10 Kasım 2011 Perşembe

Türkiye'nin baraj maçları öyküleri. Normal olmayan, satır satır anlatılabilecek düzeyde...

Türkiye, bugüne kadar tarihinde yaşadığı en büyük uluslarası başarısından önce dahi, playoff eşleşmesi ile giriş yaptı, Milli Takım yine bir playoff turunda büyük stres yaşadı, hatta kavga etti, cezalar aldı.

Türkiye, genel olarak Avrupa Şampiyonaları ve Dünya Kupası'na bakıldığında büyük hikâyelerin çıkabileceği playoff eşleşmeleri yaşadı bugüne dek ve tümü, normal olmayan bir şekilde satır satır anlatılabilecek düzeyde ve heyecanda geçti.

"İçimizdeki İrlandalılar..."

Daha önce ilk kez Euro 96'ya katılma başarısını gösteren Türkiye, Euro 2000 Elemeleri'nde Almanya, Finlandiya, Kuzey İrlanda ve Moldova ile bulunduğu grupta yine ikinci olup playoff hakkı kazanmış, ve finaller öncesinde rakip İrlanda Cumhuriyeti olmuştu. O dönem yeni yeni çıkış yakalayan yıldız oyuncu Robbie Keane, ve Manchester United forması giyen Roy Keane, İrlanda'nın en etkili isimleriydi. Oynanan ilk karşılaşmada Mustafa Denizli yönetimindeki Türkiye, Sergen Yalçın ve Hakan Ünsal'ın ayağından iki net fırsattan yararlanamamış ve Robbie Keane, cezayı kesip 79. dakikada takımını 1-0 öne geçirmişti. Ancak Türkiye, 83. dakikada kazandığı penaltı ile deplasmanda skoru 1-1'e getirmeyi başarmıştı. Bu, avantajlı bir skordu. Ardından Bursa'da oynanan rövanş maçı da 0-0 tamamlanınca Euro 2000 biletini alan Türkiye olmuştu. Türkiye rövanş maçına Rüştü, Ogün, Alpay, Abdullah, Sergen, Tayfun, Arif, Okan, Hakan Şükür, Tayfur, Ali Eren ilk 11'i ile çıkmış, maçın ardından Mustafa Denizli, "İrlanda'yı yendik ama önemli olan içimizdeki İrlandalıları yenmek" diyerek büyük bir göndermede bulunmuştu. Rüştü Reçber ise oynanan bu iki İrlanda maçında 2002 Dünya Kupası'ndaki performansları da dahil olmak üzere keriyerinin en başarılı maçlarını çıkartmıştı.

"Viyana seferi..."

Euro 2000'de çeyrek final yapan Türkiye, bu kez kendisine Güney Kore ve Japonya'da düzenlenecek olan Dünya Kupası'nı seçmişti. Yıllardır Dünya Kupası'nda mücadele edemeyen Türkiye, Galatasaray'ın 2000'de UEFA Kupası'nı kazanan kadrosunun da içinde olduğu altın jenerasyonu ile beraber geleceğe oldukça umutla bakıyordu. 2002'de Asya'da Dünya üçüncülüğü alan Türkiye, bu başarısından önce ilk adımı yine playoff turlarında yapmıştı. Eleme gruplarında ikinci sırayı alan Türkiye'nin önündeki tek engel, Avusturya ile oynayacağı baraj maçlarıydı. İlk maç 10 Kasım 2001 tarihinde Viyana'da idi ve tüm Avrupa ve taraftarlar, bu iki baraj maçında Milli Takım tarihinin en uyumlu ve etkili takımını izleyeceklerdi. Viyana'da yapılan ilk karşılaşmaya Rüştü Reçber , Fehmi Alpay Özalan, Emre Aşık, Ümit Özat, Okan Buruk, Ümit Davala, Abdullah Ercan, Tugay Kerimoğlu, Yıldıray Baştürk, Ergün Penbe, Hakan Şükür ilk onbiri ile çıkan Türkiye, deplasmanda sahadan 60. dakikada Okan Buruk'un attığı gol ile 1-0 galip ayrılmıştı. Bu, Türkiye'de oynanacak olan rövanş karşılaşması için büyük bir avantaj olmuştu. O dönem Türkiye'nin başında bulunan Şenol Güneş ise, "Artık Dünya Kupası'na katılacağımızı düşünüyorum" diyerek, tura olan inancını göstermişti. Bu inancında haksız olmadığı, oynanan rövanş maçında bir kez daha kanıtlanmıştı. Rakibini 5-0 yenen Türkiye, toplamda 6-0'lık skorla 2002 Dünya Kupası'na gitmeyi garantilemiş, maçtan önce "Katılacağımıza inanıyorum" diyen Şenol Güneş, maçın ardından oyuncular tarafından omuzlara alınmıştı. Türkiye'nin o maçta gollerini Arif Erdem (2), Yıldıray Baştürk, Okan Buruk ve Hakan Şükür kaydetti. Devamında ise 2002 Dünya Kupası'nda tarih yazıldı...

"Çek bir Letonya..."

Daha önce Euro 96 ve Euro 2000'e katılma başarısını gösteren Türkiye, Dünya Kupası 2002'den sonraki büyük turnuva olan Euro 2004'e kolay katılması beklenen ülkeler arasında gösteriliyordu. Çekilen kuralar sonucunda 7. Grupta İngiltere, Slokavya, Macaristan ve Liechtenstein ileaynı grupta yer alan Türkiye, 20 puanlı İngiltere'nin ardından topladığı 19 puanla grubu ikinci bitirmiş ve yine playoff oynamaya hak kazanmıştı. UEFA'nın gerçekleştireceği kura çekimi öncesi muhtemel rakiplere bakıldığında 4. Grup'ta 16 puanla ikinci olan Letonya hemen göze çarpıyordu. Tüm basın ve taraftarlar doğal olarak zayıf göründüğü için bu takımın kurada çekilmesini tercih ediyor, kuraların çekilmesinden bir gün önce tüm gazeteler 'Çek bir Letonya' başlıkları atıyotlardı. Evet, Letonya gelmişti ancak herşey beklendiği gibi gitmemişti. Riga'da 2003 yılında oynanan ilk karşılaşmaya yine Dünya üçüncülüğü sıfatı ile çıkan Türkiye, Riga'da oynanan karşılaşmayı 1-0 kaybedince, acı gerçekle karşılaşmıştı; "İşler hiç kolay değildi..." 19 Kasım 2003 yılında Türkiye'de oynanan rövanş karşılaşmasına yine mutlak favori olarak çıkan Türkiye, büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı.

"Ayağa kalkın! 15 dakika kaldı!..."

Böyle bağırıyordu maçın anonsçusu. Tarih, bir kez daha Dünya Kupası'nda üçüncü olan bir takımın bir dahaki büyük turnuva olan Avrupa Şampiyonası'na katılamamasına tanıklık ediyordu. Üstelik Türkiye, bunu kuralardan önce çok çok istediği Letonya karşısında yaşıyordu. İhan Mansız ve Hakan Şükür'ün golleriyle 2-0 öne geçerek büyük avantaj yakalayan Türkiye, üst üste kalesinde gördüğü 2 golle maçtan 2-2 berabere ayrılıp, final biletini rakibine adeta hediye etmişti. Şimdi hedef, 2006 Dünya Kupası'ydı...

Olaylı İsviçre maçları...

Euro 2004'e katılamayan Türkiye, 2002 Dünya Kupası'nda yaşadıklarını unutmamanın da etkisi ile artık yegane hedefi olarak önüne 2006'da Almanya'da düzenlenecek olan Dünua Kupası'nı koymuştu. Bu uğurda kendine çok güvenen Türk Milli Takımı, UEFA tarafından çekilen kuralar sonucunda çok zor bir grupta kendisini buluvermişti. İkinci Grup'ta Ukrayna, Danimarka, Yunanistan, Arnavutluk, Gürcistan ve Kazakistan ile eşleşen Türkiye, artık kaderi olan şekilde grubu 25 puanlı Ukrayna'nın ardından 23 puan ile ikinci tamamlamış ve Grup 4'ün 18 puanlı ikincisi İsviçre ile playoff turunda eşleşmişti. 12 Kasım'da Bern'de oynanan karşılaşmada Türkiye, rakibine Senderos ve Behrami'nin attığı gollerle 2-0 mağlup olunca umutlar Türkiye'deki maça kalmıştı yine. 16 Kasım günü geldiğinde deplasmanda alınan 2-0'lık yenilgiye rağmen herkes umutluydu. Bu umutlar, A. Frei'nin henüz 2. dakikada attığı penaltı golü ile artık tamamen sona ermiş gibi dursa da, hemen ardından Tuncay Şanlı, 22 ve 36. dakikalarda sahneye çıkmış ve durumu 2-1'e getirmişti. Tüm ülke Necati'nin 52. dakikada attığı penaltı golü ile 2006 Dünya Kupası'na inancını arttırmıştı. Tur için üç fark gerekiyordu ancak umutlar, bu kez de Streller'in 84. dakikada attığı gol ile maç 3-2'ye gelince tamamen yıkılmıştı. Tuncay Şanlı, 89. dakikada durumu 4-2 yapsa da, kendisi dahi attığı bu golden sonra sevinememiş ve Türkiye, 2006 Dünya Kupası'na gidememişti. Bu maçtan sonra her iki takım futbolcuları ve teknik heyeti arasında yaşananlar ise kara bir leke olarak kalmıştı. Maç sonunda tünelde yaşanan kavga, itiraf etmek gerekirse, bir strateji olarak gerilimi tırmandırmayı tercih eden Federasyon ve Türk Milli Teknik Heyeti'nin etkileri ile oluşmuştu.

Oynanan bu İsviçre maçlarından sonra Türkiye futbol tarihinde yeni bir başlangıç yapabilecekken birden bire tüm beklentiler tersine dönüvermişti. Sonuç olarak 12 Kasım'da oynanan maçta İsviçre'de gerginleşen ortam 15 Kasım'da Türkiye'de zirveye ulaşmış ve Türkiye, bu playoff eşleşmesinde 2006 Dünya Kupası'nun uzağında kalıvermişti.

Euro 2008'deki Hırvatistan maçı, Euro 2012 yolunda oynanacak olan Hırvatistan maçları önünde kıstas olmamalı...

2006 Dünya Kupası'na katılamayan Türkiye, ardından Euro 2008'de yarı final oynadı. Akabinde yenilenen Milli Takım, kendisine hedef olarak koyduğu 2010 Dünya Kupası elemelerinde 3. sırayı alarak alışkın olduğu playoff turunua dahi katılamadı. Şimdi hedef, Euro 2012 ve tek engel Hırvatistan olarak görünüyor. Rakibini Euro 2008'de dramatik bir şekilde eleyen Türkiye, oynanacak olan bu iki karşılaşmada mutlaka Euro 2008'i hatırlayacaktır. Ancak (Bu konuyu daha sonra yeni bir yazıda daha ayrıntılı inceleyeceğiz) unutulmamalı ki, Türkiye'nin bu turu geçmesindeki en büyük engellerden bir tanesi de yine Euro 2008'de ekstra motivasyonla oynadığı Hırvatistan maçıdır. Aradan geçen üç yıl içinde değişenler oldu ve Türk Milli Takımı, oynayacağı iki karlılaşmada da Euro 2008'deki maça göre değil, daha çok rakibe göre oynamayı tercih etmeli.

Goal.com
Fotoğraf: Tayfur Havutcu (Ireland - Turkey) By: Ross Kinnaird @Getty Images Sport
13 Nov 1999: Tayfur Havutcu of Turkey celebrates his goal against the Republic of Irleand in the Euro 2000 play-off first leg match at Lansdowne Road in Dublin, Ireland

0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan