Öncelikle, yaygın görüş takımdaki gizli kaptanlığın hala Terry'nin elinde olduğu, Capello'nun kamuoyunun baskısından çekindiği ve "kontrol bende" mesajını vermek istediği için Chelsea'nin kaptanından pazubandı aldığı inancında. Zira, Chelsea'nin patronu, bir diğer İtalyan Ancelotti de aynı ikilemde kalmış yine de Terry'e sözüm ona sahip çıkmış, pazubandına dokunmamıştı. Ne var ki, Milli takım patronu olmak demek çok daha geniş ve deyim yerindeyse kucaklayıcı olmanız demektir. Dolayısıyla, Capello'nun Terry'nin pazubandına çokta istemeden, tüm topluma ve kurumlara hoş görünmek amacıyla el koyduğunu söyleyebiliriz. Şu da bir gerçek ki İtalyan hoca taktiksel olarak olmasa da disiplinel anlamda otoriter ve despot bir anlayışa sahip. Yani, aslında Capello yönettiği her takımın aynı zamanda kaptanıdır da. Kızacaksa kızar, motive edecekse motive eder. Dolayısıyla, Capelo için bir kaptan, olsa olsa duygu ve düşüncelerini sahaya çabukça yansıtması için atanmış bir elçi konumundadır.
Son bir yıllık süreçteki ikinci kaptan Ferdinand'ın kaybı ise kaptan olamayacak olması açısından değil, sahada yer alamayacak olması açısından önemli. İngilizlerin 2010'a ve G.Afrika'ya ne tür değerler atfettiğini hepimiz biliyoruz. Böyle bir durumda defansın gerçek liderinin sahada olmaması İngililerin canını en çok sıkan detay olacaktır. Zira mevcut kadroda Terry başta olmak üzere, ne King ne Upson ne de kadroya yeniden çağrılan Dawson, Ferdinand kadar soğukkanlı, ayağına hakim ve topu oyuna sokabilen isimler. Yani, İngilizler 11 Temmuz'da kupaya uzanamazlarsa rakiplerinden ve saha içi detaylardan çok Ferdinand'ı sakatlayan Heskey'i anabilirler.
Gelelim Gerrard konusuna. Fikrimi en başından söyleyeyim: Gerrard yalnızca Liverpool'un kaptanı olabilir. Çünkü çağdaş futbol anlayışına rağmen, davranışları ve saha içindeki tutumlarıyla Gerrard son derece yerel bir futbolcu imajı çiziyor. Bunu, 30 yaşındaki futbolcunun şu ana kadar ülkesi adına katıldığı turnuvaların hiçbirinde akılda kalacak bir performans dahi göstermemesiyle destekleyebiliriz sanırım. Yani, Gerrard İngiliz milli takımını harekete geçirecek, gerektiğinde tempoyu yükseltip gerektiğinde alçaltacak kadar dirayetli gözükmüyor. Tabii pratikte görene kadar laflarımız havada kalacaktır. G.Afrika'nın, bu anlamda Gerrard'ın rüştünü ispatlaması açısından bir sınav niteliğinde olduğunu da belirtelim. Stevie G. gelmiş geçmiş en karizmatik futbol karakterlerinden birisidir gözümde, dileyelim laflarımızı boşa çıkarsın.
Capello'nun başlı başına bir kaptan olduğu ve İngiltere'nin saha içinde ağırlığı hissedilen bir kaptana ihtiyaç duymadığı fikrini paylaşıyorum. Ne var ki, kulübeden hissedilemeyecek ve müdahil olunamayacak durumlarda, saha içindeki motivasyonu, takım içi dengelerin takım lehine değişmesi konusundaki katalizör görevini, kaptan Gerrard değil Guardian'dan Paul Hayward'ın da belirttiği gibi yenilgiyi kabul etmeyen, hırslı yapısıyla tanınan Wayne Rooney ve eski kaptan John Terry üstleneceklerdir. Onun dışında, Gerrard, seramonilerde en ön sırada yer alacak, ağır ve "cool" tavırlarıyla İngiltere'nin vitrinini temsil edecektir ki böylesi bir görev dağılımı belki de İngiltere için en sağlıklısı olacaktır.
1 YORUM:
Carragher sürprizi bekliyorum(İhtimal çok düşük de olsa).
Oynarsa da kaptanlığı ondan ala yapacak kişi yok gibi.
Yorum Gönder