21 Haziran 2011 Salı

Malaga, devrimi gerçekleştirebilecek mi?

İspanya'nın güneyinde bir şeyler kaynıyor. Transfer zamanı geldiğinde genelde yüklü miktarlarda çek imzalayan iki kulüp vardır ve bunlar elbette Barcelona ve Real Madrid'dir. Ama Malaga?

Bu popüler tatil şehri son 12 ayda futbolcuların ortam değiştirmek ve banka hesaplarını doldurmak için dikkat kesildikleri bir yer haline geldi. Bunun da en büyük sebebi La Rosaleda'daki yönetim değişimi. Manchester City ve Paris Saint-Germain'in ardından Malaga da Katarlı sermayenin eline geçti ve Şeyh Abdullah El Tani oldukça iddialı açıklamalara konu oluyor.

Malaga şimdiye kadar bölgesel rakibi Sevilla'nın gölgesinde kaldı. Tarihinin en başarılı on yılını yaşayan Sevilla dünya futboluna Dani Alves, Seydou Keita ve Julio Baptista gibi birkaç yıldız armağan etti. Malaga ise nakit gücüyle hazır yıldızları kadrosuna katmak istiyor - örneğin Baptista. Sevilla'daki başarılı dönemi ile yıldızı parlayan oyuncu Real Madrid, Arsenal ve Roma'da aynı performansı sergileyemedi. Ancak Malaga'nın geçen sezon ligde kalmasının en büyük sebebi oydu. Son yedi maçta attığı sekiz gol ile belki de ülke tarihinin en büyük başarı hikâyelerinden birinin başlangıcına imza attı.

Şeyh El Tani'nin görevdeki ilk sezonu pek planlandığı gibi gitmedi; Porto'nun saygın eski teknik direktörü Jesualdo Ferreira'yı takımın başına getirdiler, ama sezon başlamadan önce dikkat çekici bir transfer yapmayı başaramadılar ve ligdeki ilk altı ay tam bir felaketti. Malaga finansal gücüne rağmen ikinci lige doğru yol alıyordu.

Bununla birlikte, ligde kalmanın hayati önemde olduğunun farkında olan El Tani, ara dönem transferinde ağırlığını koydu. Ferreira'nın yerine Villarreal ve Real Madrid'in eski teknik direktörü Manuel Pellegrini getirildi. Sahadaki kadroya ise Bayern Münih'ten Martin Demichelis, Enzo Maresca ve Baptista ile aranan deneyim ve kalite kazandırıldı.

Ruud Van Nistelrooy, büyük bir gösteri ile Malaga'ya ayak bastı. 2011-2012 sezonunda takımın gol silahı olacak...


Ligde kalmak garantilenince El Tani bunun meyvelerini toplamaya odaklandı. Kendisi sadece zengin bir iş adamı değil, muazzam bir kişisel servete sahip ve Endülüs'e mümkün olduğunca çok yatırım yapmak istiyor. Kulübe dünya çapında bir kadro kazandırmak için 100 milyon avroyu gözden çıkarmasının yanında, sahil bölgesini fütüristik, Dubai'vari bir marinaya çevirmek için 400 milyon avro karşılığında Marbella limanını geliştirme ihalesini aldı. Bölgenin turistik potansiyeline büyük bir inancı var ve futbol takımını da bunun bir parçası olarak görüyor.

El Tani ayrıca La Liga kulüpleri arasındaki TV gelir paylaşımı aleyhinde de konuştu. Diğer pek çok kulübün de itiraz ettiği üzere, gelirin büyük bir bölümünü Barcelona ve Real Madrid paylaşıyor.

Yakın tarihte verdiği bir demeçte, "Dürüst olmak gerekirse TV haklarında durum iyi değil. Çünkü gelirin büyük bir bölümünü sadece iki büyük takım paylaşıyor. İngiltere'deki gibi bir sistemin gelmesini diliyoruz, çünkü çok daha adil," dedi.

Goal.com

19 Haziran 2011 Pazar

Neymar, yeni Robinho mu olacak, yoksa yeni Ronaldo mu?

Neymar için bir 'canavar' olduğunu söylemek yanlış bir kelime olmaz. Örneğin Barcelona'da forma giyen Lionel Messi gibi üstün özellikleri olan oyuncular için bu kavramı kullanmak oldukça doğal. Real Madrid'in yeni hedefi Neymar'ı da bu kelime ile tarif edebilmek mümkün.

Neymar'ın yeteneklerinin yanında başka anlamlarda da zaman zaman canavara dönüştüğü bir gerçek. Bir dönem Santos'u çalıştıran Dorival Junior ile aralarında yaşananlar buna kanıt olacak şekilde. Bir maçta Neymar'ın yere düşürülmesi ile penaltı kazanan Santos, Teknik Direktör Junior'un isteği üzerine başka bir oyuncu ile penaltı atışını gole çevirdi. Ancak genç Neymar, hocasının bu kararına adeta delirdi ve ona omuz silkti. Saha içinde kavga etmeye bile kalkıştı. Arkadaşları onu sakinleştirmeye çalışsa da başarısız oldular.

"Biz Brezilya futbolu için bir canavar yarattık" diyor Simoes. Neymar kalan maçlarda yeteneklerini kullanmak istemedi. Bu Santos için kötüye işaretti. Bunun devamında o dönem Teknik Direktör olan Dorival Junior, Neymar yüzünden işini kaybetti. Bu durum, Neymar'ın yetenekleri dışında da bir canavar olduğunun kanıtıydı.

Kulüpler için büyük yeteneklerinin yaptıkları sebebiyle gözünü yumdukları da Brezilya'da bir gerçek. Örneğin geçmişte büyük yetenek olan Romario, alkol ve kadınlar ile çok zaman geçiriyordu. Daha eskilere gidersek Garrincha'nın çok büyük bir alkol problemi vardı ve sık sık sarhoş olması ile meşhurdu. Ve hatta şimdi, Fluminense forması giyen Deco ve Fred'in geçmişte Garrincha'nın yaşadığı sıkıntının benzeri için klinik bir tedavi gördüğü söyleniyor.

Romario, geçen yaz Neymar'ın Brezilya Milli Takımı kadrosuna dahil edilmesi ve Dünya Kupası'nda oynaması için lobi faaliyetlerinde bulundu. Ancak takımın patronu Dunga, disiplin eksiklikleri bulunan Neymar'ı Güney Afrika'daki Dünya Kupası'na götürmeme kararı aldı.

Daha sonra Neymar'ın Twitter'dan yazılanlardan sonra başının mahkeme ile derde girmesi, ceza almasına sebep olabilirdi ancak delil yetersizliğini uygun bulan mahkeme, genç oyuncuya herhangi bir ceza vermedi.

Brezilya Milli Takım formasına kavulan Neymar, ilk olarak ABD'ye karşı fantastik bir oyun ile beraber 2 güzel gol kaydetse de, Dunga onu yine sonraki maçlarda düşünmedi. Daha sonra Dunga Milli Takımdan ayrılıp yerine Menezes gelince Neymar'a yeniden bir şans doğdu. Ancak Menezes'te geçmişte Neymar'ın Santos Teknik Direktörü Dorival Junior ile yaşadıklarından ötürü endişeli ve mutsuz olduğunu söylemeyi ihmal etmemişti.

Neymar, sahadaki dikkat çekici olumsuz tavırlarından vazgeçmemeye devam etti. Sao Paulo kalecisi Rogerio Ceni ile yaşadıkları, futbol ahlakına uymayan davranışlardı.

Kendisinden yaşça büyük olan ve Brezilya futboluna damga vurmuş olan Ceni'nin karşısına bir maçta penaltı kullanmak için geçen Neymar, önce top vurur gibi yaptı, ardından Ceni'nin boşa atlamasından sonra topu sağ köşeye yuvarladı. Bu durum Santos taraftarları için güzel bir durum olsa da Ceni'nin genç Neymar tarafından aşağılanması Real Madrid'in yıldızı Kaka tarafından dahi eleştirildi. Akabinde FIFA dahi bu tarz penaltı atışlarını yasaklamak zorunda kaldı.

Bu tür hareketler, zararsız görünebilir. Ancak Neymar, büyük yeteneklerinin ve artan hayranlarının yanında, bu gibi davranışları sebebiyle aynı sayıda da düşman kazanıyor.

Brezilya'nın efsane kaptanlarından Cafu, "Neymar'ın disipline ihtiyacı var" diyerek büyük uyarıyı gerçekleştiriyor.

Ronaldo'nun büyük bir hayranı olduğunu her fırsatta dile getiren Neymar, Real Madrid'in kendisini tranfser etmek adına ilgilenmesi ile İspanyol kulübünde Ronaldo gibi efsane olmak yolunda adımlar atabilir. Ronaldo da yaptığı açıklamalar ile Neymar'ın Santiago Bernabeu'da geçmişte kendisinin yaptıklarını yapabileceğini söyledi.

Ancak Ronlado'nun bu söylediklerinin doğru çıkacağı kesin değil. Sonuçta Pele, Robinho Real Madrid'e giderken de aynı şeyleri söylemişti. Ancak zamanla Real Madrid'de sorunlar yaşayan Robinho, takımdan ayrılmak zorunda kalmıştı ve sık sık disiplinsizlik suçları ile karşı karşıya olmuştu. Robinho ile Neymar arasındaki benzerlikler gözle görülür biçimde. Her iki oyuncu da Santos takımından yetişen yetenekler.

Robinho ve Neymar'ın menajerleri ise aynı kişi. Wagner Riberio, şimdilerde Robinho'nun Real Madrid'e gidişindeki gibi Neymar için İspanyollarla görüşme halinde.

Tüm dünyayı etkileyen Neymar, Real Madrid'e transferi halinde yine 'Canavar' olmaya devam edecek gibi görünüyor. Ancak hangi canavar? Robinho mu, Ronaldo mu?

Goal.com

15 Haziran 2011 Çarşamba

PSG eski günlerine dönebilecek mi? Katarlı sahipleri buna inanıyor gibi...


1990'lı yıllarda Paris Saint-Germain George Weah, David Ginola, Rai ve Nicolas Anelka gibi isimlerin önderliğinde Avrupa'ya damgasını vuran bir takımdı. Ancak bu yılların ardından ciddi bir gerileme yaşayan başkent temsilcisi, Katarlı yeni sahipleriyle birlikte yeniden eski yıllarına dönüş arıyor.

Futbolda finansal gücün ne kadar önemli olduğu bilinen bir gerçek. Mayıs ayının sonunda kulübün yüzde 70'lik hissesini satın alan Katarlı yeni sahipler, yaz transfer döneminde üst düzey isimlerin transferini vaad etmişti. Kulübün bu yaz 50 milyon avro civarında bir harcama yapması bekleniyor.

Tüm bu gelişmeler doğal olarak medyayı da transfer dedikodularıyla meşgul ederken, başkent temsilcisinin adı son dönemlerde Inter'in dünyaca ünlü yıldızı Samuel Eto'o, Atletico Madrid'in Uruguaylı golcüsü Diego Forlan ve Manchester United'dan ayrılması beklenen Bulgar yıldız Dimitar Berbatov gibi isimlerle anılmaya başlandı.

Bazı kesimler tarafından yeni Manchester City olacağı düşünülen Paris Saint-Germain'in gerçekçi olmak gerekirse bu anlamda bazı sıkıntıları var. Mesela Samuel Eto'o'nun, gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde oynamayacak bir kulüpten gelen teklifi kabul etmesi mucize olur. Bu yüzden Dünya Kupası'nda sergilediği müthiş performansın ardından geçtiğimiz sezon La Liga'da hayâl kırıklığı yaratan Forlan'ın transferi daha gerçekçi görünüyor.

Berbatov Paris'e gider mi?


Katarlı yeni sahiplerin uzak doğu kökenli yıldızları transfer ederek kulübe global anlamda taraftar kitlesi edindirmeyi düşündüğü de gelen haberler arasında. Bu doğrultuda medyada ön plana çıkan isimler ise Shinji Kagawa ve Keisuke Honda oldu.

Geçtiğimiz sezonu Bundesliga şampiyonu olarak tamamlayan Borussia Dortmund'un en önemli hücum silahlarından olan 22 yaşındaki Kagawa'nın PSG'den gelecek olası bir teklife sıcak bakması oldukça zor. Kagawa'dan ziyade, sık sık CSKA Moskova'dan ayrılabileceğini dile getiren Keisuke Honda, Fransız kulübü için daha mantıklı bir hedef.

Bu arada Meksikalı kaleci Guillermo Ochoa'nın transferinin önünde ise ciddi bir engel oluşmuş durumda. 25 yaşındaki file bekçisinin yasaklı madde kullanmasının ortaya çıkmasıyle birlikte rota ligin en başarılı kalecilerinden birisi olarak gösterilen Rennes'in file bekçisi Nicholas Douchez'e dönmüş durumda.

Transferde henüz hedeflerin tam olarak netleşmemiş olmasına rağmen PSG'nin önümüzdeki haftalarda ciddi transferler yapmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak bu transferler yapılırken, takımın omurgasının bozulmamasına da özen gösterilmesi şart.

Zaman içinde ciddi bir değişim geçirmesi beklenen Paris Saint-Germain'in önünde çok kritik bir transfer sezonu var. Doğru tercihler yapılır ve doğru isimler kadroya katılırsa, Paris Saint-Germain'in eski günlerine dönmesi muhtemel. Bakalım önümüzdeki günler bize neler gösterecek...

22 Şubat 2010 Pazartesi

Paris Saint Germain 1993-97

Goal.com

5 Haziran 2011 Pazar

Neden Fabio Coentrao?

Marcelo ve Alvaro Arbeloa gibi isimlerin varlığına rağmen Real Madrid neden Fabio Coentrao'yu kadrosunda görmek istiyor?

Futbol artık bireysel yeteneklerden çok takım oyununun öne çıktığı bir arena haline geldi. Sahada yer alan 11 oyuncunun iyi olması da tam olarak yeterli olmuyor. Geniş ve güçlü bir kadroya sahip olmanız gerekiyor. Geçtiğimiz sezon Real Madrid, Barcelona'yla sahadaki 11'lerini denk hale getiremedi. Mourinho'nun ezeli rakiplerini yakalamak için geniş bir kadro kurmak istediğini görüyoruz. Fabio Coentrao konusundaki ısrarın nedeni de bu.

Aslında kötü bir La Liga dönemi geçiren ve Zaragoza'da tutunamayan bir oyuncudan bahsediyoruz. Ancak Benfica'yla küllerinden yeniden doğan Coentrao, dünyanın sayılı sol bek oyuncuları arasına girdi. Jose Mourinho'nun elinde Marcelo gibi önemli bir hücum silahı da var bu mevki için. Geçtiğimiz sezon Cristiano Ronaldo'nun arkasında 50'ye yakın maça çıkan Brezilyalı oyuncu, Mourinho'nun vazgeçilmezleri arasına girdi. Ancak Marcelo gibi bir ismin varlığına rağmen Coentrao gibi yüksek maliyetli bir oyuncnun transfer edilmesinin istenmesinde farklı bir düşünce yapısı olmalı. Buradan hareketle şu soruyu sormamız lazım. Real Madrid neden Coentrao'ya ihityaç duyuyor?

Birçok farklı düşünce üretebiliriz. Aslında Madrid taraftarının genel anlamda Marcelo'dan memnun olduğu ve Coentrao transferine mesafeli baktığını söyleyebiliriz. Bu transferde Portekizli süper menajer Jorge Mendes'in parmağı olduğunu söylemek mümkün. Mendes, hem Cristiano Ronaldo hem de Jose Mourinho'nun menajeri. Ancak Mourinho'yu da zan altında bırakmamak lazım. Sonuçta görev ve sorumlulukları saha içinde olan bir insandan bahsediyoruz. Bu nedenle Coentrao transferinin saha içinde ne gibi faydalar sağlayabileceğine bakalım beraber.

Aslında orta alanda görev almaya alışık olan Marcelo, son dönemde sol bek mevkini iyiden iyiye benimsedi. Alvaro Arbeloa gibi bir isme rağmen formasını neredeyse sezonun genelinde sırtınan hiç çıkarmayan Brezilyalı oyuncu, Mourinho'nun tek tercihi oldu. Portekizli teknik adamın Arbeloa hakkındaki "Sizi şaşırtabilir ancak Arbeloa'dan çok memnunum. Beni sezon öncesi en çok etkileyen isimlerden birisiydi" sözleri de Marcelo için tehdit oluşturmadı.

Disiplini ve sergilediği gelişimine rağmen Marcelo hakkında Mourinho'nun kafasını kurcalayan bazı sorunlar olduğu kesin. Hücumdaki etkin performansına rağmen savunmada önemli açıklar veren Brezilyalı oyuncu, kendisini geliştimek için çok çalışsa da bu soruna bir türlü çözüm bulamıyor. Bu noktada Barcelona'nın üstünlüğünü kırmak için savunmanın solundaki savunma zafiyetine bir çözüm bulunması gerekiyor.

Vatandaşları Cristiano Ronaldo, Ricardo Carvalho ve Pepe'ye önemli maçlarda kritik görevler veren Mourinho'nun Coentrao transferindeki ısrarının arkasında böyle bir neden de olabilir. İngiltere ve İtalya dönemlerinde de vatadaşlarıyla çalışmayı koşulları arasında gösteren Mourinho'nun bir Portekizli oyuncuyla daha çalışmak istemesini anlamak zor değil. Portekiz futbolunun yakından tanıyan Mourinho, bu anlayışla yetişmiş oyuncuları kadrosunda görmek istiyor.

Bu görüşümüz Liverpool'un Portekizli yıldızı Raul Meireles'in "Milli takımda ciddi değişim yaşandı. Yeni yöntemlerimiz var. Kadrodaki oyuncular neler yapmaları gerektiğini ve teknik heyetin ne istediğini çok iyi biliyor. En büyük farkımız da bu" sözleriyle Portekiz'in farkını dile getiriyor.

Taktik disiplin ve güven, Mourinho'nun vatandaşlarıyla çalışma isteğinin nedenlerini en önemlileri. Marcelo ve Arbeloa'nın varlığı nedeniyle Coentrao'ya 20 milyon aveonun üzerinde bir bonservis bedeli ödemek istemiyor Real Madrid yönetimi.

Coentrao'nun Mourinho'yla çok iyi anlaşacağı ve Portekizli çalıştırıcının kafasındaki futbol düşüncesini sahaya iyi yansıtabileceği düşüncesi, transferi cazip kılıyor.

Coentrao'nun üstün yeteneklerine rağmen sağ ayağını neredeyse hiç kullanmaması, kafalara farklı bir çözüm önerisi getiriyor. Geçtiğimiz sezon Angel Di Maria'nın transferinde de benzer soru işaretleri kafalarda oluşmuştu. Cristiano Ronaldo gibi bir yıldızın varlığında, Arjantinli oyuncunun neden transfer edildiği sorgulanmıştı. Ancak Di Maria sağ kulvarda çok başarılı bir performans sergilemiş, ve Madrid'in önemli elemanlarından birisi olmuştu.

Benfica döneminde Coentrao ve Di Maria arasında sol kulvarda harika bir işbirliği vardı. Benzer bir durumu, Real Madrid'in sağ kulvarı için de düşünmek mümkün.

Bu dizilişle beraber, Sergio Ramos gibi önemli bir savunma oyuncusunu savunmanın ortasında kullanmak mümkün olacak. Carvalho ve Pepe ikilisi arasındaki rotasyon sistemi de tandemde alternatifleri arttıracaktır.

Kaka, Karim Benzema ve Gonzalo Higuain'in uzun süreli sakatlıkları sonrasında kadro genişliğinin ne kadar önemli olduğunu gören Real Madrid yönetimi, Coentrao gibi pahalı bir transferi gerçekleştirme konusunda daha istekli görünebilir. Sonuçta önemli olan para değil. Dünyanın en iyi takımı olarak gösterilen Barcelona'yı alt etme hedefiyle başlayan sezon için herkesin önemli fedakarlıklar yapması gerekiyor. Yönetim de bu anlamda elini taşın altına sokmak zorunda.

Beşiktaş'ın golcüsü Hugo Almeida, Coentrao'yu 'Dünyanın en iyi sol bek oyuncusu' olarak tanımlıyor. Mourinho, Barcelona gibi bir takımı elinde 11 ile alt edemeyeceğini gördü. Daha geniş bir kadroyla bunu bir kez daha yapmayı deneyecek. Bunun için de istediği oyuncuları kadrosunda görmesi lazım.

“Fabio çok güçlü ve yetenekli bir oyuncu. Birçok mevkide görev alabilir ve dünyanın en iyileri arasında gösterilebilir."

- Cristiano Ronaldo


Neden Hamit Altıntop?

Goal.com

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan