2 Haziran 2010 Çarşamba

1998'de Yazılan Bir Destan || Hırvatistan


Fransa 1998'de H grubunda Arjantin, Japonya ve Jamaika ile mücadele edip 2. olarak yola devam eden; sonrasında Romanya ve Almanya'yı eleyip turnuvanın sürprizi olan Hırvatistan, yarı finalde Thuram'ın gazabına uğrasa da Hollanda'yı yenip üçüncü olmuş ve tarihi bir başarı yakalamıştı.
 
Gezgin hocalar tarihinin en önemli isimlerinden Miroslav Blazevic'in başında olduğu o takım; uzun boylu ve oldukça teknik oyuncuların yer aldığı görkemli bir kadroya sahipti ve turnuva boyunca herkesin sempatisini kazanmışlardı. Taktiksel olarak da Boban'ın oyun kurucu pozisyonunda yer aldığı ofansif bir 4-4-2'yi tercih eden Blazevic'in Hırvatistan'ı, yine de bazı maçlarda Suker'i önde tek bırakmış ve üçüncülük maçında da liberolu üçlü savunmayla sahaya çıkmıştı. Turnuvanın genelinde tercih edilen 11'i şöyle bir hatırlayalım...

Drazen Ladic: Eski Beşiktaş'lı Mrmic'in önünde Blazevic'in tercihi olan Ladic, bu kadronun en yaşlı ismi olarak oldukça başarılı bir turnuva yaşamıştı. O zamanki adıyla Croatia Zagreb'in bayrak adamı olan ve 16 yılını bu kulüpte geçirip 2000'de emekli olan Ladic, şimdilerde 21 Yaş Altı Milli Takımı'nın başında.

Dario Simic: Sonradan Inter ve Milan formaları da giyecek, o tarihlerin genç ve gelecek vaat eden Croatia Zagreb oyuncusu; turnuva boyunca geri dörtlünün sağında oldukça başarılı görünmüştü. Bu kadronun en çok parlattığı isimlerden biri olan Simic, yıllar boyu medyamız tarafından Galatasaray'a yakıştırıldıktan sonra şimdilerde yuvasında, değişen adıyla Dinamo Zagreb'de oynuyor.

Igor Stimac: Savunma göbeğindeki tecrübeli ve Premier Lig patentli 2 oyuncudan biriydi Stimac. 7 maçta yalnızca 5 gol yiyen takımda emeği en çok olan isimlerden biriydi, şimdiyse NK Zagreb'in hocası olarak yola devam ediyor.

Slaven Bilic: O tarihlerde Everton'da oynayan ama forma şansı bulmakta zorlanan bugünün başarılı teknik adamı Bilic, bu kadronun en çılgın ismi olarak sertliği ve konsantrasyonu ile turnuvaya damgasını vurmuştu. Ancak turnuva sonrası yaşadığı sakatlıklar yüzünden 33 yaşındayken 2001 yılında futbola veda etmişti.

Robert Jarni: Bu kadroda benim en sevdiğim isimdi belki de. Ülkesinin altın jenerasyonun en önemli isimlerinden biri olarak sol çizgiyi mükemmel kullanan Jarni, turnuvaya Real Betis oyuncusu olarak katılmıştı ve 7 maçın hepsinde oynayıp dikkat çekmişti. Çeyrek finalde Köpke'ye attığı golle de hatırlamak mümkün.

Zvonimir Soldo: 39'una kadar giydiği Stuttgart formasıyla bayrak adam olan Soldo, turnuva esnasında 31 yaşındaydı ve en iyi zamanını yaşıyordu. 4'lü savunmanın önünde klasik ön libero olarak faydalı ve gösterişsiz oyunuyla dikkat çeken ve bazı maçlarda Stimac'ın yerine savunma göbeğine çekilen Soldo, şimdilerde Köln teknik direktörü olarak Bundesliga macerasına devam ediyor.

Mario Stanic: Kariyerli ve golcü bir kanat oyuncusu olarak bilinen ve turnuva boyunca Suker'e epeyce destek olan Stanic o dönem Parma'da oynuyordu ve 3-1 kazanılan Jamaika maçında ülkesinin ilk Dünya Kupası golünü atarak tarihe geçmişti.

Zvonimir Boban: Kadronun en büyük yıldızı ve kaptanı olarak turnuvada boy gösteren Boban, pek gününde olmadığı yarı final maçını saymazsak oldukça başarılı bir performans göstermişti. Efsane, 10 yıllık Milan döneminden sonra kısa bir Celta Vigo macerası yaşayıp 2002'de futbola nokta koysa da gelmiş geçmiş en yetenekli oyun kuruculardan biri olarak hala en güzel anılarda yer almaya devam ediyor.

Aljosa Asanovic: Ladic'ten sonra ilk 11'in en yaşlı ismi olarak mücadele eden Asanovic, solda oynasa da kulvarı Jarni'ye bırakıp daha çok Soldo'ya yardım ettiği turnuvada zekası ve çalışkanlığıyla oldukça faydalı olmuştu. Yarı finalde Suker'e asisti yapan da oydu. Ülke futbolunun yetiştirdiği en büyük oyunculardan biri olarak çok gezen ve çok gören Asanovic, 2002'de başladığı yerde Hajduk Split'te futbola veda etti.

Davor Suker: İşte hem bu kadronun hem de turnuvanın esas oğlanı! 6 golle gol kralı olan Suker, Fransa 1998'e o dönem Real Madrid'de oynayan ve kendini La Liga'da ispat etmiş biri olarak gelse de herkesin beklediğinden fazlasını vermiş ve 1-0 kaybedilen Arjantin maçı hariç her maçta gol atıp takımı sırtında taşımıştı. 69 milli maçta 45 golle 2003'te sahneden çekilen Suker, ülkesinde gerçek bir kahraman.


Goran Vlaovic: "Euro 96'da Alpay'ın düşürmediği adam" olarak tanıdığımız Vlaovic, o turnuvanın genç yeteneklerinden biri olarak dikkat çekmiş ve sonrasında Valencia'ya transfer olmuştu. Daha kariyerli ve iddialı bir golcü olarak geldiği Fransa 98'de de tüm maçlarda şans bulup çeyrek finaldeki 3-0'lık Almanya zaferinde bir gol atan Vlaovic, 2004 yılında Panathinaikos formasıyla futbolu bırakmıştı.

Robert Prosinecki, Silvio Maric ve Krunoslav Jurcic'i de unutmamak lazım tabii. Bu isimler de en çok şans bulan yedeklerdi. Özellikle hem Real Madrid hem Barcelona forması giymiş biri olarak ülkesinin en gözde oyuncularından biri olan Prosinecki, orta sahayı 5'ledikleri maçlarda önemli rol üstlenmiş ve biri üçüncülük maçında Hollanda'ya biri de grup maçında Jamaika'ya olmak üzere 2 gol atmıştı.











0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan