Açılış maçları her zaman zordur. Genelde keyifsizdir. Ev sahibi Güney Afrika'nın gücünün sınırları belli. Maçın girişinde de, genelinde de kendilerinden bekleneni gösterdiler. Öte yandan turnuvalarda beklentinin yüksek tutulduğu, ancak her seferinde hayal kırıklığı yaratan Meksika'nın genel görüntüsü maçı fazla uzatmadan koparacak nitelikteydi. Futbolda skor şanslarını değerlendiremediğiniz vakit sıkıntı çekmeye başlarsınız. Golü kaçıran taraf strese girerken, savunanın morali artmaya başlar. Meksika'nın ilk yarıda Vuvuzela ile tanışıklığı son derece başarılı ama sonuca gidememeleri ciddi bir eksi. Öte yandan Güney Afrika Konfederasyon Kupası'ndaki görüntülerinden çok daha defansif, çok daha ürkek. Parreira'nın takımının yenilmeme üzerine kurulu yapısı, süpriz gol sonrası işe yarar gibi gözükse de, genelinde ciddi sıkıntıları olan bir yapı.
Devre sonrası sol tarafta değişiklikle başlayan Parreira'nın, takımı içerde biraz daha ileri çıkmaları konusunda motive ettiği çok açıktı. Biraz daha öne çıkan Güney Afrika ilk yarıya nazaran rakibin pas koordinasyonunu sıkıntıya soktu. Kontradan buldukları gol bu turnuva için aradıkları enerjiydi. Meksika'nıngol sonrası girdiği telaş işlerini de kolaylaştırmıştı ama, girdikleri iki pozisyonu değerlendirememeleri ve duran toptaki hatalı çıkışları sonrası yedikleri gol galibiyet şanslarını yok etti. Gol sonrası girdikleri panik ile ilgili söyleyeceğimiz şu; maçta biraz daha süre olması durumuda sıkıntıları daha büyük olabilirdi.
Uruguay 0 - 0 Fransa
Dünya Kupası'nda ilk gün geride kaldı ama... Ne beklediğimiz heyecan, ne beklediğimiz futbol vardı. Üzerine bir de vuvuzela işkencesi! Şu turnuvada olsak "lay lay lay" diye girer kırardık bu durumu, kalmazdı vuvuzela falan. Henry'nin elleriyle turnuvaya taşıdığı Fransa'da, baskılardan yılan Domenech'in hücumdan anladığı bu ise eğer, kendisinin baştan başlaması gerekli bazı şeylere. 4-3-3 niyetine başlayan takımın kopuk yapısı ile ortaya bir şey koyamaması bir yana, oyunun Fransa adına asıl şifresi sert orta saha ve defans. Görünürde hücum peşinde koşan Fransa'nın yapısı hala geçen turnuvadaki gibi, arkası sağlam sonuç peşinde koşan takım gibi. Rakip 10 kişi kalana kadar üretemeyen ve Uruguay ceza sahasının etrafında top geveleyen, Ribery ve Gourcuff'un uzaktan şutlarına kalan takımın, grup maçlarını bir kenara bırakırsak, turnuvanın genelinde ciddi sıkıntı çekeceği ortada gibi.
Öte yandan bugün izlediğimiz ikinci 3'lü savunma yapısına sahip takım Uruguay'dı. Arka tarafı topu kullanabilen adamlar ve kenarlardaki oyuncular gidip gelebilen adamlar olunca kalkışılabilecek bir yapı bu. Ancak genel anlamda organizasyonu zayıf bir takım Uruguay. Fransa baskısını maç boyunca kıramadılar ve Forlan'ın ileride yapacağı sihirbazlıklara baktılar. 10 kişi kaldıktan sonra iyiden iyiye geriye çekildiler ve skoru koruma derdine düştüler.
Vuvuzela gürültüsü ile geride bıraktığımız günden geriye kalan pek fazla şey yok maalesef. Fransa kötü, Uruguay kötü, Güney Afrika ve Meksika heyecanlı ama kötü... İlk gün hayal kırıklığı oldu. Oluşan baş ağrısı ve boşa harcanan şu son 90 dakikadan geriye yazacak başka da bir şey kalmıyor. Sonuç Meksika'ya yaradı; Uruguay'ı yen, gruptan çık.
O değilde, zamanında Zurna çalma girişimim olmuştu, 1 saatin ardından baş ağrısı olmuştu üflemekten. Ne ciğer varmış arkadaş, az oturun soluklanın be...
0 YORUM:
Yorum Gönder