Mateja 12 Nisan 1979 Zemun doğumlu. O da futbol oynamaya çocukluk yıllarında başladı. Futbola başladığı yıllarda sol ayağını güçlendirmek için sağ ayağını bilerek kırdığı söylentileri dolaşıp durdu. Onu ilk farkeden Sartid kulübü oldu. Orada ki performansı ( 17 maç 9 gol ) o yıllar oyuncu avlama uzmanı olan Partizan tarafından hemen keşvedildi. Partizan'ın dikkatini çeken ilk şey onun daha ozamanlar bitirici vuruşları ve topu kavrayışı oldu. Kezman çocukluğunda Partizan'da oynamayı hayal ediyordu ve koyu bir Partizan taraftarıydı. Hayalleri gerçek olmuştu. Sevdiği Partizan formasını sırtına geçirdiğinde daha çok gençti. Orada da 43 gol atmayı başardı 2 sezonda.
Partizan'daki başarısı birçok kulübün dikkatini çekti Mateja'nın. PSV ve Ajax bunlardan sadece 2 tanesiydi ve Kezman PSV'yi tercih etti. Hollanda Ligi her zaman büyük golcülerin yetiştiği bir lig olmuştu ve Kezman'da oraya gitmişti. Hollanda'ya çok çabuk uyum sağladı. Bitiriciliği, topu kavrayışı ve hırsı tavan yaptı burada. İlk sezonunda 48 maça çıktı ve 31 gol attı. PSV taraftarları Robben'le kurduğu müthiş bir oyun nedeniyle Robben'e Robin ona da Batman lakabını taktı. Batman golleri sıraladıkça Avrupa'nında dikkatini iyiden iyiye çekmeye başlamıştı. 4 sezonda çıktığı yaklaşık 150 maçta 116 gol atmayı başardı. Batman PSV'de rekorları alt üst ederek bir efsane olmuştu. 2003 yılında UEFA tarafından altın ayakkabı ile ödüllendirildi. PSV'de durum onun için şuydu aslında; Solunda Robben, sağında Rommedahl, yanında Vennegoor of Hesselink ve arkasında Van Bommel vardı. Bu oyun şablonunda herkes Kezman'a oynuyordu ve çok iyi bir uyum yakalamışlardı. Herkes birbirini seviyordu. Kezman'ın babası gibi gördüğü Hiddink ise teknik direktörleriydi. Golcülüğünü ispatlayan Kezman'ın daha büyük bir kulübe transfer olma zaman gelmişti.
Batman'ın yeni takımı Jose Mourinho'lu Chelsea oldu. PSV'den takım arkadaşı ve mükemmel uyumlu olduğu Robben'de oradaydı. Herkes Kezman'dan gollerine devam etmesini bekliyordu. Kezman ise daha zor bir lig olan Premier Lig'de kendisini ispatlamak zorundaydı. Mourinho ile arası iyiydi. Takımda ki arkadaşlarıyla arasında pek bir problemde yoktu. Mourinho ona hep güveniyordu ve çoğu maçta oynadı. 37 maça çıktı ve 7 gol attı. Ama Londra'dan ayrılışının nedeni farklı oldu Batman'in. O bir Akdeniz insanıydı kendi değimiyle Londra'nın kasvetli havasına bir türlü alışamamıştı. Çocukları sık sık hasta oluyordu. Chelsea'de de bir şampiyonluk kazandı ve İspanya'dan gelen cazip teklif sonrası oradan ayrıldı.
Kendisi sık sık Akdeniz insanı olduğunu söyleyen Kezman, Atletico Madrid'e transfer oldu 2004-2005 sezonunun sonunda. Genç yetenek Fernando Torres'in partneri olmuştu. İspanya'ya alışmış görünüyordu. Bir futbolcunun en verimli zamanlarından birinde transfer olmuştu Madrid'e. PSV'deki mükemmel performans ve Chelsea'den gelen yıldız oyuncu profiliyle oynadı İspanya'da. 33 maça çıktı ve 10 gol kaydetti. Madrid'de sevilen biri olmuştu. Hırsı ve mücadeleci yapısı hep takdir topladı İspanya'da. Sözleşmesi devam ederken 2006 yılında 100. yılını kutlayan ve bol yıldızlı bir takım oluşturmak isteyen bir kulüpi Kezman'ı almak için Atletico'nun kapısını çaldı.
Bu kulüp Fenerbahçe'ydi. Her konuda anlaşma sağlandı ve Batman'in yeni durağı İstanbul oldu. Her transfer gibi omuzlarda karşılandı Kezman. Türkiye'ye geldiğinde adının 'Kezman' olarak değil de 'Kejman' olarak telafuz edilidği öğrenildi birçok kişi tarafından. Daha Türkiye'ye gelir gelmez basın toplantısında ona Hakan Şükür'ü bilip bilmediği soruldu. Verdiği cevap ise daha o andan itibaren Fenerbahçeli taraftarların gönlünde yer etmesine neden oldu. '' Evet onu tanıyorum ama bizim takımda olmadığı için bir önemi yok...'' Hırsı ve mücadeleci yapısnı İstanbul'da da sürdürdü. Fenerbahçe'nin 100. yılda kazandığı şampiyonlukta attığı gollerle katkısı büyük oldu. Az ama öz attı. Fenerbahçe'deki tek sorunu tek forvetli sistem oldu. Çünkü o çift forvetli sisteme alışkındı. İlk sezonunda 33 maçta 11 gol attı Batman. Galatasaray'a attığı gol ile daha da sevildi.
Kezman İstanbul'da hiç olmadığı kadar mutlu oldu. İstanbul'un atmosferi tam ona göreydi. Ailesi de çok mutluydu. İstanbul Belgrad'a 1 saat mesafedeydi ve vizeye de gerek yoktu. Gece hayatını hiç bir zaman sevmedi ve sürekli ailesiyle vakit geçirdi. Süper Lig'de oynamadan önce bu kadar kaliteli stadların ve takımların olduğunu bilmediğini söyledi. Bir röportajında şunları söyledi Kezman : ''Burada takımlar İtalya'daki katenaçyo sistemiyle oynuyor gibi. Hep savunma öncelikli.'' Fenerbahçe'de bazen pas alamadığı için sorunlar yaşasa da genel olarak hep sevilen biri oldu Kezman. 2007-2008 Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe'nin başarısında da rol üstelndi. Fakat sezon sonu Lig de şampiyonluk kaçtı ve takımdan gitmesi gerektiği düşünüldü. Son sezonunda 35 maçta 18 gol attı Batman.
Şimdi ki durağı ise kendisinin 'hayallerimin şehri' dediği Paris Batman'in. 2008 yılının başında PSG 'ye kiralık olarak imza attı ancak ' Hayallerinin şehri' nde pek mutlu değil Mateja. . Bunun nedeni gol ortalamsının biraz düşük olması ve bir maçtan sonra oyundan alınırken formasını çıkarıp yere atması. Şuan halen PSG'de ve Fenerbahçe'nin futbolcusu. Kendi değimiyle Fenerbahçe'ye dönme ihtimali binde bir ama hayat ne gösterir bilinmez. Şuana kadar 22 maça çıktı ve 8 gol kaydetti
Batman'in PSV günlerini özlediği kesin. Kezman hep futbol sahalarında ki gösterdiği hırsla ve tempoyla hatırlanacaktır. Herkes birşeyler söylüyor ama 'kendi' olduğu zamanlarda bitiricilikte hala çok iyi olduğu kesin... Bakalım zaman Batman'e neler gösterecek...
1 YORUM:
Kezman gerçektende iyi bir futbolcu zaten kariyeride bunu ispatlıyor ... İnşallah geri döner.
Yorum Gönder