13 Haziran 2010 Pazar

Danke, Danke, Danke, Danke...


Almanya'ya hemen teşekkürlerimizi sunalım sıcak sıcak. Arjantin-Nijerya maçı ile turnuvanın başladığını ve güzel maçların bizi beklediğini düşünürken, bugün Almanya geldi yetişti imdadımıza. Çok ta güzel oldu açıkçası. 

Sahada izlenmeye değer birşeyler olduğunda o tribünlerde gol seslerini, tepkileri yok eden zımbırtının da sesi batmıyormuş onu da anlamış oldum. Lahm bastırdıkça, Klose yokladıkça, Mesut arapaslarını verdikçe Vuvuzelanın da etkisi kaybolup gitti. Çile çekiyorduk resmen ama güzel oyunla biraz olsun rahatladık. Hazır vuvuzeladan konu açılmışken söyleyelim, yasaklanması gündeme gelebilirmiş. Sevmiyoruz fakat yapımızda var her türlü yasağa da karşıyız yapacak birşey yok... Tıpkı bu gece olduğu gibi golleri ve güzel oyunu gördükten sonra duymuyoruz zaten...

Klose kafa golünü atınca aklıma iki şey geldi. Birisi işin içinde kafa golü olunca 2002'deki Almanya-Suudi Arabistan maçı ve Klose'nin taklaları tabii. Aynı taklayı tekrar görmek isterdim açıkçaı golden sonra ama o anda aklına gelmedi demek ki. Aklıma gelen ikinci ayrıntı da Avustralya kalecisi Schwarzer'ın Klose'nin golünde içine 'Euro 2008'deki Rüştü' nün kaçması oldu. Klose Türkiye ile oynanan yarı final maçın da da aynı golün benzerini de Rüştü'nün hatalı çıkışı sonrasında atmıştı, üzmüştü bizi... 

Gelelim Mesut Özil'e. Bir yandan neden Türkiye'yi seçmedi diye zaman zaman düşündüğümüz bu adam bir yandan da gol kaçırdıktan sonra 'A...K...' diyerek ne kadar da bizden biri olduğunu gösterdiğinde de seviniyoruz açıkçası. 'Alman ama sapına kadar Türk koçum benim...' İşin esprisi bir yana hakikaten Almanlar aradığı yaratıcılığı çoktan bulmuş durumdalar. Bizim Hayko'da yeterince memnun ediyor zaten Almanları. Tüm ataklarında onun ayaklarında şekillenmesi takımın da beyni olduğunu gösteriyor ayrıca. Bu arada Mesut'tan bahsederken de söyleyelim, bugünkü Alman gollerinde Türkün katkısının yanında Brezilyalının ve Polonyalının da katkısını görmezden gelmeyelim... Alex de Sousa'nın da Twitter'dan 'Acaba Hitler Golü bir Polonyalı ile siyahın attığını görse ne derdi' demesi de gecenin konuyla ilgili bombasıdır kanımca... Almanlar 'Finale Finale!' diye bağırıyormuş, e haklı adamlar... Bu arada sık sık Neill'ın savunmaya ve diğer arkadaşlarını veryansın ettiğini gördük. Adamın kaderi bu... Yanıda ve çevresinde oynayanlar delirtiyor adamı. Almanya'dan da İspanya için pay çıkartmadan geçmeyelim. Efendim aynı oyunun iki katını bizim çocuklardan da görmek istiyoruz haliyle...

Almanlara futbol ziyafeti ve dört golü için dört kere; Danke, Danke, Danke, Danke...

" Golü atanlardan biri Polonyalı, diğeri Brezilyalı. Hitler görse ne derdi? " Alex de Souza...


Gün içinde sempati duyduğum Cezayir'den umutluydum esasında. 2010'a gelmeden önce Mısır ile oynadıkları son play off maçında gelen 1-0'lık galibiyetten sonra yaşananlar, kaleci Chaouchi'nin elinde Cezayir bayrağı ile üst kale direğinde unutulmaz fotoğrafların çekilmesine vesile olması, yine aynı maçta takım olarak müthiş bir hırs sahibi olduklarını göstermeleri 2010 Dünya Kupası öncesinde İspanya'nın yanına onları eklememi sağlamıştı. Ama gel gelelim ilk bir dakika da seri paslar dışında beni zerre umutlandırmayan bir takım olmuş Cezayir. Mısır ile oynanan maçlarda efsaneleşen kaleci Chaouchi'nin de yediği gol evlere şenlik hakikaten. Peki ya Ghezzal Davala'ya ne desek? Elemelerde gösterdiği performansın yarısını gösteremedi Cezayir. İngiltere karşısında ABD'lileri destekledik, ABD'liler karşısında da doğal olarak Cezayir'i destekleyeceğiz tabii ama bu futbolla olmaz o iş... Umarım turnuvaya sadece saç şekilleri ile renk katmazlar... Slovenya'nın da Cezayir'den aşağı kalır yanı yoktu. Rusya gibi oyununu beğendiğim bir ülkenin yerine burada yer almalarının yanında şans golü ile galip gelmelerinden sonra daha da bir antipatik yaklaşıyorum artık kendilerine. 


Günün son paragrafı da 'Serbia' ya. Sağ olsunlar onlar da içimizdeki beklentiler dağıtıp atan futbolları ile hayal kırıklığına uğrattılar bizi. Halbuki ben önceden de söylemiştim, Sırbistan gizli favorim diye. Ama 2006'ya gol yemeden harika bir futbolla giden Sırbistan Karadağ gibi onlarda hayal kırıklığı ile başladılar turnuvaya. Maçın son anlarında on kişi kaldıktan sonra bir puana razı olmuşken Gyan'dan yenilen penaltı ve alınan yenilgi de cabası. Ne Krasic'i CSKA'daki kadar atak ve konsantre gördük, ne de Zigic'i... Zigic demişken, Antic ustaya saygımız sonsuz tabi ama neden onu orta sahaya yakın kullandığını da anlayamadım. Zaman zaman sanki Vidic'in defanstaki partneri Zigic zanneden olmuştur eğer futbolu yakından takip etmiyorsa... Sırplarla ilgili ufak bir ayrıntı da Stankovic'ten. Kendisi rekor kırmış durumda. Dünya Kupaları'nda Yugoslavya, Sırbistan-Karadağ ve Sırbistan milli takımları ile birlikte 3 farkl forma ile boy göstererek... Gana'da Appiah'ı iki koluna taktığı beyaz bantlar ile görmek çok güzeldi. Bir an Fenerbahçe'de oynadığı günleri gözümün önüne getirip özlemedim de değil hani... 

" Bu kez Şampiyon Afrika'dan... mı? "


Son olarak TRT-HD'den alınmış maçların kısa özetlerini indirmek isteyenler için;

Cezayir - Slovenya     |     Sırbistan-Gana     |     Almanya-Avustralya


Fever Pitch ile Taktiksel Yayın;

Almanya 4-0 Avustralya

" ... Savunma ve hücumu Kedira-Schweinsteiger ile bağlayan Löw'ün öndeki dörtlüyü müthiş hareketli kullanması, takımın genel organize yapısı ile birleştiğinde seyir zevki yüksek kareler ortaya çıkardı. Hiç şüphesiz şu ana kadar izlediğimiz en iyi takım Almanya. 4-2-3-1 daha kusursuz oynanamazdı. Oyun her anında hareket ettiler ve çabuk oynadılar; oyunun anahtarı ise kesinlikle hareket. Mesut'un müthiş saha görüşüne takımın hareketi katılınca, üzerine Avustralya'nın dökülen tandemi eklenince rakibini sürklase etti Almanya... "



Gecenin son bombası da The Guardian'dan. Arjantin kupayı alıp Maradona dediğini yaparsa ortaya nasıl bir görüntü çıkar sorusunun cevabı. Allah'tan Basile'nin dediğinden yola çıkarak onu resmetmeye kalkmamışlar...


0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan