21 Ekim 2010 Perşembe

Manchester City şehrin kazanan takımı olabilecek mi?



Manchetser şehrinin mavi yakasını temsil eden Manchester City, daha önce hiçbir sezona 2010-2011'den önceki gibi büyük beklentilerle girmemişti. Yapılan transferler, verilen sözler, beslenen büyük umutlar... Bunların hepsi kocaman bir hayal kırıklığı mı getirecek, yoksa Manchester City büyük bir başarı öyküsünün altına imzasını mı atacak?

Öncelikle Manchester City için söylenmesi gereken 'şampiyonluk' kelimesi ile aynı cümle içinde geçmelerinin bile başlı başına bir ilerleme olduğu. Eski başkan Peter Swales, takımın adını şampiyonluk kelimesi içinde kullandığında tarihler 1990'ı gösteriyordu. O andan itibaren 10 adet teknik direktör ve 11 Manchester United şampiyonluğu geçti ancak City istediğini hala istediklerini alamadı. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden 'playboy antrenör' Malcolm Allison'ın 70'lerde yarattığı efsane takım ile yaşamaya devam ettiler. 

City taraftarları şampiyonluğun ne kadar heyecan verici olduğunun da farkında. Heyecan ile birlikte yaşadıkları sabırsızlıkta işin tuzu biberi. Verilen umutlar bazen öyle bir seviyeye geliyor ki, sezon sonu dördüncü olan bir Manchester City taraftarını tam olarak memnun etmiş sayılmayabilir. Taraftarlar özellikle bu sezon için en kötü ihtimalle ilk dört içinde olması gerektiğine inanıyorlar. 1993 ve 2007'deki Federasyon Kupası, 2009'daki UEFA Kupası ve geçen sezonki Carling Cup'ın hep yarı yolda kalması taraftarı endişelendiren bir konu.



Adebayor... Gol yollarında City'nin en etkili silahı durumunda

Yapılan herşey City'nin başarısı için ancak bu karşı taraftan, yanı ManU taraftarı tarafından gülünç bir durum olarak adlandırılıyor. Ancak Manchester United taraftarının unutmaması gereke şey kendi kulüplerinin de içinde bulunduğu sorunlar bütünü. Glazer'ler kulübün borç batağı ile çabalayadursun, City Şeyh Mansour'un kaynaklarını en iyi şekliyle kullanmaya devam ediyor. Manchester City için kupasız geçen onca sezonun intikamını almak için her yol mübah...

City, şimdilerde Mercer ve Malcolm Allison'ın oluşturduğu yıllar önceki takımdan 38 yıl sonra tünelin ucunda ışığı görmek üzere.

Peki City için yolunu değiştirme çabaları nasıl başladı? İlk deneme başarısız olan Thaksin Shinawatra'ydı. Taylandlı iş adamı kulübü 2007'de satın alıp başına da eski İngiltere menajeri Sven-Goran Eriksson'u getirip herkesi umutlandırmıtı ancak kulübü elden çıkarmak istemesi sadece 1 yılını aldı. Shinawatra kulübü satmak için en uygun kişiyi Orta Doğu'da bulmuştu. Futbol romantikleri tarafından pek sevilmese de City'nin Şeyh Mansour'un eline geçmesi takımın rahat bir nefes almasını sağlamıştı.

Mansour ilk iş olarak şimdilerde Milan'da oynayan Robinho'yu rekor bir ücretle transfer etti ve takımın kontrolünü eline geçirdi. Toure, Silva, Boateng, Kolarov, Balotelli ve Milner'e harcanan transfer ücretleri Abramovich'in Chelsea'yi aldığı ilk sezonda harcadığı parayı oldukça geçti. Manchester medyası bu konu ile ilgili Şeyh'in takımı kullandığını söylese de Teknik Direktör Roberto Mancini, bunu gayet normal bulduğunu ve kısa süre zarfında Chelsea, Real Madrid gibi takımların seviyesine ulaşmanın yolunun bu olduğunu söylüyor. Haklı olabilir... City'nin acele etmesinin ardındaki bir nedende UEFA'nın önümüzdeki yıllarda getirmeyi planladığı transfer kotası.

Yapılan transferler ve yatırımların ardından takımın bu sezon direk olarak Şampiyonlar Ligi'ne gitmesi zaman zaman zarar eden kasanın dolması için çok büyük bir fırsat. Geçen sezon buna çok yaklaşmışlardı ancak Tottenham 4. olarak bu bileti kapan takım olmuştu.

Fazlasyıla umutlu olan 'İtalyan Beyfendisi' Roberto Mancini, taraftarların bu sezon çok mutlu olacağını söylüyor. Bu durumda sadece bekleyip görmek gerekiyor. Yıllardır Manchester United'ın arkasında kalarak 'kaybeden' takım olan City, yıllar sonra kazanma sırasının kendisine geçmesini bekliyor...



0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan