8 Temmuz 2010 Perşembe

Fenerbahçe'de Tek Forvetli Sistemde Kanatların Etkisi #2


2006 - 2007

Fenerbahçe'nin en büyük rakibi her zaman kendisi olmuştur.2005-2006'da ilk devrede 14 galibiyet 3 beraberlik alan ve 'Appiah etkisi' ile inanılmaz bir orta sahaya sahip olan takım sene sonunda Türk futbol tarihinin en dramatik finalini yaşayıp şampiyonluğu Galatasaray'a verdi elleriyle.Bu dramatik ve her açıdan trajik finalin en iç acıtıcı tarafı Fenerbahçe'nin yine 'kendine kaybetmesi'dir.

Oluşan kaos ortamında Aziz Yıldırım'ın istifası,Dünya Kupası'nın transfer piyasasına etkisi,Scolari ile anlaşılmasına rağmen bu anlaşmanın gerçekleşememesi gibi etkenler takımı uzun süre teknik direktörsüz bıraktı,bunun en kötü tarafı ise transferlerin gecikmesi oldu.Zira Daum'un ilk senesinden itibaren başarılı bir şekilde yapılan planlı ve taraftarı tatmin edici transferlerin yerini menajerler aracılığıyla gerçekleşen Brezilya 'aktarmalı' transferler almıştı.Deivid,Kezman ve Edu'nun Ağustosun sonunda geldiğini hatırlatmaya gerek var mı?

Daum'un oluşturduğu sistemin ardından Zico'nun gelişi ve onun oyun mentalitesinin çok farklı frekansları içermesi Fenerbahçe'ye o dönemde deplasmanda yaşanan puan kayıpları ve Şampiyonlar Ligi ön elemesini geçememe olarak geri dönmüştü.4-3-1-2 gibi bir taktik deneyen ve yabancı transferleri yapılana dek Tuncay-Semih'i ileri uçta görevlendiren Zico arkalarına Alex'i yerleştirmiş;orta üçlüyü ise Aurelio-Appiah-Tümer şeklinde oluşturmuştu.Türk futbolunu ve ligin genel oyun mentalitesini kavrayan bir insanın bu taktikle başarı gelmeyeceğini tahmin etmesi uzun sürmez.Keza Aziz Yıldırım da yukarıda bahsettiğim olguyu kavramış bir insandı ve ilk 10-12 haftalık periyodun ardından takıma müdahale ihtiyacı hissetti,onun müdahalesiyle çıkılan ilk maçta 'Daum orijinli' takım Newcastle deplasmanında omurgalı bir duruş ortaya koydu.

Bu senenin 100.yıl olması nedeniyle,kadroya baktığımızda aslında beklentilerin uzağında bir takım oluştuğunu görüyoruz.Sol kanatta yıllardır kanıksanan Ümit-Tuncay birlikteliği devam ederken,sağ kanatta değişik bir rotasyon uygulandığını görmekteyiz.Sağ kanattan Fenerbahçe'nin 100.yıldaki kanat rotasyonu analizine başlayalım.Sezon başlarken Kerim Zengin formayı kapmış ve aslında vasat üstü bir performans sergilemişti.Özellikle Dinamo Kiev serisinde gösterdiği hırslı mücadele nedeniyle taraftarın da beğenisini toplayan Kerim,Aziz Yıldırım'ın sisteme enjekte ettiği 'Azizsilin' nedeniyle geri plana düştü.Çünkü yeni oyun şablonunda beklerin daha çok Ümit Özat,Önder Turacı ya da güncel örnekle Hakan Balta,İbrahim Toraman tarzı,kanat savunmasını ve önünde oynayan oyuncunun kademe açığını kapatmayı iyi bilen,hücum organizasyonlarında katkısı sınırlı düzeyde olan oyuncuların oynaması gerekliydi.Ümit'in bu özellikleri taşıdığına şüphe yok ancak o dönemde yapılan Önder Turacı tercihi sorgulanabilir.Kerim'in 10 maçta 1 gol 2 asistle,Önder'in ise 35 maçta 3 golle oynadığını görüyoruz.

2006-2007 sezonunda sağ ön pozisyonu açıkçası incelerken ve sayısal katkıyı çözümlemeye çalışırken en sıkıntı çektiğim pozisyon bu seri boyunca.Çünkü Newcastle maçına kadar safkan bi sağ kanat oyuncusu yoktu,daha sonra Mehmet Yozgatlı-Serkan Balcı-Appiah üçlüsü kullanılmıştı,yeni transfer Deivid zaman zaman o bölgede değerlendirilmişti.Ben Appiah ilk haftalarda orta üçlünün sağında kullanıldığında görevinin ve şablon içindeki esas pozisyonunun sağ açık olmadığı kanaatindeyim,bu nedenle sadece Yozgatlı-Serkan Balcı ikilisini değerlendirmeye almaya karar verdim.Aslında Serkan Balcı'nın da orta sahada oynadığında Appiah'a benzer bir pozisyonda olduğunu görmemek imkansız ancak Appiah'a göre kanata daha yatkın ve yakın olduğunu biliyoruz.Serkan Balcı'nın bu sezonda 17 maçı ve 4 asisti var.Genelde sonradan oyuna giren ve 21 maça çıkan Yozgatlı ise bir kulübe oyuncusunun,yedekleyicinin takıma sağlayabileceği fayda konusunda önemli bir örnek sergilemiş,6 gol ve 4 asistlik bir katkı sağlamış.

Geride kalan 3 sezonda kazanılan 2 şampiyonlukta belki de aslan payına sahip olan sol kanada gelirsek uzun zamandır aynı oyuncularla devam eden rotasyona bu sezon Uğur Boral'ın da katıldığını görüyoruz.Özellikle sezonun başlarında oldukça fazla forma şansı bulan Uğur,şimdiki dağınık görüntüsünden farksız maçlar çıkarmıştı.Yine de sayısal olarak bir bekten beklenen katkıyı vermiş Uğur ve 3 gol 3 asist kazandırmış takıma.Solun vazgeçilmez isimleri Ümit ve Tuncay ise yine çok değerli performanslar sergileyip takımın hem 'ruh' hem gol yükünü çekmişlerdi.Ruh yükünü çekecek olan adamı 3 sezondur bulamadık bundan daha da acısı bulunması diğerine göre çok daha kolay olan 'gol' yükünü çekecek olan adam da yok takımda bu ikili gitti gideli.Ümit'in,100.yılın kaptanının,şampiyonluk kutlamasında 50 bin kişinin ayakta alkışlayarak uğurlaması şerefine erişen ama kendisi için hiç bir önemi olmayan bir maçta Fenerbahçe düşmanı gibi davranan 'adam'ın Fenerbahçe'deki son sezonunda 31 maç oynayıp 1 gol ve 7 asist gibi önemli bir sayısal katkı yaptığını görüyoruz.Tuncay ise 39 maçta 10 gol atıp 12 asist yapmış.O gollerin en önemlisi İzmir'de Trabzon maçında attığı goldü.

Fenerbahçe geriye dönüp baktığımızda her yönüyle çok güzel ve duygusal anılar bırakmış olan bir yılı,100.yılı şampiyon olarak tamamlarken bir bölümünü tek forvetli sistemde oynayarak geçirdiği bu sezonda kanatlarından 24 gol 38 asistlik bir sayısal katkı elde etti.Tüm gollerin bu asistlerden geldiğini varsayarsak,65 gol attığımız bu yılda kanat oyuncularımızdan %50 civarı bir sayısal katkı almışız,oranın bu kadar yüksek olmasında forvet elemanlarımızın etkisizliğinin büyük payı var.



2007-2008

Masal gibi geçen 100.yılın ardından Zico,belki de taraftarın kendisine aşık olmasını sağlayacak seneye takıma direkt ilk 11'de oynayacak sadece R.Carlos'u aldırarak ve transferde daha çok genç isimlere yönelerek başlamıştı.Ortaya çıkan tablo takımın forvet ve kanat-forvet mevkilerinde ihtiyacı olduğu yönündeydi ancak iki bölgeye de beklentiler doğrultusunda bir transfer yapılmadı.

Fenerbahçe aslında Tuncay'ı kaybetmesiyle meydana gelen kaybının yanında Kezman'ı ikame edecek daha doğrusu Kezman'ı yedeğe gönderecek,Semih kadar oyun zekasına sahip,dribbling özelliği Tuncay seviyesine yakın,bitiriciliği ise nispeten Kezman'dan daha iyi bir forvet de almayarak sezona bana göre 2 yanlışla başlamıştı.Nitekim bu yanlışların karşılığını daha ileriye gitmeyi hak ettiği Şampiyonlar Ligi'nden çeyrek finalde elenerek;ligde ise oynadığı futbolun karşılığını bazı kritik maçlarda alamayıp şampiyonluğu kaybederek aldı.

Sağ kanatta bu yıl hiç birimizin beklemediği bir adam çıkıp geldi takıma ve bir süre sonra formayı kapıp şu ana kadar da bir daha bırakmadı.Her şeyden önce hırsı,kaybetmeye karşı direnci,formaya olan saygısı ve kupa rövanş maçında Sami Yen'de tek başına verdiği mücadele bize onu sevdiren etkenler oldu.Gökhan Gönül bu sene hem bu saydığım şeyler hem de Deivid'le olan mükemmel uyumu ile takımın en önemli parçası oldu.28 maçta oynayan Gökhan 1 gol ve 6 asist gibi bir bek için Türkiye şartlarında iyi sayılabilecek bir katkı verdi.Onun yedekleyicisi Önder ise 16 maça çıkıp 2 asist yaptı,bir önceki sezonda bahsettiğim özelliklere yeterince sahip olmayan Önder yine bu özelliklere tam anlamıyla sahip olmayan ancak ekstra özellikleri ve mücadelesiyle eksiklerini örtmeyi başaran Gökhan'a karşı direnemedi.

Sağ açık pozisyonu bu sezon en verimli olduğumuz bölgelerden birisi.Hatta bunu genele yayıp sağ kanat için de bunu söyleyebiliriz.Deivid ve Kazım Kazım'ı kullandığımız bu bölgede bir önceki sene forvette istenen verimi alamadığımız Deivid şu ana kadar 4 sezon süren Fenerbahçe macerasının en güzel senesini yaşadı.36 maça çıkan Deivid bir kanat-forvetten alabileceğiniz sayısal katkı açısından en üst seviyede katkı vermiş ve 17 gol atıp 9 asist yapmış.Yedekleyen Kazım Kazım ise 32 maça çıkmış,çoğunda sonradan girdiği bu 32 maçta 1 gol atıp 4 asist yapmış.Kazım'ın ve Deivid'in aynı maçta gol attıkları çok güzel bir gece yaşamıştık,Zico döneminin en gurur verici anlarından birisiydi o gece,herkes emek vermişti tabii ki ama mimarları bu iki sağ kanat oyuncusuydu.

Sol kanatta yaşanan köklü bir değişiklik var bu sezon,serinin başından beri değişmeyen ikili Ümit-Tuncay ikilisi kendi istekleri/yönetimin istekleri doğrultusunda takımdan ayrılıp Avrupa'ya gittiler.Ümit'in yerine bir dünya yıldızı geldi;Roberto Carlos.Beklenti neydi,ne elde ettik bunlar upuzun bir yazı konusu olur ama o hem tecrübesi hem rakiplerin ona duyduğu saygı ile Fenerbahçe'ye hatırı sayılır bir tanınırlık kazandırdı,sayısal katkısı ise 25 maçta 1 gol 2 asist.Ama bu sayıların benim için bir değeri yok,Carlos deyince aklıma Kadıköy'de Galatasaray maçında yaptığı yengeç dansı ve yine Kadıköy'de Sevilla maçında rakibin kontraatağında tek başına verdiği inanılmaz savaş gelecek hep.Sezon boyu onu sol bekte yedekleyen ya da sol açıkta oynayan ve Sevilla serisinde sakatlanmasıyla yerini alan Wederson kendi seviyesinde vasat bir performans sergileyip 33 maçta 3 gol 4 asistlik bir katkı vermiş,onun Carlos oynarken önünde ve arkasında kayda değer bir performans sergilediğini unutmamak lazım.Carlos'un sakatlanmasıyla sol kanatı Wederson'la paylaşan Uğur 18 maçta 2 gol atıp 3 asist yapmış.Uğur her ne kadar canla başla çalışan bir futbolcu olsa da kendisi benim futbol anlayışıma uygun bir adam değil,senelerdir verdiği mücadeleye saygı duyuyorum ama Fenerbahçe'nin futbolcusu olduğunu düşünmüyorum.

Senelerdir gelmeyen 'Avrupa'da başarı' bu sene masal gibi geçen bir macera ile geldi.Yazının başında dediğim gibi daha da devam etmemek için hiç bir neden yoktu eğer sene başında Tuncay'ın boşluğu doldurulup Kezman'ın yerine iyi bir forvet alınsaydı.Sonuç olarak 72 gol atan bir takım kanat oyuncularından 26 gol 29 asist gibi bir sayısal katkı aldı,minimum doğrudan katkı %40 civarında ancak bu sene de oranın yüksek olma sebebi forvet konusunda yaşadığımız yetersizlikti bence.Fenerbahçe tarihinin belki en başarılı futbol oynayan ve taraftarına son senelerdeki takımlar arasında en fazla güven veren takımı maalesef sezonu kupasız kapattı.Fatura en son kesilmesi gereken kişiye,Zico'ya kesildi.



2008-2009

2007-2008 sezonu belki 2005-2006'da olduğu kadar büyük bir yıkıma yol açmamıştı ancak götürdükleri ve getirecekleri açısından verdiği zarar çok büyüktü.Bu takımın başında senelerce kalması gereken Zico gitmişti,tüm transfer planları alt üst olmuştu,en önemlisi ise oluşan kaos ortamında sağlıklı kararlar alınamamış ve Aragones-Guiza hamleleri yapılmıştı.Bu ikilinin verdiği maddi zararı ölçmek zor değil ama bence daha da önemlisi kaybedilen şampiyonlukların yarattığı özgüven hasarı,bu takıma göünl verenlerin hak etmedikleri halde yaşadıkları son 2 sezon travması gibi soyut kayıplardı.

Ben 2008-2009 sezonu hazırlık döneminde yapılan teknik direktör ve oyuncu hamlelerinin 2009-2010'da yapılanlarla ilintili olduğunu düşünüyorum.Eğer 2 sezon önce Aragones-Guiza hamlesi yerine 'Zico ile devam-başka bir forvet transferi' hamlesi yapılmış olsaydı şampiyonluk sayımızın 19 olmaması için bir neden göremiyorum.2008-2009 sezonu seri boyunca incelediğimiz sezonlar arasında en verimsiz olanı.Bu sadece kanat oyuncuları için değil takımın genel olarak kimyası bozulmuş durumda bu sezonda.Biz serinin gerektirdiği gibi kanat oyuncuları analizine başlayalım.

Öncelikle şunu söylemek lazım ki yapılan yanlış hamleler yeni yanlış hamleleri de getirdi bu dönemde;takımın bazı bölgelerinde yaşanan bolluk bazı bölgelerde senelerdir yaşanan eksiklikler akla gelince daha bir mantıksızlaşıyor.Sağ kanat rotasyonuna baktığımızda Gökhan Gönül-Önder-Deivid-Kazım-G.Emreciksin'den oluştuğunu görüyoruz,sol kanada döndüğümüzde ise sezon boyu rotasyona giremeyen Gürhan'ı çıkardığımızda Uğur Boral-Wederson-R.Carlos üçlüsü var.Orta sahadaki opsiyonsuzluk ve eldeki kısıtlı opsiyonların da kalitesizliği cabası.Gökhan Gönül bu sezonun başında yaşadığı ciddi sakatlık nedeniyle tam randıman veremedi,aslında en büyük suç da kendisindeydi,formayı kaybetmemek için sakat sakat devam etmişti,bunun sonucunda sezonu 36 maçla tamamlamasına rağmen takıma yaptığı sayısal katkı 3 asistte kaldı.Önder ise giderek daha da vasatlaşan ve G.Gönül'ü zorlayan değil yedekleyen bir isim olarak anılmaya başlanmıştı.Çoğu Aragones'in garip hamleleri sonucu sonradan girdiği 22 maça çıkan Önder 1 gol atıp 1 de asist yaptı.

Sağ kanat-forvet pozisyonunda geçen sezon harikalar yaratan Deivid sezonun ilk antremanında sakatlandı.Yaklaşık 2-3 ay takımdan uzak kalan Deivid'in sakatlık sürecinde annesinin ölmesi,aldığı kilolar,döndükten sonraki ürkekliği ve zayıflayamaması gibi psikolojik ve fizyolojik etkenler 35 maça çıkmasına rağmen sadece 9 golde kalmasına yol açtı,yaptığı asist sayısı ise 2'ydi.Aragones'in Deivid yokken ilk 11'de düşündüğü Kazım,Deivid döndükten sonra da onun yedekleyicisi olarak oynadı,toplam 27 maça çıkan Kazım takıma 3 gol 1 asistlik katkı verdi.Devre arasında gelen ve beklenen patlamayı İstanbul gecelerinde yapan Gökhan Emreciksin ise sadece 1 asist yapabildi.

Sol kanatta yukarıda da söylediğim gibi Roberto Carlos-Wederson-Uğur üçlüsü sol ön ve bek pozisyonlarında gerek maç içi gerek sezon genelinde değişimli oynadılar.Carlos geçen sezon veremediği sayısal katkıyı(6 gol 3 asist) bu sezon vermesine karşın gerek onun heyecanını kaybetmesi gerekse takımın hedefsizliği geçen seneki kadar keyif vermesini engelledi,o da sanıyorum keyif almadı oynarken.Wederson'un 23 maçta 2 asisti,Uğur'un ise 36 maçta 5 gol 5 asisti var ki bu sayılar Uğur'un zirvesi bence.Bu kadar şuursuz oynayan bir insandan alabileceğiniz en üst seviye katkı budur.Bizim bu katkıyı en başarısız sezonumuzda almamız ne büyük ironidir.

Sonuç olarak sezon toplamında 76 gole ulaşan Fenerbahçe kanat oyuncularından 24 gol 18 asist gibi vasat bir katkı aldı.Minimum doğrudan katkının oranı %28 civarında ki bu rakam çok düşük,hele ki geçen senelerde gördüğümüz %40'ın üstündeki oranlarla kıyaslarsak.Benim hatırladığım 'Fenerbahçe'ler içindeki en karaktersiz,en başı boş,en rahat teslim olan Fenerbahçe'ydi Aragones'in takımı;onun izlerinden yavaş yavaş kurtuluyor olmak güzel ancak kaybedilen seneler ve duraksayan hatta gerileyen devrim insanın içini acıtıyor.


Fenerbahçe'de Tek Forvetli Sistemde Kanatların Etkisi #1 (2003-2004 | 2004-2005 | 2005-2006)


Yusuf Polat

Trequartiste Blog


3 YORUM:

Seçkin Deniz dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Seçkin Deniz dedi ki...

Çok emek verilmiş, ve bilgilendirici bir yazı. ellerinize sağlık.


Lenovo Warcraft 3 Ligi

Jordan dedi ki...

arkadas biraz sabırlı olun. trabzon kac senedir sampiyon olamıyor biliyor musun. belki senin yasın kadar. hatta daha da fazla. =)

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan