28 Kasım 2010 Pazar

Terazinin iki kefesi; Real Madrid ve Barcelona. Biri yoksa, diğeri de yok...



Real Madrid ve Barcelona... Birbirini tamamlayan bir ezeli rekabet onlarınki. Her iki takımda biri olmadan diğerinin olamayacağının farkında. Her iki takımda birbirinin çok güçlü olmasını diliyor. Çünkü taraflardan biri kötü olursa rekabetten söz edilemiyor.

İki takımda La Liga'da dolu dizgin gidiyorlar. Bu iki takım birbirlerinin pan zehirleri. Çünkü herkes gördü ki artık bu iki takımı durdurabilecek sadece birbirleri...

Real Madrid'in başarılarında büyük rol sahibi olan Fransız Zinedine Zidane, son yıllara Barcelona'nın üstün olduğu rekabette rakiplerini övmeden edemiyor. Üçleme yapmayı başarmış olan Barca Katalanları sevince boğarken Real Madridlileri ise kendine hayran bıraktırmıştı. Yıllardır devam eden rekabet en son 2009-2010 sezonunda yine Barcelona lehine sonlandı fakat sıcak esinti hiçbir zaman durmayacak.

Durum her zaman bir ülkeyi ikiye bölen benzersiz bir rekat olmayı başardı. Barcelona ve Real Madrid, her biri yüzbinlerce üyesi olan ve her konuda birbirlerini alt etmeye çalışan devler. O kadar büyük ki, iki kulüp İspanya Futbolunun son 50 yılına damga vurmayı başardı. Bu iki takım son 23 şampiyonluğun 21'inin sahibi oldular ve bu durum gelecekte de değişeceğe benzemiyor. Tıpkı Real Madrid'in eski başkanı Ramon Calderon'un da söylediği gibi, Barcelona ve Real Madrid hata yaptıklarında yeni bir şampiyon bizlere merhaba diyecektir. Fakat bu şampiyon çıksa dahi 2000 yılındaki Deportivo La Coruna örneğindeki gibi arka planda kalacaktır.

Barca - Madrid rekabeti kesinlikle bir futbol karşılaşmasından çok öte. Öncelikle Barca açısından rekabeti kavrayabilmek adına Katalan meselesini kesinlikle kavramak gerekiyor. Dünya üzerinde hiçbir maç bir ülkenin bir bölgeye karşı geldiği gibi politik bir anlam kazanamadı.

Bu durumu en iyi açıklayan ik söz, Bobby Robson'a ait. Efsane isim Robson, "Katalunya bir ülkedir. Barca'da onun ordusu..." diyerek herşeyi özetlemiştir. Barcelona'nın teknik direktörü Pep Guardiola ise yapılan bir hakem hatasının ardından hakemi "Bir ülkenin onuru ile oynamak" ile suçlamıştı. Elbette bu ülke İspanya değildi...

Real Madrid'in kimlği Barcelona'dan çok farklı. Madrid ekibi için en önemli şey kesinlikle sayılar. Santiago Bernabeu'nun girişinde yazan "Kupaların sayısı kimin büyük olduğunu anlatır" yazısı Real Madridi için Barcelona ile olan rekabetin bir özeti. Barcelona'nın Şampiyonlar Ligi'nde son yıllarda yakaladığı başarılara misilleme olarak kazanılan 9 kupanın gösterilmesi gayet doğal bir durum. Barcelona ise bu duruma alınan 9 kupanın 6'sının siyah beyaz yıllarda geldiğini söyleyerek hemen misilleme yapıyor. Katalunya'da bazı kesimler işi abartarak Real Madrid'in başarısız olmasını Barcelona'nın kazanmasına dahi yeğliyor.

Geçmişte yaşanan ne varsa her maçtan önce nefretin daha da artmasına neden oluyor. Bu nefret elbette sahaya atılan bir domuz kafasından ibaret değil. Aslında bu rekabeti 'savaş' olarak nitelendirmekte hiç yanlış olmayacaktır. En doğru cümle ise belki de Real Madrid ve Barcelona'nın bir terazinin iki tarafı olduğu... Birbirlerini dengeleyen iki takım... Burada iki takımın birbirlerinin başarılarına ihtiyaç duydukları sonucu rahatlıkla ortaya çıkıyor. Barcelona'nın kendini kanıtlaması için güçlü bir Real Madrid'e, Real Madrid'in kendini kanıtlaması için güçlü bir Barcelona'ya ihtiyacı var. Real Madrid cephesi geçmiş yıllarca Barcelona'nın kötü günler geçirdiği dönemde rekabetin kötüye gittiğini dahi savunmuştu. Her iki tarafın kazandığı başarılar birbirlerini teşvik ediyor. Burada en güzel sözü, Real Madrid başkanı Florentino Perez dile getiriyor; "Eğer Barcelona olmasaydı, onları biz yaratırdık..." Real Madrid'in son iki sezoniçinde yeniden yapılanmasını da Barcelona'nın kazandığı başarılara bağlamak bu bağlamda gayet mümkün oluyor. Belki Real Madrid'in geçirdiği değişim yadırgandı ancak mutlaka bir adım atılması gerekiyordu.


Geçmişte bu durum için Real Madrid'in Di Stefano transferi bizleri selamlıyor. O yıllar Barca'nın yıllarıydı ancak Di Stefano'nun Real Madrid'e gelişi herşeyi değştirmişti. Real Madrid o dönene kadar 20 yıl boyunca şampiyon olamamıştı ancak Di Stefano sayesinde 11 defa kupayı kaldırdı. Rekabette adı sıkça duyulan Şampiyon Kulüpler Kupaları'da yine aynı dönemin başarısı.

Johan Cruyff Barcelona'ya ayağını attığında ise kulüp 14 yılın ardından 1973 yılında şampiyon olmuştu. Bu şampiyonluk 15 yıl sonra Teknik Direktör olarak başarı olarak değil ancak ideoloji olarak takıma çok şey verecek olan Cruyff'un efsane olmasını sağlamıştı. Ardından şampiyonluk yaşanmadan geçen 8 yıla Arjantinli yıldız Maradona'nın bir son vermesi tüm takım tarafından beklendi ancak bu hasret Venables ve Archibald tarafından sona erdirildi. Sonrası ise malum; Ronaldinho, Messi...

1986 ve 1990 yılları arasında Butregueno ve arkadaşları Real Madrid'e altın dönemlerinden birini yaşattılar. Bu dönemlerde 5 şampiyonluk yaşandı. Ardından Cruyff'un teknik direktör olduğu dönemdeki başarılar geldi ve Real Madrid bu dönemde Barca'dan Laudrup'u alarak büyük sükse yarattı. Bir önceki sezon Barcelona'ya 5-0 kaybeden Real Madrid, 1995'teki derbiyi 5-0 kazanarak böylece rövanşıda almış oluyordu.

İki takımında birbirinden fazlasıyla çekindikleri kesin. Real Madrid'in Barcelona'ya göre daha rahat bir konumda olduğunu söyleyebiliriz. Bunun nedeni Barcelona'nın üzerinde oluşan siyasi baskı. Tüm bunlara rağman Barcelona'nın Real Madrid'e göre daha sistemli olduğu apaçık ortada. Barcelona'da güzel bir sistem varken bu Real Madrid'de biraz farklı. Bu konuyla ilgili bir atışmada eski Barca başkanı Laporta, kendilerinin Ballon d'Or kazanan oyuncuları yetiştirdiklerini, Real Madrid'in ise Ballın d'Or kazanan oyuncuları satın aldığını söylemesi bir yandan haklı bir yaklaşım. Yine Barcelona bir zamanlar en iyisi olan Real Madrid alt yapısını da geride bırakmış durumda. Yıllardır kaleyi koruyan Iker Casillas dışında elle tutulur bir isim şuan alt yapıdan gelerek beyaz formayı giymiş değil. Efsane oyuncu Raul'ü Raul yapanın Real Madrid olduğu gerçek ancak onun dahi Atletico Madrid alt yapısından transfer edildiği bir gerçek.

Son yıllarda iki takımın rekabetinde önde olan taraf Barcelona gibi görünse de son 20 yıla bakıldığında her iki takımda üçer kez Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış durumda. En doğru tabirle Real Madrid 20. yüzyılın, Barcelona ise 21. yüzyılın takımı oldu...

Oğuz Öztürk, Goal.com (Bu yazı aynı zamanda Goal.com Türkiye adına yazılmıştır)


Blog Arşivinden;











Goal.com 'dan;



0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan