21 Ekim 2009 Çarşamba

Blog Söyleşileri #2, Esat Dergi

Blog söyleşileri Esat Dergi ile devam ediyor. Aslında ikinci söyleşi Bülent Timurlenk ile olacaktı ama kendisinin ufak rahatsızlığı nedeni ile biraz ertelemek zorunda kaldık. Esat Dergi bana göre kalemi çok kuvvetli bir yazar. İslam Çupi'yi kendisine örnek almış iyi bir Fenerbahçe'li. Keyifli bir sohbet oldu, iki bölüm halinde sizlerle...


1) Öncelikle bize geçmişinizi ve nasıl yazar olmaya karar verdiğinizi anlatır mısınız?

Aslen İzmir'liyim. Yaklaşık 5 yıldır İstanbul'dayım. Orta okul yıllarımda bile her şeyi yazarak anlatmayı tercih ederdim. Çünkü insanı kalemi eline aldığında kendi dünyasını çiziyor, konuşurken böyle değil. Çoğu sporsever gibi uzun süren bir spor merakı, ilgisi, sadece futbol değil. Yakın geçmişte özellikle İngiltere Premier League'i kendime anavatan benimsemiştim. Daha sonra şu an Türkiye'nin en iyi spor sitesi olan Sporx'in kuruluş aşamasında (superspor) teklif aldım ve İstanbul'a yerleştim. 4-5 yıldır da Sporx'in birçok aşamasında yoğun bir şekilde emeklerim oldu, halen daha devam ediyor.

2) Fenerbahçeli taraftarlar Selçuk Yula ve Rıdvan Dilmen ile birlikte en iyi Fenerbahçe yazarı olduğunuzu söylüyorlar, Siz ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle beğenen ve beğenmeyen herkese teşekkür ediyorum. Destek almak gerçekten güzel ve ihtiyaç duyulan bir şey, kabul etmek gerek. İslam Çupi'nin açtığı bir yol var. O yolun çok boş kaldığını düşünüyorum. Benim yazmak istediklerim kendi düşündüklerim, olduğunca dürüst bir şekilde. Kim ve neyi düşündüğümüzü sakladığımızda yazının başında okuyucuya ihanet ediyoruz. Bir de okuyucular yazı sahibinin "köşesi" altında yazdığını kabul etmeli, onların istediği şekilde yazma zorunluluğu olmadığını da. Fenerbahçe taraftarı ise gerçekten başka bir hayattalar, büyük bir hayat. Benim zaman zaman çizdiğim sadece bu dünyanın dış çizgileri, sonuçta ortada çubuklu bir forma var, anlamı derin.

3) Zico'nun başarısının mimarının Daum olduğu yönünde yapılan yorumlara katılıyor musunuz?

Bu şekilde düşünmek bence hatalı. Komple bir değişim değil kademeli değişimler oldu sürekli Fenerbahçe'de. Sadece Daum döneminde değil. O zaman her hoca her hocanın bıraktığı artı ve eksilerden yararlanıyor demeliyiz. Hangi teknik direktör büyük reform yapabildi geçmişte? Herkes ya enkaz temizliyor, ya hazır takım oluyor. Daum iyi bir takım bırakmıştı ama Zico bu takıma özgürlük tanıyarak, oynattı, o da bir yetenek. Ya Zico bu reform tutkusuna kapılıp taktik anlamda da çok kalın çizgiler çizseydi? Aragones dönemini önce yaşardı bence Fenerbahçe.

4) Fenerbahçe maçlarına büyük ihtimal gidiyorsunuz. Peki bilet fiyatları ile ilgili söyleyecekleriniz var mı?

Çift taraflı düşünmek lazım bu olayı. Fenerbahçe yönetiminin politikası sadece tribünlerdeki profili değiştirmek değil, gelir konusunda, yani kombine. Forma alışkanlığı gibi kombine alışkanlığını da tavan yaptırmak için uğraşıyorlar. Fakat bunlara rağmen ortaya konan rakamların ülke gerçekleri ile kıyaslandığında durum nedir? İçler acısı. İndirim olsa da 44 TL çok para, çok çok para. Herkes 2 milyar maaş almıyor, herkesin maça gitme hakkı var. İndirimler tek düzeyde değil, çeşitli durumlarda olmalı. Çoklu fiyat sistemi ve kategorisi. Örnekleri mevcut, sanırsam önümüzdeki sezon da olacak galiba. Bu konu üzerine çok konuşulabilir. Fenerbahçe halkın takımı olarak kalacak ama köşedeki köfteciden o sevgiyi alamaz kimse, o yüzden bu konuda paniğe gerek yok. Fenerbahçe yönetimi ise eleştirileri fazlasıyla okudu, gördü. Yapacakları yine hata olmamalı.

5) Güiza ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Sizce Semih ile yanyana oynamalı mı?

Semih ile oynaması maç kaybetme riskininizin artması demek. Çift forvetli sistemi artıları çok, eksileri de. Çok büyük hocalar da bugün kazanmak için oynarken önce kaybetmemeliyiz diye düşünüyor. Daum'un da diğer hocaların da çift forvetli sisteme geçmekteki korkusu bu olsa gerek. Güiza çok teknik bir futbolcu. Çok tepkiyi hakedebilir, kötü performansıyla ama Fenerbahçe cephesindeki ağır baskı karşısında hiçbir forvet tutunamayacak galiba. Vurduğu gol olan forvet istiyoruz? Başka. Güiza'ya halen daha inanan çok nadir kesimdenim galiba. Onun tekniği ve nokta paslarına odaklanmak lazım, 90 dakika dövülen bir futbolcu her topu indiremez, her topa çivi gibi vuramaz. Semih bireysel olarak peki takımın ilk forveti olamaz mı? Türkiye'de kendini en iyi geliştirmiş futbolcu şu an. Öyle bir olur ki...

6) Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın Avrupa maceralarında hangi takım daha başarılı olacaktır sizce?

Fenerbahçe ve Galatasaray. Fenerbahçe'nin gözü ligde olduğu için bir şey beklenmiyor ama futbolcuların ve yönetim dahil, teknik ekibinde gizli hedefi Avrupa. Söylemlerle başarı risklidir, baskı oluşturur. Şimdi sürpriz bir başarı peşindeler. Fenerbahçe'nin çoğu kişiyi şaşırtacağını düşünüyorum, hem de epey, bekleyelim, görelim. Fenerbahçe Avrupa'yı düşünmüyor eleştirileri ise kabak tadı ile eşdeğer. Fenerbahçe bir Avrupa maçında 3 asını saklar, oynamazsa o zaman eleştiri yapılabilir. Böyle bir şey olacak mı? Hiç sanmıyorum, hele grup aşamasından sonra.

7) Frank Rijkaard hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye için büyük şans. Düşünün son 3-4 yıldır ülkeye ayak basan yabancıları. Katar olmakla bunların alakası yok. Biz bu konuda bir durak noktası olabiliriz. Hani hep diyorlar ya bir karakterimiz yok. Ligimizin dışarıdan gözüken bir elbisesi yok diye. Bence bu gelen yıldızlar, hocalar, büyük isimler bizim için büyük bir şans. Bu çizgide devam etmeliyiz. Devam ettikçe dayanaklarımız fazla olacak.
Rijkaard'ın futbol bilgisini tartışmak gerizekalılıktır. Rijkaard'ı tartışmak demiyorum ama, saha içi tekniği sürekli konuşulabilir. Zaten tartışanlar reklamın iyisi ve kötüsü peşindeler. İnsanlar konuşurken bile taktiklerle konuşuyor, düşündüklerini değil. Rijkaard'ın futbol bilgisi müthiş ama teknik olarak hocalık anlamında yüzde yüz yeteneğe sahip olduğunu düşünmüyorum. Önünde bence daha uzun yıllar var, 5-6 yıl sonra onun süper bir 'teknik' hoca olacabileceğini düşünüyorum. G.Saray aslında riskli, Türkiye'de sıçrayış yapmak zor, onun da işi zor.

8) Premier Lig, La Liga, Serie A ve Bundesliga şampiyonluk adaylarınız kimler? Neden?

Premier League Chelsea, Serie A Inter, Bundesliga Bayern Münih. Chelsea çünkü sistemleri ideal. Inter çünkü klasik ama Jose Mourinho, Bayern Münih çünkü çılgın bir kadro. La Liga ise Real Madrid. Yıldızlar sürüsü olmak yetmez, takım olmak gerek diye düşünürken bu kadro bir anda seri oynamaya başladı, vites artıyorlar. Barcelona nasıl duracak deurur.

9) Sizce Real Madrid Barnebeu'da final oynayıp Şampiyonlar Ligi'ni kaldırabilecek mi?

Bence Real Madrid - Manchester United finali olacak. Cristiano Ronaldo x Ex Cristiano Ronaldo, sanki. Manchester United finali sürpriz gibi gözüküyor değil mi...

10) Futbol artık bir sanayi halini aldı. Büyük paralar konuşuyor. Siz neler düşünüyorsunuz bununla ilgili?

Bunu en duygusal futbolseverin de kabul etmesi gerek. Ben de sokak futboluyla büyüdüm. Köşemin adı da "Gol atan kaleye" zaten. Fakat ne olursa olsun burada çılgın bir savaş var ve büyükler küçükleri yiyor. Büyük balık olsun istiyor insan. Türk bayrağı da taşısın formasında. Bunun için ilk şart nedir? Gelir elde etmek. Kulüplerin bu tip bir yönetime geçmek zorunda olduğunu, bunun içinde paranın harcanırken kazanmak için harcanıldığını, bazı stratejilerin gelecekte "daha fazla kazanmak" için yapıldığını görmek gerek. Real Madrid'in bu sene yaptığı transferlerden insanlar neden bu kadar rahatsız oldu ki? Güçlü olmak suç mudur? Bunu Fenerbahçe'ye indirgeyin ve Türkiye'ye... Sizden 6-7 kat daha fazla para kazanan takımla nasıl rekabet içinde olabilirsiniz? Bunun için parayı da futbol kadar önemsemek gerek, tribün ruhu yerli yerinde kalsın da.
Söyleşinin devamı yarın.

3 YORUM:

stalker dedi ki...

esat dergi bence de selçuk yula ile beraber anılmalı.

kingsolomon dedi ki...

Güzel iş, tebrikler

istemiyanki dedi ki...

söyleşi güzl olmş devamını bekliyorum

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan