31 Mayıs 2009 Pazar

Florentino

Balkan Futbolu # 11

Bu kez Balkan toprakları sadece fotoğraflar ile...






FA Cup & DFB Pokal

Ada'da Chelsea Şampiyonlar Ligi ve Premier Lig'de yaşadığı hayal kırıklıklarından sonra en prestijli kupa olarak görülen FA Cup'ı almayı başardı. Lampard'ın çok sert ve isabetli bir şutla attığı gol ise görülmeye değer gerçekten.


Almanya'da Werder Bremen Bundesliga'yı haftalar önce bırakmış ve Uefa Kupası'na odaklanmıştı. Fakat finalde Ukraynalılara kaybedince onlar tek hedeflerinin artık Almanya Kupası olduğunu söylemişlerdi. Nihayetinde bunu başardlılar ve kupanın sahibi oldular.

08-09 Şampiyonu Beşiktaş JK



30 Mayıs 2009 Cumartesi

Şık ürünler #3

Sporting Cp amblemli bir kupa. Görünümü gerçekten çok güzel.



Yine Sporting'in şık bir ürünü

Eskşehir'e gelirseniz #1


Eskişehir'e birgün yolunuz düşerse eğer Monte pub İtaliano'ya uğramadan sakın dönmeyin. İtalyan restoranı ve ayrıca Barıda gerçekten güzel mekanın. Ayrıca maçlarıda burada zevkle izleyebilirsiniz. Eskişehir'in meşhur adalar manzarasıda bu keyifn içinde...

28 Mayıs 2009 Perşembe

Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Barcelona


Ne yalan söyleyeyim aslında ne Manu'ya nede Barca'ya bir sempati duymuyorum. Barcelona alsın istedim sadece kupayı ki bunun nedeni de İngiliz takımlarını sevmemem ve Manu'nun üst üste iki kez kupayı almasını istemememdi. Maç içinde herkes kendini bir takıma yakın hissetmiştir muhtemelen. Benim gibi her iki takıma karşı sempati duymayanlar bile. Benim ataklarının gol olmasını istediğim takım Barca oldu haliyle. Bu güzel oyuna kayıtsız kalmak imkansız arkadaş. Zaten sezon başından beri harika futbol oynuyorlardı, şimdi bunuda süslemiş oldular.


Ronaldo'nun cılız birkaç şutu ile beraber Manu bastırıyor gibi göründü başlarda, daha sonra İniesta yine topu ceza alanına kadar getirip, Eto'o'nunda pis burun ile topu ağlara göndermesi ile daha o andan sonra şampiyonun Barcelona olacağı besbelliydi. Golü atan Katalanlar daha sonra çok sakin ama kontrollü, orta alanda o bilindik paslarını yaparak oynamaya devam ettiler. Bu anlarda tribünlerdeki İngiliz taraftarlarının çıldırmış olmaları muhtemel. Filmin sonrasında ise ufacık boyu ile Xavi'nin muzuna kafayı vuran Messi durumu 2-0 yapınca tribünler daha o andan itibaren kutlamalara başlıyordu. Her pastan sonra çekilen 'oley' ler, atılan konfetiler...


Ronaldo-Messi kapışması maçtan haftalar önce konuşulmaya, tartışılmaya başlamıştı. Bu sorunun cevabı sadece bu maç baz alınarak 'Messi daha iyi' olamaz elbette. Bu maç için söylenecek tek şey Ronaldo'nun antipati topladığıdır. Hırsından dolayı yapıyor bu hareketleri tabii ama pek hoş görünmüyor televizyon karşısında. Puyol ile yaşadıkları buna bir örnek mesela. Fakat işte tüm bunlar onun Messi'den daha kötü olduğunu göstermez. Messi ondan bu maç için çok daha iyiydi sadece. Ya da şöyle diyelim; Ronaldo iyi olabilirdi ama çevresi kötüydü. Arkadaş çevresi yani...


Son düdük daha gelmeden Roma'da Katalunya marşları söylenmeye başlamıştı bile. Acayip haz aldık Barca'nın oyunundan. Ancak şimdi herkesin yaptığı 'yüzyılın takımı Barca' gibi abartılı yorumları yapmak istemiyorum, ayrıca abartılıda buluyorum. Maç sonunda Manu cephesinde vasatı aşan bir futbolcu bile yoktu bence. Barca'da ise herkes iyi oynadı. Rıdvan ve ben Pique'ye hayran kaldık zaten. Xavi ve İniesta Barca'yı taşıdılar nihayetinde maçın adamıda Xavi oldu. Söylenecek tek söz kalıyor oda Barca'yı tebrik etmek. Tebrikler Barcelona...



Barcelona: Valdes, Puyol, Toure Yaya, Pique, Sylvinho, Xavi, Busquets, Iniesta (Pedrito 90), Messi, Eto'o, Henry (Keita 72).
Subs Not Used: Pinto, Caceres, Muniesa, Gudjohnsen, Bojan.

Booked: Pique.

Goals: Eto'o 10, Messi 70.

Man Utd: Van der Sar, O'Shea, Ferdinand, Vidic, Evra, Anderson (Tevez 46), Carrick, Giggs (Scholes 75), Park (Berbatov 66), Ronaldo, Rooney.
Subs Not Used: Kuszczak, Rafael Da Silva, Evans, Nani.

Booked: Ronaldo, Scholes, Vidic.

Att: 72,700

Ref: Massimo Busacca (Switzerland).

26 Mayıs 2009 Salı

Basına malzeme...


Lyon'un efsanesi Juninho, artık resmen serbest ve kontratı elinde. Bakalım basın Juninho'yu önce kime getirecek?

Welcome Tuncay


Tugay'ın veda maçında bir pankart herkesin dikkatini çekmiştir sanırım. Pankartta 'Goodbye Tugay, Welcome Tuncay' yazıyordu. Blackburn taraftarının bunu yapmasında tek neden olabilir. Blackburn'den bir Türk takımlarına veda ederken, Premier League'de oynayan başka bir Türkü kendi takımlarında görmek istiyorlar olabilir. Tugay'dan sonra 'Turkish delight' in devam etmesini istiyorlar ve buda ancak Premier League'de oynayan başka bir Türk Tuncay ile mümkün. Bu Blackurn taraftarının mizahi yönde bir isteği sadece. Eğer gerçek olacaksa da Tuncay bence Blackburn'e gitmeyi düşünmemeli. En azından hedefleri olan başka bir kulüp olabilir bu.

Man Utd .VS. Barcelona - 27 Mayıs 2009


2008-2009 sezonunu en iyi futbol oynayan, göze en çok hitap eden, en pozitifi futbol oynayan iki takımının mücadelesine tanıklık edeceğiz. Bir futbolsever olarak Şampiyonlar Ligi'nin başından beri çok istediğim final gerçekleşeceği için mutluyum. Bu finalin favorisinin olduğunu düşünmüyorum. Tek isteğim şuan için bol gollü ve güzel bir maç izleyebilmek. Manu kapanmayan birtakım, Barca'nın nasıl oynadığı zaten biliniyor. Bu nedenle güzel bir maç olacak. Dünya üzerindeki diğer futbolsever insanlarda bu maçı çok istemiş olacaklar ki, bazıları finalin NBA finali gibi 7 maç üzerinden oynanmasını ve 4e ulaşanın kupayı kaldırmasını istiyor. Bu tabi işin mizah yönü ama iki takımında bu sezon insanlar üzerinde nasıl bir etki bıraktığınında bir göstergesi bence. Bu maç için merak edilen diğer bir unsur ise Messi ve Ronaldo'nun kapışması olacak. Son olarak yarın akşam bence kimseye söz vermeyine ve bu maçın tadını çıkartın...

Fabio


O, Dünyanın en iyi oyuncusu ödülüne layık görülen tek defans oyuncusu. Bu ödüle layık görülecek başka bir savunma oyuncusu çıkar mı bilinmez. 2006 Dünya Kupası'ndaki performansını kimse unutamıyor zaten ama bunun dışında da harika bir kariyere sahip. 1991-1993 yılları arasında oynadığı Napoli hariç diğer tüm sezonlar oynamış olduğu tüm takımlarda 25 maçın altına düşmemiştir kendisi. Oynadığı her takımda mutlaka güzel bir hikayesi vardır ama onun Parma forması ile gördüğü bir kırmızı kart belki de takımına UEFA Kupası'nı getirmişti. Yıllar önce Kadıköyde oynanan Fenerbahçe-Parma maçında gole giden Balic'i düşürerek kırmızı kart görmüştü. O anda maç 1-0 gidiyordu ve Fenerbahçe 2-0 öne geçseydi o anda Parma ikinci maçta turu geçemeyebilir ve UEFA Kupası'nıda alamayabilirdi. Bu an UEFA Kupası'na giden yolda bir kırılma anı oldu Parma için. Sonrasında ise İnter, Juve, Real ve şimdi tekrar Juve... Şimdi benim merak ettiğim Juventus'un geçmişte küme düşmesi ile takımdan apar topar ayrılan Cannavaro'nun Turin'de nasıl karşılanacağı. Taraftarlar ne kadar kötü düşünürlerse düşünsünler eğer Fabio 2006'daki performansını tekrar Juve'de gösterirse taraftarın yeni sevgilisi olacaktır. Son olarak Real Madrid günlerinden Fabi Cannavaro albümü ile bitirelim...


İyi koruyun...


Fotoğraf Reuters'tan...

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Kale Düştü...


Newcastle United'a hep bir sempati duymuşumdur. Alan'ın attığı goller ve Bobby Rabson'unda bunda etkisi büyüktü tabii ki. Goal filminde Newcastle'ın işlenmeside bu takıma olan sempatimi biraz olsun perçinlemişti. Son yıllarda adına yakışmayan bir futbol oynasa da hep Premier Lig'in simgelerinden olmuştur benim için Newcastle United. Kadrosunda bu sezon Viduka, Coloccini, Smith, Owen gibi yıldızlar bulunmasına rağmen gelecek sezon Championship'te izleyeceğiz onları. Taraftarı ve ismi ile Premier Lig'e acilen dönmesi gerekiyor önümüzdeki sezon. İyi bir yapılanma ile bu mümkün olur ancak. Uzun lafın kısası insanın kulağına pek hoş gelmese de Newcastle United Premier Lig'den küme düştü...

Tugay Kerimoğlu


Tugay Kerimoğlu Adada kendisinden 'legend' ve 'maestro' diye söz ettirmişse eğer, diyecek başka bie söz yoktur bence. Otuz yaşından sonra Ada kültürüne ayak basıp önce Glasgow'da, daha sonra Blackburn'de kendisini sevdirmeyi, saydırmayı bilmiştir Tugay Kerimoğlu. Futbolunu bir kenara bıraktım, kişiliği ile karakteri ile benim hep mest etmiştir ve oradaki ondan yaşça küçük futbolculara da örnek olmuştur. Beni ayrıca sevindiren ise Tugay'ın son maçında yaşananlardı. Bütün çocukların yüzierinde Tugay maskeleri, tribünlerde 'Thank you my Turkish delight' pankartları...Bunların hepsini haketti Tugay Kerimoğlu. Bu topraklarda göremediği ilgiyi, yakınlığı adada gördü Tugay. Şimdi futbolu bıraktı ve benim en büyük isteğim Tugay Kerimoğlu'nu Premier Lig'de bir takımın başında hocalık yaparken görmek. Herşey için teşekkürler Tugay Kerimoğlu...


24 Mayıs 2009 Pazar

Şampiyon Wolfsburg


Ligin ilk yarısı bittiğinde sanırım kimse Wolfsburg'un şampiyon olacağını aklının ucundan bile geçirmemiştir. Zira ilk yarı sonunda 9.sırada bulnuyorlardı. Bundesliga tarihinde ilk yarı 9. olup, lig sonu şampiyon olan tek takım Wolfsburg. Ondan sonra ilk yarıyı en kötü 4. bitirip şampiyon olan Hamburg var. Wolfsburg'un şampiyonluğunda dört önemli etken var bana göre. Wolfsburg'un 17 ila 34’üncü haftalar arasında tam 43 puan birden toplaması birinci etken. Bu süreç içerisinde Bayern'e attıkları bir de beş gol var. Diğer bir etken ise Bayern'de yaşadığı iki şampiyonluktan sonra oradan ayrılan ve Wolfsburg'a gelen Felix Magath. Takıma getirdiği farklı bir hava ve taktik anlayışı ile şampiyonluk geldi. Son iki etken ise Alman otomativ devi Wolkswagen'in ekonomik desteği ve Dzeko&Grefite ikilisi. Bu ikili hakkında uzunca şeylerde yazılır ancak gol krallığında Dzeko'nun 26 gol ile birinci, Grefite'nin ise 25 gol ile ikinci olduğunu söylemek onların performanslarını anlatmak için yeterli olur sanırım. Tebrikler Wolfsburg...

Dün Nou Camp'ta...



Aziz Yıldırım yeniden başkan


Bazıları tarafından bu kongrede Fenerbahçe başkanlığı için Şadan Kalkavan'ın Aziz Yıldırım'ı gerçekten çok zorlayacağı söyleniyordu. Fakat benimde beklediğim gibi büyük bir fark ile Aziz Yıldırım Şadan Kalkavan'ı geride bıraktı. F.Bahçe tarihinin en yüksek katılımlı kongresi oldu. 6335 geçerli oy sayıldı. F.Bahçe tarihinin ilk bayan başkan adayı Sibel Funda Pala 66 oy aldı. Şadan Kalkavan 1216 oy alırken seçimi kazanan Aziz Yıldırım 5053 oy aldı.

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Futbolun Güzelliği # 13


22 Mayıs 2009 Cuma

$ Gerets $



Arap ülkelerine kariyerinin sonunda para için giden futbolcularını anlıyorumda, en verimli dönemlerinden birinde oralara giden Gerets'i anlamıyorum. Gerets Avrupa'da tüm kupaları toplasa misyonunu tamamladı falan diyeceğim ama böyle birşey de yok. Eric Gerets umarım pişmaz olmaz. Kendisi Marsilya'dan bazı problemler için ayrıldığını söylemiş. Bana sorarsanız Gerets, bugün Avrupa'nın 5 büyük liginden herhangi birinde rahatlıkla başka bir takımda yine görev alabilirdi. Ama paranın açamayacağı kapı yok işte.


''Ben yalancı değilim. Bana sundukları finansal teklif çok cazipti''
Eric Gerets

Kupa Donetsk'e iniş yaptı




Looking For Eric - Eric'in Peşinde



Politik sinemanın bayraktarlığını yapan ingiliz yönetmen Ken Loach'ın yönetmeni olduğu film Eric Cantona'nın fikrinden doğdu. Şimdi burada Eric Cantona'yı baştan anlatmaya gerek yok. Efsaneyi herkes bilir.

Eric Bishop, filmdeki diğer Eric adlı karakter. Kendisi Manchester'da postacı. Eric Cantona'ya tapan emekçilerden birisi ayrıca. Eric aynı zamanda çok yufka yürkekli ve sevecen bir insan. Birgün Eric Bishop içinden çıkılmaz bir vukuata bulaşmış olarak bulur kendini. İşin içinnden bir türlü çıkamaz. Ancak hiç beklenmedik birisinden destek bulur. Eric Bishop'un odasında hayranı olduğu Cantona'nın boy afişi bulunan futbolcunun 'hayali' zor durumdaki Eric Bishop'a akıl hocalığı yapmaya başlar. Cantona Eric Bishop'a bazen fıkra, bazen de atasözleri ile yardım etmeye başlar. Ve olaylar gelişir.


Ken Loach Eric Bishop'tan, Eric Cantona'ya harika bir köprü kurmuş senaryo ile. Filmde Eric Cantona'yı Cantona, Eric Bishop'u ise Steve Evets canlandırıyor. Ayrıca Evets de Cannes'da en iyi erkek oyuncu ödülüne de aday. Filmi merakla bekliyorum.

Paolo Maldini



Süper bir futbolcu, asırlık çınar, leziz aile babası, italyan erkeklerinin medar-ı iftiharı, yaşlanmayan adam Paolo Maldini, pazar günü Roma maçında San Siro'ya elveda edecek. Ne Güzel izliyorduk aslında seni Maldini. Şimdi ''3'' müzeye kaldırılacak ve San Siro'da o efsane numarayı Maldini yazarken tekrar görmek için bir 10 yıl daha beklemek zorunda kalacağız...

SporStüdyosu & FutbolSever

Bu iki sitede birkaç aydır yazıyorum. Eğer yazılarımı okumak isterseniz tıklayabilirsiniz
Sporstüdyosu-Futbolsever


Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan