Madeira, Lizbon'un 860 kilometre açığında Atlantik'te bir takımada ve iki iskan edilmiş ada -Madeira ve Porto Santo- ve üç küçük, iskan edilmemiş adadan oluşuyor. Turistler tarafından "Atlantik'in bahçesi" olarak adlandırılan Madeira Adası, 57 kilometre uzunluğunda ve 22 kilometre genişliğinde bir volkanik kayanın üstüne oturmuş, 1862 metrelik Pico Ruivo Dağı'yla da dağlık sayılabilecek bir araziye sahip olan bir yer. Merkezi Funchal ise 110 bin nüfusa sahip.
5 Şubat Salı günü saat 10:20'de Cruz de Carvalho Hastanesi'nde Cristiano Ronaldo'nun doğduğu yer burası. Doğduğunda 52 cm boyunda ve yaklaşık 4 kg ağırlığındaydı. Maria Dolores dos Santos ve Jose Dinis Aveiro çiftinin dördüncü çocuğuydu; Hugo, Elma ve Katia'nın küçük kardeşiydi. Bu beklenmedik bir hamilelikti, Katia ile arasında sadece 18 ay vardı ve artık ortada ona ne isim konulacağı sorusu vardı.
"O dönem bir yetimhanede çalışan kız kardeşim, erkek olursa ismini Cristiano koyabileceğimizi söyledi." diyor Dolares. "Bunun iyi bir seçim olduğunu düşündüm. Ve kocam ve ben, Ronald Reagan'ın ardından Ronaldo isminden hoşlandık. Kız kardeşim Cristiano'yu seçti, biz de Ronaldo'yu."
Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro, Santo Antonio Kilisesi'nde gereklerine uygun olarak vaftiz edildi - tesadüfen futbolla anılan bir günde. Boş zamanlarında Jose Dinis, Santo Antonio'da bir amatör futbol takımı olan CF Andorinha'ya malzemeci olarak yardım ediyordu. Takım kaptanı Fernao Barros Sousa'dan yeni bebeğine vaftiz babası olmasını istedi. Tören saat 6 sularında başladı ancak daha önce saat 4'te bir maç vardı - Andorinha ile Ribeiras Bravas karşılaşıyordu.
Din adamı Antonio Rodriguez Rebola gerginleşiyordu. Şimdiden diğer çocuğu vaftiz etmişti ve henüz ne baba ne de vaftiz babası ortalıkta yoktu. Dolores ve vaftiz anası olacak kişi kilisede din adamını sakinleştirmeye çalışıyordu. Sonunda Fernao ve Dinis geldi, bir buçuk saat gecikmeyle, ve tören başladı.
Önce aile albümündeki fotoğraflar bebek Cristiano'ya gösterildi, büyük gözler direk olarak kameraya bakıyordu, küçük mavi-beyaz kıyafet ve beyaz ayakkabılar içinde, iki bileğinde de altın künyeler ve boynunda haç vardı. Yaşı ilerledikçe fotoğraflar onun saçının biraz kıvırcıklaştığı belli oluyordu ve gülüşü önlerdeki dişlerini kaybedince biraz noksan kalıyordu.
Dinis bahçıvan, Dolores ise ahçı olarak çalışıyordu böylece kendi çocuklarının önüne de yemek koyabiliyordu. Binlerce Portekizli vatandaş gibi, Dolores Fransa'ya 20 yaşındayken göçmüştü ve üç ay evlerde temizlik yapmıştı. Kocası da ona katılacaktı ancak bunu başaramayınca, Dolores geri döndü. Zaten iki çocukları vardı.
Hayat Aveiro ailesi için kolay değildi - tüm sahili kaplayan lüks otel endüstrisinde çalışmayan herkes için zordu. 6 kişiden oluşan bir aile için küçük bir evdi ve bir fırtına çıktığında evin birçok yerinden su akıyordu. Dolores, şehir merkezinden tuğlalar ve harç alıp bu problemi kontrol altında tutmaya çalışıyordu.
Ancak bugün, Cristiano o günleri mutlu bir çocukluk olarak hatırlıyor. İki ya da üç yaşındayken, Lombinho Sokağı'nda oyun oynuyor, en iyi arkadaşını tanımaya başlıyordu: futbol.
"Bir Noel'de ona uzaktan kumandalı bir araba aldım, onu meşgul edeceğini düşünerek" diyor vaftiz babası Fernao Sousa, "ama o futbol oynamayı tercih etti. Topuyla birlikte uyurdu, asla yanından ayırmazdı. Her zaman koltuğunun altındaydı. Nereye giderse gitsin, yopu da onunla gidiyordu."
Fotoğraf: Cristiano Ronaldo Archive By: VI-Images @Getty Images Sport
1 YORUM:
bir insan çocukluğundan beri hiç değişmezmi ya, adamın çocuk saçlarını siyah yap kısalt şimdiki hali gibi :)
Yorum Gönder