Senegalli göçmen bir baba ve Fransız bir annenin oğlu Kamara. Futbolcuların hemen hemen tamamının hikayeleri aynıdır aslında. Futbol topu ile ilk tanışması Paris sokaklarında arkadaşları ile beraber olur. En büyük destekçisi, babasıydı. Çocukluk yıllarında böyle bir gücü arkasına alan Kamara, profosyonel bir futbolcu olmayı kafasına koymuştu. İlk hedefleri ise Paris merkezli amatör takımlardan olan Red Star Paris takımıydı.
Rehberi; Babası...
Babasının destekleri ile kendini daha çocuk yaşta futbola adayan Kamara, çeşitli futbol okullarında eğitim görürken bir yandan da babası Djibril ile şehrin yeşil parklarına inip futbol becerisini geliştirmek için çabalıyordu. Kamara, aynı yıllar hayranı olduğu Paris Saint Germain futbol takımının maçlarını izliyor ve birgün Goerge Weah ve Jay Jay Okocha gibi futbol yıldızı olmanın hayalini kuruyordu. "Hayatım boyunca en büyük dayanağım önce Allah ve daha sonra Babam oldu" diyen Kamara, bu iki unsurdan aldığı güçler ile yolunda emin adımlarla ilerliyordu.
İdolü; Weah
Kamara'nın çocukluk yıllarında kendisine idol olarak seçtiği isim Liberya ve Dünya futbolunun yıldızı George Weah oldu. Halen Kamara'nın evininin duvarlarını süsleyen Weah posterleri bunun en iyi kanıtı. Weah, PSG ve Milan formaları ile gollerini sıralarken Kamara da artık yavaş yavaş futbolun içine girmeye başlamıştı bile... 1999 yılı, Kamara için dönüm noktalarından biri oldu. Red Star Paris'in önemli isimlerinden Seran Diabate'nin teşvikleri ile İtalya yolculuğuna çıkan Kamara Catanzaro ile sözleşme yaptıktan sonra çıktığı 34 maç ile İtalyanların saygısını genç yaşta kazanmasını da bilmişti.
Afrika Ceylanı, İtalyan Ceylanı oldu...
2001-2005 yılları arası Kamara'nın futbol adına en verimli dönemlerinden birisi oldu. Modena takımı ile 80 maça çıkan Kamara, takım taraftarları tarafından 'İtalyan Ceylanı' olarak tribünlere çağrılıyordu. İtalya'da geçirdiği bu 4 verimli yılın ardından Kamara'ya Premier Lig ilgisi de kimseyi şaşırtmamıştı. Ona ilk teklifi yapan takım Portsmouth oldu ve Kamara 2004 yılında 2.5 milyon avro karşılığında İngiltere'nin yolunu tuttu. Kamara, Portsmouth forması ile takımın diğer Afrikalı oyuncuları Lua Lua, Yakubu ve Faye ile beraber taraftarlar arasında en sevilen oyunculardan biri haline geldi. 2004-2005 sezonunu bu takımda geçiren Kamara, ardından West Bromvich Albion takımında forma giydi ve yine 2005-2007 yılları arasında futbol hayatının en verimli dönemlerinden birini geçirdi.
Tam Roma'ya imza atacakken...
Diomansy Kamara, West Bromwich formasını giydiği ilk sezonun ardından ona ilgi duyan ve transfer etmek isteyen takımlardan biri de İtalya'dan AS Roma ekibi oldu. Ancak Afrika Ceylanı Kamara, onu 3 ay sahalardan uzak tutacak olan sakatlığı sebebi ile bu transferi gerçekleştiremedi. Bu onun için büyük bir şanssızlıktı. Ancak Kamara, bu sakatlığın ardından adeta küllerinden doğdu ve İngiliz Championship Ligi'nde 2006-2007 sezonunda çıktığı 40 maçta 23 golün altına imzasını atarak müthiş bir performans sergiledi. West Bromwich'teki son sezonunda kariyerinin en iyi performanslarından birini gösteren Kamara, aynı sezonun sonunda 6 milyon Sterlin karşılığında Fulham'a transfer oldu. Bu forma altında 4 yıl geçiren Kamara, çeşitli sakatlıklar sebebiyle sezonları boyunca bazı maçları kaçırsa da, takımının önemli oyuncularından birisi olmayı bildi. Kamara, aynı zamanda İskoçya'nın Celtic ve yine İngiltere'nin Liecester City takımlarında kiralık olarak forma giydi. 2009-2010 sezonunda UEFA Avrupa Ligi'nde finale kadar gelen Fulham'ın, CSKA Sofya maçlarında Bulgaristan'da 1-1 biten maçta golünü atan Kamara, takımına bu yolda katkı yapmayı da ihmal etmemişti.
Ya Senegal, ya da hiçbiri...
2002'deki Dünya Kupası'nda çeyrek final oynayan Senegl Milli Takımı'nı tribünden izleyen Kamara, hemen ardından 2003 yılında Senegal Milli Takımı'na seçildi. Fransız vatandaşlığı da olan Kamara, geldiği yeri unutmamıştı... 2002 Dünya Kupası'nda Senegal Milli formasını giymeyi çok istemesine rağmen emeline ulaşamadı ancak 2003'ten bu yana çıktığı 50 maçta 10 gol kaydetti.
Kamara Es Es'e ne verebilir?
En önemli soru işte tam burada ortaya çıkıyor. Öncelikle söylemek gerek, Kamara takımı için sahanın üç bölgesinde birden hizmet verebilen bir oyuncu. Siz de takdir edersiniz ki, bazı forvet oyuncularının görevi sadece gol atmak değil, aynı zamanda ileri uçta takımın ataklarını yönlendirmek ve beyni olmaktır. İşte Kamara, bu yönü ile mutlaka Eskişehirspor'a katkı sağlayacaktır. Kamara, eğer tekrar sakatlık problemini yaşamazsa gelecek sezon boyunca istikrarlı bir performans gösterip Eskişehirspor'un en faydalı oyuncularından biri olmaya aday. Bakalım Afrika Ceylanı, Eskişehir Ceylanı olabilecek mi?
1 YORUM:
Afrika Ceylanı, İtalyan Ceylanı oldu...
2001-2005 yılları arası Kamara'nın futbol adına en verimli dönemlerinden birisi oldu. Modena takımı ile 80 maça çıkan Kamara, takım taraftarları tarafından 'İtalyan Ceylanı' olarak tribünlere çağrılıyordu. İtalya'da geçirdiği bu 4 verimli yılın ardından Kamara'ya Premier Lig ilgisi de kimseyi şaşırtmamıştı. Ona ilk teklifi yapan takım Portsmouth oldu ve Kamara 2004 yılında 2.5 milyon avro karşılığında İngiltere'nin yolunu tuttu. Kamara, Portsmouth forması ile takımın diğer Afrikalı oyuncuları Lua Lua, Yakubu ve Faye ile beraber taraftarlar arasında en sevilen oyunculardan biri haline geldi. 2004-2005 sezonunu bu takımda geçiren Kamara, ardından West Bromvich Albion takımında forma giydi ve yine 2005-2007 yılları arasında futbol hayatının en verimli dönemlerinden birini geçirdi.
bu kısımda çok fazla verimli kelimesi geçiyor. yazının akışını bozmuş. yanlış anlamanızı istemem. saygılar.
Yorum Gönder