12 Şubat 2009 Perşembe

Endülüs' te Bir Akşam

Türkiye - Fildişi Sahilleri maçını iş nedeniyle seyredemedim. Maçın özetinde Fildişi nin aynen İspanya gibi çok paslı oynadığını ve 29 Mart öncesi iyi bir test olduğunu düşündüm.

Arjantin - Fransa maçının ise ilk yarısını seyredip, Birazda İspanya- İngiltere daha cazip geldiği için ona yöneldim.

Beklenen şekilde harika bir atmosfer vardı. Ve Yirmisekiz maçtır yenilmeyen bir İspanya... Stadı ilk görünce hemen geçen yıl oynanan, Sevilla - Fenerbahçe maçı geldi aklıma. Aslında Madrid de oynanması gereken maç, Irkçı tezahüratlardan korkulması nedeniyle Sevilla ya taşındı.

İspanyol futbolcular maç öncesinde yine '' Marta '' yazılı t-shirt lerini giymeyi unutmamışlardı. Milli marşlar okunurken ilk dikkatimi çeken Rio Ferdinand'ın hırsı oldu. Sanki o an İsviçre maçında ki Alpay Özalan geldi gözümün önüne. İspanyol milli marşını bir avuç İngiliz susturmaya çalıştı ama başaramadı. Halbuki o kadar İspanyol, İngiliz marşını saygıyla dinlemişti.

Maçın ilk önemli anını İngilizler yakaladı. Agbonlahor un şutu zarif bir şekilde reklam panolarına yöneldi. Becks daha dakika on da ısınmaya başladı. Isındığı bölümde ki taraftarlar onu daha yakından görebilmek adına birden ayağa kalkıverdiler.

Yirminci dakika dan itibaren İspanyol taraftarlarının her pasta çektiği '' Oley '' ler golü getirmedi. Taraftarlar bir ara Meksika dalgası yaparken, o güzel görüntüyü İngilizler gösteriye katılmayarak bozuverdi.

Dakika otuzaltı ve İngiliz savunmasında hata... Cezayı kesen ise David Villa. Ramon Sanchez ayakta. Tribünlerde başlayan hareketlenme, sahada Villa ile devam etti. İlk yarı bitmek üzereyken sizi bilmem ama Xabi nin çektiği şutta ben topu göremedim.

Devreden Sonra oyuna girenlerden göze çarpanlar; Becks - Lampard ve İspanyol kaleci Reina idi.

Bu maçta Sergio Ramos u başka bir tarzda oynarken izledim. Daha ofansif ve daha atağa yönelik... Zaten Real de oynarken de Ramos un istediği bu...

Dakika ellibeş te Villa ve adaşı David Silva yer değiştirdiler. Bosque orta alanı güçlendirmiş oldu böylece. Zaten oyun kuramayan İngiltere nin, bu dakikadan sonra bunu başarmasının daha da zor olduğunu düşündüm. Öyle de oldu ve İngilizler bu dakikadan sonra bir türlü organize olamadılar. Matadorlar Xavi ve Silva önderliğinde maçı istedikleri gibi yönlendirdiler.

Capello çok güvendiği ve neler yapabileceğini görmek istediği Agbonlahor u maçta tutuyordu ama o, izlenecek bir şey yapmıyordu. Böyle düşünürken Beş dk sonra yerine C.Cole girdi.

İspanya nın üst üste pas yapıp maçı domine ettiği dakikalarda, bir serbest vuruş kazanıldı. Xavi nin muzunu aifyetle mideye indiren Llorente oldu. 2-0...

Golden biraz sonra bizim '' Okçu '' Xavi nin yerine oyuna girdi. Son Beş dk da ' ne yapar ' ? diye düşündüm. Bir gol atsında morali düzelsin istedim ama top bile gelmedi ayağına.

Endülüs te maç iki golle bittiğinde gördük ki işimiz kolay değil. Çok pas yapan, oyunu her daim kontrol eden, her mevkide disiplini bozmadan mücadele eden bir İspanya izledim. İçimden de '' keşke rakip İngiltere olsa '' demeden duramadım. Kendimce de maçın adamını da Xavi olarak belirledim...

0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan