1981–1982 sezonunun sonuydu...
Bol paralı işadamlarının henüz adına futbol denilen güzel oyuna el atmadığı zamanlardaydı. Ada futbolunun köklü takımı üçüncü ligde yaşam mücadelesi veriyor, ülkenin en büyük bankalarından Barclays Bank’a olan borçları nedeniyle sıkıntılı günler yaşıyordu. Kuruluşu 1893 tarihine dayanan takım, 1967–1968 sezonunun sonunda üçüncü ligi şampiyon olarak bitirmiş, sekiz sene ikinci ligde mücadele ettikten sonra, 1975–1976 sezonunda tekrar üçüncü lige düşmüştü. Mali sorunların bir türlü üstesinden gelemeyen kulüp, 1982 senesinde kapanma aşamasına gelmişti. Ancak o günlerde beklenmeyen bir olay gerçekleşiyor, 1923 doğumlu Çekoslavak asıllı medya patronu Ian Robert Maxwell, kulübü satın alarak gereken maddi desteği sağlıyordu.
1983 yılında yeni başkan Maxwell, yakın şehrin takımı ve ezeli rakibi Reading Town ile birleşme önerisini getirdi. Yeni kurulacak takım “Thames Valley Royals” adını alacak, maçlarını iki şehrin ortasında yere alan Didcot kasabasında oynayacaktı. Takımın başına, İngiliz futbolunda o dönemin önemli isimlerinden Jim Smith’i getirmeyi planlayan başkan, yardımcılığını da Maurice Evans’ın yapmasını önermişti.
Ancak iki takımın taraftarları, tarihlerini ve ezeli rekabeti ön planda tutarak bu birleşmeye şiddetle karşı çıktı. Uzun süren protestolar neticesinde, o birleşme asla gerçekleşmedi. Öncelerı, bu birleşme gerçekleşmezse kulübün üzerinden desteğini çekeceğini açıklayan para babası medya patronu, taraftar gücü karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştı. Başkanın tehdidine boğun eğmeyen taraftarlar dik duruşları sayesinde kazanmıştı.
1985–1986 sezonunun sonunda, ‘”Ada Futbolu”nda bir takım 1. ligde kalmayı son maçında garantiledi. Sezon boyunca küme düşmesine kesin gözüyle bakılan sarı–lacivertliler, o sezon ligi 18. sırada bitirerek kümede kalmanın sevincini yaşarken, 22 takımlı ligde Ipswich Town, küme düşmesi daha önce kesinleşen Birmingham City ve West Bromwich Albion’la birlikte bir alt lige düştü.
Kaderin cilvesi olsa gerek, sarı-lacivertli takım o zamanki adıyla “Süt Kupası” olarak bilinen Lig Kupasını, Queens Park Rangers’ı finalde üç golle geçerek, Avrupa Kupalarında oynamaya hak kazanmıştı. Ancak Heysel faciası yüzünden İngiliz takımlarına verilen Avrupa kupalarından men cezası nedeniyle kupalara katılamadı.
İki sene öncesinde kadar kapanmasına kesin gözüyle bakılan takım, şimdi ülkenin en üst liginde kıyasıya mücadele ediyor, üstelik onemli kupalardan birini kazanıyordu. Televizyon kanallarında başkan Maxwell’in kupa kutlaması esnasındaki neşeli görüntüleri yer alıyor, Wembley stadını dolduran sarı-lacivert renklere bürünmüş taraftarlar takımları ile birlikte zaferi kutluyordu.
Sonra...
1986–1987 sezonunda takım bir sezon daha kümede kalmayı son haftalarda garantiledi. 1987 senesinin Mayıs ayında Robert Maxwell başkanlığı oğlu Kevin’e bırakarak, bölgenin daha önemli takımı Derby County’i ele geçirererek başkanlık koltuğuna otururken, o senenin Mart ayında teknik direktör Maurice Evans’la yollarını ayıran eski takımı, üç senelik birinci lig macerasının sonunda 1. ligden düşüyordu.
Güzel günler geride kalmıştı...
İkinci lige düşmesiyle birlikte takımın başına Liverpool’un efsane defans oyuncularından Mark Lawrenson getirildi. Ancak bu beraberlik uzun sürmedi. Takımın golcüsü Dean Saunders’ın Liverpool’a satılmasını sindiremeyen yeni teknik direktör kısa sürede görevinden ayrıldı. O tarihten sonra sıklıkla teknik direkör değiştiren takım, 1993–1994 sezonun sonunda üçüncü lige düştü.
1. lige dönmenin özlemi ile geçen yıllarda kulüp inişli çıkışlı görüntü sergiliyor, borcu giderek kabarıyordu. 1998 senesinin kış aylarında kulüpteki kriz iyice büyümüş, kulüp çalışanları paralarını alamadıkları gerekçesiyle haklarını mahkeme kapılarında aramaya başlamıştı. Durumdan rahatsız olan taraftarlar, ‘Fighting for Oxford United's Life (FOUL) adına bir oluşumun çatısında birleşti. O dönem 15 milyon Sterlin borcu olan kulüp, 1 Sterlin karşılığında Firoz Kassam adındaki işadamına satıldı. Ancak yeni işadamı da kulübün kötü gidişine çare olamadı. 2006 senesinin Mart ayında, kulübü iki milyon Sterlin karşılığında satışa çıkartırken, o sezonun sonunda takım amatör kümeye düşüyordu...
Yakın geçmişte, tarihi Wembley stadında ülke futbolunun önemli kupalarından birini kazanmış takım artık amatör kümelerde eski günlerine ağıt yakacaktı...
Robert Maxwell’e gelince…
O dönem dünyanın en büyük medya patronu olarak bilinen ve 70’li yıllarda İşçi partisinden milletvekilliği yapmış işadamının, 5 Kasım 1991 tarihinde Kanarya adaları açıklarında yatından düşerek boğulduğunu yazdı gazeteler.
Kimilerine göre, adı İngiltere’de o dönemin en büyük yolsuzluk davalarına karışmış 68 yaşındaki işadamı, İsrail gizli servisi Mossad tarafından zehirlenerek öldürülmüştü. Ölümünden sonra, İngiltere’nin en büyük bulvar gazetelerinden, Maxwell’in de sahip olduğu Daily Mirror, eski patronlarının Mossad’a şantaj yaptığını ve bu yüzden öldürüldüğünü manşetlerine taşırken, eski bir Mossad görevlisi Maxwell’in bir dönem kendileri adına çalıştığını açıklıyordu.
10 Kasım 1991 tarihinde toprağa verilen işadamının mezarı, Kudüs’te bulunan Har Zeitim Mezarlığında yer almaktadır.
Bu yazının yazıldığı saatlerde 24 takımlı League Two’da 14. sırada yer alıyor sarı-lacivert renkli Oxford United. İngiltere’nin güney batısında, başkent Londra’ya 60 mil uzaklıkta dünyanın en bilindik üniversitelerinden biriyle adını duyurmuş 165 bin nüfuslu o şirin kasabanın kendi halinde takımı… Sahasında en son oynadığı maçı, 7647 taraftarının önünde Northampton Town takımına karşı 3–1 kazandı.
Uzun seneler amatör kümelerde can çekiştikten sonra, geçtiğimiz sezon League Two’ya terfi eden, bir zamanlar ülkenin en üst liginde kupalar kazanmış, zaman içinde birleşmenin eşiğinden dönmüş, sonrasında siyasetin ta içinden gelen, seveni az zengin bir babadan oğula devrolmuş, sayısız teknik direktörün görev yaptığı, yönetimlerin her fırsatta taraftarı “bırakmakla” tehdit ettikleri, çalışanların paralarını alamadıkları, borç batağında, özünü, ruhunu, kimliğini kaybetmiş köklü sarı–lacivertli takımın, Oxford United’ın hikâyesi bana pek tanıdık geldi!
Ya size?
Sahi, siyasi gücü arkasına almış, parası sevdasından büyük bir başkan oturunca koltuğa, herşey göz açıp kapayıncaya tozpembe olur, onca yara bir akşam da kapanır mı dersiniz?
0 YORUM:
Yorum Gönder