqAltiuW0sAT72A9g5CtD7oW8rN1DWllUEbY1bxdtll9DrBNRMLXAbvhLtIAM10/s1600/tumblr_msivyy3yKA1rjhldzo1_500.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhQJu3RLlhLTUsRakLkZg1DRv7RFkOwMIA-2z7AqTSf6gyUovU1PrRYmB8w_Z-HFu_Sr6rdHKVcBb2iqAltiuW0sAT72A9g5CtD7oW8rN1DWllUEbY1bxdtll9DrBNRMLXAbvhLtIAM10/s640/tumblr_msivyy3yKA1rjhldzo1_500.png" width="582" /></a></div>
<br />Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-89288747331856412792013-08-23T12:13:00.000+03:002013-08-23T12:13:50.251+03:00"Eşimle birbirini tamamlayan iki orta saha oyuncusuyuz..."<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg33WEMSq_UjQCF0sh2T3L8LGDuL76B7pBE-NbMWzuHsm7gZnaZW3WDz5AmFYa9sQl0Q9t9OF9MuRzE1G5u-nESwfYedqKc7s46UjtcOSfYLB9bTe2X4YA14tOyGU6OUwiHm5AMArdlp7w/s1600/tumblr_mrxuqjgeLL1sf4rhao2_500.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg33WEMSq_UjQCF0sh2T3L8LGDuL76B7pBE-NbMWzuHsm7gZnaZW3WDz5AmFYa9sQl0Q9t9OF9MuRzE1G5u-nESwfYedqKc7s46UjtcOSfYLB9bTe2X4YA14tOyGU6OUwiHm5AMArdlp7w/s1600/tumblr_mrxuqjgeLL1sf4rhao2_500.jpg" /></a></div>
<b><br /></b>
<b>- Evde durumlar nasıl Xabi?</b><br />
<br />
<i>Biz [Eşini kastederek] birbirini çok iyi tamamlayan iki orta saha oyuncusuyuz...</i><br />
<br />
<b>- Real Madrid'i bir kenarda tutarsak, çok fazla saygı duyduğun isimler kimler?</b><br />
<br />
<i>Aranzábal, Idiakez, Rekarte ve De Pedro... Hyypiä onurlu, profesyonel bir model ve aynı zamanda dik duran bir adamdı. Hamann, herkesin sevdiği baş belası bir Almandı. Carragher geçilmesi son derece zor, tipik Liverpool'lu adamdı. Keza Gerrard da öyle...</i><br />
<br />
<b>- Peki Madrid?</b><br />
<br />
<i>Ben onlarla oynamadım ancak Hierro ve Redondo'ya büyük saygım var...</i><br />
<br />
<b>- Kızıl saçlı olmakla ilgili kötü bir anın var mı?</b><br />
<br />
<i>Pek sayılmaz. Sadece Farmacia de Guardia dizisindeki Guille'ye benzetirlerdi.</i><br />
<i><br /></i>
<div style="text-align: right;">
<i><span style="color: #666666; font-size: xx-small;"><b>(Xabi Alonso'nun 16 Ağustos tarihinde El Mundo'ya verdiği röportajdan alıntıdır...)</b></span></i></div>
Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0Madrit, Madrid, İspanya40.4167754 -3.703790199999957640.0300424 -4.3492371999999575 40.8035084 -3.0583431999999577tag:blogger.com,1999:blog-7817016608109721980.post-3938121993940339972013-08-23T11:59:00.000+03:002013-08-23T11:59:19.418+03:00Bazı şeyler hiç değişmez...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9KofCoOY-5ReTDKQfL_o5SGcfREV2JE3NltHpx5WBchMx6l4lu92as8i0CX_xiWslZid8OD5D05j0JpR3ynt1k6R7-GtkOsKadoZeL-In82WIbf5IKLB1H2UcZL_Lj440dUoJqgRlcoQ/s1600/tumblr_mrycyerE7U1qbanx6o1_r1_500.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9KofCoOY-5ReTDKQfL_o5SGcfREV2JE3NltHpx5WBchMx6l4lu92as8i0CX_xiWslZid8OD5D05j0JpR3ynt1k6R7-GtkOsKadoZeL-In82WIbf5IKLB1H2UcZL_Lj440dUoJqgRlcoQ/s1600/tumblr_mrycyerE7U1qbanx6o1_r1_500.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggD3vbEkwlz4jL5fuvw-AzOmIUrJ9_Uhko8FlfoHs9WAxGxBK8SdubUfcrZV55FfkJbk6ANA0RK2ZOJCp5Iqj723haENa6pen2SxxbxEvEAuqmVR2CJeUtcH-3OBGhIGOIGbDJMdREOYM/s1600/tumblr_mrycyerE7U1qbanx6o2_500.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggD3vbEkwlz4jL5fuvw-AzOmIUrJ9_Uhko8FlfoHs9WAxGxBK8SdubUfcrZV55FfkJbk6ANA0RK2ZOJCp5Iqj723haENa6pen2SxxbxEvEAuqmVR2CJeUtcH-3OBGhIGOIGbDJMdREOYM/s1600/tumblr_mrycyerE7U1qbanx6o2_500.jpg" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwZm7psuDPh7KNIXLs46YpI-vFEfgKACF-zy0-c2K0qwmEoL5dUHlNHBhpvrOpRKRx7GcxQToy7LLFSsNZnwcslqn3Sr15jdayU8M8YSZpb5UUEVzfgTz-VhR8WUF0iUqXk1FFmXVttYo/s1600/tumblr_mrycyerE7U1qbanx6o3_r1_500.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwZm7psuDPh7KNIXLs46YpI-vFEfgKACF-zy0-c2K0qwmEoL5dUHlNHBhpvrOpRKRx7GcxQToy7LLFSsNZnwcslqn3Sr15jdayU8M8YSZpb5UUEVzfgTz-VhR8WUF0iUqXk1FFmXVttYo/s1600/tumblr_mrycyerE7U1qbanx6o3_r1_500.jpg" /></a></div>
<br />Oğuz Öztürkhttp://www.blogger.com/profile/08495079247366127549noreply@blogger.com0Santiago Bernabeu, 28046 Madrit, Madrid, İspanya40.4515849 -3.690375200000062340.0648519 -4.3358222000000621 40.8383179 -3.0449282000000624