Brolin daha 6 yaşında iken yaşıtlarından ayrılan bir yeteneğe sahipti. Sürekli kendisinden büyüklerle futbol oynuyor, kendini gösteriyordu. Daha çok gençken İsveç'te ünlü bir futbol dergisine bile çıkmayı başarmıştı Brolin. 17 yaşında Futbol Okulunda gösterdiği başarıdan sonra GIF Sundsvall ile ilk profosyonel sözleşmesini imzaladı. Dört yıl kaldı bu takımda. Daha sonra ki durağı ise Norrköping oldu. Daha çıktığı ilk maçta Göteborg'a 3 gol atmayı başardı ve bir kez daha dikkatleri üzerine çekti. İsveç milli takımı'nın hocası Nordin, ondaki yeteneği farketti ve 1990 Dünya Kupası'nda İsveç kadrosuna dahil oldu. İsveç kupada başarılı olamasa da, Brolin güzel oynamış ve Brezilya'ya bir de gol atmıştı.
İtalya'da ki Dünya Kupası'ndan sonra o ülkeden ayrılmadı Brolin. Belki de hayatının en şahane, en başarılı günlerini geçireceği Parma'ya transfer oldu. Parma'nın kilit oyuncularından birisi oluverdi hemen.
1992 yazı İsveç ve Brolin için 1990 yılında gösterdikleri kötü performansı unutturmaları adına bir fırsat niteliğindeydi. Zira 92 Avrupa Şampiyonası İsveç'te düzenlenecekti. Büyük bir başarı ile yarı finale kadar yükseldiler ancak Almanya'ya 3-2 kaybedip turnuvayı sonlandırdılar. Brolin'in İngiltere'ye attığı süper gol yıllarca hafızalardan silinmedi. Brolin'in hayranları da giderek artmaya başlamıştı.
1993 yılı Brolin'in belki de en güzel yılıydı. Parma, o ve arkadaşları ile beraber bir efsaneydi o yıllar ve Kupa Galipleri Kupası ve Süper Kupa'yı kazanmışlardı. Parma ve o altın yılını yaşıyordu. Bir yıl sonra 1994 Dünya Kupası vardı ve o yine hazır kıta bekliyordu.
İsveç 1994 Dünya Kupası'na Martin Dahlin, K.Andersson ve Brolin'li ölümcül üçlü ile katıldı. Brolin yine oynadığı futbol ile futbolseverleri büyülüyordu. Futbola ilgi duyan herkesin, birçok çocuğun idolü olmaya başlamıştı. İsveç o yıl yarı Finale kadar yükseldi. Rakipleri Brezilya oldu. İsveç çok güzel bir futbol sergiledi, Brolin'de çok çabaladı ancak son dakika da Romario'nun kafa golüne engel olamadılar ve İsveç Turnuva da 3. oldu. Brolin'de kupanın en iyi onbirinde yerini almıştı.
Brolin 1994 yılında İsveç ile çıktığı bir maçta talihsiz bir şekilde bileğini kırdı. Bu olay futboluna büyük bir darbe indirdi. O yıllar 25 yaşında olan Brolin sakatlığı atlatmıştı fakat, eskisi gibi olamamıştı bir türlü. 1995 yılında efsane Parma kadrosu içinde yine vardı ve o yıl aldığı UEFA Kupası, kazandığı son kupa olacaktı. O yılın kasım ayında İngiltere'ye, Leeds'e transfer oldu. İstikrarı yakaladığı, ''Thomas Brolin'' olduğu takımdan ayrılmak zor gelmişti ona. Sakatlığın izleri de geçmemişti bir türlü. İngiltere'ye geldiğinde fazla kiloları nedeniyle lakap bulmakta ''yetenekli''(!) olan İnglizler ona da bir lakap bulmuştu: ''Fıçı''...
İngiltere'de kaldığı ilk sezondan sonra ülkesine kiralık olarak döndü Brolin. Oradan da 1997 yılında eski takımı Parma'ya gitti. Ancak ne o eskisi gibiydi, ne de Parma eski Parma'ydı. Ancak taraftarın sevgisi yine aynı oldu Brolin'e. 1998 yılı geldiğinde Brolin için futbol yaşantısı artık bimişti.
İş hayatına atıldı Brolin futboldan sonra. Bir şirket kurdu babasıyla beraber. İsveç'te açtığı restaruantın adı Undici idi. Yani, Parma'da giydiği forma numarasına ithafen 11. Futboldan kopmak ta istemiyordu ve amatör lig de ''kalecilik'' yaptı. Ayrıca Poker turnuvalarında da boy gösteriyordu. Efsane şarkıcı Dr.Alban'ın bir klibinde oynadı daha sonra. 2005'te Larsson'un ardından İsveç'in efsane olan 2. oyuncusu seçildi.
İsveç ve Fildişi Sahilleri arasında oynanacak olan bir hazırlık maçı öncesi Drogba'ya 'İsveç futbolu hakkında ne biliyorsun?' diye sorulduğunda Drogba : '92 yazında ki Brolin'li milli takım' diyerek Brolin'in hala hafızalarda olduğunu gösteriyordu.
Thomas Brolin hep İsveç'in Altın Saçlı ve Bebek Yüzli oyuncusu olarak hatırlandı, hatırlanıyor.
0 YORUM:
Yorum Gönder