17 Şubat 2010 Çarşamba

Porto 2-1 Arsenal


Sahaya dizilişleri, saha içi hareketleri birbirine yakın iki takım. Arsenal'in topa sahip olmayı seven, kısa, çabuk ve çok paslı sisteminin karşısında, Porto'nun dikine ayağa, çabuk pas tercih eden, tempolu ve geniş alan seven oyunu. İki takım hakkındaki bildiklerimizi, daha önceki deneyimlerimizi yan yana koyduğumuzda, açık kanaldan yayınlanan maçın bu olması canımı çok sıkmadı. Beklediğim maç olmadı ama, keyifli bir 90 dakika seyrettiğimizi düşünüyorum.

Öncelikle Arsenal'den başlayalım. 2000'lerin başından itibaren daha fazla takım oyununa döndü futbol. Oyuncular saha içinde kendilerine biçilen görevlere daha sadık, pozisyonlarına daha dikkat eder yapıda. Sivrilen oyuncular bunları en iyi seviyede yapabilenler. Genellikle kontrollü oyunlar izliyoruz. Deplasman takımlarının oyun tipleri birbirine benziyor artık. Mümkün olduğunca oyunun boyunu geniş tutup, defans çizgisini kaleye yakın tutuyor takımlar. Arkada geniş alanda yakalanmamak adına yapılmış bir seçim pek tabii. Hücumları mümkün olduğunca set oyununa getirip, karşı alanda doğru yerleşim sonrası oyun boyunu kısaltıyorlar. Arsenal'de oyunun genelinde bu görüntüdeydi. 2.dakikada Meireles'in pozisyonundan sonra, gole kadar topu ve tempoyu kontrol etme gayretinde oldular. Deplasman takımlarının bu oyunu uygulaması için gerekli etkenlerden belki de en önemlisi topa sahip olma. Özellikle Zico yönetimindeki Fenerbahçe ve Skibbe'nin Galatasaray'ı bu oyuna iyi örnekler. Yana ve geriye yapılan çok sayıda pas topa sahip olmanın yanında, oyunun temposunu ayarlamakta son derece etkili. Geniş alan oyunu rakibi açmanın ve yormanın kolay yolu. Arsenal'de skor avantajı sonrası bu pas oyunu ile rakibi pasifize etme gayretinde oldu zaman zaman. Çok yeterli değillerdi; bunda en önde oynayan Bendtner'in yetersizliğinin yanında, kötü çalışan kanatlar ve Fabregas'ın etkisizliğini neden gösterebiliriz.

Porto ise içerdeki maçlarındaki klasikleşen görüntüsü ile başladı maça. Çok hareketli, basan ve tempo yapma gayretinde olan. Ancak hem Arsenal'in hem Porto'nun pas trafiğinde ciddi hataların olması, zaman zaman oyun hızını kesti. Fabianski'nin armağan ettiği golden sonra, kontra oyuna döndü Porto ama Sol Campbell'ın hızlı cevabı durumu değiştirdi. Porto'nun bu özelliği son derece garip. Kiminle oynarsa oynasın, oyunun istediği döneminde topa sahip olarak, çok yüksek tempo yapabilen bir takımın skor bulduktan sonra bu kadar beklemesi pek anlaşılır değil. Bahsettiğimiz tempoyu maç boyunca yapamayacaklarını kabul edebiliriz. Ancak oyunun bu kadar tek yöne kayması şaşırtıcı; hatırlanırsa önceki yıl oynadıkları Fenerbahçe maçında da çabuk bulunan 2 golden sonra benzer bekleme oyununa geçmişler ve Fenerbahçe'nin golünden sonra son dakikaya kadar sıkıntı çekmişlerdi. Belki de Avrupa'nın en iyi kontraya çıkan takımlarından Porto; ama kendi sahasında mutlak suretle oyunu domine etmeli, kontrolü elinde tutmalı bana göre. Nitekim son dakikalarda gelecek bir Arsenal golü umutları orada bitirebilirdi.

Özellikle ilk yarıda tempo daha yüksekti; bu konuda hakem Hannson'un katkısı yadsınamaz. Rakip yarı alanda iki takımda zaman zaman birbirlerini eksik yakalamasına rağmen, final paslarında yapılan hatalar birçok atağın ölmesine neden oldu. Porto'nun Hulk-Varela-Falcao üçlüsünü geniş alanda kullanma çabası Arsenal'in onları daha çok göbeğe itişi ve kademeli savunması ile etkisiz hale geldi. Arsenal ise kullandığı topları Nasri ve Fabregas üzerinden etkili ataklara çevirme gayretinde olsa da, kanatların iyi çalışmaması ve Bendtner'in etkisiz oyunu ile çalışmaz hale geldi. Wenger'in biraz da sakatların durumundan kaynaklı olarak tercih ettiği yapıda, bilhassa Rosicky son derece etkisiz. Diaby'nin daha oturmuş oyununa yanında, Fabregas'ın ön tarafta fazla düz oyunu, forvet hareketsizliği ve kanatların işlemeyişi ile birleştiğinde kısır bir oyuna dönüyor. Belki garip gelecek kulağa ama, Fabregas'ı bu kadar önde kullanmazdım ben. Rosicky'nin ve Nasri'nin serbest oynarken yapabildiklerini de göz önüne aldığımızda oyunculardan bu kadar az verim almak bir hata bana göre. Porto'da ise bilhassa hızlı ataklarda beklerin pozisyon alışı, takımın tamamının onları sıfırda topla buluşturmak için gösterdiği reaksiyon dikkat çekici. İki takım arasındaki bu benzerliğin yanında, süratli ve çabuk oynama kabiliyetine sahip oyuncuları tercih etmeleri de bir başka dikkat çekici nokta.

Porto benim beklediğimin oldukça altında bir oyun oynadı. Arsenal'in geri düştükten sonra tepki verememesi, oyuncuların güvensiz görüntüsü enteresan. Maçı Porto'ya getiren gol ise hakemlik faciası. İlk başta rakibe topu verdiği için Fabianski'ye demediğimi bırakmadım. Ancak pozisyonun tekrarında görüldüğü üzere, Hannson Fabianski'ye topu vermesini söylüyor. Sonrasında ise hızlı başlayan oyun ve gelen gol. Normalde Fabianski topu verse normal karşılanacak bir pozisyon, hakem kontrolünde farklı bir hale bürünüyor bana göre. Hansson'un yediği ilk nane değil tabi bu. Belki pozisyon kuralların içindedir kontrol etmedim henüz ama, aklıma Lille-Manchester United maçı geldi. Bana göre kural falan bir kenara oyun içi bir ayıp bu. Yazılı olmayan kuralları var bu oyunun. En küçük olayda kendini yerlere atan oyuncular buna profesyonellik dese de, ben bunun hırsızlık ve sahtekarlık olduğunu düşünüyorum.

Sakatlarından birkaçı dönecek bir Arsenal'in turu geçeceğini düşünüyorum. Ancak Arsenal'in zaman zaman girdiği üretim kabızlığı da malum. Turdan bağımsız olarak şunu söylemek lazım; Arsenal'in biraz yaşlanmaya, biraz tecrübeye acil ihtiyacı var. Porto ise 2-1 sonrası izlediğimiz oyunun benzerini izletecektir bize Emirates'de. Gol yemedikçe sahada işler onlara doğru dönecek. İyi bir Hulk çok problem yaratır Arsenal'e. Maçın bana göre en önemli olayı Sol Campbell'ın golle dönüşü. Fotoğrafta ona ithafen The Guardian'dan...
000

4 YORUM:

Luigi Ferraris dedi ki...

Güzel yazı... Emirates'de turu geçen Arsenal olacaktır.

Eşref ÇEVİK dedi ki...

barbarossa da maç yazılarına her zaman rastlayamıyoruz, olunca da fevkalade oluyor :)

Can dedi ki...

Sanırım Oğuz'da tam olarak bu yüzden benden rica etti. Beğenmenize sevindim; teşekkür ederim...

aysenkavak dedi ki...

sol un golü bana 05-06 finalini hatırlattı

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan