***
Gençliğinde günde 3 litre kola içen, Ternana'da bir butik sahibi olan, hakemleri dövmeye yeltenecek kadar asabi, bir hastaneye ambulans alacak kadar yardımsever, ve rahatlıkla 'evet, faşistim ne var?' diyebilen, 'en çılgın 100 futbolcu' listesinde zirveye oynayan bir adam...
***
Onun futbolcuların içinde en hırslı isimlerden biri olduğu aşikar. Bazen hayat şartları veya yaşananlar insanı hırslı yapar fakat o çocukluğundan beri böyle olduğunu söylüyor. Rahatsız olduğunda hemen söyleyen bir yapısı var ve bu konu hakkında çok da güzel bir sözün sahibi : 'Rahatsız edici gerçek, rahatlatıcı yalandan iyidir'... O, bir ailesi olduktan ve kızları büyümeye başladıktan sonra bu hırçınlıklarından biraz uzak kalsa da eğer sakinleşmek Di Canio'nun düşünmesine engel olacaksa sanırım bunu yapmaz...
***
Di Canio'nun çocukluğundan beri aynı olduğunu yazdık bir paragraf önce. 12 yaşında iken kardeşinin bisikletini çalıp ve onu satıp parayı yemesi de bunun bir kanıtı. O parayı arkadaşları ile harcar Di Canio ve hayatının en güzel günlerinden biri olduğunu söyler. Şeker ve dondurma yedikleri yerleri, video oyunu oynadıkları dükkanları asla unutmaz... O gün için Robin Hood'luk yapmak mutlu etmişti belki de Di Canio'yu.
***
Di Canio'nın hırçınlıkları arasında en unutulmayanı şüphe yok ki hakem Paul Alcock'u itip düşürdüğü andır. Fakat Di Canio bu kadar hafif bir ittirme ile onun yere nasıl düştüğünü hala anlamadığını söyler. Tabi bir hakem tüm kararları sizin aleyhinize de verse onu itmek yanlış, tabii küfür etmezseniz... Di Canio o anda itmek yerine küfür etmediği için biraz pişman... Pozisyonun devamında ise yanına gelen rakip oyuncu Nigel Winterburn'ude unutmamak gerek. Di Canio hakemi ittirip oyundan çıkarken yanına gelen ve birşeyler söyleyen Nigel'i korkak olarak adlandırıyor ve o anı şöyle anlatıyor :' Ben çıkarken yanımda yürüyüp kabadayılık taslıyordu. Vurma taklidi yaptım karı gibi kaçtı. Saha boyunca yanında koşup sokak kavgası yapmak istemedim. Benden daha hızlıydı zaten. Unutmdan, artık çok yakın arkadaşız!'...
***
Di Canio Trapattoni'yi itti, Capello'nun üstüne yürüdü ve şimdi unuttuğum başka antrenörlerle de kavga etti. Peki o anlarda sorun kimdeydi? Aslında bu olanların nedenleri Di Canio'nun düşüncelerini açıkça söylemesi. Di Canio takımın bir parçası iken sözlerini asla esirgemeyen bir yapıdaydı. Bu yüzden bazen başı derde girebiliyordu. Fakat belki de Di Canio'yu iyi bir futbolcu yapan bu kavgalar, kim bilir?
***
Di Canio'ya söz gelince bir Roma derbisinde verdiği nazi ya da Roma selamından bahsetmeden yazıyı bitirmemize imkan yok. Di Canio'nun o selamı onunla aynı düşünceden insanlara yaptığından hiç şüphe yok. Ve Di Canio'da kendisini 'demokrasi var' diyerek savunuyor. Ve ekliyor : 'Düzenli bir yaşantım ve iyi bir ailem var. Kırmızı ışıkta duruyorum, vergi veriyorum, yere tükürmüyorum. Irkçılık hiç yapmadım. O zaman neden galibiyet kutlamamı lanet olsaı bir Roma selamı ile yapamıyorum!?'...
5 YORUM:
hahah adamım ya!
zaten west ham efsanesi olmasından kaynaklı bir aşkta var ona karşı..
Dİ CANİO!
Bu herifi sevmem ama yeni temanız hoş olmuş. O maksatla geldim. :D
@ SirEvo, teşekkürler
seviyorum Paolo'yu :)
faşistler sevilir türkiye'de. kan çeker. şaşırtıcı değil yani.
Yorum Gönder