10 Mayıs 2010 Pazartesi

Futbol fena halde hayata benzer...


“Hayat fırtınaların dinmesini beklemek değil, yağmurlar altında dans etmesini öğrenebilmektir.”

Takvimler 5 Eylül 2003’ü gösterirken, Avrupa Ümitler Şampiyonası elemeleri grup maçında Türkiye Ümit Ulusal Takımı deplasmanda Portekiz Ümit Ulusal Takımı karşısına çıktı. Maçtan 2-1 galip ayrılan Ümitler, oynadığı 7 maçta 19 puan toplayarak İngiltere’nin de yer aldığı grupta liderliğe yükseldi. Buraya kadar her şey güllük gülistanlık gibi görünse de, o maçın kadrosunda yer alan isimlere göz atıldığında, o günden bu yana geçen sürede futbolumuzda bir zamanlar geleceğin yıldızı olarak gösterilenlerin pek de parlamadıkları gerçeği, üzerinde durulması gereken.

Bu yazı, o gün, o maçta sahada yer alan kadrolar üzerinedir...

Portekiz Ümit Ulusal Takımı kadrosu: Moreira, Neves, Alves, Costa, Bosingwa, Quaresma, Tiago (Lourenço dk. 46), Postiga (Makukula dk. 83), Viana, Ronaldo.

Türkiye Ümit Ulusal Takımı kadrosu: Recep, Fatih Sonkaya, Serkan, Servet, İbrahim Toraman, Uğur İnceman, Kemal Aslan (Hüseyin Kartal dk. 87), Selçuk, Halil Altıntop (Sabri dk. 82), Hamit Altıntop, Sinan Kaloğlu (Suat Usta dk. 62)

O gün Portekiz’i yenen Ümit Ulusal Takımımızdan yalnızca Halil ve Hamit Altıntop kardeşler, günümüzde Avrupa’da pazarı olan üst düzey futbolcu durumunda. Futbol kariyerlerini ülkemizde sürdürmüş olsalardı ne olurdu bilinmez ama diğerlerinden açık ara önde oldukları ortada.

Peki ya diğerleri ...

Fatih Sonkaya – Temmuz 1981 doğumlu defans oyuncusu Beşiktaş, FC Porto, Academica (kiralık), Bursaspor, Khazar Lankaranerken derken bu sezon Erciyesspor’da. O maçtan günümüze kadar gelen sürede sekiz değişik takımda görev yaptı.

Hüseyin Kartal – 1 Ocak 1982 doğumlu forvet Sidespor’da başladığı futbol kariyerine, Ankaragücü’nde devam etti, Bir zamanlar geleceğin Hakan Şükür’ü olarak gösterilmiş olsa da bekleneni veremedi. Ankaraspor, Denizlispor, Diyabakırspor, Kasımpaşa’da şansını denedikten sonra bu sezon Göztepe’de. 

Sinan Kaloğlu – 10 Haziran 1981 doğumlu forvet Boluspor’da başladığı profosyonel futbol kariyerini önce Altay, sonra 2003-2006 sezonları arasında Beşiktaş’ta devam ettirdi. Diyarbakırspor ve Vestel Manisaspor’da kiralık oynadıktan sonra Bursaspor’da forma giydi. Günümüzde Vitesse takımında forma giyen futbolcu, tıpkı takım arkadaşları gibi hiçbir takımda kalıcı olamadı.

Selçuk Şahin – 31 Ocak 1981 doğumlu orta saha oyuncusu 2003 sezonundan beri Fenerbahçe’de forma giyiyor olsa da, düzenli olarak ilk 11 fırsatı bulamadı. Kimi zaman uzun süren sakatlık dönemleri, kimi zaman formsuzluğu beklenen çıkışı yapmasına engel oldu. 

Recep Biler – 1981 doğumlu 1.93 boyundaki kaleci 2009 sezonunun sonunda Hacettepe’nin küme düşmesinden sonra Gaziantepspor’a transfer oldu. Bekleneni veremeyenlerden...

Serkan Balcı – 1983 doğumlu çok yönlü orta saha oyuncusu. 2000-2004 sezonları arasında yıldızı Gençlerbirliği’nde parlamıştı. 2007 sezonunda Fenerbahçe’ye transfer oldu ama kısa sürdü İstanbul macerası. Günümüzde Trabzonspor’da görev yapıyor.

Servet Çetin – 1998’de Kartalspor’da başlayan futbol kariyerine, 2002-2003 sezonunda Denizlispor’da devam etti. 2003-2006 sezonları arasında Fenerbahçe’de forma giydi. Sonrasında gelen Sivasspor macerasında yakaladığı başarı onu Galatasaray’a taşıdı ama kaliteli stoper eksikliğinin kendini fazlasıyla hissettirdiği futbolumuzda, onun da inişli çıkışlı grafiği hep tartışıldı.

Kemal Aslan – 1981 doğumlu orta saha oyuncusu bir dönem Fenerbahçe forması giydi, sonrasında 7 değişik takımda görev yaptı. Bu sezon Çaykur Rizespor’da forma giyiyor.

Suat Usta – PSV Eindhoven’de başlayan futbol kariyerine Galatasaray’da devam etti. Burada yıldızı parlamayan savunma oyuncusu Konyaspor, Antalyaspor, Sakaryaspor derken soluğu Neftchi Baku PFC takımında aldı. 

Uğur İnceman – 1981 Almanya doğumlu orta saha oyuncusu Türkiye futbolunda adını Manisaspor’da duyurdu. 2008 sezonunda büyük beklentilerle Beşiktaş’a transfer oldu, ancak düzenli olarak forma şansı bulamadı. O da beklenen çıkışı yapamayanlardan.

Hikâyenin can alıcı noktası, o gün bizimkilerin karşısında sahadan yenik ayrılan Portekiz’in kadrosunda yer alan Cristiano Ronaldo’nun geçen zaman içinde müthiş parlayışı. Ders alınması gereken hikâye onun futbol kariyeri. 5 Şubat 1985 doğumlu kanat oyuncusu geçtiğimiz sezonun sonunda 80 milyon sterlin karşılığında Manchester United takımından dünya futbolunun devlerinden Real Madrid’e transfer oldu. Günümüzde sezon başına 15 milyon avro’ya yakın kazanan Portekizli futbolcu, dünya futbolunun en iyilerinden kabul ediliyor.

Yalnızca Ronaldo değil o takımdan yıldızı parlayan. 1983 doğumlu Daniel Alves Gomes günümüzde Avrupa futbolunun yükselen değerlerinden Zenit St. Petersburg formasını giyiyor. Sağ bek José Bosingwa da Silva kariyerini Chelsea’de sürdürürken, 1983 doğumlu Quaresma’da İnter’den sonra 2008 senesinde Chelsea’ye transfer oldu. Viana 2002- 2005 sezonları arasında dünyanın en kaliteli ligi olarak kabul edilen Premier Lig’de Newcastle United takımıyla yeşil sahalarda boy gösterirken, sonraları Valencia ve Osasuna formaları giydi. Kaleci Moreira ise 1999 senesinden beri Benfica’nin kalesini koruyor..

Velhasıl, o gün o sahada mücadele eden Ümit Ulusallar’ın çoğu beklenen çıkışı yapamazken, sahadan yenik ayrılan Portekizli futbolcular günümüzde futbolun önemli arenalarında boy gösteriyor.  

Onların yıldızı ışıl ışıl parlarken zaman içinde, bizim gençlerin feri erken sönüyor...

Çünkü pek çabuk havaya giriyor Türkiye futbolcusu, çabuk kapılıyor ‘yıldız oldun’ yalanına. Ümit Ulusal oldun ya, inanıyorsun gazetelerin spor sayfalarında senin hakkında yazılan birkaç şatafatlı satıra. Giydin ya bir kere o ulusal formayı, artık hep senin olacak sanıyorsun. Gaza geliyorsun belki de. Üzerine zorla iliştirilen bir hikâyenin baş aktörünün sen olduğunu sanıyorsun. O güzel film hiç bitmeyecek sanıyorsun, nasılsa başrolünde sen varsın ya.

Hele de tribünler senin adına tezahüratlara başlayınca. Henüz yirmili yaşlarda, daha oyunun başında kazandım sanıyorsun

Oysa... 

Oysa öyle kolay kazanılmıyor hayat oyunu. Kazanmak için sabır ve inanç gerekiyor. Kazanmak için, kaybetmek gerekiyor belki de en başta. 

Futbol fena halde hayata benzer zira. Fırtınaların dinmesini beklemek değil, yağmurlar altında dans etmesini öğrenebilmektir önemli olan. Kaybederken bile kazanabilmektir. Zira hayat zamanı gelince intikamını fena alır, oyunun en başında kazandığını sananlardan. Kendini yıldız sanarken bir zamanlar, bir anda kaybolup gitmiş nicelerinin yazık hikâyeleri yazılır futbol kitaplarına.

Sahi, o maçta oynamayan, ama o dönemlerin gelecek değerlerinden gösterilen Okan Koç’u hatırlayanınız var mı?

Ziya Adnan

4 YORUM:

SirEvo dedi ki...

Eline sağlık, çok güzel yazmışsın hocam. Ekşibeşiktaş'ta buna benzer bir konu vardı bugün, anateması aynı. Bizimkiler parayı gördü mü olay bitti sanıyorlar. Bir takıma gittiler mi "olduk" sanıyorlar. Sonuç hep hüsran hep hüsran. Bunun sonu nereye gidecek bilmiyorum. Kıçı kırık gruplardan çıkamıyoruz, saçma sapan takımların, bizden kat kat düşük olan takımların yer aldığı avrupa liginden anında eleniyoruz, deplasmanda man utd'ı yenip evimizde maç kazanamıyoruz. İşin sonu pek hayırlı değil...

bonaventure dedi ki...

bir şeyi atlıyorsunuz. 19 yaşına kadar bir oyuncuya mental destek vermezseniz, binlerce kişi ismini haykırınca kendisinden geçmesi kadar normal bir şey yoktur. hamit ve halil o desteği alabilmişlerdir ve bir yerlere gelebilmişlerdir.
onlardan sonra da servet ve toraman o gruptan ayrılabilecek isimlerdir. zira ikisi de gs-bjk gibi iki büyük kulüpte oynamaktalar. ayrıca bu oyunculara benzer özellikte 10 tane daha oyuncu yetişebilseydi zaten 3 büyükler ellerinde yerli stoper tutmak için bu kadar uğraşmaz u.arası oyuncu olmayı başarabilirlerdi belki de. kaldı ki servet bugün fransa şampiyonun formasını giyiyor olabilirdi ama şansızlık işte. zira toraman da en az e.frankfurt tarzı takımlarda oynayabilecek kalitede bir oyunucu.
bence bu iki ismin de en önemli özelliği sadece çalışarak bir yerlere gelebileceklerini bilmeleridir. diğerleri ise yetenekleriyle bu işi götürebileceklerini düşünmüş olabilirler 18 yaşındaki akıllarıyla.

son olarak hayatta başarılı olmayı sadece kariyer başarısına bağlamak fazla dar bir açı. suat usta hor gördüğümüz baküde servet çetinden çok daha mutlu bir yaşam sürüyor olabilir;)

steven_stiffler dedi ki...

Çok güzel tespitler,güzel bir yazı.

Bugün Ümit Milli takım hangi kaliteli futbol ülkesiyle oynuyorsa,5-6 sene sonra aynı şeyler bugün için de yazılacaktır.Türk Futbolu yerinde sayıyor.

Adsız dedi ki...

@bonaventure: ''servet bugün fransa şampiyonun formasını giyiyor olabilirdi ama şansızlık işte'' demişsin ama servet o formayı giyseydi marsilya şampiyon olamazdı :))

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan