22 Haziran 2010 Salı

Nijerya'nın sevenleri onları 94'teki muhteşem performanslarıyla hatırlamaya devam edecek...


Tüm oyuncuları Avrupa'da oynayan Lars Lagerback'in Nijerya'sı, Güney Kore ve Yunanistan'la baş edemeyip büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı Güney Afrika'ya veda etti ancak sevenleri, onları 94'teki muhteşem performanslarıyla hatırlamaya devam edecek...
Sonradan bu yılki de dahil 3 Dünya Kupası'na daha katılacak Nijerya, o yıl Afrika Kupası'nı da kazandıktan sonra ilk Dünya Kupası heyecanını Amerika 94'de yaşamıştı ve henüz ilk maçında turnuvayı 4.bitirecek Bulgaristan'ı 3-0 yenip milyonlarca hayran kazanmıştı...

Gruptaki diğer maçlarda, Arjantin'e yenilen ancak Yunanistan'ı da yenip gruptan çıkmayı başaran o heyecan verici takım; 2. tur maçındaysa turnuvanın en çekici adamına, Roberto Baggio'ya çözüm bulamayıp elenmek zorunda kalmıştı. Ancak 88 dakika önde götürdükleri maçı, uzatmalarda gelen gole engel olamayarak kaybetmiş olmaları; o turnuvanın en üzücü anılarından biri olarak hala akıllardadır...

Kariyerinin büyük bölümünü kara kıtada geçirdikten sonra 2004'te emekli olan Hollanda'lı teknik adam Clemens Westerhof'in başında olduğu ve bazen 3'lü forvet hattına dönülse de çoğunlukla 4-4-2 Diamond dizilişiyle sahaya çıkan o Nijerya'yı şöyle bir hatırlamak lazım...

Peter Rufai: Yurt dışına çıkan ilk Nijeryalı kaleciydi o ama pek çok sefer "Keşke hiç çıkmasaydı!" dedirten performanslar izletti bizlere. Kariyerinin büyük çoğunluğunu Avrupa'da ve özellikle Portekiz'de geçiren Rufai, Deportivo'da da oynamış ve Songo'o'nun arkasında beklemekten bitap düşmüştü. Yine de dönemi itibariyle güçlü bir rakibi olmadığından 65 kez milli formayı giyip 1999'da futbola veda etti.

Augustine Eguavoen: Geri dörtlünün sağında yer alan bu ismi, oyunculuğundan çok teknik adamlığıyla hatırlamak daha mantıklı; zira Malta, Rusya, Belçika gibi ülkelerde geçirdiği futbolculuk kariyerine 2001'de nokta koyduktan hemen sonra yine Malta'da başlayan hocalık serüveninde hızlı yükselen ve 2005-2007 yılları arasında Amokachi ve Shorunmu'dan oluşturduğu teknik ekibiyle Nijerya'nın başına geçen Eguavoen, son olarak Enyimba'yı çalıştırdıktan sonra şimdilerde boşta. Futbolculuğunu hatırlayanlar bir şeyler ekleyebilirse harika olur...

Uche Okechukwu: Hakkında tek bir söz söylemeye bile gerek yok. Deniz Uygar olarak da tanıdığımız dostumuz, bu efsane kadronun savunma anlamındaki en önemli ismiydi ve bir sonraki Dünya Kupası'nda da mücadele ettikten sonra milli formayı gençlere devretmişti.

Chidi Nwanu: Nijerya'lıların pek bir makbul olduğu Belçika'da geçirdiği 7 sezona Hollanda'daki 2 sezonu ekleyip 1998'de kayıplara karışan Nwanu'yu hatırlamak biraz güç. En azından ben pek hatırlayamıyorum ama bu başarılı kadroda Uche'yle savunma göbeğini oluşturduğunu söyleyerek kendisine saygımızı göstermiş olalım.

Benedict Iroha: Turnuva boyunca savunmanın solunda yer alan ve sonradan Babayaro'ya devredeceği mevkisinin hakkını veren Ben Iroha, hücumcu sol beklerin en eskilerinden biri olarak unutulmaz bir isimdi. Fransa 98'de de boy gösterdikten sonra Ada'ya, Watford'a geçmişti ancak sakatlıklar yüzünden 2000 yılında futbolu bıraktı. Şimdilerde ülkesinde antrenörlük yapıyor.

Finidi George: İşte kadronun en eğlenceli ismi. Efsane Ajax kadrosuyla 3 lig şampiyonluğu yaşayan, Şampiyonlar Ligi'ni kaldıracakları sezonun öncesinde de Amerika'ya gelip turnuva boyunca döktüren Finidi, 90'lar boyunca Avrupa futboluna da damgasını vurmuş ve sağ çizgiyi en iyi kullanan isimlerden biri olarak akıllara kazınmıştı. Sık sık Fenerbahçe'yle flört ettirildikten sonra, 2004 yılında Mallorca formasıyla sahneden çekilen Finidi'yi garip gol sevinçleriyle de hatırlayan çoktur.

Sunday Oliseh: Asıl patlamayı 98'de yapan ancak 94 kadrosuna da 20 yaşında genç bir yıldız adayı olarak katkıda bulunan Oliseh, Ajax, Juventus, Borussia Dortmund gibi kulüplerde geçirdiği kariyerine 2006 yılında nokta koydu ancak arkasında pek çok unutulmaz anı bıraktı. 63 kez giydiği Nijerya formasıyla her daim güçlü duran ve defansif anlamda büyük katkılar yapan oyuncu, Juventus forması giyen ilk Afrika'lı olarak da tarihe geçmişti. Ön libero mevkisinde tekniğiyle ön plana çıkan 15 numara'yı zımba gibi şutlarıyla da hatırlayabiliriz.

Jay Jay Okocha: Bir başka eski dost ve Uche gibi onu da kısa geçebiliriz sanırım. Bizde Muhammet Yavuz olarak da tanınan top cambazı, 94'de rotasyona katkıda bulunmuş ve 4'lü orta saha tercih edilen maçlarda forvet hattını besleyen adam olmuştu ancak bu kadroda sivrilenler ağırlıkla kanat oyuncuları olduğundan, pek fazla sesini duyuramamıştı. Onun yeteneklerini iyi bilenler için Fransa 98'deki performansı biraz daha tatminkar kabul edilebilir. Son olarak Okocha'nın 2006 yılında bıraktığı milli formayla 75 maç, 14 gollük muazzam bir istatistik yakaladığını eklemiş olayım.

Emmanuel Amunike: Ve bu kadronun en çok parlattığı adamda sıra. Bulgaristan'a ve dramatik maçta İtalya'ya gol atan sol kanat oyuncusu, hızı ve çalımlarıyla bu turnuvaya damgasını vurmuş ve sonrasında 94'te Afrika'da yılın oyuncusu seçilmişti. Bu muhteşem performans sonrası Sporting Lizbon'a geçen ve başarılı 3 sezonun ardından Barcelona'ya transfer olan Amunike, ne yazık ki nükseden sakatlıklarının kurbanı olmuş ve büyük hayal kırıklığı yaratmıştı. 2004'te futbolu bıraktııktan sonra bir dönem Manchester United'da scout'luk yapan efsane isim, şimdilerde ülkesinde Ocean Boys'da takılıyor.

Rashidi Yekini: Bu kadronun en tecrübeli ve en yaşlı isimlerinden biri olarak Amokachi'yle mükemmel bir ortaklık kuran ve Bulgaristan maçında ülkesinin Dünya Kupaları tarihindeki ilk golünü atan efsane golcü, 70 milli maçta attığı 37 golle de hala en skorer Nijerya'lı konumunda. Ancak üzücü olan onu, kulüp düzeyinde üst düzey performanslarla hatırlayamamak. 90-94 yılları arasında Portekiz'de Setubal formasıyla fırtına gibi esen ama 8 ayrı kulüpte daha forma giyip istikrarı bulamayan Yekini, 2005 yılında 42 yaşındayken futbolu bırakmıştı. 1.90'lık fiziği ve kuvvetiyle 94'ün yıldızlarından biri olarak hatırlanan Yekini'nin filelerle yaşadığı gol sevinci de ayrıca unutulmazlar arasındadır.

Daniel Amokachi: Kadrodaki son eski dost ama ondan az bahsedip geçmemiz mümkün değil. Zira Amokachi, grupta hem Bulgaristan'a hem Yunanistan'a gol atıp takımının en etkili gol silahı olmuştu. Turnuvaya gelmeden Club Brugge'le de parlak maçlar çıkaran ve Şampiyonlar Ligi'nin yeni formatında ilk golü atan oyuncu olarak tanınan Kara Boğa, Dünya Kupası'ndaki başarısının ardından Everton'a geçmiş ancak orada bekleneni veremeyince Beşiktaş'a gelmişti. Sonrasını ise hepimiz biliyoruz. Nouma öncesi Beşiktaş taraftarının "siyahi sevgili" kontenjanını dolduran Amokachi, 3 sezonda pek çok iz bıraktıktan sonra ülkemizden ayrıldı ama devamını getiremedi, yine de 42 milli maçta 14 önemli gol kaydedip unutulmazlar arasındaki yerini aldığını söyleyebiliriz.

Nijerya 94'ü anarken, üçlü forvet hattı tercih edildiğinde şans bulan ve 2-1 kaybedilen Arjantin maçında tek golü atan Samson Siasia'yı, Zaragoza günlerinden hatırlanacak altın yedek Mutiu Adepoju'yu ve savunmada bazı maçlarda şans bulan şimdinin Chelsea head scout'u Michael Emenalo'yu da atlamamak lazım. Zira bu isimler de turnuvanın renkli takımına katkıda bulundular...

0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan