14 Şubat 2011 Pazartesi

'Fenomeno' ( I. Bölüm )

Ronaldo Luis Nazario de Lima... Onu bir paragrafa ya da bir yazıya sığdırmak gerçekten çok zor olacak. Ancak ben, onun futbola veda ettiği bugünlerde kendisini canlı canlı izleyebildiğim için ve bende çocuklarıma anlatabileceğim anılar bıraktığı için buruk bir mutluluk yaşıyorum. Son yılların en iyi futbolcularından biriylea artık vedalaşmak zorundayız. Şimdi biraz geçmişe gidelim...

Dadado!

Rio'nun varoş mahallesinde küçük bir evde 1976 yılında doğduğunda o bebeğin birgün dünya futboluna damga vuracağını kim bilebilirdi? Lima çiftinin üçüncü çocuğu olan Ronaldo, hayaya gözlerini açmıştı. Yavaş yavaş büyüyen ve artık mahalle aralarında top sektiren Ronaldo'ya ise Brezilya'da meşhur olan lakapta ilk olarak abisinden gelmişti. Dadado!

Ne zaman parası ve fırsatı olsa Flamengolu Zico'yu seyreden Dadado Ronaldo, büyük futbolcuyu da kendine örnek almış ve onun gibi oynamayı hedeflemişti. Tabii ki devamında Flamengo'nun seçmelerine de gitmesi kaçınılmaz olmuştu. Ancak ne hikmetse Flamengo onu beğenmemişti! Salon futbolu oynamaya devam eden Ronaldo, 14 yaşına adım attığı günlerde normal futbola geçip Sao Cristavao adına oynamaya başlamıştı.

Onu keşfeden ilk adam: Jairzinho

1970'lerde Brezilya futbolunun en önemli isimlerinden biri olan Jairzinho, aynı yıllarda yetenek avcılığı yaptığı bölgelerin birinde Ronaldo'yu daha ilk görüşte keşfeder ve hemen Cruzeiro ve Brezilya Milli Takımı yetkililerine haber verir. Gel zaman git zaman, bizim Dadao kendini hiç anlamadan Brezilya 16 yaş altı milli takımında buluverir! Güney Amerika 16 yaş altı şampiyonasında da oynayan Ronaldo için devreye ilk olarak Cruzeiro girer. Sonrasında yapılan anlaşmaların eşğinde Ronaldo'nun bonservisinin yarısı Belo Horizonte'ye devredilir. Ronaldo'nun ise artık büyüdüğünü farkeden çevresi onu Dadao olarak değil, ismi ile hitap etmeye başlar.

Daha 17 yaşını bitirmeyen Ronaldo Cruzeiro ile müthiş dikkat çeker. Bunun sonucunda daha o yaşta A milli takım kapıları ona ardına kadar açılır. O zamanki Teknik Direktör Parreira kadroya Ronaldo'yu da çağırır. Mart 1994'te de ilk kez Meksika'ya karşı Bebeto'nun yerine son 10 dakikada oyuna girer. İlk gol ise Mayıs 1994'te İzlanda karşısında gelir. Devamı ise Ronaldo için hayalinin gerçekleşmesi demektir. Genç Ronaldo, 1994 Dünya Kupası kadrosundadır!

İlk kez ona 'Ronaldinho' dendi.

1994 Dünya Kupası kadrosunda genç Ronaldo ile beraber takımda olan Sao Paololu Ronaldo Rodrigues'in varlığı, Ronaldo için yeni bir lakabı da beraberinde getirir. Ronaldo'ya 'küçük Ronaldo' anlamına gelen 'Ronaldinho' denmeye başlanır ve yıllar sonra bizim aşina olacağımız diğer Ronaldinho'nun lakabı ilk o zamanlar anılır. Ancak iki Ronaldo'da hiçbir maçta sahaya ilk 11 çıkamaz. 17 yaşındaki genç Ronaldo altın madalyayı boynuna takar, ancak Pele'den sonra aktif olarak Dünya Kupası kaldıran en genç oyunculardan biri olma şansını da bir nevi kaçırır.

"Onun yeteneğini büyükannem bile görür!"

Avrupa'nın Ronaldo üzerindeki iştahının açılması uzun sürmez. Romario'yu Barcelona'ya gönderen Hollanda ekibi PSV Eindhoven'ın yeni hedefi Ronaldo olur. Bu transfer 6 milyon dolara gerçekleşir. O dönem PSV Teknik Direktörü Frank Aresen'in ondaki yeteneği büyükkannesinin bile farkedebileceğini söylemesi aslında Ronaldo'nun nasıl bir yıldız olacağınında başka bir göstergesidir. Beklentiler boşa çıkmaz, Ronaldo PSV'deki ilk sezonunda tam 30 gol atar.

Baş belası diz sakatlığının ilk görüldüğü yer: Eindhoven...

PSV'deki ertesi sezonunda 18 maçta 18 gol atıp müthiş ivmesini devam ettiren Ronaldo, sonraki yıllarda başını fazlasıyla ağrıtacak diz sakatlığı ile ilk kez bu dönemde karşılaşır ve merhaba der. Yoğun çalışma temposuna Ronaldo'nun dizi dayanamaz ameliyat kaçınılmaz olur. Bu da 6 ay futboldan uzak kalmak demektir. Sonrasında ilk kez yapılan Olimpiyatlar ile futbola geri döner. Bu kez ona talip olan, daha önce Romario'yu yine aynı takımdan alan bir İspanyol devi olur; Barcelona...

Romario'nun yerini dolduracak isim; Ronaldo

Romario'yu ülkesine yollayan Barcelona, bu oyuncunun yerini dolduracak ismi çok uzaklarda aramaz. Zira o oyuncu, Hollanda'da fırtınalar estiren Ronaldo'dan başkası değildir. Bunun maliyeti ise Katalanlara 15 milyon dolar olur. Geldikten sonra Ronaldo, belki de kariyerinin en görkemli sezonlarından birini geçirir. 1996-1997 yılları arasında Barça forması giyen Ronaldo, toplamda çıktığı 49 maçta 47 gol kaydeder. Aynı sezon finalde PSG'yi deviren Barcelona Kupa Galipleri Kupası şampiyonluğuna da ulaşır. Dünyanın ağzından düşürmediği Ronaldo, sezon sonunda ise FIFA tarafından 'Dünyada yılın futbolcusu' olmayı başarır. Ayrıca bu ödülü kazanan en genç oyuncu olmayı da başarmıştır.

Moratti'nin rüyası...

Bu andan sonra Ronaldo, yeni bir isim için rüya haline gelmiştir. Bu isim, o dönemin Roman Abramovich'i olan Inter Başkanı Massimo Moratti'den başkası değildir...

Yazının 2. bölümünde Ronaldo'nun Inter ve Real Madrid takımlarında yaşadıklarını yazacağım.

(Bu yazı, aynı zamanda Goal.com Türkiye için yazılmıştır)

0 YORUM:

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan