19 Ağustos 2010 Perşembe

Bizlere Del Piero'yu Hediye Eden Mauro Sandreani ve 4-2-3-1

Futbolculuk kariyerinde Roma, Vicenza, Genoa, Modena formaları giyen Sandreani, kulübe kariyerine Perugia'da yardımcı teknik adamlıkla başlamış. Sonrasında Padova'ya geçmiş ve oldukça uzun bir süre, 7 yıl bu takımda kalmış(1989-1996). İlk iki yılında yardımcılık görevinde bulunurken sonraki 5 senede takımın birinci adamı olmuş. 3.sezonunun sonunda takımı Serie A'ya çıkarmayı başarmış(1993-1994). Bu başarıyı elde etmesinde katkısı olan isim oldukça tanıdık, artık futbolculuk hayatının sonuna gelmiş bir efsane; Alessandro Del Piero. Ertesi yıl takımı Serie A'da tutmayı başaran teknik adam, 1995-1996 sezonunda takım ligi 18. bitirip Serie B yolunu tutunca kulüpten ayrılmış. Sonrasında birer yıl sırasıyla Torino, Ravenna, Empoli, Tenerife, Treviso kulüplerinde çalışmış ve 2001'den bu yana aktif şekilde TV yorumculuğu yapmakta. Torino, Ravenna, Treviso gibi takımları Serie B'de çalıştırmış ama, teknik adamlık kariyerinin neden çok uzun soluklu olmadığı biraz ortada gibi; zira Serie A'ya çıkardığı Padova dışında, Empoli'yi de oradan düşürmeyi başarmış. Son teknik adamlık deneyiminde daha da ileri giderek Treviso'yu Serie B'den düşürmüş. Tek yurt dışı deneyimi olan Tenerife'de(Segunda Division) benzer şekilde yine başarılı olamamış. Sanırım yorumculuk onun için doğru meslek olacak ki, daha da girişmemiş bu işlere. Her şeye rağmen Del Piero'yu bizlere sunmuş bir adam olarak övgüyü hak ediyor.

Gelelim teknik adamlığı boyunca benimsediği taktik detaylara. Başarılı bir koç gibi görünmesede, eli yüzü düzgün bir takımda çalışamamış olmasıyla bağdaştırabiliriz bu durumu. Çoğu teknik adam bu tarz şanssızlıklarla karşı karşıyadır. Uzun yıllar 96-00 kredisi yiyen Fatih Terim buna iyi örneklerdendir; herhangi bir takımda ekstra başarısı bulunmazken, altın jenerasyon ile gelen 96 Avrupa Şampiyonası ve 96-00 arası ekonomik olarak bertaraf olmasına rağmen, müthiş başarılar yakalayan Galatasaray. Bazı insanlar bu şansları kullanır, bazıları bu şansları hiç ele geçiremez. Bu başka bir yazının konusu, şimdilik Sandreani'nin neden 4-2-3-1 benimsediği ile başlayalım.

Genellikle birçok teknik adam 4-4-2 benimsiyor ve bu oldukça tahmin edilebilir bir diziliş ve taktik biçimi. Bu formasyon 4-4-2'yi daha farklı bir biçimde karakterize etme imkanı veriyor. Bu sistem size defans önünde oynayan iki sert orta saha oyuncusu ile defansif açıdan daha güvenli bir yapı sergileme imkanı veriyor. 4-4-2'nin aksine pozisyona göre 2 ya da 3 santraforla oynama imkanı veriyor aynı zamanda.

Daha önceki örneklerimizin aksine, dengeli bir takımdan ziyade defansif yönü daha kuvvetli bir takım tercihi var Sandreani'nin, tıpkı tipik İtalyan futbolu benimseyen teknik adamlar gibi. Hücum kısmındaki 2 ya da 3 forvet oyuncusu ile ilgili örneklemeyi 1998 Dünya ve 2000 Avrupa şampiyonu Fransa, yine 2000'de yarı final oynayan Portekiz üzerinden yapıyor. Bu yapının size her zaman 4 ön oyuncusu ile oynama imkanı olduğunu söylüyor. İsterseniz o günün takımlarına ve dizilişlerine bir göz atalım.


Sistemin avantajları ile devam edelim. Oyuna ve skora göre daha defansif veya daha ofansif bir yapıya dönüşmesine izin veriyor bu diziliş. 4-4-1-1 ya da 4-2-1-3 gibi. Bu yapılar son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız oldukça tanıdık yapılar. Hatta ligimizin ilk iki sırasında bulunan takımlarımızın benimsediği(!) yapılar sırasıyla. Burada ufak bir şey söylemek lazım; dizilişin önemli olmadığını, aslolanın sahadaki düşünce biçimi olduğunu bundan önce hem biz, hem de bu işin pirleri olan, Ancelotti ve Lippi'de belirtmişti. Sistemin girebileceği şekillerden bahsederken, daha önce incelediğimiz isimlerin yolundan gidiyor Sandreani'de; mevcut oyuncuların yapıları sistemin işleyiş biçiminde son derece etkili. Peki defansif durum ve genel oyun yapısı, defansın önünde oynayan 2 kesici ile ilgili neler düşünüyor onlara bakalım.

“Rakip ataklarını 6 kişi ile karşılamak(takım geri dönemediğinde) kabul edilebilir bir durum. Bu diziliş önde baskı ve yüksek pres gücü yerine topla oynanan zamanı daha iyi kullanmayı gerektiriyor. Ön tarafta 4 oyuncu ile oynamamız sıklıkla geride az adamla yakalanmamıza neden olacaktır; bu yüzden mümkün olduğunca oyunu yavaşlatıp, önde kalan oyuncularımızın geri gelmesine imkan vermeliyiz. Bu yüzden defansın önünden oynayan iki oyuncunun görevi, rakip atakları yavaşlatmak ve defansif güvenliği sağlamak. Bu iki oyuncu kesici oyuncular olabilir; ancak İspanya ve Fransa'da olduğu gibi bir tanesi iki yönlü de olabilir(bu oyuncuyu geometrik oyuncu diye adlandırmış). Redondo, Deschamps gibi oyuncular bu görevde oldukça başarılı.”

Günümüz futboluna baktığımızda işler biraz daha karışık hale geldi diyebiliriz. Halen kendisinin verdiği ikinci örneği -yani bir defansif, bir iki yönlü oyuncu- kullanan takım sayısı oldukça fazla olsa da, şimdilerde iki tane çift yönlü oyuncuyu beraberinde oynatma gayretinde takımlar. Defansif yapının oldukça ağır bastığı 2002 sonrası, Yunanistan'ın mucizevi Avrupa şampiyonluğu, 2006'da bu oyunun geçirdiği evrim ve kontrol futbolunun zaferi, 2008'de ise mutlak top hakimiyeti ve hıza dayalı İspanya zaferi. Devamında gelen benzer yapılı(top hakimiyeti ve hız bakımından) Barcelona'nın uzay futbolu. Sanırım bunlar içerisinde, seyredenleri en çok mutlu eden Barcelona olmuştur. Defansif yöne oldukça önem veren bu teknik adamın öndeki 4 oyuncudan ne gibi istekleri var biraz da onlara bakalım.

“Öndeki 4 oyuncudan istediklerimin başında defansif organizasyonlara katılmaları geliyor. Forvetin arkasındaki üçlü ön tarafa istedikleri kadar yaklaşabilirler; abartmadıkları ve defansif organizasyonlara zarar vermedikleri sürece. Hücum yönünde ise, kenar oyuncularımda ise top, supporter oyuncumun bu pozisyona yaklaşmasını, forvet oyuncumun rakip defansın dikkatini mümkün olduğunca dağıtmasını isterim. Bunun yanında 1-1 ler ve kanat organizasyonları oldukça önemli. Ayrıca bu dörtlünün ön tarafta kendi içerisinde rotasyon halinde olması da son derece önemli. Öndeki tek oyuncu kuvvetli ve uzun olmalı; Morientes iyi bir örnek. Defans oyuncularımın da setlerde ve duran toplarda ön tarafa destek vermesini isterim; ancak defansif görevleri konusunda konsantrasyonlarını kaybetmemeliler.”

Beklediğimiz gibi defans yönü kuvvetli bir taktik benimsiyor Sandreani; golden ve üretken oyundan ziyade, arkası sağlam sert ama kontrollü bir takım istiyor. Bu formasyonun 4-3-3, 4-3-1-2 gibi formasyonlara geçişte kolaylık sağladığını da ekliyor sözlerine. Futbolun geleceği ile ilgili soruya ise benimsediği taktiğin karşıtı bir yönde cevap veriyor: “Futbolun teknik ve hızdan oluşan eski yapısına geri dönmesi gerekli. Eskisi kadar geniş alanlarda oynanmadığından, 2-1 pozisyonlar sıklıkla bulunmuyor; oyuncuları üretkenlik konusunda cesaretlendirmeli ve 1-1 tercihleri arttırmalıyız. Futbol fantezi ve teknik kalite olmadan keyifli olmaktan çıkar.”

Hep kazanmak zorunda olan iki teknik adamdan sonra, daha farklı bir bakış açısını inceleme şansı bulduk; dahası çoğumuzun bilmediği birini yakından tanımış olduk. Bunun yanında 4-2-3-1 in oynanış biçimi ile ilgili oldukça yararlı bilgiler verdiğini de düşünüyorum; Micheal Skibbe'nin kontrollü tercihlerini de biraz bu bakış açısından değerlendirebiliriz sanırım. Oldukça popüler olan bu sistemin pek tabii kişilere göre farklı algılanış biçimi var; yakın zamanda onlara da bakma, inceleme şansı elde ederiz umarım. Mauro Sandreani 2009 Haziran ayı itibari ile, Ferrara ve ekibinden boşalan Juventus altyapı ekibinin bir parçası, kulübün yeni altyapı koordinatörü. Futbol bilgisine güvenilmese oraya getirilmez herhalde; ne de olsa Del Piero'yu verdi bizlere.

Kaynaklar: Soccer: Modern Tactics-Alessandro Zauli, Wikipedia, UEFA, Kulüp web siteleri, vs. ...

Can Mutlu

1 YORUM:

Vural dedi ki...

Mükemmel bir değerlendirme olmuş. Tebrik ediyorum

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan