Futbol bir sanattır... Tıpkı Sinema ve Tiyatro gibi. Hatta bazen felsefedirde. Zamanın birinde bir 'dahi' çıkar ve bir düşünce ile kalıcı olur. Lobanovski'de aynen böyleydi. Futbola yeni bir düşünce getirmişti ve oyuna biraz daha farklı bakmayı başarabilmişti.
***
Peki Lobanovski'nin 'yaratıcı' fikri neydi? Onu farklı kılan şey?... Geometri. Evet, geometri. Lobanovski geometri ile futbolu aynı başlık altında yazmayı başarmıştı. O, futbol sahasını kafasında 'üçgen' lere bölüyor ve futbolcularına da bunu yanstırarak başarıyı yakalıyordu. Hiç şüphe yok ki Lobanovski bu düşünceleri ile adeta futbolun bir dahisi olduğunu da kanıtlıyordu. Bugün A. Wenger, Lucescu ve Mourinho gibi hocaların uyguladığı 'çalışma disiplininin' de yaratıcısının Lobanovski olduğunu söylemek yanlış olmaz. Onun yarattığı Dinamo Kiev oyuncuları bu 'çalışma disiplini' sayesinde 90 dk boyunca yorulmazlardı ve aynı gün başka bir maç daha oynaya bilecek güçte olurlardı.
***
Lobanovski futbolun içinde olduğu dönemlerde 'Sovyet disiplininin' bir temsilcisi olarak görünse de, Avrupa'nın en 'batılı' takımları bile onun açtığı yoldan gittiler yıllarca. Bahsettiğim şey takım futbolu... Çalışmaya dayalı olan, bol 'çalımdan' uzak, yardımlaşmayı ve 'takım olmayı' sağlayan oyunun yaratıcısıdır Lobanovski. Artık ismi ile özdeşleştiği Dinamo Kiev ile bu 'takım oyunu' sayesinde 1975 ve 1986'da Kupa Galipleri Kupası'nı almayı başardı. Aynı mantaliteyi uygulayarak başarıyı yakaldığı tek takım Dinamo değil. 1988'deki unutulmayan Sovyet takımı yine Lobanovski'nin bir eseridir. Ayrıca hayata gözlerini yummadan önce o zamanlar 'çırpı' bacaklı bir genç olan Shevchenko'yuda Avrupa futboluna hediye etmiştir Valery...
***
Peki O 2002'de gittikten sonra ne oldu? Yıllarca 'düşük bütçeyle' beraber oynayan ve birbirlerini tanıyan Dinamo Kiev takımı kayıplara karıştı. Esasında Rusya'da 'kenetlenme' yok olmaya yüz tuttu. Şimdi durum nedir? Abramovich tarzında zengin iş adamları sadece parayla futbolu yönetmeye çalışıyorlar ve Lobanovski'nin yarattığı 'takım ruhu' ortadan yavaş yavaş kayboluyor. Rus futbolu artık kısa yoldan kısa vadeli başarıların peşinde. Hiddink örneğinde olduğu gibi... Biz Türkler ise asla ve asla Lobanovski gibi futbol adamlarını destekleyemedik hiçbir zaman. Bizim ülkemizde hiç mi olmadı Valery gibi adamlar? Lobanovski gibi bir dahinin hayatı acilen bizim coğrafyamızda mercek altına alınmalı ve incelenmeli... Yoksa Rus futbolunun şuanki durumunda olduğu gibi, kısa yoldan kısa vadeli 'yabancı' hocalara 'bol' paralar ödeyerek başarı beklemek zorunda kalırız...
4 YORUM:
güzel yazı oğuz ellerine sağlık.
Teşekkür ediyorum :)
Benim de blogdaki ilk yazılarımdan biri Lobanovski ile ilgiliydi. Güzel yazı olmuş ellerine sağlık...
@Can,
Merak edip yazına az önce baktım. Güzel bir yazı yazmışsın. Lobanovski ve 'Geometri' arasındaki ilişki daha açık bir dil ile belirtmişsin eline sağlık :)
Yorum Gönder