28 Şubat 2009 Cumartesi

Futbolun Güzelliği # 5

Filiz Heilmann. Hem Futbolcu, hem manken. Şu anda A milli bayan futbol takımında da oynuyor. Kendisini hiç izleme fırsatına ulaşamadım. Ama çok güzel olduğu kesin...

27 Şubat 2009 Cuma

Güzel Futbol Dediğimiz İşte Bu

Önce söyleyeyim; herşeyden önce 'Güzel Futbol dediğimiz işte bu' dedik dün gece. Maçı Brezilya'dan, Rusya'dan, Fransa'dan, Türkiye'den ve diğer tüm Dünya ülkelerinden izleyenler de söylemiştir o sözü.

Her takım da teknik direktör değişikliklerinden sonra bir canlanma gözlenir. Bu bezen skora yansır ilk, bazen de sahada yaşanan üst düzey mücadeleye... Ancak 'Müthiş çocuklar' , '2000 ruhu kupaya koşuyor' gibi sözler sarf etmek, burada biraz yanlış gibi. Çünkü daha şimdiden beklentiler bu kadar yüksek tutulursa, hayal kırıklığı yaşanma ihtimali okadar yüksektir.

Bülent Hoca' nın takıma ne vereceği, gelecek haftalarda daha da netlik kazanacak.

Şimdi biraz da maçtan bahsedelim. Öncelikle daha başında yenilen gol herkesi şoka sokmaya yetmişti. Ama son dakika yenilen golden iyidir dendi. Doğru da dendi. İlk yarı beraberlik düşünüldü ama Kewell' ın müthiş golü ilk yarının galip kapanmasını sağladı. Kewell' ın müthiş golü demişken, belinden güç alıp attığı süper golü görünce, geçen yıl Chelsea maçında Deivid'in golü geldi gözümün önüne.

Diğer devre Galatasaray'ın en üretken adamı Arda'nın golü ile 3-1 oluverdi. Her şey bitti dendi ama yenilen amatörce bir 2. gol ve Cavenaghi'nin 3. golüne kadar... Aslında bu goller 3-1 'in verdiği gazla daha çok gol atmak isterken yendi birazda.

Ve Sabri. Ne yalan söyleyeyim oyun tarzını ve performansını bende beğenmiyorum. Bu maça kadar Ümit Karan'la beraber bileti kesilmek üzereydi. Zira Fransızların attığı 2. golde bile hata yaptı. Ama Son dk'da kurtarıcı oluverdi. Kocaeli maçında küfürler edilen Sabri, birden kurtaran adam oldu dün gece.

Dün gece Milan ve Valenica da veda etti Kupaya. Şunuda belirtmeden geçmeyeceğim. Daha önce de söyledim. Metalist Ve Aalborg gerçekten çok güzel bir futbol oynuyor. Sürpriz yaparsa biri hiç şaşırmam. Zico' nun takımı ise yola devam etti. Zenit, Man City, Udinese, Ajax, St.Etienne, Ve Shakhtar da son 16 ya kalan takımlar oldu.



26 Şubat 2009 Perşembe

Milagro Necesario (Mucize Gerekli) 0 - 1

Dün gece Madrid'de Liverpool'un aldığı sonucu açık söyleyeyim beklemiyordum. En azından Real'in Santiago Barnebeu'da tek farkla kazanacağını düşünmüştüm maçtan önce. Liverpool'un ise en büyük avantajı tam bir Şampiyonlar Ligi uzmanı haline gelen Rafa Benitez' di. 

Liverpool'da Gerrard yedekti. Maçın ilk 20 dakikasında Liverpool, Madrid'e göre daha yavaş bir oyun ortaya koydu. Buna rağmen orta alanda Mascherano ve Xabi ile topa hakim olmaya çalışan taraf Liverpool oldu. İngilizler orta alanı kontrol altında tutmaya çalışırken, Torres ve Kuyt'la da cılız birkaç atak yakalamayı başardı.

Real ise aynı dakikalarda daha çok Robben'in yönlendirdiği bir oyun sergiledi. Madrid seyircisi de desteğini esirgemiyodu ancak, hatasız oynayan Liverpool defansı gole izin vermiyordu. Bunun yanında Xabi şutlarıyla rahatsızlık vermeye devam etti. Aynı Zamanda Liverpool'un İsrailli oyuncusu Yossi'de kanattan sıkıntı veriyordu. Hainze gerçekten Yossi' nin önünde adeta yok gibiydi.

İlk 20 dakikada ciddi bir pozisyon göremedik. Ancak Torres 20'den sonra net bir gol pozisyonu kaçırdı. Vatandaşı Casillas, sağ çaprazdan gelen Torres'in şutunda golü önledi. 4dk sonrasında ise Hugain'in golü ofsayt nedeniyle iptal oldu. Real'in sorunu ileride pozisyon bulamaması oldu hep. Yarı bitmek üzereyken İker'i önde gören Xabi Alonso'nun orta alandan attığı şut gol olmadı. ama büyük bir tehlike oldu.

İlk yarının sonlarına doğru Liverpool'un temkinli oyununun bir sonucu olarak iki takımda pozisyon üretmekte zorlandı. Doğal olarak golde gelmedi ve ilk yarı başladığı gibi son buldu.

İkinci devreye de hızlı başlayan taraf İngilizler oldu. Torres ve Kuyt ile Madrid kalesini zorlayan Liverpool'a cevap, Madrid'in ayaktaki tek ismi Robben'den geliyordu ancak. İlk yarıda olduğu gibi Robben ileri koşular yapıyor, pozisyon yaratmaya çalışıyor, ama istenilen gol bir türlü gelmiyordu.

Real orta alanda da üstünlüğü bir türlü eline geçiremedi maç boyunca. Diarra çok istekli ve arzuluydu ancak oda yetmiyordu. Sürekli Real adına orta alanda pas kayıpları yaşanıyordu. Yaşayan efsane Raul ise bir türlü istediği pozisyonları bulamadı. Robben Real tarafında en iyi oynayan isimdi yine 2.devrede. Alıyor, koşuyor, şut atıyor... Zira 71'de çıkardığı süper şutu son anda Reina parmaklarının ucuyla önleyebildi.

Real taraftarının büyük bir heyecanla beklediği gol, bir türlü gelmek bilmedi. 70.dakikadan sonra oyunda az da olsa denge kurulmuş gibiydi. İki takımın bu dakikalarda ki oyununa bakınca gözümünün önüne İnter-Man Utd maçı geldi hemen. 

Real' in yakaladığı bazı cılız kontra ataklarsa, Liverpool'un müthiş disiplinli oyunuyla son buluyordu. Dk 80'den sonra Pepe bile gol aramak için ileriye çıkar oldu. Diarra ise biraz daha önde oynamalıydı bence çünkü ileri bölümde özellikle kontrolü sağlayamdı Real 80' den sonra.

Yine Yossi'nin sağdan getirdiği bir pozisyon sonunda Hainze beceriksizce bir faul e sebebiyet verdi ve Liverpool'un kullandığı serbest vuruş yine Yossi'nin kafasıyla gole dönüştü. Barnebeu'da adeta bir şok yaşandı.

Son 5 dk'ya girilirken Real'in umutları tam anlamıyla bitmiş gibiydi. Barnebeu'da bir avuç İngiliz'in sesi daha çok çıkmaya başlamıştı. Raul okadar etkisiz kaldı ki ileride, keşke yanına bir Huntelaar ya da Nistelrooy olsaydı demeden edemedim.

Rosetti son düdüğü çaldığında Real, çoktan Anifield'ı düşünmeye başlamıştı bile. Fakat Real'in işi gerçekten çok zorlaştı artık. Şampiyonlar Ligi'ne 2 yıldır vurulan İngiliz damgasını Liverpool'da sürdürdü ve ben bu durumdan hiç mutlu değilim. 

Real'in bir türlü istediği golü bulamamasında daha önce dediğim gibi Raul' un yalnız kalması ve kanat-orta alan ikileminde üstünlüğü Liverpool'a bırakması etkili oldu. Böylece Liverpool büyük bir avntajı cebine koyup evine dönmeyi başardı dün gece. Başlıkta da dediğim gibi Real' e Mucize gerekli.

Real Madrid; Casillas, Ramos, Cannavaro, Pepe, Heinze, Robben, Diarra, Gago, Marcelo, Raul, Higuain. 

Liverpool; Reina, Arbeloa, Carragher, Skrtel, Aurelio, Benayoun, Alonso, Mascherano, Riera, Kuyt, Torres.

Gece oluşan diğer tablo :

Chelsea - Juventus 1-0
Villarreal - Panathinaikos 1-1
Sporting - Bayern 0-5
Real - Liverpool 0-1 

25 Şubat 2009 Çarşamba

Bölüm 1 : İnter 0 - 0 Man Utd

Şampiyonlar Ligi' nin kendine has atmosferini gerçekten özlemişiz. Dün akşam İtalya' da ve Star ekranlarında büyük bir kapışma yaşandı İnter ve Man Utd arasında. Tribünlerde tam bir İtalyan ateşi havası vardı ve daha maçtan önce müthiş desteklerini hissettirdi İtalyanlar. İbrahimovic ve Ronaldo sahaya çıkarlarken yüzlerinde büyük bir güven vardı. Rooney ve Tevez yedekti. Ferguson gayet kontrollü oynamak istemiş olmalı ki, Fletcher, Carrick ve Park sahada. Tipik bir 4-4-1-1 dizilişi vardı Manu' da.

INTER: Julio César; Maicon, Chivu, Rivas, Santon; Cambiasso, Muntari, Zanetti, Stankovic; Adriano, Ibrahimovic
M.UNITED: Van der Sar; O'Shea, Evans, Ferdinand, Evra; Fletcher, Carrick, Park, Giggs; Cristiano Ronaldo, Berbatov

Maç hızlı ama Man Utd' nin kontrolünde başladı. Giggs iki gol pozisyonundan yararlanamadı ve İtalyanların yürekleri ağızlarına geldi. Kenarda cool bir görüntü çizen Mourinho bile, Ronaldo ve Giggs imzalı pozisyonlardan sonra heyecanını gizleyemedi. Bu pozisyonlarda Cesar İnter' i ipten alan isim oldu. Evra müthiş bir sabır ve güçle kendi kanadını harika savundu. Yorulmak nedir bilmedi. Manu' da Evans, Vidic' in yokluğunda tüm kapasitesini sahaya koymayı başardı ilk yarıda. Adriano ve Zlatan ikilisi bireysel yetenekleri ile yaratmaya çalıştıkları pozisyonlarda başarılı olamadılar.

Pozisyon bakımından yüksek olmasına rağmen ilk yarı, Manu'nun kontrolünde 0-0 sonuçlandı. 27'de Ronaldo'nun frikiğinin Cesar tarafından son anda önlenmesi, 29'da yine Ronaldo'nun kafa vuruşunun çok az farkla dışarı çıkması ilk yarıda iki takım soyunma odasına giderken akılda kalan pozisyonların başını çekiyordu.

Diğer devre de heyecanlı ve az da olsa gergin başladı. Sağdan gelen bir ortada Adriano, Rio'nun kendisini arkadan itip faul yaptığını iddia etti. Hakem oralı bile olmadı çünkü bence de Adriano olayı biraz abartmış görünüyordu. Zira Rio, kendisine dokunmamıştı bile. İnter ilk yarının ilk on dk'sı daha üstün oynadı ancak Manu, 50.dk'dan sonra kendine gelmeye başladı ve yeniden dengeyi kurdu.

Zanetti İnter adına adeta kurtarıcı ve bir baba gibiydi. Manu' nun her tehlikeli atağına o vardı. Zlatan ise ileride İnter savunmasını bireysel yetenekleriyle boğmaya çalışıyordu. Diğer uçta yalnız kalan Berbatov ise bir türlü kendisine pozisyon yaratılamamasından şikayetçi gibiydi. Rooney olsaydı yanında daha farklı olacağı kesindi. 

İnter seyircisinin de arkadan iteklemesiyle daha baskın görünüyordu 60. dk'ya kadar. Ancak Ronaldo'nun İnter kalesine sağdan getirdiği ve yerden yaptığı orta, İnter' in kurtarıcısı Zanetti olmasa golle sonuçlanabilirdi. 

75. dk'dan sonra sanki Zlatan yorulmuş bir görüntü içerisindeydi. Aynı dk'da Giggs, mükemmel bir ustalıkla önünü boşaltıp İnter ceza sahasına girdi ama Cordoba' da aynı ustalıkta ona gol atma şansını vermedi. Zlatan yoruldu birazdan çıkacak derken Adriano' nun yerine Bolatelli girdi.

Hani derler ya ''Sabaha kadar oynansa berabere'' işte maçta öyle bir hal almıştı. Dk 80'de Rooney Manu benchinde son taktikleri alıyordu hocasından. Fakat sanki oyuna girmek için biraz geç kalmıştı. Nihayetinde Park'ın yerine oyuna girdi ve Yalnız kalan Berbatova son 5 dk arkadaş olmak için koştu. Rooney takımına ileride az da olsa biraz daha hareketlilik getirdi ama dengede oyun sürdü.

Son saniyede düşürülen Ronaldo, Frikik için topun başındaydı. İçimden gol olursa İnter taraftarının ve oyuncularının yıkılacağını geçirdim. Ronaldo yine kendine has hareketleriyle ölçtü, biçti ve adımladı. Cesar'ı ve Barajı karşısına aldı. Çok sert ve isabetli vurdu ancak Cesar adeta topu göremeden bir kurtarış yaptı. Hemen ardından maç bitti ve Cesar gülerek Ronaldo'nun yanına  gidip pozisyonu konuştu. Güzel bir görüntü çıktı ortaya.

0-0 sonuçlandı ve avantaj Manu'da gibi görünüyor. Manu'lu taraftarların ve oyuncuların 0-0 yerine gollü bir beraberliği tercih edeceklerleri kesin ama yinede yenilmeden oradan ayrılmışlardı. Avrupa'da 200. maçına çıkan Manchester United Inter karşısında kimliğini korudu ve Milano'dan beraberlik alarak ikinci maç öncesi bir derecede olsa avantaj yakaladı. Özellikle fizik olarak iki takımın oldukça fazla mücadele içinde olduğu karşılaşmada futbolseverler belki bu oyunun meyvası olan golü göremedi ama hırslı futbol, sahada basmadık yer bırakmayan oyuncular ve topun önünde çarpışan kramponları izlemekten oldukça büyük bir zevk aldı.İngiltere'deki gollü bir beraberlik turu İnter'e verecek. Ancak şunu da unutmamak gerek. Manu, İnter'e kesinlikle bu şansı vermeyecektir.

Dün gece oluşan tablo :

Atletico Madrid - Porto 2-2
Lyon - Barcelona 1-1
Arsenal - Roma 1-0
Inter - Manchester Utd 0-0 

24 Şubat 2009 Salı

'' Bir kaç ay içinde...''

Özlediğimiz Şampiyonlar Ligi tekrardan başlıyor. Bu akşam Çok güzel maçların oynanacak olmasının yanında benim en çok ilgimi çeken karşılaşma San Siro' da oynanacak olan İnter - Man Utd karşılaşması.

Zira çok inatçı bir Mourinho, İbrahimovic ve diğer tecrübeli isimler... Karşı tarafta ise ünvanını kormuak isteyen Ferguson ve talebeleri.

Peki ne olur İtalya' daki maçın hikayesi ?

Öncelikle İnter' in Mourinho yönetiminde hasret kaldığı kupayı artık kazanmak istemesi aşikar. Saha avantajı da kendilerinde. Bir diğer avantajları da Mourinho ve öğrencilerinin kendilerine olan müthiş güveni olabilir mu maçta. Peki nereden anlıyoruz bu güveni ? Mourinho' nun sözlerine biraz kulak kabartalım:

"Manchester'ın San Siro'ya kazanmak için geleceğine inanmıyorum. Fazlasıyla defansifi oynayacaklar. Salı günü hiçbir şeyin belli olmayacağından eminim fakat her şey Old Trafford'daki maçta çözülecek. Manchester'ı elemek özel bir şey olmayacak. Önemli olan tur atlamak. Korkumuz yok ve birkaç ay içinde finalde olacağımızı düşünüyorum"

Manu tarafında ise defans sıkıntısı bir hayli fazla. Tek dezavantajları bu olacaktır. Zira Şuanda Rio' nun bir partneri yok. Bunu maç saatinde göreceğiz. Ronaldo' nun benzetmesi gibi, Bu maç Titanik gibi adeta. Zira Titanik 1900 yılında üretildiğinde ona bu adın verilmesinin nedeni, o güne kadar üretilen en büyük gemi olmasıydı...

Sonucunu kestirmek gerçekten güç olacak. 

23 Şubat 2009 Pazartesi

30 ' undan sonra ?

Taner Gülleri...  Hep '' Süper Lig' de iş yapamaz'' dendi onun için. Dün akşam topu alışıyla, sürüşüyle, son vuruşlarıyla komple bir forvet oyuncusu izledim. Mükemmeldi.

Taner Gülleri hep hayalini kurduğu milli forma aşkıyla oynuyor. Kim bilir ? Belkide 30' undan sonra onuda becerir...

Maravilhoso Sporting

Liga Sagres Dün müthiş bir Lizbon derbisine sahne oldu. Maçın özetini izleyebildim sadece. Heyecanlı, bol pozisyonlu ve derbiye yakışır bir mücadele olmuş. Sporting bu galibiyetle puanını 37 yaptı ve komşusunu yakaladı.

Sporting Lisbon [3 - 2] Benfica

10' [1 - 0] Liedson
35' [1 - 1] Reyes (penaltı)
47' [2 - 1] Derlei
81' [3 - 1] Liedson
89' [3 - 2] Cardozo

21 Şubat 2009 Cumartesi

Bir Kohlenpott Hikayesi

Bundesliga da klasikleşmiş bir rekabet. Taraftarları birbirinden nefret eden iki kulüp. Schalke, bu yıl Bundesliga nın en centilmen takımı olan Dortmund'u konuk etti dün akşam. İlk yarıda ki mücadele de Schalke 3-0 öne geçmiş ancak müthiş bir dönüş yapan BVB 3-3 le bitirmişti maçı.

Schalke nin stadı harika zaten ve buna göre de güzel bir atmosfer vardı. Zaten Bundesliga' da en çok taraftar çeken karşılaşma bu oldu hep.

Dortmund' da sakatlar az da olsa sıknıtı yaşattı maçtan önce. Kağıt üstünde kadrolara bakıldığında Dortmund alışılagelmişin dışında defansif bir düzende sahadaydı ve Zidan-Valdes ikilisi yedekti. Schalke' de ise Bordon sakattı.

Karşılaşma ilk dk larda beklendiği gibi sert ve çekişmeli başladı. Dk yirmiyi gösterirken sağ kanatta topla buluşan oyuna sonradan giren Halil oldu. İçeride Kuranyi ve Asamoah... Orta Halil' den geldi ve şimdi burada sadece '' Vole '' diyebileceğim harika bir gol attı. '' Anlatılmaz görmen lazım '' deyimi tam burası için işte.

Golden sonra yaşanan sert oyunun da etkisiyle oyun soğumuştu sanki. İlk yarı Schalke nin bariz üstünlüğü ile bittiğinde, Kuranyi' nin golü hala akıllardaydı.

İlk yarı bittikten sonra sahanın ortasında reklam amaçlı uçan mini zeplin, güzel ve şirin bir görüntü oluşturmuştu.

İkinci yarıda beklenen değişiklik gerçekleşti Dortmund' da. Çok sert oynayan ve kırmızı görme riski bulunan Boateng' in yerine oyuna Zidan girdi. Dortmund' un bu değişiklikle ataklarının daha fazla olacağını düşünmüştüm ve nitekim öyle de oldu. 

Taraftarının da arkadan iteklemesiyle Schalke diğer devreye de çok istekli başladı. Dortmund biraz uyanmış gibiydi. Ancak gol beklenen Frei uyuyordu adeta. Ve sonunda 57 de Frei' ın yerine Valdes girdi oyuna. Zidan-Valdes ikilisinin neler yapacağını beklemeye başladık daha sonra.

Maçın hakemine de ayrı bir parantez açmak istiyorum.Gerçekten çok sert. Bilmem iyi bir şey mi ama, bazı pozisyonlarda oyuncuları bir çocuk gibi azarladı adtea.

75 te Zidan karşı karşıya golü yapamadı. Bu pozisyonlardan sonra Dortmund' lu taraftarların teknik direktörlerine kızdıkları aşikar. Çünkü ben dahil herkes, neden maçın başında Valdes-Zidan ikilisini oynatmadı diye düşünmüştür. Zira dk 80' de Zidan beraberliği sağladığında Dortmund' lu taraftarlar derin bir ' Oh ' çektiler.

Ruhr derbisinde puanlar paylaşıldı maç sonunda. Maç sonunda ki görüntülerden Dortmund' luların 1 puana sevindiği, Schalke' lilerin ise üzüldüğü anlaşılmış oldu.

20 Şubat 2009 Cuma

UEFA Kupası 19 Şubat

Uefa Kupası nda son 32 de son maçlar dün akşam oynandı.

İtalyan ekibi ' Mor menekşeler ' yani Fiorentina Ajax ı konuk etti kendi evinde. Maçta ilk yarı golsüz tamamlandı. Sanki ilk yarıda üstün olan taraf Fiorentina ydı ancak maç sonucu hiç de öyle olmadı. Bazı pozisyonları cömertçe harcayan Fiorentina, bizim de yakından tanıdığımız Kennedy Bakırcıoğlu nun Ajax adına attığı golle kendi evinden mağlup ayrıldı. Hollanda lalesi, Menekşe den üstün geldi ve Ajax Amsterdan Arena da oynanacak rövanş için büyük avantaj kazanmış oldu.Fiorentina: Frey, Zauri, Gamberini, Dainelli, Pasqual, Montolivo, Melo, Gobbi (56' Kuzmanovic), Semioli (57' Jovetic), Gilardino, Mutu 
Ajax: Stekelenburg, van der Wiel, Presas, Vermaelen, Schilder (76' Sno), Anita, Lindgren, Emanuelson, Bakırcıoğlu, Suarez, Sulejmani (58' Santiago)

Benim Metalist ten sonra ' acaba ' diyerek bir sürpriz beklediğim takımlardan biri de FC Twente. Marsilya dün akşam Stade Velodrome'de Twente yi ağırladı. Marsilya nın hedefi şüphesiz Uefa yı kazanmak ve maçtan önce de mutlak galibiyet bekleniyordu. Fakat işler ters gitti diyebiliriz. Twente'ye galibiyeti getiren gol, maçın 22. dakikasında Marko Arnautovic'ten geldi. Fransızlar hiç beklemedikleri bu sonuç ile avantajı Hollanda temsilcisine bırakmış oldular.Marsilya: Mandanda, Mears, Zubar, Hilton, Taiwo, Kabore (31' Ben Arfa), M'Bami, Valbuena (80' Zenden), Cheyrou, Kone, Niang (65' Samassa) 
Twente: Boschker, Stam, Douglas, Rajkovic, Braafheid, Brama, Perez, Tiote, Arnautovic (53' Denneboom), Nkufo, Elia

Danimarka da ise gayet zevkli ve gollü bir maç vardı dün akşam. Parken stadı nda FC Kopenhag, Man City i konuk etti. Bol pozisyonlu bir maç oldu. ilk yarısı konuk ekibin 1-0'lık üstünlüğü ile sona eren karşılaşmada City'nin golleri 29. dakikada Nedum Onuoha ve 61. dakikada Stephen Ireland'dan gelirken, Kopenhag'ın golleri 56. dakikada Almeida ve 90. dakikada Vingaar'dan geldi. Bu sonuçla City avantajlı gözükse de, oyunuyla umut veren Kopenhag İngiltere de ne yapacak ben merak ediyorum.FC Copenhagen: Christiansen, Pospech, Laursen, Antonsson, Wendt, Kvist (59' N'Doye), Kristensen, Norregaard (70' Gronkjaer), Hutchinson, Almeida, Santin (59' Vingaard) 
Man City: Given, Onuoha, Richards, Dunne, Bridge, Zabaleta, Kompany, Ireland, Wright-Phillips, Robinho (89' Caicedo), Bellamy

Dün akşamın zevkli maçlarından biri de Ukrayna da oynandı. Shaktar Donetsk evinde ağırladığı İngiliz ekibi Tottenham'ı 2-0 mağlup etti ve rövanş öncesinde avantaj yakaladı. RSC Olimpiyat Stadyumu'nda ilk yarısı golsüz eşitlikle sona eren karşılaşmada Mircea Lucescu'nun çalıştırdığı Shaktar'ı galibiyete taşıyan goller 78. dakikada Evgen Seleznov ve 88. dakikada Jadson'dan geldi. Oyuna da 78. dakikada giren Seleznov topla ilk buluştuğu pozisyonda golünü attı.Shakhtar: Pyatov, Srna, Chygrynskiy, Ischenko, Rat, Fernandinho, Ilsinho (68' Adriano), Jadson, Lewandowski, Willian, Gladkiy (78' Seleznyov) 
Tottenham: Gomes, Gunter, Huddlestone, Dawson, Chimbonda, Jenas, Zokora, Parrett (89' Bostock), Bentley, Dos Santos (68' Bent), CampbellUdinese ise Polonya da biraz üşüsede, avantajlı skoru yakalayan taraf oldu. Polonya temsilcisinin 60 yaşındaki çalıştırıcısı Franciszek Smuda, Widzew Lodz'da görev aldığı 1997/98 Sezonu'nda Udinese'yle eşleşmiş, sahasındaki ilk maçtan 1-0'lık galibiyetle ayrılmış olmasına rağmen deplasmandaki rövanşı farklı kaybederek Avrupa'ya veda etmişti. Karşılıklı ataklarla geçen ilk yarı birçok gol pozisyonuna sahne oldu ancak gol bulan taraf olmadı ve ilk yarı böyle bitti. Konuk ekibin 9. dakikada Gökhan İnler'le yakaladığı fırsatta Lech Poznan file bekçisi Turina gole izin vermedi. İkinci yarıda heyecan kasırgası vardı, deplasmanda 2 farkı yakalayan Udinese galibiyeti koruyamadı ve 81. dakikadan sonra yediği gollerle beraberliğe razı oldu. Poznan: Turina, Wojtkowiak, Bosacki, Arboleda, Djurdjevic, Murawski, Injac, Lewandowski, Stilic, Wilk (67' Bandrowski), Rengifo 
Udinese: Handanovic, Zapata, Coda, Domizzi, Pasquale, Isla (73' Obodo), Gökhan, D'Agostino, Asamoah, Quagliarella, Sanchez (87' Pepe)
Perşembe oynanan 5 karşılaşmanın ardından UEFA Kupası 3. turunda ilk maçlar sona erdi. Ev sahiplerinden sadece Shakhtar Donetsk'in kazandığı gecede Udinese ve Manchester City evlerine beraberlikle döndü, Hollanda temsilcileri Ajax ve Twente'yse deplasmanda kazanarak önemli bir avantaj elde etti

19 Şubat 2009 Perşembe

UEFA Kupası 18 Şubat

İsim olarak bu sezon son kez oynanan Uefa Kupas nda Son 32 nin ilk maçları dün akşam oynandı.

Dün oynanan maçlarda bence en büyük sürpriz Metalist in Sampdoria yı deplasmanda 1-0 yenmesi oldu.  Denys Oliynyk, Metalist adına golü ilk yarının son dakikasında kaydetti ve evine büyük avantajla dönmeyi başardı. Gördük ki Metalist in gruplarda ki başarısı tesadüf değilmiş. Uefa da gayet ciddi biçimde ilerliyorlar ve ben bir sürpriz yapabileceklerini düşünüyorum.

Weserstadion'da ki mücadele ise Milan ın avantajıyla son buldu dün gece. Werder Bremen maça şu 11'le; "Wiese, Fritz, Mertesacker, Naldo, Boenisch, Baumann, Tziolis, Mesut Özil, Diego, Pizarro, Almeida", Milan ise maça şu 11'le; "Dida, Bonera, Senderos, Favalli, Zambrotta, Flamini, Pirlo, Ambrosini, Seedorf, Ronaldinho, Inzaghi" çıktı. Beklendiği gibi çekişmeli bir maç yaşandı. Milan 36 da Filippo İnzaghi ile 1-0 öne geçti ve bu gol 84 e kadar da korundu. Almanlar tam ' eyvah ' diyecekken dakika 84 de Diego attığı golle bir ' oh ' çektirdi ama sanki Milan turu geçti gibi. Zira San Siro da büyük bir avantaja sahipler.

Zico nun takımı CSKA ise İngiltere den avantajlı ayrıldı dün gece. Herkes Aston Villa nın galibiyetini bekledi. Hatta kesin diyenler bile oldu. Ancak beklenmedik gol dakika 14 te Mavi rastalı Vagner Love dan geldi. İngilizleri şoktan uynadıran ise tanıdık Carew oldu ve maç 1-1 sonuçlandı.

Galatasaray ı da yakından ilgilendiren maç Hollanda da oynandı. Nec Nijmegen-Hamburg turunun galibi Eğer Galatasaray turu geçerse rakibi olacaktı. Ve aslında Galatasaray ın turu geçmesi halinde rakibi şimdiden belli. Hamburg... Zira Hamburg Hollanda deplasmanından 41. dakikada Trochowski, 44. dakikda Alex Silva ve 75. dakikada önümüzdeki sezon Bayern Münih ile anlaşan Hırvat yıldız Ivica Olic in golleriyle turu cebine koyup Almanya ya döndü.

Parc des Princes Stadı'nda oynanan PSG-Wolfsburg maçında ise 5 dk da Paris turu izledik dün akşam. 80. dakika ya kadar çözülmeyen maçta golleri, 80. ve 85. dakikalarda Guillaume Hoarau PSG adına kaydetti.

Dün gece Pire de benimde hiç beklemediğim bir sonuç çıktı ortaya. Olympiakos kendi sahasında ağırladığı Fransa Ligue 1'de kötü günler yaşayan Saint Etienne'e 1-3 mağlup oldu. Karaiskakis stadı'nda Yunan taraftarlar gerçekten tam anlamıyla bir şok yaşadılar. 12. dakikada Ilan 43. dakikada Geoffrey Demis ve 90. dakikada Avrupa'nın yeni gözdesi Gomis Fransızları yavaş yavaş tura taşırken Zeus un tek golü 63. dakikada penaltıdan kaptan Djordjevic'den geldi.

Karda kışta oynanan maçta Zenit-Stuttgart ı da Almanya ya eli boş gönderdi ve böylece 'Arshavin olmadan da kazanabiliriz' diye bağırdı adeta. Petrovsky Stadyumu'nda Zenit in golleri maçın 2. dakikada Huszti ve 45. dakikada gelecek sezon Bayern e gidecek olan Anatoliy Tymoschuk'tan gelirken, Stuttgart'ın sayısını 15. dakikada Mario Gomez yaptı.

Bir başka soğuk maç ise Kiev de oynandı. Kiev'in NSC Olimpiyat Stadı'nda oynanan karşılaşmada Ukrayna temsilcisi Dinamo Kiev ile İspanyol ekip Valencia ile 1-1 berabere kaldı. 2 golde Valencia dan geldi aslında. Zira İlk golü 8. dk da David Silva atarken, 62. dk da Raul Albiol kendi kalesine attığı dolle maçı 1-1 e getirdi. Fakat tabii ki avantajı yakalayan Valencia oldu. Mestella da bana göre turu ge.en taraf olacaklardır.

Portekiz li Braga ise Standard Liège'le karşılaştı. İlk yarıda Wason Renteria ve Andre Leone'nin golleriyle 2-0 öne geçen evsahibi ekip 2. yarıda da Luis Aguiar'ın golüyle iyice rahatladı ve tur için büyük avantaj elde etti. Tur Braga nın gibi gözüküyor.

Galatasaray ise aldığı sonuçla avantajlı sayılabilir. Ancak 0-0 yerine gollü bir beraberlik daha iyi olurdu tabii ki.Bordeaux, maçın büyük bir bölümünde temsilcimiz karşısında meşin yuvarlağa hakim olan takım olarak gözükse de Galatasaray'ın sahadaki mücadelesi, 3'lü savunmaya rağmen zaman zaman kendi yarı alanında gösterdiği çalışkanlık ve Bordeaux karşısında ani atakları düşünmesi Fransız ekibini oldukça zorladı. Son 15 dakika ise Bordeaux'nun atakları ve Galatasaray için maçın bitmesi için beklemesi şeklinde geçti. Bu arada maçın İsviçreli hakemi Claduio Circhetta'nın maç boyunca takdir haklarını ve yardımcı hakemlerin yanlış bayrakları da maçta ön plandaydı. Turu kimin alacağı Ali Samiyen e kalmış oldu böylece.

Danimarka temsilcisi Aab, ben dahil kimsenin beklemediği bir sonuçla Deportivo yu 3-0 yenerek turu geçti gibi. Ancak bu maçın özetini izleyemedim.

Kadıköy e doğru giden yolda Son 32 de ilk maçlar böyle bitmiş oldu.

18 Şubat 2009 Çarşamba

Futbolun Güzelliği # 4


16 Şubat 2009 Pazartesi

Milano da bir gece

Maç için herşeyim hazırdı TV karşısında. Ntvspor u hemen açtım ve heyecanın başlamasını bekledim. Aşırı derece de grip olmam moralimi bozuyordu ama olsun.

Milan ın bu maçta Kaka yı çok arayacağını düşündüm.

Maç öncesi baktım ki oyuncularda bir yeşil krampon futyası almış başını gitmiş. Saha rengarenk.

İlk dk lar pek bir şey olmadı Milano da ancak, onyedinci dakika da Stankovic in kaçırdığı pozsiyonu anlatmak için sadece '' bu kadar beklersen olacağı buydu '' demek yeterli olur sanırım. Bomboş kalan Dejan, Ambrossini nin müdahelesini bekledi adeta.

Oyun tam anlamıyla sete döndü yirminci dk dan sonra. Bu arada maçın yorumcusu F.Terim in sürekli olarak '' Milan da benim zamanımda... '' diye cümleler kurması dikkatimden kaçmadı.

Ve Dk yirmisekiz. Bir Tanrı nın eli vakası. Maicon ortaladı ve golü '' eliyle '' atan Adriano oldu. Ancak Milan defansı pozisyonda uyudu o kesin. '' Adriano eliyle attı ama ne hakemin çevresini saran oldu, ne de itişme kakışma '' Terim böyle diyordu ama, kendisinin hakemlerle giriştiği tartışmaları ve itiş kakışı unutuyordu sanırım.

Maicon un akciğerleri konusunda şüphelerim oldu maç esnasında. Gidiyor, geliyor, vuruyor, atıyor... Süper bir oyuncu.

Milan yediği golden sonra sıkıcı ve kısır bir görüntü çizdi hep. İlk yarının sonlarına doğru İnet adına gelen uzun topu Zlatan Stankovic e indirdi ve Dejan sanki kaçırdığı golün acısını çıkarırcasına sert vurdu ve golü yaptı.

İnet diğer yarıya büyük bir avantajla döndü. Ve hemen devrenin başında Adriano çok müsait pozisyonda auta gönderdi topu. Zlatan bomboştu ve kaçan pozisyon sonrası ellerini başına götürerek sitem etti.

İkinci yarının başlarında Milan gol atsın ve heyecan gelsin istedim. Bu arada maçta kullanılan Spyder kameraya da bayıldım. Harika bir alet ve Türkiye de de uygulansa gerçekten fevkalade olurdu.

Milan da Becks oyundan çıktıktan sonra, orta alanda İnter daha rahat oynamaya ve gelmeye başladı.

Altmışikinci dk da Zlatan ın içeri attığı pasta Muntari hemen vurdu ve topu uzaya gönderdi. O pozisyonda pası veren Muntari olsaydı Zlatan vurmaz, üstünden atlar ve arkadaki bomoş Adriano golü yapardı.

Dakika altmış küsürdü sanırım. Bir arkadaşım aradı o ara. Şimdi diyeceksiniz maçla ne alakası var? Alaka şu; Telefonla konuşurken Milan ın golünü kaçırmayı başardım. Ahlar Vahlara karıştı.

Ben TV ye döndüğümde Adriano çıkıp yerine Viera giriyordu. Bu değişiklikle İner savunmasının rahatlayacağını düşündüm.

Son yirmi dk da Milan bastırdı. Çok istedi ama olmadı.

Ve Derbide son düdük. Son yirmi dk haricinde üstün olan taraf hep İnter oldu. Üçü hatta dördü kaçırdılar. Milan hamle yapacak fazla oyuncusunun olmaması sıkıntısını yaşadı. Flippo da yetmedi.

Bir Milano derbisi de böyle bitmiş oldu. İnter rahat rahat kupaya gitmeye devam ediyor.

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan