9 Haziran 2010 Çarşamba

Barbarossa Dünya Kupası'nda Kimi Destekliyor?




Oğuz Öztürk 

" Tam anlamıyla havaya girmek için K'naan-Wawin Flag Dünya Kupası şarkısını da ekledik, play'e basmanızı tavsiye ederim okurken... Rengimiz belli... İspanya. Bir ilkin yaşanmasını istemem Real Madrid ve İspanyolları sevmemin yanında diğer bir faktör. Bugüne kadar Dünya Kupaları'nda varlık gösteremeyen İspanyol kardeşlerimizin bu kupayı almasının vakti geldi bana göre. İlk olmasını istiyoruz, İspanya şampiyon olamazsa eğer alternatifimizi de belirledik tabii. Portakallar. Hiçbir nedeni yok. Hollanda'nın nedeni de sadece başarırlarsa bunu ilk kez yapacak olmaları... Plaselerimiz de yok değil. İspanya'nın grubunu şöyle bir kenara bırakırsak ben A grubunda İrlandalı kardeşlerimiz bol bol pizza yesin diye Fransa'nın rakiplerini can-ı gönülden destekliyorum. İsteğim Forlan'ın, Pienaar'ın, Carlos Vela'nın ve arkadaşlarının yeşil adaya bol bol pizza ısmarlaması. Son olarak desteğin yanında ufacık temennilerimize gelelim. ABD'nin İngiltere'yi yenip 1950 kabusunu yeniden yaşatmasını, bunu takiben Cezayir'inde ABD'yi yenerek Amerikan emperyalizmine karşı Arap ve müslüman dünyasının isteklerinin gerçekleşmesini istiyorum... Nasıl? Karışık değil mi? Diğer gruplarda da futbola doyayım yeter benim için... Özet geç diyenler için; İspanya, ilk olacaksa Hollanda, Fransa'nın bilimum tüm rakipleri ve Cezayir... "



Göksel Sert

Aynı zamanda UzunPaslar'ın yazarı arkadaşımız Göksel olaya içimizde en ılımlı yaklaşanı...

Meşhur "bahar gelmiş, neyime" sözü vardır, bu deyişi Türkiye'ye uyarlarsak rahatlıkla "Dünya Kupası gelmiş, neyime"ye çevirebiliriz. Gelelim, Dünya Kupası'nda kimi destekleyeceğim konusuna. Öyle canım, cicim destekleyeceğim bir takım yok. Bu kupada futbolun ve heyecanın peşindeyim. Fakat, gönlümün kaymadığı takımlar da yok değil. Ev sahibi Güney Afrika'ya, Yunanistan'a, Sırbistan'a, ABD'ye ve Şili'ye sempati duyuyorum, belki biraz da Portekiz'e. Bunları geç büyüklerden birini söyle derseniz İngiltere derim. Grupların ardından her an takım değiştirip en büyük sürprizi yapan ekibin cephesine geçebilirim, ona göre! Yazının başında da söylediğim gibi bu kupada taraf olmanın değil futbolun peşindeyim. "



Can Mutlu

İşte Bir İngiliz. Evine gidip İrlanda bayrağı açmak istediğim ve aynı zamanda da Fever Pitch Blogun babası olan Can Mutlu 'neden İngiltere' sorunu bir açıklasın bize...

" Neden İngiltere? Bir sebebi yok garip bir şekilde. Belki hatıramdaki ilk Dünya Kupası yüzünden. Oysa Maradona vardı orada. Bir sonraki desem onda da Hagi. 98'de Zidane. 2002'de biz vardık zaten. Belki lacivert en sevdiğim renk ondandır diyeceğim, ne alaka neden Azzuri değilsin diyeceksiniz. Bir sebebi yok işte. Pink Floyd, Beatles, Camel yüzünden belki. Liverpool yüzünden. Premier Lig yüzünden. An itibari ile en sevdiğim, bana göre en iyi oyuncu Steven Gerrard yüzünden; ama ondan çok önce de İngiltere'yi tutardım turnuvalarda. Kozmik bir olay benimkisi. Ne politikasını severim, ne kraliçesini, ne lordlar kamarısını, ne yemeklerini(?). Biraz havasını, biraz kızlarını, pub kültürünü, futbolunu, çokça da müziğini. Belki hiç kazanırlarken görmediğim için. Kırmızı forma ile çıkarlarsa kazancaklarına dair inançlarının olması, John Barnes'ın rap yapması yüzünden belki. Belki de özel hiçbir sebebi olmayan, tarif edemediğimiz duygulardan biri...




Senem Ergül

Kendi Blogunun dışında Barbarossa'da 'The Footy Babe Kick' ile kendisini gösteren sevgili Senem bana kızmaz umarım ama içimizdeki Fransız... Neyse ki T. Henry'nin İrlanda karşısında yaptıklarını görüp bu kupada Fransa'yı desteklemeyeceğini ve onun yerine İngiltere'yi tutacağını söylemesi bizi duygulandırdı...


Alper Tolga Erol

Men Behind Ball'a da hayat veren A. Tolga Erol Tam bir Tangocu... 

" Güzel oyuna mesafeli duran abimin bana bıraktığı özel bir mirastır Arjantin sevgisi. Şöyle ki; Amerika 94 yaklaşırken henüz 9 yaşında olan ve ilk Dünya Kupası heyecanını derinden hissetmeye başlayan bendeniz, delicesine örnek aldığım ve özendiğim abim hangisini tutacaksa o takımı tutmaya karar vermiştim. O turnuvadan birkaç yıl sonrasında futbola dair tüm hisleri yok olmaya başlayacak abimse, Maradona'ya aşık olma fırsatı yakalamış şanslı kullardan biri olarak tek bir adres göstermişti bana...

Arjantin'le işte bu şekilde tabiri caizse görücü usülü başlayan ilişkim, futboldan daha fazla keyif aldığım her geçen yılla beraber daha da ciddileşti ve özellikle Claudio Lopez-Hernan Crespo ikilisinin katkılarıyla büyük bir aşka dönüştü. Şimdi 2010'u beklerken de kalbim doğal olarak onlar için atıyor, hem de delicesine. İnanıp inanmadığım konusundaysa aklım değil duygularım ön planda ve yine yeni yeniden favorim Maradona'nn takımı. Hem o da takımının korkutucu derecede iyi durumda olduğunu söylüyor herkese, söyleyene bakıp daha da inanmamak mümkün değil sanki...

Tabii bunları söylerken teknik adam Maradona'nın, esas Maradona'dan epeyce farklı olduğunu bilmiyor değilim. Ancak, onca zaman içinde bana pek çok kahraman kazandıran Arjantin'in peşinden koşmak için daha iyi bir fırsat olamaz diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. Zira onun varlığı, olası bir mutlu sonu her zamankinden daha da büyüleyici kılacak kadar önemli bu oyunda...

Biraz da saha içine bakmak lazım elbette. Cambiasso'nun yokluğu kalbimi kırıyor biraz ama bu turnuvanın Arjantin adına kendi yıldızlarını çıkaracağı bir başka turnuva olacağı ve herkes Messi'den kahramanlık beklerken, ondan rol çalmayı bekleyen Tevez, Di Maria gibi isimlerle yolun sonuna kadar gelineceği kanaatindeyim. Gerçi aşkın gözü körse, ben de ümitlerimle fikirlerimi karıştırıyor olabilirim. Haydi hayırlısı... "



Rafet Baran Eryılmaz

Four Four Two haber merkezinden Rafet'te Hollandacılardan. Robben ve Sneijder sevgisinin yanında Feyenoord'a UEFA şampiyonluğu sevinci yaşatan Bert van Marwijk'in Hollanda'ya da bir ilki yaşatacağı düşüncesi onu Hollanda'nın ve Total Futbolun peşinden gitmesine neden oluyor.



F. Kaan Kavuşan

Barbarossa'nın dışında kendi blogu Klasik Futbol'ada hayat veren Kaan turuncuyu çok seviyor... 

" Öncelikle, ne Cruijf’lu Rensenbrink’li yıllarda oldukları kadar, ne de Gullit-Van Basten-Rijkaard yıllarında oldukları kadar iyi değiller. Ama bu kupada bir şansları olabileceğini düşünüyorum. Özellikle Avrupa Kupası’nda favori görünen rakiplerine göre daha zayıf görünen kadrolarına rağmen çok iyi futbol oynamaları beni umutlandırdı gerçekten. Dirk Kuijt gibi  bir forvete sahipler bir kere, belki de altı ciğeri de olabilir! Van Persie ve Robben zaten inanılmazlar. Bu üçlü hep karşısındakileri yoran ve zorlayan adamlardan kurulu. Ortasahada Van der Vaart her ne kadar Real’de düzenli forma giymese de iyi oyuncu. Kaldı ki o oynamasa da, Sneijder bu sene çok da moralli, performansı üst düzeyde. Van Bommel de dönmüştü zaten Marwijk ile beraber. Ofansta zayıf kalsa da De Jong da iyi oyuncu. Kalede Sunder Boschker her an Stekelenburg’un elinden alabilir eldiveni. Defans vasat gibi görünse de, topu oyuna sokmada üstün oyunculardan kurulu. Yani defansı en ofansif takım diyebiliriz belki de. Benim güvendiğim şey, Hollanda'nın yüksek temposu, inanılmaz görev paylaşmacı oyunu. Buna alışkın olmayan takımlar çok zorlanır karşısında. İyi mücadele etmek de yetmeyecek çünkü aynı tempoya çıkmanız ya da Hollanda’yı kendi temponuza çekmeniz gerekecek. Ayrıca kadrodaki her oyuncu devamlılığı olan isimler. Bu da önemli. Her hücresiyle iyi oynamaya çalışan bir takım Hollanda.

Plaselerim 1-Barcelona’nın uzay futbolunun ve son Avrupa şampiyonluğunun rüzgarını ve gazını alan ama 2. turda Brezilya veya Portekiz’le karşılaşmak zorunda kalabilecek ve turu geçse de yorulmaya erken başlayacak olan İspanya 2-Löw’le tempolu oyuna geçen, ayrıyetten bunu beceren ve tekaütleri takımdan arındıran Almanya. 

Kupayı alamayacağını bilsem de almasını istediğim Grønkjaer’li Danimarka ve kaliteli ama dengesiz oyunculara sahip Sırbistan turnuvaya renk katabilecek sürpriz adayları. "


Egemen K.

Buranın dışında kendi Blogu olan Fairly Determined'in babası Egemen olaya Romantik yaklaşıyor. İyi de yapıyor...

"Dünya Kupası'nı izlemek bir haliyle insanın çocukluğuna dönmesidir. İnsan çocukken kurduğu saf, olanaksız hayalleri, bu kez Dünya Kupası vasıtasıyla kurmaya başlar. Cezayir'in Fransa'yı elediği anı düşleyebilirsiniz söz gelimi ya da bir Afrika ülkesinin bilmem kaç yıllık "kara talihini" yenip, "Dünya'ya dahil olarak" kupaya uzandığını kafanızda canlandırabilirsiniz. İşte Dünya Kupası, yayın gelirleri, sponsor anlaşmalarından öte, bir avuç "romantik" takipçiye bu denli bir fırsat tanıdığından eşsizdir. G.Afrika'da kimi desteklediğime gelince; uzun uzadıya sebeplerine girmeden, son bir yılda yaşadığı sıkıntılardan ötürü sokakları, meydanları doldurmaya çekinmeyen Yunan toplumsal muhalefetinin, tüm dünyaya karşı ilk somut zaferini Dünya Kupası'nda elde etmesini isterim. "Anti-futbol", "dinazor Rehhagel" tartışmalarına girmeden, gönlümün favorisinin Yunanistan olduğunu belirtmeliyim. Plase ise Cezayir."


1 YORUM:

shenem dedi ki...

haha süper açıklamışsın doğruyu söylemişsin benim yerime yavrucuğum niye kızayım

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan