7 Eylül 2013 Cumartesi

Teşekkürler Mesut Özil...


23 Ağustos 2013 Cuma

"Eşimle birbirini tamamlayan iki orta saha oyuncusuyuz..."


- Evde durumlar nasıl Xabi?

Biz [Eşini kastederek] birbirini çok iyi tamamlayan iki orta saha oyuncusuyuz...

- Real Madrid'i bir kenarda tutarsak, çok fazla saygı duyduğun isimler kimler?

Aranzábal, Idiakez, Rekarte ve De Pedro... Hyypiä onurlu, profesyonel bir model ve aynı zamanda dik duran bir adamdı. Hamann, herkesin sevdiği baş belası bir Almandı. Carragher geçilmesi son derece zor, tipik Liverpool'lu adamdı. Keza Gerrard da öyle...

- Peki Madrid?

Ben onlarla oynamadım ancak Hierro ve Redondo'ya büyük saygım var...

- Kızıl saçlı olmakla ilgili kötü bir anın var mı?

Pek sayılmaz. Sadece Farmacia de Guardia dizisindeki Guille'ye benzetirlerdi.

(Xabi Alonso'nun 16 Ağustos tarihinde El Mundo'ya verdiği röportajdan alıntıdır...)

Bazı şeyler hiç değişmez...




31 Mart 2013 Pazar

1986 UEFA Kupası şampiyonu Real Madrid. Camacho ve Santi Uana...


Fotoğraf: Getty Images, Mandatory Credit: Allsport UK /Allsport

Hugo Sanchez...


Real Madrid efsanesi Hugo Sanchez, 1997 yılındaki jübile maçında... Rakip Paris Saint-Germain.

Fotoğraf: ELECTRONIC IMAGE (Photo credit should read DOMINIQUE FAGET/AFP/Getty Images)

30 Mart 2013 Cumartesi

Hrabri Sokoli* Karadağ, 2008'de Vucinic'in attığı ilk golde başlayan yürüyüşünü Brezilya'ya doğru koşarak devam ettiriyor!


Karadağ, her konusu ile çok karışık ve bir o kadar da 'çılgın' olan Balkan tarihinin içinde çok önemli bir yere sahip. Yugoslavya'dan arta kalan altı cumhuriyetten bir tanesi. Balkan kelimesinin anlamı olan 'Sarp ve ormanlık sıradağ' cümlesinin hakkını fazlasıyla veren bir coğrafya... Zamanında Osmanlı Devleti tüm balkanlara sahip olduğunda, Karadağ tam anlamı ile üstünlük kuramadığı bir yerdi. Halkı bağımsızlığa Sırplardan daha düşkün olan Karadağlılar çok çektirmişti Osmanlı'ya... Son olarak bağımsızlığı ne kadar çok istedikleri 2006'daki refarandumda %55.5 ile ortaya çıkmıştı. Kararlılık ve istekleri ile bağımsız bir devlete sahip olan Karadağlılar şimdi de futbolda söz sahibi olmak istiyor... Klasik olarak Balkanların her metrekaresinde olduğu gibi 'Futbol' oralarda da bambaşka... Milli takımlarının lakabı olan "Hrabri Sokoli" yani " Cesur Kartallar" ın hakkını fazlasıyla vermek niyetindeler. Veriyorlar da...

Futbol Karadağ'da 1918 yılından beri oynanıyor esasında. Bu tarihten 2006'nın Haziran ayında kurulan 'Karadağ Futbol Federasyonu' na kadar Karadağ futbolu Yugoslavya ve Sırbistan-Karadağ içinde şekillendi. Karadağlı futbolcular yıllarca Boşnak, Hırvat, Makedon ve Sırp futbolcuların da yaptıkları gibi Yugoslav milli takımı için ter döktüler. Son olarak bağımsızlığa yakın kurulan Sıbistan-Karadağ milli futbol takımında 2006 Dünya Kupası'nda oynadılar. Karadağ milli takımının 2006'da şekillenmesinden önce Yugoslav futboluna en büyük katkı yapan Karadağlılar ise hiç şüphesiz Dejan Savicevic, Predrag Mijatovic, Milos Zaravic ve Zoran Filipovic... 

Karadağlıların 'futbol' adına hayallerine kavuştukları tarih 24 Mart 2007... 

Henüz bağımsızlıklarının üstünden bir yıl geçmeden başkent Podgorica'da Macaristan ile oynadıkları ilk milli futbol karşılaşmasının tarihi... Haziran 2006'da siyasi olarak kazanılan bağımsızlıktan sonra Karadağ halkı için bu maç ikinci bir bağımsızlık hikayesi. 'Cesur Kartalların' kendi bayrakları altında başlayacak olan serüvenin ilk ayağı... O maçta alınan 2-1'lik galibiyet ise hikayenin güzel bir başlangıcı. Podgorica şehir Stadyumu'nda oynanan ilk maçta tarihe geçen ve golleri atan Karadağlı; Mirko Vucinic... 

Uluslararası bir turnuvada mücadele etmenin hayalinin şekilleneceği ilk turnuva Karadağlılar için Euro 2008'di. Ancak yeni yeni yapılanmaya başlayan Karadağ Futbol Federasyonu bu turnuvanın elemelerine katılamadı. 2006 Dünya Kupası'ndan sonra ayrılan Sırbistan-Karadağ milli takımlarından Sırbistan, Karadağ'a göre daha hızlı davranmıştı ve Euro 2008 elemelerine katılabilmişti. Bunda Sırbistan-Karadağ milli takımında Sırp oyuncuların fazla oluşu da oldukça etkiliydi.

Yukarıdaki fotoğraf ise şimdilerde İngiltere önünde 2014 Dünya Kupası Elemeleri'nde lider durumda bulunan Karadağ'ın resmi bir turnuvada attığı ilk golden... 2010 Dünya Kupası Elemeleri'ne katılan Karadağ, ilk golünü 6 Ekim 2008'de Vucinic'in ayağından Bulgaristan'a karşı atmış, maç ise 2-2 sona ermişti. 

Fotoğraf: AFP PHOTO / SAVO PRELEVIC (Photo credit should read SAVO PRELEVIC/AFP/Getty Images)

*Hrabri Sokoli: Cesur Kartallar

29 Mart 2013 Cuma

Altın madenlerinin ülkesi Özbekistan, gerçek madenini Rio de Janeiro'da bulacak.


Özbekistan, şaşırtıcı bir şekilde 2014 Dünya Kupası Asya Elemeleri'nde A Grubu'nda zirvedeki yerini korumaya devam ediyor. Son oynanan maçların ardından 11 puanları var ve Güney Kore ve İran gibi takımları geride bırakmış durumdalar. Çok gol attıkları söylenemez ancak az atıp, öz kazanarak liderlik koltuğuna oturmuş durumdalar.

Oyuncuları Kazak, Rus, Çin gibi liglerde forma giyen Özbek Milli Takım'ı, 29.5 milyonluk Özbekistan'ı mutlu etmek için 2014 Dünya Kupası ve Brezilya hayallerini halen canlı tutuyor. Orta Asya'nın en fazla altın madenine sahip ülkesi olan Özbekistan, gerçek madeni de Rio'da bulacak gibi...

Fotoğraf: Sanjar Tursunov (Özbekistan) Photo credit should read KARIM JAAFAR/AFP/Getty Images

28 Mart 2013 Perşembe

"Muhammed Ali, Martin Luther King ve Nelson Mandela gibi..."


"Futbolda ırkçılık ile mücadelem, Muhammed Ali, Martin Luther King ve Nelson Mandela gibi örnek aldığım efsaneler kadar kararlı olacak..."
KP Boateng



Fotoğraf: Dean Mouhtaropoulos/Getty Images (RSC Anderlecht v AC Milan - UEFA Champions League)

27 Mart 2013 Çarşamba

Aranan Süper Kahramanlar bulundu!



26 Mart 2013 Salı

Mart kapıdan baktırır...

Amerika Birleşik Devletieri ile Kosta Rika arasında 22 Mart'ta oynanan 2014 Dünya Kupası Elemeleri maçında Colorado'da kar yağışı maçta güzel görüntüler ortaya çıkarmış. Fotoğrafı Getty Images'den Dustin Bradford çekmiş. 

"Mourinho beni aramıştı, rüya gibiydi..."

Real Madrid'in arka planda kalan ancak en önemli oyuncularından biri olan Sami Khedira, Almanya Milli Takım kampında Marca'ya keyifli bir röportaj vermiş. Tıpkı oyun tarzı gibi sakin ve güçlü görünen cevaplar veren Sami Khedira, Real Madrid'e geliş hikâyesini ilk günkü heyecan ile anlatmış.

Khedira, Real Madrid'e transferi ile ilgili olarak, "Her şey Dünya Kupası'ndan sonra aldığım bir telefonla başladı. Arayan Jose Mourinho'ydu! Bana Real Madrid için oynamamı istediğini söyledi. Benim için inanılmaz bir andı. Sonra yüz yüze konuşmak için bir araya geldik. Ne olacağından pek emin değildim ancak iki üç dakika sonra birbirimizi çok iyi anladık. Bana inanılmaz bir proje sundu ve ben de seve seve kabul ettim!" diyor.

Mesut Özil ile yediği içtiği ayrı gitmeyen Sami Khedira, Mesut'un adaptasyon sorununu kolay atlatmasında etkisi olduğunu da inkar etmiyor ve, "Biz yakın dostuz ve birbirimize yardımımız çok dokundu. Biz adeta kardeş gibiyiz. Madrid'e gelmeden önce de dostluğumuz vardı. Buna ek olarak, Mesut harika bir oyuncu" ifadelerini kullanmış.

Şampiyonlar Ligi'ndeki Galatasaray eşleşmesini de yorumlayan Sami, "Hafife almaya gerek yok. Galatasaray'ın kalitesini biliyoruz. Almanya'da Schalke 04'ü elediler ve Manchester United karşısında da çok iyi işler yaptılar. Yarı final için ilk maçta avantaja ihtiyacımız var ve onların çok kaliteli bir kadrosu var" demiş.

Soru cevap:

Tatil için en ideal yer? 
"Güneş, deniz ve plaj olan herhangi bir yer..."

Madrid'de en sevdiğin yer? 
"Retiro Park"

En sevdiğin yemek? 
"İtalyan mutfağını severim. Aynı zamanda kötü bir aşçıyım..."

En sevmediğin yönün? 
"Sabır eksikliği..."

Kahvaltıda ne yersin? 
"Portakal suyu, yumurta ve biraz ekmek"

Dövmen var mı? 
"Garip görünebilir ancak hiç yok"

Başka hangi spor dallarını seversin? 
"Tenis..."

Ne tarz müzik dinlersin? 
"R&B ve her şeyden biraz..."

Kaç tane trafik cezası aldınız? 
"Hızdan ötürü değil ancak yanlış park etmekten ötürü almıştım"

Röportajın orjinal metni: Marca
Röportajın İngilizce metni: Unamadridista
Fotoğraf: Getty Images

10 Mart 2013 Pazar

Balkan Futbolu #24 | Bulgaristan 1994


























Bulgaristan, ulusal turnuvalarda hep yüz çevrilmiş, başarıdan uzak bir takım olarak hafızalarda yer edinmiş durumda. Avrupa şampiyonalarına sadece iki kez katılan ve son üç Dünya Kupası'nda eleme turlarını sönük tamamlayan Bulgaristan denince akla halen 1994 Dünya Kupası geliyor. Barcelona formas ile yıldızlaşan Hristo Stoichkov önderliğinde 1994 Dünya Kupası'na katılma başarısını gösteren Bulgaristan için daha grup aşamalarında futbolun önde gelenleri elenmesine kesin gözle bakıyordu. Kuralar çekildiğinde Nijerya, Arjantin ve komşusu Yunanistan ile aynı yere düşen Bulgarlar, Arjantin dışında nispeten dişine göre bir kura çekmişti. 

Otoriteler, Arjantin'in kesin olarak gruptan çıkacağını ön görüyorlardı. Ancak durumun beklenenin tersi gelişeceği, Bulgaristan'ın Arjantin'i 0-2 yenmesi ile ortaya çıkmış oldu. Dallas'da 63 bin kişinin önünde oynanan maçta son demlerini yaşayan Diego Armando Maradona, Bulgarlar karşısında etkisiz kalmış, üstüne bir de Stoichkov ve Sirakov'un golleri Balkan ekibine galibiyeti getirmişti. Grubun diğer sempatik takımı Nijerya'nın da 6 puanda olması, bazı işleri karıştırsa da gruptan çıkan takımlar Nijerya ve Bulgrasitan olmuştu. 

1994 Dünya Kupası'nda Bulgaristan'ın kaderi, ikinci turda Meksika ile oynanan müthiş maçla değişmeye başlamıştı. Gruplarda elenmesi beklenen Bulgarlar ikinci turdaydı ve bu kez Aztek'ler Bulgaristan'ı kesin eleyecekti! Fakat öyle olmadı. Stoichkov, 6. dakikada takımını 0-1 öne geçirdi. Aspe, 18. dakikada beraberliği getirdi ve 120. dakikada kadar başka gol çıkmayan mücadele penaltılara kadar gitti. Seri penaltı atışlarının yıldızı ise Bulgaristan kalecisi Mihailov oldu. Tam üç penaltı atışını çıkaran kaptan, takımının da çeyrek final vizesi almasını sağladı... 

Ha elendi, ha elenecek denen Bulgaristan'ın çeyrek finaldeki rakibi Panzer'lerdi! Almanya, elbette Bulgaristan karşısında favoriydi. Normal şartlarda Almanya, yarı finale adını yazdırmıştı bile! Nitekim Giants Stadium'da, 72 bin kişinin önünde oynanan maçta Matthäus, 47. dakikada penaltı golü ile Almanya'yı 0-1 öne geçirdi. Ancak Bulgaristan için tarihi bir geri dönüş, bu andan sonra başladı. Bir sağdan bir soldan Almanya kalesine yüklenen Bulgarlar, Panzerleri 75. dakikada Stoichkov, 78. dakikada ise Letchkov ile yıkmayı başardı. Kazanan 2-1 ile Bulgaristan'dı ve bu küçük balkan milleti, 1994 Dünya Kupası'nın yarı finalistiydi. Çeyrek finale kadar Bulgaristan'a elenecek gözü ile bakan herkes, yarı finaldeki İtalya maçından önce temkinliydi. Bulgarlar, bir hayalin peşinden koşuyordu. Takım kenetlenmesi inanılmaz düzeydeydi. Ancak İtalya da harika bir disipline sahipti ve 1994'ün şampiyonluk adaylarından biriydi. Giants Stadium'da Almanya'yı dize getiren Bulgaristan, yine iyi oynamasına rağmen İtalya karşısında 'ilahi at kuyruğu' Roberto Baggio'nun gollerine engel olamadı. İlk yarı bitmeden Stoichkov bir penaltı ile takımını umutlandırdı ancak İtalya, maçın ikinci yarısında skoru koruyarak finale adını yazdıran takım oldu. Rüyanın sonuna gelen Bulgaristan, üçüncülük maçında turnuvanın diğer sempatik takımı İsveç'e 4-0 kaybetti. Ancak ABD'de düzenlenen 1994 Dünya Kupası'nda gönüllerin şampiyonu olmayı başardı... Bulgaristan 1994'ten sonra son demlerini yaşayan efsane nesli ile 1998'de de yer aldı ancak bu kez beklendiği gibi kimseyi şaşırtmayarak (!) erkenden elendi. Bir daha da böyle efsane bir nesli bir araya getirmeyi başaramadılar. 2002, 2006 ve 2010 Dünya Kupaları'na katılamadılar ve 1994 ruhunun yeniden gelip kapılarını çalmasını bekliyorlar!


Bu yazı aynı zamanda Tribün Dergi için 1.3.2013 tarihinde yazılmıştır.
Fotoğraflar: Getty Images

9 Mart 2013 Cumartesi

El Pipita, CR7, Karim...





2000'li yıllarda futbol nasıl olacak? #2 | Üstü camla kaplı stadlar yapılacak


Geleceğin futbol seyircisini evindeki televizyon ekranından çekip stada sokabilmek için stadlar daha konforlu olacaktır. Stadların üstü cam veya plastik ile kapanacak, iyi havalarda çatı kısmı açılacaktır. Bu durum üzerine yaz ve kış çim yetiştirmek mümkün olacak ve sahalar bugünkü durumundan tamamen kurtulacaktır.

Stadlara gelen seyircilerin boş vaktini değerlendirmesi için sinema ve lokanta gibi yerler olacak, maça vaktinden evvel gelen seyirciler burada kısa metrajlı futbol filmleri seyredebilecek ve boş vakitlerini değerlendirebilecektir.

Stadda bir yürüyen yazı levhası olacak ve takımları, hakemleri bu levha daha açık şekilde gösterecektir. Stadın her yeri numaralı olacak ve hiç kimse şimdi olduğu gibi ayakta maç izlemeyecektir.

Abdullah Gegiç, 1986

Kaynak: Milliyet Gazete Arşivi (http://gazetearsivi.milliyet.com.tr/)


25 Şubat 2013 Pazartesi

Deportivo La Coruna 'The Turks' & Real Madrid



Getty Images

19 Şubat 2013 Salı

Real Madrid - Manchester United





Getty Images
Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan