O dönemdeki Parma ve Reggiana ile ilgili elimde birşey yok ama, Juventus'da 4-3-1-2 taktiğini oturtmuş. Elinde bulunan kadrodan maksimum faydayı bu sistemle elde edebileceğini belirtmiş. Bu dizilişin getirisinin kanatları durağan değil daha hareketli kullanabilmek olduğunu; ancak mutlak suretle statik oyun yapısından uzak durulması gerektiğini söylüyor. Statik yapının mevcut 3 iç oyuncusu ile oyunu sürekli merkeze ittiğini, hareketli oyunda ise kenarların daha sık kullanıldığını ve oyunun daha az tahmin edilebilir, şaşırtıcı olduğunu söylüyor. Bu sistemin temel avantajı da bu. Sadece kenar bölgeler değil, tüm bölgeler son derece dinamik ve rakip sahada bir statiklik söz konusu olmadığından oyunda sıkışma olmuyor. Bu kenar oyununun getirdiği dinamizm yapının doğru çalışmasında oldukça etkili olsada, aynı zamanda defansif açıdan ciddi bir problem. Özellikle oyunun süratlendiği bölümde oldukça ciddi yerleşim sıkıntıları doğurabileceğinden bahsediyor Ancelotti. Burada defansif hareketlerden konuşmaya başlayabiliriz artık.
"Eğer defans oyuncusunun markaj yapacağı herhangi biri yoksa, orta sahaya dördüncü oyuncu olarak katılıyor. Eğer rakip orta saha oyuncusu uzaktaysa, bu oyuncu orta saha oyuncularımız tarafından kontrol edilecektir; aksi durumda defans oyuncumuz öne çıkarak burada oluşabilecek boşluğu doldurur."
Daha önce yazdığım yazıların birinde söylemiştim; bana göre futbol bir alan doldurma ve boşaltma oyunudur. Bu doldurma ve boşaltma işlemleri oyunun tüm getiri-götürülerini oluşturur. Yukarıdaki söylediklerinden yola çıkarak şunları söyleyebiliriz; topun olduğu bölgede daha fazla adamla ol ve alanları doldur. Bu defans oyununda temel prensip. Rotasyon son derece önemli. Bir başka önemli parametre oyunun boyu. Burada forvet oyuncularından nasıl bir defansif aksiyon beklediğine bakalım. Ön taraf oyuncularının arka taraf ile rotasyon yapmasına pek sıcak yaklaşmıyor; bunu benimsemesindeki sebep önde oynayan oyuncuların uzun geri koşular yapmasını engellemek. Ancak onların da defansif görevleri var pek tabii.
"Eğer rakip defans 3 kişi ile kurulmuşsa, supporter rolündeki oyuncu göbekteki oyuncuya, iki forvet oyuncusu diğer iki stopere baskı yaparlar. Eğer rakip 4 kişi ile savunmayı kurmuşsa, forvet oyuncuları, rakip topu göbekten bek oyuncusuna atarken iki stopere doğru, o kanada yakın iç oyuncusu bek oyuncusuna, supporter rolündeki oyuncu da beke yaklaşan orta saha oyuncusuna baskı yapar."
Bu aslında dikkatli her futbol izleyicisinin bildiği temel saha içi kaymalar. Ancak dikkat çekilmesi gereken başka bir nokta ise bu yöntemin izlenmesine yol açan şey, rakibin oyun kurgusu. Setler hep aynı şekilde başlıyor. Stoperler kenar oyuncularına ya da önliberoya topu aktarıyorlar. Önliberoların da en kısa zamanda topu kenara iletmeye çalıştığını gözlemlememiz zor değil. Bu bazen en önde oynayan oyuncuya ulaştıktan sonra da gerçekleşebiliyor. Göbekte istediğiniz kadar sıkışsanızda kenarları kapatmak her zaman o kadar kolay olmuyor set hücumlarını doğru yapan takımlara karşı.
Gelelim oyunun diğer yüzüne; ofansif kısımda nelere önem veriyor Carlo Ancelotti?
"Oyunun boyu, genişliği iki bekin kontrolü altında; bu bekler mutlak suretle ofansif yönleri kuvvetli oyuncular olmalılar. Bu aynı zamanda bu bölgelere yakın oynayan iç oyuncular içinde geçerli; statik olmamalılar ve sürekli hareket etmeliler. Eğer bu orta oyunculardan ya da bek oyuncularından biri olması gereken pozisyonda olmaz ise forvet oyuncularından biri(bölgeye yakın olan) üçüncü bölgede onların olması gerektiği pozisyonda bulunmak zorunda. Diğer forvet oyuncusu onun boşalttığı alana, supporter oyuncu da kayan forvetin pozisyonuna geçmeli. Top bizim yarı alanımızdayken "yönetmen(supporter)" oyuncumuz mutlak suretle rakip yarı alanın ortasında, rotasyon yapan forvet oyuncusunun yerini doldurmalı ve topu almak için kendini göstermeli. Bunun sebebi, defansın önünde oynayan oyuncunun defansif görevlerinin fazlalığı ve atakların oluşturulmasına geriden katkı yapma zorunluluğu olması. Diğer iç oyuncularına göre fazla önde oynaması, oyuna katılması gerekmiyor. Önde yer değiştiren oyuncuları bulması gerekli mutlaka."
Orta sahanın önünde tercih ettiği oyuncularda aradığı özellikler konusunda şunları söylemiş; teknik kalitesi yüksek, 1-1'i iyi oynayan, taktik zeka açıdan gelişmiş, boş bölgelere penetre edebilen, fizik kalitesi yüksek, oyunu karşı yarı sahada oynamayı seven futbolcuları tercih etmiş takımlarında. Bu tanımların fizikle ilgili kısmı dışında tamamı Andrea Pirlo tanımına uymakta sanırım. Bir hocanın en büyük şansı budur benim gözümde; kafasındaki yapıya uygun oyuncularla çalışmak. Pirlo, her ne kadar Ancelotti'nin çam ağacı sistemine döndükten sonraki metronom'u olsa da her zaman doğru oyuncu profili olacaktır bir takım için. Olası kontralarda ise 4'lü defans olduğu gibi yakalandığında normal alan oyununu tercih ediyor; 3 kişi kalması durumunda ise 1-1 tercihler ön planda.
Defansif ve ofansif varyasyonların antrenmanda nasıl çalışıldığından bahsedelim biraz da. Genellikle takımların belirli hücum kurgusu var tabii ki. Defansif olarak pozisyon alma çalışmalarının yanısıra, oynanan rakibin hücum kurgusuna göre geliştirilen defansif organizasyonlar ön planda. Bu sayede oyuncuların rakibin her türlü sırrını bildiğini söylüyor İtalyan teknik adam. Atak çalışmalarında ise, oyuncuların pozisyonlarda sayısal olarak üstünlük sağlaması üzerine yoğunlaştıklarından bahsediyor ve ekliyor: "Dizilişin bir kısıtlama olduğunu söyleyenlere katılmıyorum."
"Bir teknik direktör, oyuncularına saha içinde hangi hareketleri yapmaları gerektiğini açık bir şekilde anlatmalı. Bunlar yetenek için rehberdir, ancak yetenekle birleştiğinde zenginleşir. Ancak rehberlik mutlaka gereklidir. Dürüst olmak gerekirse, yaptığımız haftalık çalışmalarda fazlaca pozisyon üzerine çalışmayız. Genellikle defansif ve ofansif yapının beraberce çalışması üzerinde dururum."
Oyun içinde taktik değişikliğine fazlaca sıcak bakmayan bir teknik adam. Sadece takım her iki taktiği de biliyorsa doğru olacağını, asıl oynanan sistemin mükemmeliyetinin daha önemli olacağını vurguluyor. Bu da defans oyuncusu çıkarıp forvet oyuncusu sokma sevdalısı, 4-4-2 sever basınımıza selam olsun deyip, ufak çaplı bir dokunduralım.
Konuşmanın sonunda Dünya ve İtalya futbolunun geleceği ile ilgili olarak şunları söylüyor Ancelotti;
"Saha içinde alan bulmak oldukça zorlaşacak. Takımlar defansif olarak daha organize artık. İtalya'da, oyunun limitlerini kısan, üretmekten ziyade oynatmamayı tercih eden bir yapımız var. Daha yeni bir oyun için, teknik direktörlerin üzerinden baskıyı kaldırmalıyız. Uzun süreli çalışmalarına izin vermeliyiz. Bir çeşit devrime ihtiyacı var ülke futbolunun."
Şampiyonlar Ligi göz önüne alınırsa, son yıllarda İtalya'nın tek kalesinin Milan oluşu bu sözleri doğrular nitelikte sanırım. AC Milan'a son 7 sezonda 3 Şampiyonlar Ligi finali oynattı Ancelotti ve 2003 ve 2005 finallerinde takım sahaya uzun uzun bahsettiğimiz bu sistem ile çıktı. Belki Sacchi'nin takımındaki dinamizm yoktu ama, geride sert, hücumda oldukça etkili bu takım 7 yılda iki kez bu kupayı kazanmayı başardı. Bu kadroları buraya koyalım hatırlamak adına.
Elimdeki materyaller sadece bu sistemi konuşmamıza izin veriyor maalesef; yoksa onun icadı olan ve "Christmas Tree" olarak bilinen 4-3-2-1 ile karşılaştırmak çok daha iyi sonuçlar verebilirdi bize. Son şampiyonlar ligi kupası bu sistemle gelmişti hatırlayacak olursanız. Elimde diagram çizecek program olmadığından, Ancelotti'nin çizerek bahsettiği bazı saha içi hareketleri maalesef koyamadım buraya. Şimdilerde Chelsea'de benzer işleri yapan İtalyan teknik adam, aynı sistemle bir kupa daha kaldırırsa hiç kimse şaşırmasın.
Kaynaklar: Alessandro Zauli-Soccer: Modern Tactics, Wikipedia, Bilimum İnternet Sitesi
1 YORUM:
Mourinho'nun inter'i de bu diziliş ve hemen hemen bu anlayışla oynamıştı. Morinho orta üçlüyü daha sert ve defansif oyunculardan kurmayı seviyor.
Yorum Gönder