23 Şubat 2011 Çarşamba

Miel*

Yılların verdiği bir stresle çıktı Real Madrid maça. Bunun üstüne bir de maça doğrudan etki etme konusunda uzman olan Ol. Lyon seyircisi eklenince maçın stresli bir havada geçmesi de kaçınılmaz oldu.

Jose Mourinho maç başlarken Casillas, Ramos, Pepe, Carvalho, Arbeloa, Khedira, Alonso, Di Maria, Alonso, Özil, Ronaldo ve Adebayor'u tercih etti. Maçtan önce Karim Benzema'nın eski takımına karşı ilk onbirde maça başlayabileceği konuşuluyordu ancak bu maçta oynaması sakıncalı olmayan Adebayor başladı. Takıma bakıldığında tartışılması gereken sanıyorum sadece Arbeloa-Marcelo ikilisi olabilir çünkü çoğu maçta kanattan ceza sahası içine yaptığı koşular ile tehlikeli olabilen Marcelo, bu maçta da Ol. Lyon'un başına dert açabilirdi. Ancak Jose Mourinho'nun tercihi savunma yönü daha ağır basan Arbeloa yönünde oldu.

Hücumcu bir savunma beki olmayan Arbeloa, pek tabii Marcelo'nun çoğu maçta yaptıklarını yapamadı. Marcelo'da Real Madrid ile ilk onbirde yer aldığı maçlarda çoğu zaman Cristiano Ronaldo ve Mesut Özil'in rakip takım defansı içinde yarattığı boşluklardan faydalanıp, hücumlara büyük ölçüde katkıda bulunuyordu. Yine aynı zamanda atağa çıkan Marcelo, Cristiano Ronaldo'nun daha fazla rahatlamasına ve rakip yarı alanda daha fazla pozisyon bulmasına yardımcı oluyordu. İşte Real Madrid'in Stade Gerland'daki bu maçta eksik olan tek unsuru buydu. Marcelo ile yakaladığı uyum kadar Arbeloa ile anlaşamayan Ronaldo, kullandığı ve direkten dönen serbest vuruşu ile en büyük etkisini gösterebildi. Tabii ki Jose Mourinho'nun Arbeloa tercihinin de bir mantıklı açıklaması var. Bu tercih, Lyon kanatlarının kendi liglerinde oldukça etkili olmaları ve Marcelo'nun ileride kaldığı anlarda büyük bir tehdit doğurabilecek olmasından kaynaklı.

Maçın ilk yarısı boyunca göze çarpan ilk ayrıntı iki tarafında hırs eksikliği yaşıyor oluşuydu. Real Madrid çok etkili gelemedi, Lyon ise sakin bir oyunu tercih etti ve sıkıcı bir ilk yarı ortaya çıktı. Yine ilk yarıda Cristiano Ronaldo'nun serbest vuruşundan gelen tehlike dışında Real Madrid'in fazla efektif olamaması ilk yarının başka bir özeti. Aynı zamanda Real Madrid ataklarını kesmeyi başaran Lyon takımının defansı ve orta sahasının bu topları kötü paslarla iyi kullanamaması ve ileri uçta Gomis'in ilk 45 dakikada beceriksiz bir görüntüde olması, ev sahibi ekibin gol bulmasını engelleyen faktörlerden bazılarıydı.

İkinci devre ise nihayet Real Madrid'in gerçek temposunu bulduğu dakikalardan oluştu. Ancak ikinci 45 dakika için ev sahibi Lyon'un büyük şansından da söz etmeden geçmek olmaz. Cristiano Ronaldo'nun zekice kullandığı ve kaleci Lloris'in bakışları içinde kaleye yönelen topun direkten dönmesi, yine Sergio Ramos'un kafasının üst direkte patlaması, Lyon için şans anlarıydı. İkinci yarı boyunca pozisyon üretmekte zorlanan Lyon'un, Real Madrid'in ataklarının sıklaştığı anlardan kazasız çıkması da bir başka önemli unsur. Tabii ki bu durum maç sonuna kadar devam etmedi ve hata yapmaya müsait olan Lyon savunmasını Adebayor'un çok fazla zorlayamadığını düşünen Jose Mourinho, Karim Benzema'yı eski takımına karşı oyuna aldı. Lyon taraftarının eski yıldızlarını oyuna girdiği anda alkışlamaları da güzel bir ayrıntı olarak akıllarda kaldı.

Oyuna girdiği ilk saniyelerde hemen Lyon savunmasını yıpratmaya başlayan Benzema, Ronaldo'nun pasında ceza sahası içinde zorlama bir vuruşla topu ağlara göndereyi başardığında hepimiz Real Madrid'in hem bu maçta, hem de genel anlamda Lyon'a karşı olan şanssızlığını kırdığını düşündük. Bu andan sonra maç boyunca 58'e 42 ile sahanın pas yüzdesi en fazla oyuncusu olan Khedira'yı oyundan alan Mourinho, benim her daim oynamasını istediğim Lassana Diarra'yı oyuna alarak orta sahanın direncini biraz daha arttırma yoluna gitti.

Ol. Lyon'un geçen yılki eşleşmede Real Madrid'in belalısı olan Pjanic'i oyuna alması Puel'in son hamlesi oldu. Neredeyse tüm takım ile hücum etmeye başlayan Ol. Lyon, Real Madrid'in son anlarda oyunu kendi alanında kabullenmesi ile golün geleceği hissedildi. Bir şans topunda tek kişilik barajdan gelen topu Cris, Gomis'e indirdi ve siyahi oyuncu altın bir dokunuşla durumu 1-1 yaptı. Bu gol, aynı zamanda turun 'daha fazla stres' ile Santiago Bernabeu'ya kalacağının da habercisi oldu.

Son olarak istatistiklere bir bakalım. Her ne kadar rakamlar 'mini etek gibi olup, asıl görülmesi gerekeni göstermese de' Real Madrid'in tüm rakamlarda (faul sayıları dahil) Lyon'un arkasında kalarak şaşırttı. İşte rakamların herşeyi göstermeyeceği gerçeği burada daha çok geçerlilik kazanıyor. Yazı içinde sık sık bahsettiğimiz 'Lyon'un pas yapamama' durumu istatistiklere de yansımış durumda. Real Madrid %68 pas yüzdesi ile oynarken bu rakam Lyon'da %57'de kalmış. Ayır olarak Mesut Özil'den de mutlaka bahsetmek gerek çünkü 38'de 32 isabetli pas ile maçın en iyilerinden.

Real Madrid aldığı bu beraberlik ile turu geçmek adına bir avantaj sağladı ve geçecektir de ancak olası bir kazada geçen yıldan daha büyük bir kabusun olabileceği gerçeği de korku salan bir durum.

Yazının bombası da Jose Mourinho'nun maç sonunda İtalyan basınına yaptığı açıklamalar olsun: "Şampiyonlar Ligi Finali'nde Inter ya da Chelsea ile oynayabilmek için para bile öderim"


CL 2010-2011 İkinci Tur (1. Maç)

OL. LYON 1-1 REAL MADRİD

*Miel (Fransızca ve İspanyolcada 'Bal' anlamına gelir)

Bu yazı aynı zamanda Goal.com Türkiye adına yazılmıştır.

0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan