15 Haziran 2010 Salı

2010 Dünya Kupası'nda Hollanda için beklenen 'şanssızlığını' kırması ve futbol tarihlerinde bir ilki başarması...


Hollanda, Almanya'dan sonra güzel oyunu beklediğimiz ikinci ülkeydi şu ilk maçlar içerisinde. Almanya'nın bizleri doyuran tek takım olmasını Avustralya'nın kötü oyununa bağlamak ta pek tabii mümkün ancak bizlerinde Hollanda'nın Danimarka karşısında yetenekli ayaklarından beklediğimiz en azından Euro 2008'deki gibi bir başlangıcı tekrar yaşatmalarıydı. Hollanda milli takımı için Danimarka maçında gösterdiği performanstan sonra 'bu iş olmaz' demek için çok erken. En azından daha ilk maçtan sonra. Ancak beklentilerinde altında kaldıkları şimdilik bir gerçek...

Bu beklentilerin kaynağı hiç şüphe yok ki 1974'ten başlıyor 1988 ile zirveye çıkıyor ve 1998in, 2000'in, 2008'in Hollanda milli takımına ve oyununa kadar dayanıyor. Saydığım bu yılların ortak özelliği belli. Euro 88 dışında bu kadar güzel oyuna rağmen bir türlü sonuca ulaşamamaları. Fransa 98 ve kendi ülkelerinde düzenlenen 2000 Avrupa Şampiyonası büyük benzerlik gösteriyor aslında. 1974 Hollandasına en yakın oyunu sergiledikleri 1998 ve 2000 turnuvalarında yarı finallerde birinde Brezilya'ya diğerinde de İtalya'ya elenmeleri gönüllerin şampiyonu sıfatını tamamıyla yapıştırmıştı Hollanda'nın üstüne. Üstelik çok şanssız bir şekilde, penaltılarla... 2000 yılında İtalya karşısında inanılmaz bir baskı kuran Hollanda bir türlü galibiyete ulaşamamıştı. Doğal olarak bu bağlamda kendi kendini yok edebilen bir Hollanda takımından bahsetmek mümkün olabiliyor. Bu farklı ve şanssız geçmişin ardından 2010 Dünya Kupası'nda Hollanda için beklenen 'şanssızlığını' kırması ve futbol tarihlerinde bir ilki başarması. 

Dün Danimarka karşısındaki Hollanda milli takımına baktığımızda geçmişteki oyunu göremediğimiz, en azından beklentilerin bu olmadığını söylemeliyiz. Ancak Söylenmesi gereken bir durumda yıllar önce gönüllere yerleşen 'Total Futbol' un günümüz futbol anlayışında, bu kadro yapısı ile Hollanda milli takımı tarafından uygulanamayacağı. İnanılmaz bir değişim içine giren taktik anlayışlar birbirlerini söndürebiliyorlar. Alışılagelmiş hucüm futboluna yatkın oyuncu profillerini yıllar yılı kadrosunda bulunduran portakallar maalesef dün Danimarka karşısında Van Persie, Sneijder, Kuyt ve Van der Vaart'ı aynı anda ilk onbir de kullanmasına rağmen bir türlü beklenen oyunu sergileyemedi. Oyuna sonradan giren Hamburg'lu genç yıldız Elias maç boyu Hollanda milli takımına hareketlilik getirebilen tek isim oldu. 2-0'lık galibiyetinde maç boyu Danimarka adına en beğendiğim isim olan Simon Poulsen'in ters kafa vuruşunun ve defansın bir anlık dalgınlığının etkili olması Hollanda adına şans faktörleri olarak gösterilebilinir. Ya da başka bir deyişle 'kazanmayı bildiler' demek daha uygun olacaktır. 

" Sanırım yeni farkına vardık Elias'ın... "


Az biraz da Vikinglerden bahsedelim. Öncelikle savunmalarının Hollanda savunmasından daha iyi olduğunu söylemiş olursam yanlış bir cümle yazmış olmam herhalde. Esasında Hollanda'nın beklentilerin altında silik bir görüntü içerisinde olmasında bu savunmanında etkisi yok değildi... Ancak sadece savunma anlayışı ile bir takımı durdurmaya çalışırsanız ve ileride yaratıcılıktan uzak forvetlerinizle 'belki atarız bir tane' anlayışında olursanız gol yemenin önüne geçemiyor, maçı da öyle ya da böyle kaybediyorsunuz maalesef. Hollanda'nın defans hattı ne kadar güven vermiyorsa aynı şekilde Danimarka'nın da hücum hattı güven vermiyor. Yine Morten Olsen'e laf etmek haddimize değil tabii ama oyuna sonradan girmesine ve 90 dakika izleme şansına erişememe rağmen N. Beckmann'ın milli takım düzeyinde bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.

" Tribünler sahadaki oyundan bağımsız her daim güzel... "


Talihsiz bir maçtı Hollanda - Danimarka maçı. Şimdi tek istediğimiz Hollanda'nın bir an önce beklentileri karşılayacak oyuna ulaşabilmesi. Bu arada günün tek maçı değildi pek tabii. Japonya-Kamerun maçını canlı skordan takip etmem, İtalya-Paraguay maçını da ikinci yarısında yakalayabilmem nedeniyle bahsetmesek daha doğru olacaktır. 

Taktiksel Bakış;

Hollanda 2-0 Danimarka

" Van Persie'yi en önde bırakan, sol içerden Van der Vaart ve sağdan Kuyt ile onu destekleyen deforme bir 4-3-3 ile oyuna başlayan Hollanda'yı Olsen 4-1-4-1 ile karşıladı. Özellikle maçın ilk yarısında Hollanda'nın düşük temposunu, defansı geride kurarak ve alan bırakmayarak karşılayan Danimarka'nın savunma anlamında ilk yarı planlarının tuttuğunu söyleyebiliriz. Öte yandan hücuma çıkarken, setler sırasında o kadar çok basit hata yaptılar ki, maç anlamsız bir orta saha mücadelesine dönüştü ilk 45in önemli bir bölümünde. Her şeye rağmen elle tutulur tüm atakların da onların ayağından geldiğini söylemek yanlış olmaz. Jorgensen ve Poulsen'in tuttuğu orta saha, sakatlık nedeniyle randımanı düşen Bendtner ile birleşince ileride top tutma işi Rommedahl'a kaldı. Birkaç kontrada etkili olsa da, maçın genelinde hücum anlamında hiçbir şey koyamadı ortaya Danimarka ki, hemen hiç organize olamayışları bunun altındaki temel neden. "

TRT - HD'den alınmış maç özetlerini indirmek isteyenler için;

Hollanda - Danimarka | Japonya - Kamerun | İtalya - Paraguay


Günün Bonusu. " Lugano heryerde Lugano, Koçum..."


Tavsiye;

"North Korea will win the World Cup"


0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan