3 Mart 2010 Çarşamba

Türkiye 2-0 Honduras


Hazırlık maçları neden oynanır? Yeni oyuncuları görmek için mi, yoksa yeni bir sistemi denemek için mi? Mevcut sistemi daha işler hale getirmek için mi? Bunların hepsi hazırlık maçlarının oynanma sebepleri arasında. Ama işin içine bizim milli takımımız girdiğinde her alanda olduğu gibi bu noktada da enteresanlaşıyor işler. Yukarıda saydığımız nedenlerin hepsini, her hazırlık maçında deneyen dünya üzerindeki tek milli takım bizimkisi sanırım. Bir de Liechtenstein milli takımı vardır sanırım; belki bir maçta sağ açık yerine stoper oynamak ister öğretmen abimiz.

Zaten yukarıda yaptığımız saptama ülkenin genel problemi. Bir sistemsizlik, bir kaos durumu söz konusu. İki turnuva arasında adaptasyon sürecini atlatmaya çalışıyoruz. Bu yüzden elimizi kolumuzu sallayarak gidebildiğimiz bir turnuva olmadı henüz. Şimdi de Guus Hiddink'i bekliyoruz. Eldeki malzemeden maksimum verimi alabilen bir teknik adamı. Tahminimce bu ülkedeki oyuncuların, bu oyunu pozisyon ve oyun bilgisinden ziyade hırs, heyecan, arzu, motivasyon gibi unsurlarla oynadığını fark ettiğinde, hücum etmeye doymayan, sürekli rakip alanda pres yapan bir takım yaratma gayretinde olacak. Sistemlerle ilgili sıkıntıları var oyuncularımızın. Temel oyun bilgilerinin zayıflığı her alanda sıkıntıya yol açıyor.

Rakip Honduras pek dişe dokunur bir takım değil. Biraz tempo yapınca dağıldılar. Skor avantajı sonrasında oyuncularımız da kendilerini zorlamadılar. 4-3-3 ile çıktık sahaya. Avrupa Şampiyonası başlamadan hemen önce oynamaya başladığımız, sonrasında sürekli değiştirdiğimiz, zaman zaman oynadığımız bir yapı. Bu sistemi oynayabilecek oyuncularımız var. Ancak ezbere ihtiyacı olan bir sistem bu. Başarı özneli her konuşmanın içinde “sık beraber oynamak” söylemi bulunur. Bunun algılanışı biraz yanlış bana göre. Bu söylemin destek aldığı diğer laflar şunlar: “Aralarında telepatik bir bağ oluşması”, “birbirini yakından tanımak”, “ne yapacağını bilmek”, vs. ... İşin aslı bunlar son derece ufak detaylar. Bir sistemi, o sistemin içindeki pozisyonları doğru bilmek ile alakalı bir durum bu. Sahada ne yapman gerektiğini bilmekle. Bir oyuncu kadrosunun, sürekli beraber olmaktan daha fazlasına ihtiyacı var başarılı olmak için.

Maçın genelinde de, sistemin getirdiklerini oyuncular doğru paylaştığında, tempoyu arttırdık, gol pozisyonları bulduk. Emre'nin çok formda olduğu bir dönemde, fazla oynamayan Hamit ve ağır sakatlıktan dönen Aurelio bana göre orta sahada iyi iş çıkardılar. Bu oyuncuların tamamının iyi durumda olduğu bir milli takımın hemen her sistemi iyi işleteceğine eminim. Bu oyuncular köprü oyuncular. Ön ve arka tarafın birbirinden kopmasını engelleyen, sistemleri işler kılan adamlar. Özellikle bugünün futbolunda maçı kazandıran adamlar. Özelinde haziranda evde olacak olmamızın sebebi belki de. Bugün oyunun temposu tamamen onların kontrolünde oldu. O bölgedeki ilk oyuncu değişikliğinde maçın kör dövüşüne dönmesi bunun bir göstergesi. Galatasaray'ın defans dörtlüsünü zorlayacak aksiyom üretmedi Honduras. Caner pozisyonunu yadırgamaya devam ediyor. İleride Arda'nın standart oyunu bile fazla geldi Honduras'a. Volkan Şen'in bu düzey için biraz daha tecrübeye ihtiyacı var. Avrupa'da oynayacak bir Bursa bu açığı çabucak giderir. Mevlüt bu sistemde ısrar edilmesi durumunda birinci tercih olmalı. Çok kuvvetli ve oyun bilgisi iyi. Bir forvet oyuncusunda olması gereken sürpriz özelliği de var; beklenmedik şutlar çıkarabiliyor. Tuncay ikinci yarıda girenlerin en fazla dikkat çekeni. Çok hareketli ve istekli oyununa karşın, bu kadar kötü top kullanması şaşırtıcı. Yıllardır Nuri Şahin'i seyretme isteği var bünyemde ama, Hüseyin'i bile yıllarca seyretmemize rağmen 4 senedir takımında(Dortmund-Feyenoord) sürekli oynayan bu adamı göremedik sahada. Acaba Mesut'u gördükçe “keşke” diyor mudur merak ediyorum. Hamit'in golü muhteşemdi. Emre Belözoğlu bana göre maçın en iyisiydi.

Sakatları da göz önüne alırsak 17-18 iyi oyuncu var elimizde. Volkan, Ozan gibi oyuncuların yanı sıra, İsmail Köybaşı, Abdullah, Serdar gibi isimlerin entegrasyonu ile iyi bir iskelet oluşturulabilir. Ancak bunun için belli bir sistemden ve sabit 7-8 oyuncudan vazgeçmemek şart. Oynadığımız hazırlık maçlarını yapıyı oturtmak adına oynamaya başlamalıyız artık. 2 sene içerisinde 50 tane oyuncu denemenin, herkes bir kere A Milli olsun kampanyası yapmanın bir faydası yok. Hiddink geldiğinde ne kadar kabul edilebilir seçimler yapacak bilmiyorum ama, İbrahim Toraman ve Umut Bulut'un kadroda olmayışı oldukça saçma. Performansa göre oyuncu alınıyorsa, bu iki oyuncu dururken Necip'in ne işi var orada?

---


0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan