21 Mayıs 2011 Cumartesi

Neden Hamit Altıntop?

Neden Hamit Altıntop?

Hamit transferini coşkuyla karşılayan Real Madrid taraftarı bulmak zor olsa gerek. (Ben hariç) Astronomik ücretler karşılığında getirilen dünya yıldızlarına alışkın bir takım taraftarı için bonservis bedeli ödenmeden yapılan bir transferi açıklamak kolay olmasa gerek. (Jose Mourinho ile beraber değişen bir zihniyet söz konusu).

Ancak yüzeysel bir bakış açısından kurtulursak, transferin çok farklı boyutlarını görebiliriz. Alınan yıldızlar göz önünde alındığı zaman ismi fazla bilinmeyen ve kulübü tarafından gözden çıkarılmış bir oyuncunun Real Madrid formasını giymesine farklı anlamlar yüklemek mümkün.

Gerçek anlamda bir Hamit hayranı olan Clark Whitnery, başarılı oyuncunun yetenekleri konusunda hiçbir kuşkusu olmadığını belirtirken, "Hamit, Real'e zor olanı yapma kolaylığı sağlayabilir. Kolay futbolun oynanmasında tecrübesiyle yeni takımına yardımcı olacaktır. Basit futbolun ustaları arasında gösterilebilecek bir isimden bahsediyoruz" sözleriyle transferin önemine dikkat çekiyor.

Şundan kimsenin kuşkusu yok ki Hamit sorumluluk sahibi bir oyuncu. Bir 90 dakika içinde oyunun iki yönüne de katkı sunabilecek enerji ve yeteneklere sahip. Kontollü olmayı seven bir teknik adam olan Jose Mourinho için çok önemli bir alternatif olacağına şüphe yok.

Esneklik -daha doğru ifade etmek gerekirse çok yönlülük- Hamit'in Real Madrid'e sunacağı en büyük katkı olacak gibi görünüyor. Goal.com Almanya editörü Maxiliam Bensinger, "Doğal olarak, Hamit çok yetenekli bir oyuncu. Mükemmel ötesi bir vuruş tekniği ve muazzam bir enerjiye sahip. Uzun süredir Türkiye Milli Takımı'nda ve Lyon ile oynanan Şampiyonlar Ligi yarı finalinde orta sahanın ortasında görev aldı. Ayrıca onu orta sahanın sağında, ve savunmanın sağında görmek de mümkün. Lahm'ın çıkışlarında savunmaya da yardımcı oluyor. Bütün bunların yanı sıra, çok önemli bir defansif orta saha oyuncusu" diye özetliyor Hamit'in çok yönlülüğünü.

Real Madrid'in yukarıda bahsettiğimiz bütün mevkilerde birçok alternatifi var. Ancak bu mevkilerin birçoğunda rahatlıkla oynayabilecek esneklikte oyuncu yok.

İspanya futbolunu yakından takip eden insanlar bilirler ki yetenek kadar karakter de çok önemlidir bir oyuncuda. Real Madrid'in son iki transferi de bu yönden sınıfı çok iyi notlarla geçiyor. Özellikle Türkiye'de Hamit'in ciddi bir popülariteye sahip olduğu ve genç oyuncular için idol olarak görüldüğünü söylemek yanlış olmaz.

Real Madrid'in kötü giden sezon ardından lider özelliklere sahip yeni oyuncularla yaralarını sarabileceğini düşünmek, pek de hayalcilik olmaz. Hamit'in Bayern'den beklediği desteği alamadığını belirten Maxmilian Bensinger, "Van Gaal'in Hamit'i görmezden geldiğini biliyoruz. Hamit desteği ne teknik heyetten ne de yönetimden göremedi" diyor.

Bu transferi ciddi bir menaherlik başarısı olarak görenler de var. Hamit, Nuri ve Mesut'un menajerliklerini Reza Fezali yapıyor. Ancak bu noktada bir tehlike ortaya çıkıyor. Pedro Leon gibi nispeten yüksek bonservis bedelli ve genç bir oyuncuyu, sadece bir açıklama sonrası gözden çıkaran Mourinho, benzer bir durumda Hamit'i çok daha rahat harcayabilir.

Ancak şimdilik böyle bir durumu konuşmak için erken görünüyor. Hamit her hafta Real formasıyla sahada olmayabilir. Ancak Mourinho'nun kadro genişliği anlamında elini güçlendirecek bir yetenek olduğu yadsınamaz. İhtiyaç duyulduğunda göreve hazır bir oyuncuyu transfer etmenin mutluluğunu yaşamalı Madrid taraftarı.

Goal.com

17 Mayıs 2011 Salı

Javier Pastore gelecek sezon nerede oynayacak?

Bu yazın en çok konuşulacak isimlerinde biri kesinlikle Palermo'nun yıldızı Javier Pastore olacak. 21 yaşındaki yıldız, bu sezons ergilediği performansla Avrupa'nın devlerinin ilgisini çekmeyi başardı ve yaz aylarında da büyük bir ihtimalle Sicilya'dan ayrılacak.

Renzo Barbera'ya geldiği 2009 yılından beri her geçen gün tanınırlığı artan Pastore'nin transferindeki kesin olan tek şey ona sahip olacak olan kulübün yüksek bir bedel ödemek zorunda olduğu. Çünkü kulüp başkanı Maurizio Zamparini, yıldız oyuncu için 100 milyon avroluk fiyat biçmişti.

Heyecan verici futbolu ile dikkat çeken oyuncu şimdi tercih yapmak zorunda. Çünkü onu La Liga'dan da, Serie A'dan da Premier Lig'den de isteyen kulüpler var.

Barcelona: Pastore kartları açık oynayan bir futbolcu değil. Ama Barcelona'nın oyununa olan hayranlığını hiç bir zaman saklamadı. 2010 yıllarının sonunda Arjantinli oyuncu ile ciddi bir şekilde ilgilenmeye başlyan Katalan ekibi, Zamparini'nin isteyeceği bedeli ödeyebilecek mali güce de sahip.

Juventus: Bu yaz transfere 120 milyon avro harcayacağı iddia edilen Juventus'un hedeflerinden biri de Pastore'ye siyah beyazlı formayı giydirmek. Ancak Pastore'nin Juventus'a gidip gitmeyeceğini, Torino devi ile anılan diğer isimler gibi Luisgi Del Neri yerine kimin geleceği belirleyecek.

Manchester City: Paranın sorun olmadığı kulüplerin başında gelen Manchester City'nin zaten mart ayında Palermo'ya bir teklif sunduğu ama reddedildiği iddia edilmişti. Eğer bu transfer bu kez gerçekleşirse, Pastore kendisi gibi yükselen bir yıldız takımındaki takıma iyi uyum sağlayabilir.

AC Milan: 2010-11 sezonu Serie A şampiyonu geçtiğimiz yaz ve ara transferde bi hayli aktifti. Bu yaz da Pastore konusunda bir hayli aktif olmaları bekleniyor. Ancak teknik direktör Massimiliano Allegri, Pastore için istenilen bedelin çok yüksek olduğunu belirterek bu transferin imkansız olduğunu belirtmişti.

Palermo: Tabi ki Pastore'nin önünde Sicilya'yı terketmemek gibi bir seçenek de bulunuyor. Kulübü ile 2015 yılına kadar sözleşmesi olan yıldızı gelecek sezon Palermo forması ile izlemeye devam etmemiz de ihtimaller arasında.

Real Madrid: Pastore, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Real Madrid ve Barcelona'dan teklif almadığını açıklamıştı. Ama iki kulübün de formasını giymenin rüyasını kurduğunu saklamamıştı. Kaka'nın takımdan ayrılması durumunda, Brezilyalı oyuncunun alternatifi Arjantinli yıldız olabilir.

Roma: Yeni Amerikalı sahipleri ile transferde atağa kalkması beklenen Roma'nın Juventus'un kalecisi Gianluigi Buffon'un yanı sıra Javier Pastore ile de ilgilendiği biliniyor. Başkent ekibinin Arjantinli oytuncu için 30 milyon avroluk bir bütçe ayırdığı söyleniyor.

Goal.com

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Juventus üstündeki takımların canını yakmış. Peki ya altındakiler?


Bu sezon şampiyonluğa Milan'ın koştuğu Serie A'da ark planda kalan Juventus, geçmişi ile İtalya'nın en büyük kulüplerinden bir tanesi. Daha önce yaşadığı skandallar nedeni ile iyi günler geçiremeyen Juventus, bu sezon Serie A'nın üst sıralardaki kralı olmayı başarmış durumda.

Bu sezon Roma, Milan, Udinese, Inter, Napoli ve Lazio'nun içinde bulunduğu Serie A'nın şuanki ilk 6 sırada bulunan takımlarına karşı büyük bir başarı gösteren Juventus, bu ekiplere karşı oynadığı mücadelelerde sadece 3 kez yenildi. Genel puan durumunda ilk beşte yer alamayan Torino ekibi, ligin sadece saydığımız bu ekiplernden oluştuğunu düşündüğümüzde liderliği bir anda ele geçiriyor. Bu durumda da Juventus'un örneğin Bari gibi küçük ve güçsüz ekiplere karşı kaybettiği puanların başarısızlığın temel faktörü olduğunu da görmüş oluyoruz.

Serie A'da ilk altı sırada yer alan ekiplere karşı daha büyük bir motivasyon ile sahada yer alan Juventus, bu maçlarda gerekli puanları toplamayı başarırken, son 13 sıradaki ekiplere oldukça kolay puanlar kaybederek üst sıralardaki hedeflerinden de kopmuş oldu.

Genel puanlamada 7. sırada bulunan Juventus, bahsedilen ilk altı sıradaki rakiplerine karşı göstermiş olduğu bu motivasyon ve başarıyı eğer alt sıralardaki ekiplere karşı da gösterebilmiş olsaydı, daha üst sıralarda, hatta şampiyonluğa dahi oynayabilmesi mümkün olabilirdi. (Juventus sadece ilk 7 takımın yer aldığı puan tablosunda ilk sırada yer alıyor.)

Üst sıralardaki 6 takımdan Eylül ayında ilk olarak Udinese ile karşılaşan Juventus, rakibini deplasmanda 4-0 yenmişti. Ardından Inter ile deplasmanda 0-0 berabere kalarak yenilmeyen Juve, diğer Milano ekibi Milan'ı yine deplasmanda 2-1 yenmeyi başarmıştı.

Kasım'da Roma ile evinde 1-1 berabere kalan Juventus, 2010'un son günlerinde Lazio'yu deplasmanda yenmiş ve iki Roma ekibine de yine kaybetmemişti. Ardından Roma, Napoli ve Udinese'ye üst üste maçlar kaybeden Juventus, Inter'i bu kez yine kendi evinde mağlup etmeyi başarmıştı.

Goal.com

5 Mayıs 2011 Perşembe

Nobby Stiles & Bobby Charlton, 1968

3 Mayıs 2011 Salı

Göztepe’nin şampiyonluğunun şifreleri...



Türk futbol tarihinin köklü kulüplerinden Göztepe, 2007-2008'de amatör kümeden başlattığı mücadelesinde, gelecek sezon için Bank Asya 1. Lig'de mücadele etme hakkı kazanarak taraftarını sevince boğdu. Peki başarının sırları nelerdi?

1) Kadro Derinliği

Göztepe’nin şampiyonluk yarışında diğer rakiplerine göre şüphesiz en büyük artısı kadro derinliğiydi. 5 tecrübeli ve kaliteli stopere sahip ligde başka takım yok! Göztepe’nin kadro derinliğinin en fazla olduğu mevki ise orta saha. Bank Asya 1. Lig kalibresindeki oyunculardan kurulu Göztepe orta sahası yaş ortalaması yüksek olsa da pozisyon bilgisi, oyunu yönlendirme ve gerektiğinde oyunun temposunun düşürme işini çok iyi yaptı. Göztepe’nin kemikleşen ilk 11’inin dışında kalan futbolcuların da ne kadar kaliteli ve hazır olduğunu belirtmek açısından Perşembe günleri yapılan çift kale maçları as akımın en fazla 1-0 gibi skorlarla kazanabildiğini ekleyelim. Yedek futbolcuların da en az ilk 11’dekiler kadar hazır olması müthiş bir avantaj.

2) Tayfun Özkan & İlhan Şahin

Şampiyonluk elbette takım oyunu ile geldi lakin bazı futbolcular gösterdikleri performans ile bu şampiyonlukta kritik roller aldı. Geçen sezonu Demirspor’da geçiren ve son iki sezon baz alındığında 2. Lig’de 53 golü bulunan Tayfun Özkan kalibresinde bu ligde bir santrfor daha yok! Transfer döneminde ilk odaklanılan isim olan Tayfun Özkan geçen sezon attığı 23 gole yaklaşamasa da attığı 18 gol Göztepe’nin şampiyonluğu için kafi oldu. İlhan Şahin ise esas mevkisi ön libero olmasına rağmen Tayfun’dan sonra takımın en skorer oyuncusu. Oyunun iki yönünü de oynayabilen İlhan’in ekstra katkıları takımında başarısında kilit önemde.

3) Doğru Transfer Politikası

Beşiktaş efsanesi Ali Gültiken, yaz transfer döneminde, şampiyonluk yaşamış, ateşli tribün grubunun futbolculara hissettireceği baskıyı kaldırabilecek ve şampiyonluk için çıkılacak olan kilit maçlarda stres yapmadan soğukkanlı kalabilecek isimleri takıma kazandırma kararı aldı. Bu doğrultuda transfer edilen futbolculardan 13 tanesinin çeşitli liglerde şampiyonluk görmüş olması tesadüf değil aksine bilinçli ve son derece isabetli bir karardı. Göztepe taraftarlarının şampiyonluk baskısının iyice arttığı son maçlarda futbolcuların stresli ortamdan etkilenmeden işlerini yapmaya devam etmelerinin sebebi yaz döneminde uygulanan doğru transfer politikasıydı.

4) Ali Gültiken

Geçen sezonun ortasında Göztepe ile anlaşan Gültiken futbol takımındaki tüm yetkileri üzerine aldı. Takımdaki arkadaşlığın gelişmesi için çaba sarf eden efsane golcü bunu başardı. Güler yüzü ve kendine has gülümsemesini tüm takıma yansıtan, sürekli pozitif düşünen Gültiken’in futbol bilgisinden ziyade sezon içerisindeki krizleri yönetmedeki ustalığıdır belki de şampiyonluğun sebebi!

5) Genç yıldızlar

Emin Yalın, Raşit Sevindir, Burak Keskin ne 1992 doğumlu genç stoper Anıl Özönerli… Hepsi de yetenek sarrafı Ali Gültiken ve Özcan Kızıltan’ın keşfettiği bu oyuncular gençlikleri ile takıma dinamizm kattılar ve kariyerlerinin ilk yıllarındaki bu müthiş şampiyonluğa katkı sağladılar.

6) Yönetim Anlayışı

23 yıl aradan sonra ilk defa bir teknik direktör ile sezonu tamamlayan Göztepe’de bu istikrarı sağlayan yönetim kurulunun payı göz ardı edilemez.


(Bu yazı Sevgili dostum Hüseyin Ataş'a aittir ve Goal.com'da yayınlanmıştır)
Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan