... Finalde ABD ilk yarıyı 2-0 önde kapatmıştı, fakat Brezilya son dakikalarda maçı çevirerek 3-2 almasını bilmişti. Son düdük çaldı, Brezilya Milli Takımı futbolcuları yedekler ve teknik heyetle birlikte saha ortasına gelerek bir çember oluşturdular. Sonra da hep birlikte kazandıkları için Tanrı'ya dua ettiler, şükrettiler. Futbolcuların bir çoğu formasının altına ' I love Jesus' (İsa'yı seviyorum) yazılı tişörtler giymişti. Dua sırasında da bu tişörtler vardı üzerlerinde. İşte bu an maçta yaşanan bütün güzelliklerin, oynanan futbolun, Amerikan Rüyası'nın, sambacıların futbol dersinin önüne geçmişti... Sonrasında FIFA çok ağır bir dil ile bu işin başını çeken Kaka'yı ve Brezilya milli takımını uyarmıştı.
***
Şimdi aynı olayı Türk milli takımı için bir düşünelim. Brezilya milli takımı gibi sahanın ortasında dua eden bir Türk milli takımından sonra kesinlikle şu manşetin çıkacağı bir kesin 'İrtica'... Bununla beraber Çağdaş(!) değerler zarar görür, gazete ve televizyonlar bu işin arkasındaki örgütlenmeyi ortaya çıkarmak için en gizli kaynaklarından ulaşacakları haberleri 'Son dakika', 'Flaş gelişme' başlıklarıyla okuruna, izleyicisine ulaştırmak için yarışırdı. Teknik heyetin ve futbolcuların aldıkları ücretler gündeme getirilir, aile yaşamları, ramazanda oruç tutup tutmadıkları masaya yatırılırdı.
***
Yukarıdaki paragraf biraz abartı elbet. Ancak daha önce buralarda futbolcuların tek başlarına yaptıkları dualar, ramazan ayında tuttukları oruçlar, yaptıkları ibadetler sorun olmuştu.
***
2001-2002 sezonunda Gaziantepspor'da yaşanmıştı buna benzer bir hadise. Bazı futbolcuların namaz kılması onların kadro dışı kalmalarına neden olmuştu. Haber manşetlerde 'Futbolda irticai faaliyet' olarak dile getirilmişti. Peki bu isimler kimlerdi? Gaziantepspor'un Göztepe ile oynayacağı maçtan önce Hasan Özer, Mert Korkmaz ve Ömer Çatkıç'ın stadın kazan dairesinde namaz kılmaları 'bardağı taşıran son damla' olmuştu. Hatta Celal Doğan çok açık konuşmuş ve 'benim olduğum yerde irticai faaliyet olamaz' demişti. Neticesinde Mert Korkmaz Malatyaspor'a, Hasan Özer Çaykur Rize'ye gönderilmiş, Ömer ise kadro dışı kalmıştı. Yine buna benzer bir şekilde cuma saatinde idman yapmak istemeyen Cem Beceren önce kadro dışı kalmış, daha sonra Celal Doğan tarafından Trabzonspor'a gönderilmişti.
***
Sevilla'lı Kanute'nin attığı goller sonrası secdeye gitmesi yada Kaka'nın ne kadar dindar bir Katolik olduğunu söylemesi ve ibadetlerini aksatmadan yerine getirdiğini ifade etmesi dünyanın hiçbir ülkesinde sorun olmaz. Hatta gerek yöneticilerinden gerekse taraftarlardan takdir görür alkış alır. Çünkü dindar bir futbolcu işini daha iyi yapar, daha disiplinli olur onların gözünde. Nou Camp'ın çıkış tünelinde ufak bir kilisenin olduğu da biliniyor. Ancak bizde zaman zaman bir sorun yaratan bir durumdur maalesef bu...
5 YORUM:
Semih Şentürk'ten Hırvatistan maçından sonra topa vuruş anını anlatması istendi, O da şöyle dedi: "Allah ne verdiyse vurdum valla."
Birkaç dakika sonra Damat'ın gazetesinin internet sitesinde şöyle yazıyordu:
"FLAŞ! 'Allah'ın verdiği güçle vurdum' dedi!"
Bu boyutta işte ülkemizdeki durum.
Bu memlekette laiklik hep yanlış anlaşılıyor. Laiklik; din ve inançta herkesin inandığı gibi davranmasıdır. İsteyen "ben ateistim, hiçbir kutsala inanmıyorum" diyebilir... Ama "ben Elhamdülillah Müslümanım, dinimin gerekleri neyse yerine getiririm" diyen insana "irticacı" damgası vuran insan esas yobazdır...
aha bende yazmıştım böyle bi yazı:)
Aha pişti o zaman Anıl :)
pişti dedin de sömestrda bişiler yapmak lazım.
Yorum Gönder