17 Şubat 2014 Pazartesi

'Sen ağlama, dayanamam...' Yeşil sahanın ağlayanları!


Futbol, tarih boyunca birçok göz yaşına sahne oldu. Kaybedilsin veya kazanılsın... Birçok antrenör ya da futbolcu, duygularını dışa vurarak yeşil sahalarda ağladı. Kim Roberto Baggio'nun 1994 Dünya Kupası'ndaki göz yaşlarını unutabilir?

2010 yılında oynanan Stoke City - Arsenal maçı, dramatik bir olaya sahne olmuştu. Stoke forması giyen Shawcross, bir pozisyonun ardından vatandaşı Ramsey'i sakatlamış ve ayağını kırmıştı. Shawcross, ardından sahayı ağlayarak terk etmişti. 
 
1999 Şampiyonlar Ligi finali, kolay kolay akıllardan çıkabilecek bir karşılaşma değil...

Bayern Münih, tam 'şampiyon oluyorum' derken akıl almaz bir şekilde geri dönen Manchester United, kupanın sahibi olmuştu.

Bu olaydan en çok etkilenenlerden biri de hiç şüphesiz Jancker olmuştu. Jancker, saha içinde son düdükten sonra çöküp kalmış ve teselli edilmesi uzun süre almıştı.  

Yaşayan efsane David Beckham, futbolu Paris Saint-Germain forması ile bıraktığı son maçın ardından göz yaşlarına hakim olamamıştı. 
 
Cristiano Ronaldo'nun hayatındaki en büyük travmalardan bir tanesi hiç şüphe yok ki Euro 2004 finalidir.

Ronaldo, ülkesinde düzenlenen şampiyonada finalde Yunanistan'a kaybettikten sonra saha içinde göz yaşlarını tutamamıştı. Üstelik daha çok gençti... 

1990 Dünya Kupası yarı finalinde Batı Almanya ile İngiltere kaşrılaşmış, normal süresi eşitlik ile sona eren maçta Almanlar penaltılarla 4-3 galip gelmişti.

Bu sonucun ardından efsane isim Gascoigne ise sahada göz yaşlarını tutamamıştı. Maçın ardından konuşan Gascoigne, "Bir çocukken Dünya Kupası'nda final oynamayı hayal etmiştim..." demişti. 
 
1990 Dünya Kupası, tıpkı Gascoigne gibi Maradona için de göz yaşları ile son bulmuştu. Maradona, Arjantin forması ile finalde kaybedince adeta çökmüştü. 
 
Meşhur 2005-2006 sezonu...

Galatasaray, sahasında Kayserispor ile oynarken Fenerbahçe de Denizli'de efsanevi bir karşılaşma içindeydi. Galatasaray maçı 3-0 kazanmış ve Denizli maçının bitmesini beklemeye koyulmuştu.

Fenerbahçe, Denizli'de puan kaybedince şampiyon Galatasaray olmuş, Hasan Şaş da stresli geçen dakikaların ardından duygu patlaması yaşamıştı.  

Fenerbahçe'nin 2008'de 5-2 kazandığı Bursaspor maçı, Deivid de Souza için oldukça önemli bir anıya ev sahipliği yapıyor.

Sezon öncesi yapılan hazırlık kampında ayağı kırılan, ardından annesini kaybedince dünyası bir kez daha yıkılan Deivid, son gol vuruşunu ağlara gönderince kendisini tutamadı. Carlos'a doğru koşan Deivid gözyaşına boğuldu. Tribünde kendisini izleyen eşi de gözyaşlarına engel olamadı. Deivid yaşadığı duygu yüklü anları anlatırken, "Bunlar patlama oldu. Saha içinde aklıma sürekli annem geliyordu. Yanımda olacak mı diyordum. Golü attıktan sonra kendimi tutamadım" demişti. 
 
Bu sezon başında yaşanan olay, sahalarda ender görülebilecek cinstendi. Ağustos'ta oynanan maçta Volkan Şen, sahayı göz yaşları içinde terk etmişti.

Karşılaşma devam ederken bir anda Trabzonspor tribünleri ile ağız dalaşına giren Volkan, hemen akabinde tribünden kendisine atılan 'paralar' ve kötü sözler sebebiyle göz yaşlarına hakim olamayarak oyundan çıkmak zorunda kalmıştı.  

Galatasaray'ın Fildişili sağ beki Eboue, Arsenal formasını giydiği yıllarda Wigan ile oynadıkları bir maçta gözyaşları içerisinde Arsene Wenger'e kendisini değiştirmesini işaret etmişti. Wenger, sakat ve cezalı oyuncuları çok olduğu bir anda kendisini orta sahada oynatmış, Eboue de kaptırdığı toplar nedeniyle tribünlerin gazabına uğramıştı... 
 
Milan, Napoli'ye 3-1 kaybetmişti. Maçta takımın yıldızı Mario Balotelli, teknik direktör Clarence Seedorf tarafından 73. dakikada oyundan alınmıştı. Balotelli yedek kulübesinde göz yaşlarını tutamamış, uzun bir müddet göz yaşı dökmüştü. Bunda ırkçı tezahüratların da payı vardı. Balotelli'nin bu gözyaşları, 2006 yılında Real Zaragoza maçında ağlayan Eto'o'yu hatırlatmıştı. 
 
Roberto Baggio...

1994 Dünya Kupası finali...

Seri penaltı atışlarında topu üstten dışarı vuran Baggio'nun göz yaşları, elbette unutulmazlar arasında. 

3 Şubat 2014 Pazartesi

"Ya hep beraber batarız, ya da hep beraber kurtuluruz..."


Arda Turan hakkında bu transfer döneminde daha yeni Manchester City'nin 41 milyon avroluk serbest kalma maddesini ödemeye hazır olduğu haberleri çıktı. Galatasaray'dan Atletico Madrid'e gittiği günden bu yana sahadaki futbolu ile Türkiye'nin gurur kaynağı olan Arda Turan, çıkan bu haberlerle de Avrupa'da oynayan Türk futbolcular arasında en kariyerlisi olma yolunda ilerlediğini bir kez daha göstermiş oldu.

Arda Turan, bu hafta içinde yaşadığı sakatlık sebebiyle Bilbao maçında forma giyememesine ve tedavisi olağanca hızla devam etmesine rağmen Goal Türkiye'nin sorularına yanıt verecek zamanı buldu. Manisaspor'da forma giydiği yıllar öncesi gibi efendi duruşunu hiç bozmayan Arda Turan, bizimle yaptığı bu sohbetini doğum günü olan 30 Ocak'ta gerçekleştirdi.

"BAŞARILI MIYIM? BUNA KARAR VERECEK OLAN..."

Arda Turan, Atletico Madrid ile Copa del Rey'i ve Avrupa Ligi'ni kazandı. Türk bayrağı ile Avrupa Ligi'ni kaldırması, herkesi gururlandırdı. Bu sezon ise takımı ile şampiyonluk yarışı içinde bulunan Arda, gerçekten başarılı olup olmadığı hakkında, "Şu an ne kadar başarılı olabildiğim insanların bakış açıları ile alakalı. Kimisi hiç bir şey yapmadığımı düşünür, kimisi de çok başarılı olduğumu söyleyebilir." diyerek insanların kendisi hakkında düşündüklerine çok önem verdiğini gösteriyor.

"FENERBAHÇE'Yİ DE, BEŞİKTAŞ'I DA, TRABZONSPOR'U DA TUTANLAR..."

Galatasaray'dan yetişmesine ve kariyerinin Galatasaray üzerinden şekillenmesine rağmen bu kadar sevilmesinden hiç rahatsız değil. İyi bir Galatasaraylı olan Arda, tüm Türkiye'de seviliyor olmasını, "Ben kimseye ahlaki değerlerin dışında bir davranış sergilediğimi düşünmüyorum. Hem Milli Takım formasını, hem Galatasaray ve Manisaspor formalarını ahlaklı bir şekilde terlettiğimi düşünüyorum. Herhalde olan sevginin kaynağı budur." sözleri ile açıklıyor.

"ŞİMDİ YENİ HEDEFLERİN PEŞİNDEN KOŞUYORUM"

Dün 27 yaşına giren Arda Turan, bundan tam 10 yıl önce Galatasaray A Takımı'nda kendisine şans bulmuştu. O günleri konuştuğumuz Arda, aslında 10 yıl önce de kendisini hep buralarda gördüğünü itiraf ederek, "Küçükken de aklımda hep ülkemi Avrupa'da temsil etme hayallerim vardı. Küçüklükten beri verdiğim demeçlerde hep Galatasaray ve Türkiye'yi Avrupa'da temsil etmek istediğimi söylerdim." diyor ve ekliyor:

"Artık yeni hedeflerim var. Şimdi sıra, onların peşinde koşmakta..."

Arda, Galatasaray'dan ayrıldığı yıl ile şimdiki günlerin arasında aslında pek fark olmadığını da, "Sadece, İspanya'da fikirlerimi daha iyi uygulayabilecek bir ortamı buldum. Türkiye şartlarında her söylediğinizi her istediğinizi uygulamaya geçirmeniz zor. İspanya'da her şey daha kolay ve daha rahat. Tabii fiziksel olarak, taktiksel gelişim olarak ufak tefek gelişmeler oldu; ancak onun da yıllar geçtikçe zaten olabileceğine inanıyorum." sözleriyle açıklıyor.

"FUTBOLCU OLAMAYACAĞIMI DÜŞÜNDÜĞÜM ANLAR OLDU"

Arda Turan, Galatasaray A Takımı'na ilk yükseldiğinde hemen kendini gösterme fırsatını bulamamıştı. Başarılı oyuncu, kendisinin Manisaspor'a gitmesinin, nasıl hayatının kırılma anlarından biri haline geldiğini şöyle anlattı:

"Manisaspor'a gittiğimde 'Eğer burada olmazsa futbolcu olamam' dediğim zamanlar olmuştu. Ama şükür ki böyle bir şey olmadı. Her zaman Allah inancı olan birisi olarak her zaman çalışıp devam ettim ve Allah da bana çok güzel şeyler nasip etti."

"FUTBOL BİR ŞÖLEN HAVASINDA OYNANMALI"

Gelelim İspanya'da insanların futbolu nasıl gördüğü konusunda. Ünlü yıldız, bu konu üzerinde uzun uzun düşünmüş belli ki. Nitekim konuyu açtığımız anda zaten her şeyi bir kerede anlatıverdi:

"İspanya'daki rahat yaşam, az kamp olması, futbolcuların maçtan önceki ve maçtan sonraki tavırları, futbola bir şölen olarak bakılması söyleyebileceğim şeylerden. İnsanların ailesi ile beraber maça gelip, tiyatro seyreder gibi keyif alarak sonuç ne olursa olsun eve dönmeleri çok hoş bir durum. En güzel stadyumlara da sahipler. Spora bakış açısı çok farklı. Ülkemde de olmasını istediğim şey bu." diyor ve Türkiye'yi de es geçmeyerek, "Türkiye'de olan bazı şeyler için de keşke İspanya'da da olsa' dediklerim oldu. Bu konuda Türkiye'yi de küçümsememiz gerektiğini düşünüyorum."

"80 MİLYONLUK ÜLKEYİZ. AMA..."

Söz elbette dönüp dolaşıp Türk sporuna geldiğinde Arda Turan'ın da aslında herkesle aynı düşüncelere sahip olduğunu görüyoruz. Arda, yaklaşık 80 milyonluk nüfuse sahip olan ülkesinin daha başarılı olması gerektiğine inanıyor ve, "Sistemli bir çalışma sonrasında yıllar içinde iyi bir eğitimle bir ekol oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Sürekli değişen bir jenerasyon, sürekli değişen bir eğitim sistemi ile bu olacak bir iş değil." ifadelerini kullanıyor.

Arda'ya göre "Türkiye'nin gerçekten çok çok büyük bir potansiyeli var" ama, bu potansiyelin harekete geçirilebildiğini söylemek zor. Atleticolu yıldız, 80 milyonluk Türkiye birçok spor dalında geride ve futbolda turnuvalara katılamıyor. Yine de bu konuyu daha uzun bir şekilde tartışmanın daha doğru olacağını düşünüyorum." diyor.

"BUGÜN HOCA BEN OLSAM..."

Türkiye'nin futboldaki son yıllardaki başarısızlığından konuşurken 'Peki bugün hoca sen olsan, ilk ne yaparsın?' diye sorduğumuz Arda Turan, "Şu anda Türk milli takımı olabilecek en iyi insanın elinde. Bu sebeple Fatih Terim'in planlarıyla aynı olacağını düşünüyorum." diyerek Fatih Terim'e ve ekibine olan güvenini bir kez daha gösterdi.

"BURAK YILMAZ, SELÇUK İNAN, OLCAN ADIN, GÖKHAN GÖNÜL..."

Son zamanlarda Arda Turan dışında Avrupa'da kariyer yapan bir oyuncunun bulunmaması elbette herkesin takıldığı bir konu. Bu meselede Arda'nın da fikirleri var ancak o, şu anki oyuncu tercihlerinin bunu gerektirdiğine inanıyor. Arda, "Burak Yılmaz, Selçuk İnan... Bu isimler çok önemli futbolcular. Fenerbahçe'den performansları ile Gökhan Gönül, Trabzonspor'dan Olcan Adın... Çok yetenekli arkadaşlarımız var. Hepsi de Avrupa'nın üst düzey takımlarında oynayabilirler. Ancak bu arkadaşlarımın tercihi de şu an Türkiye'de kalmaktan yana olabilir." diyerek ligin kaliteli yerli oyuncularına selam gönderiyor.

"YA HEP BERABER BATARIZ, YA DA..."

Arda Turan'a biraz da esprili olması amacıyla 'Tekneniz batmak üzere. Diego Simeone, Diego Costa ve sen kurtulmaya çalışıyorsunuz. Sadece bir kişiyi kurtaracak kadar gücün var. Tercihin kim olur?' diye sorduğumuzda, "Bizim hayatta böyle bir tercihimiz olmaz... Ya hep beraber batarız, ya da hep beraber kurtuluruz." diye gülerek cevap veriyor. Arda, 'Peki en yakın arkadaşın suç işlerse, onu ihbar eder misin?' diye sorduğumuzda ise, "Bizim arkadaşlarımız suç işlemezler. Allah korusun bir sebepten ötürü bu olursa, kendileri kendilerini ihbar ederler ve hiçbir şeyden kaçmazlar..." diyor.

"ESKİŞEHİRSPOR BÜTÜN KUPALARI..."

Eskişehir'de doğup büyümüş Oğuz Öztürk olarak Eskişehirspor'u da Arda Turan'a sormadan edemiyoruz.. Arda Turan, Eskişehirspor'un ligin iyi futbol oynayan takımlarından biri olduğunu söylerken, "Ertuğrul Sağlam da saygı duyduğum bir isim. Eskişehirspor maçlarını izlerken büyük keyif alıyorum. Doğru ve sabırlı bir sistemle Eskişehirspor'un Türkiye'deki bütün kupaları kazanacak potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum." diyor ve Es Es'in Bursaspor ile Trabzonspor'dan sonra Anadolu'dan şampiyon olabilecek güce sahip olduğunu hatırlatıyor.

"ARABALARA MERAKIM YOK... HAHAHAHA!"

Arda Turan'a kendisi hakkında sık sık çıkan 'Araba merakı' ve 'Araba koleksiyonu' haberlerini hatırlattığımızda, ilk anda "Ben değil kardeşim çok meraklı" diyip bizi şaşırtsa da, gerçekleri kahkahalarla gülerek itiraf etmesi pek zaman almadı:"Ferrari 458 kullanıyorum. Bir de Range Rover'ım var! ".

"MESSI İLE BİRBİRİMİZE BAŞARILAR DİLEDİK"

Arda Turan'a son olarak Lionel Messi ile formasını değiştirip sarıldığı o büyülü anları soruyoruz. "Messi daha önce de dediğim gibi dünya tarihinin en iyi ve en özel oyuncularından bir tanesi. Onun formasını almış olmak benim için bir onurdur. Birbirimize karşılıklı olarak başarılar diledik." diyen Arda, forma koleksiyonuna Messi'yi de eklediği için mutlu olduğunu ifade ediyor.


Fotoğraf: Getty Images
Bu röportaj aynı zamanda 30 Ocak 2014 tarihinde Goal.com Türkiye adına yapılmıştır.

2 Şubat 2014 Pazar

10 yıl... Sergio Ramos!

Jesus Navas ve Antonio Puerta ile beraber Sevilla arka bahçesiden çıkan Sergio Ramos, 1 Şubat 2004'ten bu yana tam 10 yıldır aralıksız La Liga, 9 yıldır da Real Madrid forması giyiyor...  










Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan