30 Eylül 2009 Çarşamba

Four Four Two'dayım

Four Four Two Ekim sayısında 'Altıpas' bölümünde blogumdan bahsedildi. 

''Mutlak Gol Pozisyonu sekiz aydır yayınlanan bir blog. Blog yayına başladığı günden bu yana sürekli şekil değiştirmiş fakat artık son halini bulmuş durumda. Sayfanın yazarı Oğuz Öztürk, sadece futbolun taraftarı. Boca ile River'ı aynı anda destekleyebilen bir blog çünkü tek istenilen 'güzel oyun' denilen olguyu her maçta görebilmek. Blog için önemli olan estetik bir pas, defalarca seyredilen bir gol, samba yaparcasına oynanan bir oyun ve ateşli taraftarları izleyebilmek. Sonrasında bunları yazıya dökmek ve zamanla artan okuyucularına aktarmak.''

Ali Ece ve diğer ekibe buradan Teşekkür ediyorum.

Arap (Para)

ARAP



PARA (tersten)

Man City'e bulaştınız, vefakar ve takımlarına içten bağlı olan bir taraftar grubuna sahip olan Liverpool'a da bulaşmayın bari... Onlar takımlarını o kadar çok seviyorlar ki aralarında para toplayıp kulübü Amerikalılardan almaya çalıştılar. Bir de siz Liverpool'a bulaşıp onların hayallerinin önüne tamamen geçmeyin.. !

Real Madrid Kupaya Isınıyor



29 Eylül 2009 Salı

Blogum Sky Türk'te 'Total Futbol' programındaydı.

Bu gece (29.09.2009) 21:30'da Sky Türk ekranlarında yayınlanan 'Total Futbol' adlı programın konuk blogu oldum. Blogumun tanıtımını görmek ve adımı duymak gerçekten çok hoş oldu. Buradan sevgili Ali Ece'ye ve program adına çalışanlara teşekkür ediyorum.

Sporting ----> ManU

Ronaldo (2003)


Nani (2007)



Rui Patricio ( 2010 ? )

28 Eylül 2009 Pazartesi

Teka

Teka'yı hiç şüphesiz belleklerimize kazıyan Real Madrid'tir. 1992'den 2002'ye kadar Real Madrid'in formalarını süsleyen bu firma, Real Madrid Siemens ile anlaşınca sanki yok olup gitti gibi gelmiştir bana. Alışmıştık Hierro'nun, Raul'un üstünde görmeye çünkü. Halbuki işin aslı öyle değildi, Real Madrid Teka'yı üstünden atınca Türkiye'de de çok sık görülmüyordu doğal olarak. Normalde Teka dünya üzerinde yaklaşık olarak 5.600 çalışanı, 1,9 milyar dolar yıllık cirosu ve 80 yıllık deneyime sahip bir endüstriyel bir grup. Peki nereden mi geldi aklıma bu yazı akşam akşam? Az önce yolda gelirken elektronik bilboard'da 'Teka küchentechnik' yazısını mutfağın içinde bir ablayla beraber görünce 'vay be şu Real Teka'lı zamanlarda neydi ha' demeden duramadım. Bu yazıdan sonra Teka bana az bir prim de verir herhalde...

Ibisevic u kthyen*

(Bundesliga 9-10. 7.hafta, Hoffenheim 5-1 H. Berlin)

Geçen sezon sakatlanmadan önce 17 maçta 18 gol atmıştı ve sahalardan uzun süre uzak kalması futbolu yaşayan bizleri üzmüştü. Vedad İbisevic Bundesliga'nın 7. Haftasında Hoffenheim'ın H. Berlin'i konuk ettiği ve 5-1 kazandığı maçta yirmi dakikada 3 gol birden atarak eski Vedad İbisevic'i bizlere izletti adeta. Umarım gelecek haftalarda yine o golü sürekli koklayan, hisseden İbisevic'i izlemeye devam ederiz...

*İbisevic geri geldi

27 Eylül 2009 Pazar

Futbolun Güzellikleri #24




+ Bonus

26 Eylül 2009 Cumartesi

'Ruhr' ya da Almanların deyimi ile 'Kohlenpott'

(Bundesliga 7. Hafta, Dortmund - Schalke, 26.9.09, maç öncesi)

Geçen Sezon oynanan iki Ruhr derbisi de berabere bitmişti hatırlayacaksınız. Bunlardan ilk yarıda Dortmund'un ev sahibi olduğu maç 3-3 bitmişti. Ligin ikinci yarısında Schalke'nin ev sahipliği yaptığı maçtanda galip çıkan olmamıştı ve biz bu maçı kaleme almıştık...Kuranyi'nin o maçta attığı gol hala akıllardadaır büyük ihtimal.

Almanya'da bu büyük rekabetin filizlendiği topraklar 'Kuzey Ren Westfalya' eyaletinde. Ruhr havzasının yanıbaşında bulunan iki şehir Gelsenkirchen ve Dortmund, bu iki şehrin takımları Schale 04 ve B. Dortmund, yılda iki defa Bundesliga'da müthiş bir futbol şöleninin yaşanmasına yol açıyorlar biz futbol dilencileri için. Almanya'nın bu iki kulübü belki ülkenin en başarılı takımları olamadılar ama en büyük rekabetlerinden birine konu oldular her daim. Aşkları, tarihleri ve kişilikli kökenleri ile Alman futbolunun bilinen en büyük özelliği olan kuvveti beslediler. Sevginin başarı veya başarısızlığa endesklenmediği bu derbi, en kötü dönemlerde bile on binlerce kişiyi peşinden sürükleyen bir macera halini aldı.

Son olarak Bundesliga'nın yayıncısı TRT bu maçı ne yazık ki yayınlamayacak. Onun yerine tercih Wolfsburg-Hannover karşılaşması. Buradan TRT yetkililerine bilmem kaçıncı kez 'selam' ederim.

Muhtemel Kadrolar

Dortmund : Weidenfeller, Owomoyela, Subotic, Santana, Dede, Hummels, Blaszczykowski, Nuri, Hajnal, Barrios, Valdez

Schalke : Neuer, Zambrano, Westermann, Bordon, Rafinha, Höwedes, Pliatsikas, Moritz, Farfan, Kenia, Asamoah

25 Eylül 2009 Cuma

2002 Arjantin Barajı

2002 Dünya Kupası Arjantin-Nijerya maçı. Okocha bir frikik atıyor ve barajdakiler sırası ile Ortega-Zanetti-Batistuta-Veron... Diego Armando Maradona 7.5 yıl önceki bu barajdan Veron'u tekrar milli takıma çağırmıştı, Zanetti zaten oynuyordu ve şimdi  de Ariel Ortega Maradona tarafından Gana ile oynanacak olan maça davet edildi. Ne dersiniz Maradona Batistuta'yıda futbola dönmeye ikna edip milli takıma çağırır mı ?

24 Eylül 2009 Perşembe

Blog'a nasıl ulaşılmış ?

Blog İstatistiklerine bakarken Blog'a en çok hangi kelimeler ile ulaşıldığına baktım. Eylül ayı içerisinde toplamda 1000 küsür kelime ve cümle var. ilginç olanları da sizlerle paylaşmak istedim. Blog'a en çok ''real madrid 2010 kadrosu'' yazılarak ulaşılmış. İlginç olan bir istatistik ise ''Terbiyesiz'' kelimesi. Eski postlarda mizah içerikli Adebayor ile ilgili böyle bir başlık atmıştım ondan olsa gerek. Tabii ki bunu yazıp aratanların amaçları kesinlikle farklıdır. Çoğu futbol terimlerinden oluşan arama cümlelerinin en ilginç ve komik olanları ise şunlar: ''Etek altından bakma'' (ne alaka, nasıl ulaşmış anlamadım), '' ikinin karesi'' (arkadaşın matematik rezalet durumda ki bunu google a yazma gereği duymuş), ''Quaresma saç modeli'' , ''Çükü'' (???), ''Bılog sıpot mutlakgolpozisyon'' ve son olarak: ''Arda'nın ayakkabıları kaç tl?''.... Sahi kaç lira Arda'nın ayakkabılar ??(!)

23 Eylül 2009 Çarşamba

Maradona & Eboue

22 Eylül 2009 Salı

Düşünmüş müydün İker ?

Şu Derme Çatma yedek kulübesinde soğuk bir günde beklerken;


Hiç Düşünmüş müydün insanların sana tapacağını İker ?

Grenoble'nin Renkli Taraftarı

Bu hafta oynanan Grenoble-Rennes maçından...

21 Eylül 2009 Pazartesi

Orgazmdan Ötesi...

( EPL 6. Hafta ManU 4-3 M.City, 20.09.2009)

Son yıllarda oynanan en dramatik ve en hetecanlı Manchester derbisi demek yanlış olmaz sanıyorum. 90. Dakikada 4 dk lık uzatma maçın zevkinden dolayı hakemi tatmin etmedi ve sanırım bu yüzden 6 dakika uzadı maç... Ayrıca bu maç Van der Sar'ın acilen iyileşmesi gerektiğini götserdi bana. Foster güven vermiyor çünkü. Giggs ile ilgili klişe olacak ama söylemeden yapamayacağım; hakikaten yıllanmış bir şarap kendisi. Mükemmel oynadı maç boyunca. 3 asist yaptı ve son dakikada Owen'a bir gol attırıp galibiyeti getirdi. Owen'ın bu golünde bırakın yarısını tamanına yakını Giggs'e yazılmalı bence. Betfair adlı bahis borsasında, golden 20 sn önce ManU'nun galibiyetine 1 e 700 veriyorlardı... Oynayanlar yaşadı yani... Maçı izleyenler futbol orgazmını fazlasıyla yaşadı, izleyemeyenler pişman oldu... Biz 'futbol dilencileri' ne ise 'Bu oynanan futbolsa bizimki ne?' demek kaldı. Böyle mücadelelere daha çok şahit olmak dileği ile...
Man Utd [4 - 3] Man City
02' [1 - 0] Rooney
16' [1 - 1] Barry
49' [2 - 1] Fletcher
53' [2 - 2] Bellamy
81' [3 - 2] Fletcher
90' [3 - 3] Bellamy
90+6' [4 - 3] Owen

Man Utd: Foster, O'Shea, Ferdinand, Vidic, Evra, Park (62' Valencia), Anderson (90+3' Carrick), Fletcher, Giggs, Berbatov (78' Owen), RooneyMenajer: Sir Alex Ferguson

Man City: Given, Richards, Lescott, Toure, Bridge, Wright-Phillips, Barry, De Jong (83' Petrov), Ireland, Bellamy, TevezMenajer: Mark Hughes

R. Madrid'in Dişinin Kavuğu

Xerez Real Madrid'in dişinin kavuğunu doldurmuş mudur sizce ?

(La Liga 9-10, 3. Hafta, Real Madrid 5-0 Xerez)

Real Madrid [5 - 0] Xerez
01' [1 - 0] Ronaldo
75' [2 - 0] Ronaldo
79' [3 - 0] Guti
82' [4 - 0] Benzema
89' [5 - 0] Van Nistelrooy

Sıra Tekrar Futbolda...


Sıra 2010'da tekrar Futbol kanadında...

Öhö Öhö...





19 Eylül 2009 Cumartesi

Futbolun Güzellikleri #23

Alman Ablalarımızın güzellikleri için resme tıklayın.. Herkese iyi bayramlar... :)

Avrupa Düşler Sahnesi, 17.9.09

Biraz geç kalan bir yazı oldu. Fırsatını bulup Galatasaray ve Fenerbahçe'nin maçlarını şimdi yazabiliyorum ancak. Perşembe gecesinin ilk maçı ile başlayalım...

Panathinaikos  1-3  Galatasaray (UEFA EL, Grup F, 17.9.09 -  20:00)

Yıllarca beraber görev yapan Henk ten Cate ve Frank Rijkaard'ın bu kez rakip olacak olmalarının nasıl bir durum getireceği kuralar çekildiğinde Galatasaray ve Panathinaikos aynı gruba düştüğünde konuşulmaya başlanmıştı. Beraber Barca'da büyük başarılara imza atan Rijkaard ve yardımcısı Henk ten Cate Perşembe gecesi birbirlerini en iyi tanıyan iki rakip teknik direktör olarak takımlarının başlarında sahadaki yerlerini aldılar. Galatasaray eskiden Türkiye'ye gelen yabancı takımların yaptığı gibi yaptı aslında. Rahat rahat 3 puanı alıp ülkemize döndü. Ve okadar iyi oynamadan da farklı bir galibiyet alınabileceğini gösterdi. Aslında belirtmek gerekir ki bana göre Galatasaray'ın orta alanda bir oyun kurma sıkıntısı var. Ayhan Akman bu problemin ilacı olacaktır aslında. Ayrıca Baros'a da biraz değinmek yerinde olur. Kendini  yere atıyor falan demek istemiyorum. Maç esnasında Elano'nun golünde sağ taraftan topu getirmesi ve içeriye verdiği pas, Panathinaikos savunmasını zor duruma düşürecek koşuları takımı için büyük bir katkı. Elano ise yavaş yavaş takıma ısınmaya başlayan bir görüntü içerisinde. Her zaman doğru zamanda doğru yerde. Sabri ise Rijkaard geldiğinden beri başka biri oldu sanki. Mücadeleci yapısını koruyor ve artık daha profosyonel davranıp takımına daha iyi katkı yapıyor. Kale arkalarındaki hakemler ise u19 şampiyonasından sonra ilk kez denemeye başlandı resmi bir turnuvada. Aslında iyi bir uygulama olacak gibi. Pana'lı Leto kendini yere bırakıp ağıt yakarken çizgi hakemini farkedince kendini toparladı. Maçın kalan bölümünde de bir kez bile sekmeden orada bir hakem olduğunu hatırlayıp o hakeme isyan etti. Yalnız çizgi hakemleri nizami nöbet tutmuyor. Başçavuş pozisyonundaki orta hakem uzaklaşınca böyle nöbet yerinden açılıp gevşek davranıyorlar ama uzaktan landı görünce akılları başlarına geliyor, çapraz duruyorlar. Son olarak tribünlerden bahsedelim. İki Yunan taraftarının ölmesi nedeni ile ilk 15 dk suskunluk hakimdi. "iyi yolculuklar kardeslerimiz, paris& apostolis" yazmışlardı bir pankarta. Fakat Galatasaray'ın Elano ile kazandığı ilk sayıdan sonra Gate 13 stadı inletmeye başladı. Maçın ilk dakikalarında arkadaşım hatırlatmadığı için bu sessizlik hiç yakışmıyor Gate 13'e dedim fakat nedenini öğrendikten sonra onlara saygı fuydum. Elleriyle yaptıkları tribün şovları ayrı bir güzellik kattı maça. Fakat kalecilerine verdikleri tepkiyi olumsuz ve gereksiz buldum. Ama tabi bunu yenilginin verdiği üzüntüye ve hırslarına bağladım. Sonuç olarak Galatasaray bence grubun en zor deplasmanlarından birinden galip gelerek büyük bir avantaj elde etti gruptan çıkma adına.

Stat: OAKA 

Hakemler: Paolo Tagliavento, Luca Maggiani, Elenito Di Liberatore (İtalya)

Panathinaikos: Galinovic, Sarriegi, Leto, Salpingidis, Gilberto Silva, Hristodoulopoulos (Dk. 50 Ninis), Bjarsmyr, Marinos, Karagounis, Katsouranis (Dk. 50 Petropoulos), Spropoulos  

Galatasaray: Leo Franco, Sabri, Emre Aşık, Emre Güngör (Dk. 24 Uğur), Hakan, Keita (Dk. 72. Barış), Mustafa, Mehmet, Kewell, Elano (Dk. 62 Arda), Baros  

Goller: Dk. 5 ve 56 Dk. Elano ile Dk. 47 Baros, Dk. 77 Salpingidis (Panathinaikos) 

Sarı Kartlar: Dk. 19 Sarriegi (Panathinaikos), Dk. 44 Leo Franco, Dk. 68 Emre Aşık, Dk. 76 Uğur (Galatasaray)

Fenerbahçe  1-2  Twente (UEFA EL, Grup F, 17.9.09 - 22:05)

Fenerbahçe son Bursa maçında çok iyi oynamsa da mücadele üst düzeydeydi fakat Perşembe gecesi Twente karşısında (Emre hariç) bu mücadeleci yapısını da kaybetmiş bir görüntü çizdi. Emre hariç dedim ama oda yorulunca duruldu sürekli. Gökhan Gönül eski temposundan uzak olsa da sakatlanıp oyundan çıkınca Fenerbahçe tarafından eksikliği hissedildi büyük ölçüde. Lugano ve Edu'nun büyük bir uyum sağladığı Lugano-Bilica ikilisinden sonra anlaşılmış oldu. Zaman geçtikçe Lugano ve Bilica'da Lugano'nun dediği gibi 'birbirlerini tanımaya' başlayacaklardır ama bu süreç içerisinde zarar gören Fenerbahçe oluyor. Roberto Carlos maç boyunca idare etse de sanki ben onda 'umursamaz' bir hava seziyorum. Ama bir şekilde idare etmeyi başarıyor söylediğim gibi. Daum'un Güiza ve Semih ikilisi ile bir şekilde mutlaka oynaması gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde bana göre Güiza daha faydalı olacaktır. Alex ise durgun bir görüntü çizdi. Kafayla net bir pozisyonda topu dışarı atmasından başka bir pozisyon yakalyamadı. Herkes Alex'ten Zico dönemindeki maçlarda bir CSKA ve PSV maçlarındaki performansını bekledi ama bunu bir türlü sahaya yansıtamadı.  Maç boyunca Fenerbahçe sakin bir görüntü içerisindeydi sürekli. Bu nedenle Twente bazen rahat paslarla gelebildi. Sol kanatta oynayan Stoch bazı bölümlerde Twente'nin en iyisiydi. Nkufo ise yaşına rağmen müthiş bir enerji gösterdi maç boyunca. 'Horoz dövüşü' şeklinde geçen dakikalardan sonra Alex'in bıraktığı ve vurmak istemediği serbest vuruştan Mehmet Topuz'un golü ile Fenerbahçe 1-0 öne geçti. Fakat daha sonra sanki 5-6 yıl öncesinin Fenerbahçe'si geldi gözümün önüne. Avrupa'daki maçlarda mücadele edip, koşup, gol attkıtan sonra ise nedense demorolize olup rahatlayıp sonra birdenbire yenilgi gollerini yemeği başaran bir 'Daum' Fenerbahçe'si. Bu durum çok ciddi bir durum. Zico'dan sonra Avrupa'da daha büyük başarılar bekleyen Fenerbahçe taraftarını hayal kırıklığına uğratacağı gibi sadece Süper Lig'i hedef koyan bir Daum'un yine Fenerbahçe tafartarı tarafından protesto edilmesi söz konusu olabilir ileriki günlerde. Fenerbahçe Süper Lig'i şöyle ya da böyle kazanabilir bana göre. Fakat artık bu yıl Daum Twente maçından ve geçmişten bazı dersler alarak Avrupa'da başarıyı da göz ardı etmemeli.

Stat: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu 

Hakemler: Claudio Circhetta, Francesco Buragina, Raffael Zeder (İsviçre) 

Fenerbahçe: Volkan Demirel, Gökhan, Bilica, Lugano, Roberto Carlos (Dk. 64 Mehmet), Kazım, Emre, Cristian, Dos Santos, Ale, Güiza 

Twente: Boschker, Stam, Wisgerhof, Douglas, Kuiper, Tiote (Dk. 41 Jannssen), Perez (Dk. 90 Akram), Brama, Stoch (Dk. 69 Vujicevic), Ruiz, Nkufo 

Goller: Dk. 71 Mehmet (Fenerbahçe), Dk. 75 ve 80 Nkufo (Twente) 

Sarı Kartlar: Dk. 29 Tiote, Dk. 83 Kuiper (Twente), Dk. 41 Dos Santos (Fenerbahçe)

17 Eylül 2009 Perşembe

Fenerbahçe-Twente & Gecenin Programı

(Avrupa Ligi, 16.09.09, Fenerbahçe-Twente)
Fenerbahçe sezon başından beri oynadığı karşılaşmalarda oyunun güzelliğinden çok mücadele ve hırsını ön plana çıkarttı. Twente karşısında da Fenerbahçe yine aynı profilde olacaktır. Twente 2008-2009 sezonunda Avrupa'da en çok göze batan takımlardan biriydi. Az önce Utrecht karşısında oynadığı son lig maçının özetine denk geldim. Twente'de Fenerbahçe gibi çok hırslı bir takım görünümümde. S. McClaren'da saha kenarından oyuncuları için bir itici güç adeta. Takımını çok iyi yönetebilen bir teknik direktör. Takımın bana göre en iyi oyuncularıdan ikisi 35 yaşındaki Perez ve yine yaşına rağmen hızlı ve enerjik bir oyuncu olan Nkufo. Özellikle Nkufo 5 maçta 3 gol atmış durumda Hollanda Ligi'nde. C. Daum çok temkinli. 'Büyük konuşmaya gerek yok' diyor ama eklemeyi de unutmuyor: 'Hedefimiz lider olarak gruptan çıkmak.' Fenerbahçe'nin liderlik için evindeki ve özellikle bu gece oynayacağı bu Twente maçını mutlaka kazanması gerekiyor... Kaptan Alex ise 1 gol ve üzeri atması halinde Tuncay'ın rekorunu geçerek Fenerbahçe'nin Avrupa'daki en golcü oyuncusu olacak. Bu Arada maç 6 hakem ile oynanacak bunu da belirteyim.

Gecenin Maçları : UEFA Avrupa Ligi 9-10, 16.9.2009

20:00 Ajax - Poli Timisoara

20:00 Basel - Roma

20:00 CSKA Sofya - Fulham

20:00 Dinamo Zagreb - Anderlecht

20:00 Genoa - SK Slavia Praha

20:00 Hapoel Tel-Aviv - Celtic

20:00 Hertha BSC Berlin - Ventspils

20:00 Lille - Valencia

20:00 Panathinaikos - Galatasaray

20:00 Rapid Wien - Hamburger SV

20:00 SC Heerenveen - Sporting Lisboa

20:00 Sturm Graz - Dinamo Bükreş

22:05 AC Sparta Prague - PSV Eindhoven

22:05 Ath. Bilbao - Austria Wien

22:05 Benfica - BATE Borisov

22:05 CFR Cluj - FC Kopenhag

22:05 Club Brügge - Shakhtar Donezk

22:05 Everton - AEK Athen

22:05 Fenerbahçe - FC Twente

22:05 Lazio - SV Salzburg

22:05 Nacional - Werder Bremen

22:05 Partizan Belgrad - Toulouse

22:05 Steaua Bucharest - Sheriff Tiraspol

22:05 Villarreal - Levski Sofya

Çubukspor

Çubukspor Ankara amatör kümede mücadele ediyor. Geçmişte Ankaragücü'nde genel sekreterlik görevi yapmış olan Osman Gençtürk kulübün yeni başkanı. Ve Osman Gençtürk'ün yaptığı transferler bir hayli ilginç ve aslında başarılı da. Bir Arjantinli ve bir Haitili oyuncu artık Çubukspor için oynayacak. Kariyerinde Boca Juniors ve son olarak San Lorenzo'da oynamış olan Alan Jose Fernandez aylık yaklaşık olarak 15.000 Dolar karşılığında Çubukspor forması giyecek. Arjantin'de her türlü herhangi bir takımda forma giyme şansına sahip olan bir oyuncuyu ikna etmek Osman Gençtürk'ün bir başarısı. Diğer oyuncu ise Haiti milli takımında da görev yapan Brunel Fucien. Fucien daha önce milli forma ile Gold Cup'ta da mücadele etmişti. Toplamda ise 30 maçta görev yaptı ve 8 golü var. Bu tarnsferler sonrası Çubukspor'un ilk hedefi profosyonel lige yükselmek. Hayırlısı...

Seneler...

Tadını Çıkaramadık Maalesef...

( CL 9-10 Grup F, İnternazionale 0-0 Barcelona)

Öncelik olarak Star Tv'ye bizleri maç öncesinden neden mahrum bıraktığını sormak istiyorum. Bu kadar çok yıldızın olduğu maç öncesi enstanteneleri falan görmek istiyor insan. Maçtan yarım saat önce 'Tadını Çıkarın' adı altında bir post yayınlamıştık ve İnter-Barca maçından tek istediğimizin 'Gol' olduğunu yazmıştık. Fakat ne yazık ki güzel bir mücadele izlememize rağmen istediğimizi alamadık. İki takım da zaman zaman net pozisyonlara girse de ses çıkmadı. Jose ve Pep çok istekliydiler gol atmak için, hamlelerde yaptılar ama o da başarısız oldu. Zlatan İbrahimovic beklendiği gibi İnter taraftarlarının tepkisiyle karşılaştı. Top ona geldiğinde ıslıklanmaktan kurtulamadı. Fakat Zlatan çok soğuk kanlı göründü. Aslında bu gece eski takımlarına karşı oynayanlar sadece Eto'o ve İbra değildi. Motta ve Maxwell'de eski takımlarına karşı oynadılar. Dün gece oynanan BJK-ManU karşılaşmasındaki Emre Tilev'den de bahsetmiştik. Bu gece de Ertem Şener show vardı adeta. Maç ile ilgili yazacak fazla birşey yok bunların dışında, Ertem Şener'in maçı anlatırken söylediği bazı cümleler ile bitirelim:

'Mourinho 3 dakikadır nefes almıyor', 'Xavi güzelleme tapmak istedi',  'Messi, Messi, topun efendisi', 'ordan iyi vurur.. ordan iyi vurur.. ama ordan kötü vuruyor...'. 

16 Eylül 2009 Çarşamba

Tadını Çıkarın...

(CL 9-10, Grup F, İnter vs Barca)
İnter-Barcelona maçı yaklaşık 30 dk sonra başlayacak. İbra G. Meazza'ya rakip takım forması ile çıkacak. Onun için tuhaf bir duygu olacaktır gerçekten. Ama bu bir oyun ve İbrahimovic maçın en sıcak anlarında geçmişini aklına bile getirmeyecektir ve Barca'nın mutluluğu için çalışacaktır. Aynı şeyler Eto'o için de geçerli. Artık her ikisinin kendi takımlarına uyum sağladıkları görülüyor zaten. Moratti İbrahimovic'i unutmadıklarını ve hizmetlerine teşekkür ettiklerini ancak, İbra'nın da G. Meazza'da ona karşı verilecek olan bir tepkiye hazırlıklı olmasını söylemiş. Bence Moratti'de İbra'nin olası bir golüne hazırlıklı olmak zorunda. Pep ise Eto'o'ya çok saygı uyduğunu, onun bir şampiyon olduğunu söylemiş. Guardiola düz bir açıklama yapmış ama Eto'o'yuda yakından tanıdığı için tehlikeli olduğunun da farkında. Maç büyük ihtimal şu kadrolar ile başlayacak:
İnter: Julio Cesar; Maicon, Lucio, Samuel, Chivu; Zanetti, Stankovic, Thiago Motta; Sneijder; Milito, Eto'o.
Barca: Victor Valdes; Dani Alves, Puyol, Piqué, Abidal; Xavi, Yaya Touré, Keita; Messi, Ibrahimovic, Henry.
Son olarak; 'Tadını Çıkarın...'. Bu maçta paslar yerini bulsun, meşin yuvarlak filelerle sevişsin yeter...

''Atkılar, Eller, Her şey Havada! ''

... Emre Tilev. Dün gece oynanan BJK-ManU maçı esnasında söyledi başlıktaki sözleri. Maç oynanırken farkedemedim bu sözleri ben. Peki Emre Tilev dün gece başka neler yaptı? Mesela sahada Papua Yeni Gine'li ve Fiji'li başka Ernst'lerde olduğundan sürekli Fabian Ernst yerine 'Alman Ernst' i kullanmayı tercih etti karıştırmayalım diye. İbrahim Üzülmez'in önünde saygıyla eğildi, Alex Ferguson bu tecrübesine rağmen başka hiçbir maçta bu kadar zorlanmamıştır dedi. Sonuç olarak yeni açıkta ManU'yu seyretmek 75 lira, bundan sonra Emre Tilev'i dinlemek zorunda kalmadan maç izlemek; paha biçilemez...

15 Eylül 2009 Salı

Başlıyor...

Die meister
Die besten
Les grandes equipes
The champions...


Bu sözleri hepimiz biliyoruz. Bu notalar dinlendiğinde biz 'futbol dilencilerinin' bünyeleri huzura erişiyor adeta. Lise ve orta okul yıllarında uykusuz geçecek olan bir akşamın habercisiydi bu şarkı bir zamanlar benim için. Handel'in Zadok the priest eserinden geçmişte uyarlanan bu şarkı bu gece başlayacak olan Şampiyonlar Ligi'nin müjdecisi olacak... Bu sözleri duyar duymaz tıpkı Pavlov'un deneğinde olduğu gibi tepki gösterip televizyon karşısındaki yerimizi almaya başlayacağız. Bu geceden itibaren orta sahada yıldızlar dalgalanacak, evlerimize Lampard, Buffon, Agüero, Ronaldo, Kaka ve diğerleri konuk olacak. Turnuva boyunca bol bol gol olması dileğiyle, iyi seyirler efendim...


Şampiyonlar Ligi 2009-2010 Sezonunun ilk maçları: 15.09.2009


A Grubu: Juventus - Bordeaux / M. Haifa - Bayern Münih

B Grubu: Wolfsburg - CSKA M. / Beşiktaş - ManU

C Grubu: Zürih - Real Madrid / Marsilya - Milan

D Grubu: Chelsea - Porto / At. Madrid - APOEL

14 Eylül 2009 Pazartesi

Bana Göre...


En Karizmatiği O...

13 Eylül 2009 Pazar

Anket: TSL Gol Kralı ?

La Liga 9-10, Espanyol 0-3 Real Madrid

Real Madrid rahat bir galibiyet aldı diyebilirim. Ancak belirtmeliyim ki, Real'in oyun tarzında halen çok nadir de olsa düzensizlikler görülebiliyor. Real Madrid'e galibiyeti getiren goller 39. dakikada Grenaro, 77. dakikada Guti ve 90. dakikada Cristiano Ronaldo'dan geldi. Aslında açık sözlü olmak gerekirse La Liga'de 2. hafta da Real'in karşısına onu zorlayabilecek bir rakip çıkmadı. Önümüzdeki hafta Xerez'den sonra rakip deplasmanda Villarreal olacak ve eğer Real Madrid El Madrigal'den de rahat bir galibiyet ile çıkarsa işler artık oturmuş diyebileceğiz. Ronaldo'nun gol atması da Real Madrid taraftarlarını oldukça memnun etmiş durumda. Çünkü bu kadronun bir yenilgisi bile onlar için memnuniyetsizlik anlamına geliyor. Espanyol ise sahasında ilk lig maçını oynadı. Stad çok güzele benziyor. Özellikle atmosfer olarak. Daha önce maçlarını yaptıkları stad da tribünler sahaya oldukça uzaktı ve atmosfer zayıftı. Ancak dün Espanyol'un oynadığı oyun stada pek yakışmadı. Ayrıca Espanyol taraftarları da Jarque'yi unutmamışlardı ve 21. dakika da onun için şarkılar söylediler. Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama maç boyunca Madrid'li taraftarların Espanyol'luları kızdırmak amacı ile Barca adına tezahüratta bulundukları yazılıp çiziliyor. Espanyol son sıraya demir atmış durumda ancak sonradan toparlanacaklarını düşünüyorum...

Espanyol [0 - 3] Real Madrid
39' [0 - 1] Granero
77' [0 - 2] Guti
90+1' [0 - 3] Ronaldo


Bu Fotoğrafın Hikayesi #2

Tarih 2 Haziran 2002. Japonya'da İbaraki stadı. Arjantin ilk maçında Nijerya ile karşılaşıyor. Efsane Gabriel Batistuta'nın bu maçla ilgili ve turnuva ile ilgili hedefleri vardı. Bu ilk maça gol ile başlamak istiyordu ve turnuva boyunca Alman Gerd Müller'in 14 golünü geçmeyi hedefliyordu. Bu maçta Nijerya ağlarına 63. dakika'da bıraktığı golle hedefine bir adım daha yaklaşmıştı. Nijerya'da Kanu, ikinci yarının üçüncü dakikasında sakatlanıp oyundan alındığında Nijerya'nın tüm maç boyunca sahip olduğu umudundan da bir parça gitmişti. Tüm maç boyunca Nijerya'nın en çok mücadele edenlerinden biri de ilginç saçlarıyla kupaya giriş yapan Taribo West oldmuştu. Ancak onun çabaları en azından alınacak 1 puana dahi yetmedi.

Tarih 7 Haziran 2002. Japonya'da Kobe stadı. Nijerya bu kez İsveç ile mücadele ediyor. Tüm Nijeryalılar Arjantin karşısındaki şanssızlıkarın olmamasını diliyor. İşin açığı Nijerya baskı altındaydı. 27. dakika da Aghahowa bir gol atıp Nijerya'yı öne geçirdi. Umutlar tazelenmişti adeta. Fakat Nijerya'nın biraz da olsa olan umutlarını bitiren Larsson olmuştu. Dakika 35'te durumu 1-1 yapmıştı. Nijerya beraberlikten sonra direnmeye devam etti ancak maçın yine en istekli ve hırslı adamı Taribo West ceza sahası yakınlarında bir faul yaptı. Pozisyonun devamında Larsson golü yapmayı başardı ve Nijerya'nın tüm umutları son buldu. West faul pozisyonundan önce sarı kart görmüştü. Yaptığı faulden sonra İsveç'in golünün gelmesi onu yıkmıştı adeta ve maç sonunda hırsından ötürü olsa gerek ki göz yaşlarını tutamamıştı. Aslında bu gözyaşı önce Arjantin maçında çok savaşmasına rağmen gelen yenilgi ve 5 gün sonrasında umutları bitiren İsveç yenilgisinin getirdiği bir patlama anı olmuştu. Ve geriye işte yukarıdaki bu fotoğrafın hikayesinin baş kahramanı olmak kalmıştı ona...

Solda Sevinç, Sağda Nefret

EPL 5. Hafta, Adebayor Arsenal'e karşı attığı golden sonra. Sol tarafta mavi formalı sevinç, sağ tarafta kırmızı formalı nefret yan yana...İşte Futbol


Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan