30 Mart 2012 Cuma

Real Madrid'in arka bahçesinde neler oluyor?

Real Madrid'in somut bir arka bahçesi varsa burada neler döndüğünü bilmemiz bir şey kazandırmaz. Fakat Castilla adına bir arka bahçesi var ki, aslında ne yetenekler geliyor, geçiyor ve Real Madrid'in altyapı sistemine uyguladığı farklı politika sebebiyle gençler takımlarına değil başka kulüplere fayda sağlıyorlar. Sizi Real Madrid altyapısından yolu geçenlere bir göz atmaya davet ediyoruz...

Barcelona'nın La Masia adlı altyapısı, aslında 70'li yıllardan beridir var ancak özellikle iletişim çağının nimetlerinin de varlığı sayesinde son üç dört yılda çok ünlenen bir okul oluverdi. Aslında bununla beraber işin gerçeği, 70'lerde kurulan La Masia'nın Barcelona'ya gerçek anlamda katkısı yeni nesil ürünleri ile olmaya başladı. En somut örnek olan Messi, öncesinde Xavi gibi yıldızlar La Masia'nın en büyük temsilcilerinden.İşin Real Madrid boyutuna baktığımızda ve konuşulanları dinlediğimizde ise gerçekle yayılanların farklı olduğunu hemen görebiliyoruz.

Şöyle Real Madrid kadrosuna baştan aşağıya baktığımızda kaptan Iker Casillas dışında kayda değer bir alt yapı oyuncusunun olmadığını hemen görebiliriz.Aslında Real Madrid alt yapısından yetişmiş birçok yıldız oyuncu var ancak onları Real Madrid forması altında değil, başka kulüplerin forması altında ışıldarken görebiliyoruz. La Liga'da oynanan ve 1-1 berabere tamamlanan Villarreal maçında sarı forması ile sahada olan Borja Valero, Real Madrid altyapısının en verimli ürünlerinden bir tanesi durumunda. Hatta son dönemlerde adı tekrar Real Madrid ile geçen Valero, son dönemlerde Villarreal'in de lideri durumunda. Daha 1995 yılında Real Madrid altyapısndan içeri giren Valero, 2005'e kadar Real Madrid'e kaldı ve B, C ve Castilla takımlarında düzenli olarak forma giydikten sonra bonservisi ile beraber satıldı.


Juan Mata, alt yapısından yetiştiği Real Madrid'e karşı Valencia forması ile mücadele veriyor. Belki de 'yerine' transfer edilen Wesley Sneijer ile beraber. Esas sorun işte burada. Juan Mata, Sneijder'in ya da Arjen Robben'in verebildiklerini bir alt yapı oyuncusu olarak veremez miydi?


Şimdilerde Valencia'nın en pahalıya sattığı oyunculardan biri olan Juan Mata da aslında bir Real Madrid ürünü. 2003 yılında altyapıya katılan Mata, kendisini Chelsea'ye götüren hikayenin başlarında, 2006-2007 sezonunda profosyonel olmuştu ve o sezon Real Madrid B takımında oynamıştı. Fakat onun da kaderi tıpkı Valero gibi oldu. 2007 yılında Valencia'ya transfer oldu, 2011 yılında ise kulüp rekoru ile Chelsea'ye...

Roberto Soldado da yolu Valencia'ya düşen Real Madrid altyapı sisteminin ürünlerinden bir tanesi. Şimdilerde Euro 2012'ye İspanya kadrosu ile birlikte gitmesi beklenen Soldado, 2002 yılında Real Madrid ile profosyonel oldu, 2005-2008 arasında A takımda oynadı ancak bu süre içinde 20 maçta bile forma giymedi. Ardından Getafe'ye satıldı. (Madrid'in diğer kulübü, kolay yoldan...) Şimdilerde ise Valencia'nın en büyük yıldızı durumunda...

Santiago Canizarez de, tıpkı Mata ve Soldado gibi yolu en son Valencia'ya düşen alt yapı ürünlerinden. Ancak onun hikayesi biraz farklı. Artık faal futbol yaşantısına devam etmeyen Valencia'nın efsane kalecilerinden Canizarez, Real Madrid alt yapısına girdiğinde yıl 1985'di. 1988 yılında profosyonel oldu ve tam 10 yıl Real Madrid'de kaldı. Ancak bu süre içinde 3 takıma kiralık gitti, sadece 41 maçta forma giyebildi. Real Madrid, 1997-1998 sezonunda finalde Juventus'u yenip Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduğunda yedek bekleyen Canizarez'den başkası değildi. Akabinde, 1998 yılında bonservisini Valencia aldı. Tam 305 maç sürecek serüven bu yılda başladı ve başarılı kaleci, 2008 yılında futbolu Valencia'da bıraktı.


Esteban Cambiasso'nun durumu biraz farklı. O da Real Madrid altyapı ürünlerinden ancak Arjantinli yıldız için 'yolu altyapıdan geçen' cümlesini kullanmak daha doğru olabilir. 1996 yılında Argentinos Juniors'tan Real Madrid altyapısına gelen Cambiasso, ardından bonservisi ile beraber Indepentiente'ye transfer oldu. Ancak onu diğerlerinden ayıran şansl yönü, tecrübelendiğinde bonservisinin tekrar Real Madrid tarafından alınması oldu. 2002-2004 arasında tekrar Real Madrid forması giydi ve 41 karşılaşmada forma giydi. Cambiasso'nun bu durumu, başka bir gerçeği de ortaya çıkartıyor. Alvaro Arbeloa, Esteban Granero ve Jose Callejon gibi oyuncular, altyapıdan yetişip transfer oldular ve daha sonra tekrardan Real Madrid'e geri döndüler. Bunun altında yatan temel sebep ise, Real Madrid'in bu oyuncuları satarken tekrar geri dönmelerini sağlayabilecek özel maddeler koydurtması oldu...

Real Madrid altyapısının, en az Barcelona'nın La Masia'sı kadar üretken olduğu açık bir şekilde ortada. Ancak sorunun temeli çok başka. Yukarıda örneklerini verdiğimiz Borja Valero, Juan Mata, Esteban Cambiasso ve Santiago Canizarez dışında Diego Lopez, Filipe Luis, Jurado, Javi Garcia, Mista, Portillo, Szalai ve Urzaiz, bilinen diğer Real Madrid altyapısını görmüş ve burada yetişip eğitim almış isimler. Esasında bu kadar futbolcunun A Takım'da değil de, başka kulüplerde forma şansı bulmasının altında yatan sorun, Real Madrid'in gençlerinin Barcelona gençleri kadar altyapıda oynayacak şansı bulamamasından kaynaklanıyor. Bu durumun en büyük sebeplerinden bir tanesi de kulübün transfer politikası. Diğer nedenler olarak teknik direktörlerin sık değişmesi ve oyuncu kalitesini sayabiliriz. Kısacası Castilla'nın politikasının La Masia'dan çok farklı olduğunu söyleyebiliriz. Bunun değişmesi gerekir mi? Bu sorunun cevabı da tabii ki 'Evet'...


Goal.com
Fotoğraf: Real Madrid v Valencia - La Liga By: Jasper Juinen @Getty Images Sport



26 Mart 2012 Pazartesi

"Mart'ta bir başkayım bebeğim..."


İtalya'da sıradan bir gün... Güneş doğuyor, kuşlar ötüyor, futbolseverler statlar ve kafeleri dolduruyor, Zlatan Ibrahimovic ise attığı gollerle Milan'ı galibiyetlere taşımaya devam ediyor. 

Juventus ile kıyasıya bir çekişme içine giren Milan, İsveçli yıldızın attığı gollerle kritik Roma virajını da kayıpsız atlattı.Son dönemde Juventus'un yenilmezlik rekoru ve Şampiyonlar Ligi'nde Milan'ın Barcelona'yı nasıl durduracağı, Milan'ın sessiz şampiyonluk yürüyüşünü ve Ibrahimovic'in son bir ayda takım üzerindeki etkisini ikinci plana itti.Juventus bu sezon ligde maç kaybetmemiş olabilir. 

Ancak şampiyonluk için yenilmeme rekoru değil, alınan puanlar hesaplanıyor. Hesaplar, Milan'ın önde olduğunu gösteriyor. Başka konular gündemde ön sıralarda yer alsa da Roma galibiyetini hafife almamak lazım. Maçın genelinde etkili bir performans sergileyen Milano devi, Stephan El Shaarawy'yle farkı açma adına önemli bir fırsattan da yararlanamadı. Ancak bu maç için yapılması gereken bir eleştiri var. Milan, Luis Enrique'nin öğrencilerinin maça ortak olabilecek etkinliği yaratma şansını verdi. İlk yarının son bölümünde Roma galibiyet golüne ulaştı. 

Rosi ve Taddei'nin yarattığı hücum tehlikesi, Milan'ın zorlanmasına neden oldu.Ligde işler iyi gitse de farklı bir sıkıntı, Milan'ı zor duruma sokabilir. Juventus'un 4 puan önünde liderliğini sürdüren Milan, yıdız savunma oyuncusu Thiago Silva'nın sakatlığı nedeniyle önümüzdeki dönemde büyük sıkıntılar yaşabilir.Şampiyonlar Ligi mücadelesine devam edilmesi de Milan'ın lig yarışında zorlanmasına neden olabilir.Ancak Milan'da herkesin önemli bir güvene sahip olduğunu görüyoruz. Taraftardan oyuncuya herkes, Milan ne kadar geriye düşse de umudunu kaybetmiyor.

İşte bu güven, dönem dönem iyi işler yapan bir takımla, şampiyon bir takımı ayıran en önemli özellik. Gabriel Heinze ve Romalı oyuncuların itirazlarına rağmen haklı bir penaltı karar sonrasında Maarten Stekelenburg'u avlayan Zlatan Ibrahimovic, skora denge getirmeyi başardı. Takımını sürüklemeye devam eden İsveçli yıldız, son bölümde attığı golle takımına altın değerinde bir üç puan hediye etti. Aldığı ceza nedeniyle ciddi anlamda eleştirilen Ibrahimovic, son 4 maçta attığı 7 golle takımına ilham veren isim oldu. Robinho, Pato ve Boateng gibi isimlerden yoksun olan Milan, İsveçli yıldızıyla güldü

.Ibra, bir golcüden çok daha fazlası oldu bu dönemde takımı için. Sahada bir lider kimliğine bürünen yıldız oyuncu, eleştirilere rağmen verilen kaptanlık görevini eksiksiz yerine getirdi. Juventus kazanamasa da yenilmemeye ve bir rekora koşmaya devam ediyor. Bu arada Milan ise galibiyetler alarak puan farkını açıyor. Conte'nin aksine Allegri, kadrosunda büyük oyunculara güvenebileceğini biliyor.Juventus, zorlu maçta Inter'i devirmeyi başarsa da Zlatan Ibrahimovic'in varlığı ve sergilediği performans, Milan'ın unvanı koruma umutlarını arttıyor.

via Goal.com
Fotoğraf: AC Milan v AS Roma - Serie A By: Claudio Villa @Getty Images Sport

19 Mart 2012 Pazartesi

Real Madrid'in serisi bozuldu, şapkadan Santi Cazorla çıktı!

Malaga her daim tehlikeli takım. Aynı zamanda cesur bir takım. La Liga'da, Santiago Bernabeu'da Barcelona haricinde aslında Real Madrid'e karşı tehlike yaratabilecek ender takımlardan bir tanesi. Öyle ki Malaga, bu sezonki hamleleri ile Real Madrid için Santiago Bernabeu'ya Madrid şehrinin diğer takımı Atletico Madrid'den dahi daha tehditkar bir takım görünümünde geldi.

Arapların bir başka yatırımı Malaga...

Malaga, sezon başındaki hamleleri ve girişimleri ile dikkat çekmişti. Bunun meyvelerini yavaş alacaklar ancak bir şekilde yiyecekler. 1970'lerden bu yana ilk 10 içinde olabilen bir Malaga'dan söz ediyoruz ve onlar için bu durum hiç fena değil. Bu popüler tatil şehri son 12 ayda futbolcuların ortam değiştirmek ve banka hesaplarını doldurmak için dikkat kesildikleri bir yer haline geldi. Bunun da en büyük sebebi La Rosaleda'daki yönetim değişimi. Manchester City ve Paris Saint-Germain'in ardından Malaga da Katarlı sermayenin eline geçti ve Şeyh Abdullah El Tani oldukça iddialı açıklamalara konu oluyor.

Bu işin sonu neye varır? Malaga tarihinde yedincilikten yukarıya çıkamadı ve ortalama seyirci sayısı 17 bin civarında. Ancak El Tani yeni seyirci çekmek için 65 bin kişilik bir 'Katar Stadyumu' inşa etmeyi planlıyor. Eğer hedef Malaga'yı zirveye çıkarmaksa El Tani'de para ve hırs mevcut. Barça ve Madrid'in önümüzdeki yıllarda bunu hesaba katması gerekiyor.

Malaga'nın cesaretli ve güzel başlaması sorun yarattı

'Bu kadar Malaga yeter' dediğinizi duyar gibiyim ancak bu farklı kulüpten biraz olsun bu maç vesilesi ile bahsetmenin şart olduğunu düşündüm. Kaldı ki Malaga, Santiago Bernabeu'da oynanan bu maçta Real Madrid karşısnda oldukça cesur ve istekli bir biçimde sahaya çıkarak buna değdiğinin de göstermiş oldu. Öyle ki, ilk yarım saat içinde Real Madrid Karim Benzema ile ilk golü bulana kadar zor anlar yaşattılar. Bu maçtan önce ilk dört için zorlayan bir sıralama yakalayan ve tarihlerinde ilk kez bu kadar başarılı olan Malaga, becerikli hücumcuları sayesinde Real Madrid kalesinde ilk yarım saat içinde birden fazla tehlike yarattı. Cazorla, Juaquin ve Kolombiyalı Rondon'un ekstra oyunları, bir kazaya sebebiyet verebilirdi. 

Ronaldo, topu adeta Benzema'nın kafasına 'çarptırdı' 

Real Madrid bu rakibi karşısında sahaya yüzde yüzünü veremedi ancak Cristiano Ronaldo'nun ekstra oyunu ve mükemmel ortası sayesinde 35. dakikada Karim Benzema'nın golü geldi. Sanki Benzema kafayı vurmadı, adeta Ronaldo ona çarptırmış gibiydi...

Malaga'nın orta saha ile hücum arasındaki bağlantıyı çok iyi kurması ve çok fazla boşluk vermemesi sebebiyle Real Madrid hem istediği oyunu sahaya yansıtmakta zorlandı, hem de kalesinde tehlikeler atlattı ilk yarı boyunca. Martin Demichelis, alışılmışın dışında stoperde değil, orta alanda oynadı ve onun direnci Malaga'nın orta alandaki etkinliğini de arttırmış oldu. Bununla beraber ataklarda baş rollerde yer alan Cazorla, Joaquin, Rondon ve Isco, ekstra performansları ile üretkenlik konusunda takımı sırtlamayı başardılar.

Maçtan önce Santi Cazorla, Real Madrid'e çelme atabileceklerini söylemişti ve, "Her maçta olduğu gibi bu maçta da sahaya kazanmak için çıkacağız. Cesarete ihyiacımız olacak." demişti. Yeterli cesareti ve atakları buldular ancak Real Madrid, ilk devreyi 1-0 önde kapatmayı başardı. Real Madrid sahasında oynadığı 21 maçın 5'inde gol yememeyi başarmıştı ve ilk devrede de can sıkan Malaga ataklarına rağmen bunu yine başardılar.

Büyük reis Ruud!

Söz konusu Malaga olunca Real Madrid'e bağlantılı olarak iki isim akla geliyor. Biri 2009-2010 sezonunda 96 puan almasına rağmen Real Madrid'i şampiyonluğa taşıyamayan Teknik Direktör Manuel Pellegrini, diğeri de büyük reis, Ruud Van Nistelrooy. İkinci yarıda Pellegrini tarafından oyuna dahil edilen Ruud, tüm Santiago Bernabeu'nun alkışları arasında oyuna dahil oldu. Girdikten sonra özellikle kale arkasındaki Ultras grubunun 'Nistelrooy' tezahüratları yapılırken oldukça duygusal bir ortam oluşuverdi.

Real Madrid ikinci devre kendine geldi ama...

Maçın ikinci yarısında Malaga'da aynı istek devam etti ancak Real Madrid ilk yarı boyunca bir türlü beceremediği rakip alandaki baskısını ikinci yarıda kurmayı başardı. Orta alanda Xabi Alonso ve Sami Khedira'nın ekstra sorumluluklar alması, bununla beraber Mesut Özil'in, Messi oynasa 'uzaylı bu' diye övülebilecek oyunu sayesinde Real Madrid kendine geldi. Ancak gelen pozisyonlarda ya yanlış tercihler, ya da biraz şanssızlık son anlara kadar farkın açılmasını önledi. 

Eklemek gerek, maç boyunca Real Madrid'i zorlayan yapısı ile dikkat çeken Malaga'nın maç boyunca kaleye gönderdiği şut sayısı beş. Real Madrid'in kaleyi bulan şutu yedi ama toplamda bu sayı 18. Esas sorun tam da burada ortaya çıkıyor görüldüğü gibi. Farkı bir türlü arrtıramayan Real Madrid, bunun cezasını da 90+1'de ödedi. Oyuna sonradan giren Granero, Cazorla'yı düşürdüğünde kabus da başlamış oldu. Barajın önde olduğunu söyleyen Malagalılarla Real Madridlilerin kavgası arasında Santi Cazorla, frikikten topu dolu tarafa tam 90'a gönderdi ve son dakikalarda durum 1-1 oluverdi. 

Puan kaybetme lüksü?

Evet, Real Madrid'in puan kaybetme lüksü var. Bunun Malaga karşısında olması çok fazla şaşırılacak bir durum değil ancak Santiago Bernabeu'da olması durumu biraz farklılaştırıyor. Camp Nou'da oynanacak olan karşılaşmaya en az 10 puan farkla girmek çok önemliydi. Şimdi puan farkı sekiz. En kötü ihtimali düşündüğümüzde beş oluyor. Son haftalara doğru yine de takım rahat olacaktır ancak Malaga karşısında son anda kaybedilen bu iki puan, Camp Nou'ya şampiyon gidebilme ihtimalini ve bu rüyayı da ortadan kaldırmış durumda...

Abidal ve Muamba

Real Madrid'in yıldızları, maçtan önce Barcelona forması giyen ve karaciğer nakli yapılacak olan Eric Abidal'e ve dün akşam Tottenham maçında kalbi duran Fabrice Muamba'ya 'geçmiş olsun' dileklerini ileten bir t-shirt ile seramoniye geldi ve bu da gecenin güzelliklerinden bir tanesiydi. 

Goal.com
Fotoğraf: Real Madrid CF v Malaga CF - Liga BBVA By: Jasper Juinen @Getty Images Sport

12 Mart 2012 Pazartesi

Real Madrid, 110. yılını kutluyor. 110 madde, 110 ayrı hikâye ile Real Madrid...

1. Kulüp ilk olarak 1895 yılında Football Club Sky adıyla kuruldu. 1900'de kulüp New Foot-ball de Madrid ve Club Espanol de Madrid olmak üzere ikiye ayrıldı. Daha sonra kulübün başkanlığını yapacak olan Julian Palacios, Sociedad Madrid FC'nin 6 Mart 1902'de kurulmasını sağladı.

2. Madrid CF'nin ilk iki resmi başkanı da Katalan'dı! Joan Padros Rubio, 1902-04 yılları arasında kulübü yönetti. Kardeşi Carles Padros Rubio de ondan görevi devralarak 1908'e kadar başkanlığı yürüttü.

3. Madrid CF, kuruluşundan üç yıl sonra Kral Kupası finalinde Athletic Bilbao'yu yenerek ilk kupasını kazandı.

4. Madrid efsanesi Alfredo Di Stefano, La Liga gol kralına verilen Pichici Ödülü'nü 1956-59 yılları arasında üst üste dört kez kazandı. Toplamda ise beş defa bu başarıyı elde etti.

5. Real Madrid, La Liga'yı üst üste beş kazanan ilk kulüptür. Bu başarıyı iki kez tekrarladılar. İlk seri 1961-65 yılları arasındaydı. Diğeri ise 1986-90 arasında geldi.

6. Madrid, hiçbir zaman üç kupayla sezonu kapatamadı. Ancak altı kez duble yapmayı (La Liga, Kral Kupası veya Avrupa Kupası'ndan ikisini kazanmayı) başardılar.

7. Madrid'in gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu efsanevi 7 numara Raul. Tüm karşılaşmalarda 323 gol atan Raul, La Liga'da da 228 gol attı.

8.
Real, La Liga tarihinde en ağır yenilgisini Espanyol'a karşı 1929-30 sezonunda 8-1'lik skorla aldı.

9. Real, dokuz defa Avrupa şampiyonu oldu. En farklı galibiyetleri 1961-62 sezonunda Danimarka temsilcisi Boldklubben'e karşı 9-0'lık skorla geldi.

10. Cristiano Ronaldo, Mayıs 2011'de Sevilla'yı 6-2 yendikleri maçta 10 dakikada üç gol atarak Real Madrid tarihinin en hızlı hat-trick'ini yaptı. 

11. Madrid'in La Liga'da aldığı en farklı galibiyet 7 Şubat 1960'ta Elche'ye karşı 11-2'lik skorla geldi. Tarihlerindeki en farklı galibiyeti ise 1942-43 sezonunda Kral Kupası yarı finalinde Barcelona'yı 11-1 yenerek aldılar.

12. Ferenc Puskas, 1959-60 sezonunda takımının Avrupa kupalarında attığı 12 golün tamamının altına imzasını atarak tarihe geçti.

13. 13 Mayıs 1902'de tarihteki ilk El Clasico oynandı. Real Madrid, bu hazırlık maçını 3-1 kaybetti.

14. 1961-80 yılların arasında Real Madrid, İspanya'yı domine ettı ve 20 sezonda 14 kez lig şampiyonu oldu. 1961-90 aralığında ise bu sayıyı 19'a yükselttiler.

15. Miguel Munoz, takımın başında en uzun süre kalan teknik direktör unvanına sahip. Munoz, 15 sezon boyunca 604 maça çıktı ve 14 kupa kazandı.

16. Madrid, Şampiyonlar Ligi'ne 16 kez katılma başarısı gösterdi. Turnuvaya en çok katılan takım ise 17 defa ile Manchester United.

17. 17 Aralık 1922'de Real Madrid'li Juan Monjardin, Portekiz karşısında İspanya forması giyerek Real'in ilk milli oyuncusu oldu.
18 YILLIK HASRET SONRASI

18. Madrid, Kral Kupası'nı 18 defa kazansa da 1993-2011 yılları arasındaki 18 yıl boyunca bu kupayı kazanamadı.

19. İlk resmi El Clasico, 19 Mayis 1902'de Kral Kupası yarı finalinde oynadı. Barcelona maçı 3-1 kazandı. Bu maç Madrid CF'nin ilk resmi maçıydı.

20. FIFA, Real Madrid'i '20. Yüzyıl'ın En İyi Kulübü" seçti. Real, bu onura layık görülen ilk ve tek kulüp.

21. Madrid FC'nin ilk maçı kulüp üyeleri arasında oynandı. Bir takım mavi forma giyerken diğeri kırmızı forma giydi. Beyaz formalarını ise 1902'de Londra kulübü Corinthians FC'den almışlardı.

22. Madrid, Avrupa Kupası/Şampiyonlar Ligi'nde 22 defa yarı finale çıkarak bu alanda rekoru elinde tutuyor.

23. David Beckham, dört yıllık Madrid macerasında iki kupa kazandı. İlk maçında Süper Kupa'yı kaldıran Beckham, son maçında ise La Liga şampiyonu oldu.

24. Raul'ün 7 numaralı formasıyla çıktığı son maç 24 Nisan 2010'da Real Zaragoza'yı 2-1 yendikleri maçtı.

25. Real Madrid oyuncuları toplamda 25 kez La Liga'da gol kralı oldular. 1932-33 sezonunda ilk kez gol kralı olan Manuel Olivares, 14 maçta 16 gol atmıştı.

26. Madrid, turnuvanın adı Şampiyonlar Ligi olana kadar Avrupa Kupası'nda 26 kez boy gösterdi.

27. Alfredo Di Stefano, 1953-54 sezonunda Real Madrid'deki ilk sezonunu geçirdi. La Liga'da çıktığı 28 maçta 27 gol attı.
KIRMIZILI MELEK

28.  Angel Di Maria, Real Madrid'in kırmızı formasıyla gol atan ilk oyuncu. Real, bu formayı daha önce üç maçta giymişti ancak bu maçlarda gol atamamıştı.

29. Madrid'e 'Real' (kraliyete ait) ön adını 29 Haziran 1920'de Kral XIII. Alfonso verdi.

30. Vicente del Bosque, Real Madrid'de toplamda 30 yıl geçirdi. Oyuncu olarak dokuz kupa kazandı. Teknik direktör olarak ise yedi kez kupa kaldırdı.

31. Real Madrid, La Liga tarihinin en çok şampiyon olan takımı. 31 defa şampiyonluk yaşayan Real, en düşük lig sıralamasını ise 1947-48 sezonunda 11. olarak aldı.

32. Madrid ilk lig şampiyonluğunu 1932'de oynadığı 18 haftalı ligde 10 galibiyet ve sekiz beraberlik alarak elde etti. Lig sonunda Athletic Bilbao'nun üç puan önündeydiler.

33. Madrid, Santiago Bernabeu Stadı'ndaki ilk maçında OS Belenenses'i 3-1 yenmişti. Sabino Barinaga bu stadyumda ilk golü atan oyuncu olmuştu.

34. Şimdilerde 34 yaşında olan Alberto Rivera, Madrid'de A takımla maça çıkan en genç oyuncuydu. 17 yaş 114 günlükken maça çıkan Rivera, Raul'ü 10 gün farkla geride bıraktı. Rivera, 1995 Haziran'ında Celta Vigo'yu 2-0 yendikleri maçta gol atarak kulübün en genç golcüsü oldu.

35. Santiago Bernabeu, 1943-1975 yılları arasında 35 yıl boyunca Madrid'de başkanlık yaptı. Onun döneminde Real, altı Avrupa Kupası, 16 La Liga şampiyonluğu, altı Kral Kupası ve bir Kıtalararası Kupa kazandı. Ayrıca Real'in çehresini Alfredi Di Stefano'yu transfer ederek değiştirdi.

36. Kulüp tarihinin en golcü üçüncü ismi olan Santillana, 36 yaşında futbolu bıraktı.

37. Madrid, 8 Eylül 1955'te oynadığı ilk Avrupa Kupası maçında Servette'yi 2-0 yenmişti.
MADRID'İN MUHTEŞEM MACAR'I

38. 1989-90 sezonunda Hugo Sanchez, La Liga'da 38 gol atarak gol kralı oldu ve 1951'de Athletic Bilbao'lu Telmo Zarra'nın rekoruna ortak oldu. Bu rekor 2010-11 sezonuna kadar kırılmadı.

39. Ferenc Puskas, Real'deki son sezonu olan 1965-66 sezonunda 39 yaşındaydı.

40. Cristiano Ronaldo, 2010-11 sezonunda La Liga'da 40 gol atarak bir sezonda en çok gol atan oyuncu oldu.

41. Ne var ki Pichici Ödülü'nü veren Marca, Real Sociedad maçında Ronaldo'nun serbest vuruştan attığı golde Pepe'ye çarpan topu da sayarak 41 gole ulaştı. Resmi kayıtlara ise o gol kendi kalesine atılmış bir gol olarak geçti.

42. Madrid, 2008 yılında Robinho'yu Manchester City'ye 42,5 milyon avroya satarak tarihindeki en pahalı oyuncu satışını gerçekleştirdi.

43. Real Madrid, ilk Avrupa şampiyonluğuna 13 Haziran 1956'da Stade Reims'i 4-3 yenerek ulaştı.
ZIZOU UÇUŞTA

44. Zinedine Zidane, 2002 Şampiyonlar Ligi finalinde Hampden Park'ta Bayer Leverkusen'e sol ayağıyla voleyle golünü atarken skorbord 44 dakika 36 saniyeyi gösteriyordu.

45. Ronaldo, 2002 yılında Güney Kore-Japonya'daki Dünya Kupası'nda Brezilya'yı şampiyonluğa taşıdıktan sonra Inter'den Real Madrid'e 45 milyon avro karşılığında transfer oldu.

46. Jose Mourinho, Real Madrid tarihindeki 46. farklı teknik adam. İlk teknik direktörleri Arthur Johnson'du.

47. Ferenc Puskas, 1959-60 sezonunda Real Madrid adına 38 maçta 47 gol atarak kulüp tarihinde bir sezonda en çok gol atan oyuncu oldu.

48. Real Madrid'in kulüp ofisi Alcala'daki 48 numarada yer alan 'Al Capricho' adındaki bir butikti.

49. Raul'ün Real Madrid formasıyla attığı son resmi gol Real Zaragoza'yı 2-1 yendikleri maçın 49. dakikasında geldi.

50. Real Madrid efsanesi Emilio Butragueno, La Liga'da üst üste yenilmeme rekorunu elinde tutuyor. Sarışın forvet, 1980'lerde üst üste 50 lig maçında galibiyet görmüştü.

51. Real Madrid, dünya şampiyonu olan ilk kulüp takımı. 1960'da Kıtalararası Kupa finalinde Santiago Bernabeu'da Penarol'ü 5-1 yenmişlerdi.

52. Madrid'in lakaplarından olan, Los Merengues tamamen beyaz olan formalarından ileri geliyor. Bu ifade eilk defa 3 Ocak 1917 tarihli Espana Sportiva dergisinde geçmişti.
MADRİD'İN YENİ ALTIN ÇOCUĞU

53. Cristiano Ronaldo, 2010-11 sezonunda 53 gol atarak kulüp rekorunu kırdı.

54. Madrid, 56 yıl boyunca 54 kez Avrupa kupalarına katıldı. Sadece 1977-78 ve 1996-97 sezonlarında Avrupa kupalarından uzak kaldılar.

55. Ocak 1955'te kulüp stadyumuna eski başkan Santiago Bernabeu'nun adını verdi.

56. Santiago Bernabeu/Nuevo Chamartin'den önce Madrid'in stadyumlarının adı Chamartin, the Velodromo de Ciudad Lineal, O'Donnell, Desmontes de Moncloa, La Estrada, Explanada de la Plaza de Toros ve Hipodromo idi.

57. Luis Figo, Real Madrid'de geçirdiği beş yıl boyunca 239 maçta 57 gol attı. Barcelona'da oynadığı 249 maçta ise 45 golde kaldı.

58. 80 sezonda 2534 La Liga maçına çıkan Real Madrid, 58.2'lik bir galibiyet yüzdesi elde etti. 1475 galibiyet alırlerken 538 maçı kaybettiler. 5285 gol atıp 2915 gol yediler.

59. Bernabeu, Euro 65, 1982 Dünya Kupası finallerinin yanı sıra; 1957, 1969, 1980 Avrupa Kupası ile 2010 Şampiyonlar Ligi finallerine ev sahipliği yaptı.

60. Luis Figo, 2000 yazında 60 milyon avro karşılığında Barcelona'dan Real Madrid'e transfer olarak iki kulüp arasında doğrudan transfer olan 15. oyuncu oldu. İlk oyuncu Alfonso Albeniz'di.

61. Madrid, 1980 Kral Kupası'nda finalde B takımı Castilla'yı 6-1 yenerek zafere ulaştı.

62. Mesut Özil, Real Madrid'de geçirdiği bir buçuk sezon boyunca forma numarasını dört defa değiştirdi. Sezon öncesi kampı boyunca 26 numarayı giyen Mesut, ilk resmi maçına 19 numaralı formayla çıktı. Rafael van der Vaart'ın takımdan ayrılması üzerine 23 numaraya geçti. 2011-12 sezonunun başında ise 10 numarayı aldı. 

63. Real Madrid, İspanya 1. Lig'inde üst üste şampiyonluk kazanan ilk takım oldu. 1931-32 ve 1932-33 sezonlarında şampiyonluğu korudular.
DÖNÜM NOKTALARI
1. Julian Palacios, Madrid CF'nin Real Madrid olmasını sağladı.
3. Madrid ilk kupasını 1905'te kurulduktan üç yıl sonra kazandı.
20. FIFA tarafından 20. Yüzyıl'ın en iyi kulübü seçildiler.
32. İlk La Liga şampiyonluklarını 1932'de kazandılar.
35. Santiago Bernabeu, 35 yıl boyunca başkanlık yaptı ve Di Stefano'yu transfer ederek kulüp tarihini değiştirdi.

43. Madrid, ilk Avrupa Kupası'nı '56'da Stade Reims'i 4-3 yenerek kaldırdı.

64. Ronaldo, Real Madrid formasıyla ilk maçına 2002 Ekim'inde Alaves'e karşı 64. dakikada oyuna girerek çıktı. Brezilyalı yıldız, 5-2'lik zafere iki gol atarak katkı sağladı.

65. Mevcut başkan Florentino Perez, Adolfo Melendez dışında kulüp başkanlığına ikinci kez seçilen ikinci kişi.

66. 1966'da Avrupa şampiyonu olan Real Madrid, Ye-ye takımı olarak biliniyordu. Takım Amancio Amaro, Pachin, Pirri ve Manuel Sanchis gibi pek çok genç İspanyol yıldızı kadrosunda barındırıyordu. Bu lakabı almalarının sebebi The Beatles'ın ünlü şarkısı  'She Loves You' (yeah yeah yeah)'den gelen ilhamdı. Takımın dört oyuncusu Marca'ya verdikleri pozda Beatles üyelerinin peruklarını takmışlardı.

67. Predrag Mijatovic'in 1998 Şampiyonlar Ligi finalinin 67. dakikasında Juventus'a attığı gol Real Madrid'e yedinci Avrupa şampiyonluğunu getirmişti. Bu gol aynı zamanda 1966'dan beri süren 32 yıllık Avrupa şampiyonluğu hasretini de bitirmişti.

68. La Liga'daki 163 El Clasico karşılaşmasında Real Madrid, 68 galibiyet, 64 mağlubiyet aldı. 31 maç berabere bitti.

69. Amancio Amaro, 1969'da La Liga gol krallığına sadece 14 gol atarak ulaştı.

70. Fernando Morientes, Real Madrid formasıyla bir La Liga maçında beş gol birden atan son oyuncuydu. 2002 Şubat'ında Las Palmas'ı 7-0 maçta beş defa ağları havalandırmıştı.

71. 71 golle Şampiyonlar Ligi tarihinin en golcü oyuncusu olan Raul, bu gollerin 66'sını Real Madrid formasıyla atmıştı.

72. Real Madrid, La Liga, Kral Kupası, İspanya Süper Kupası, Avrupa Kupası/Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası, UEFA Süper Kupa ve Kıtalararası Kupa alanlarında 72 kez kupa kaldırma sevinci yaşadı.

73. Madrid'in 1959-69 Avrupa Kupası finalinde Eintracht Frankfurt'u 7-3 yendiği maç turnuva tarihinin en gollü finali oldu. Bu şampiyonlukla Real, beşinci kez kıtanın en büyüğü olarak kupanın ebedi sahibi oldu.

74. Zinedine Zidane, Juventus'tan 74 milyon avro karşılığında Real Madrid'e transfer olarak futbol tarihinin en pahalı ikinci transferi oldu.

75. Zizou, Juve'ye 1996'da transfer olduktan bir yıl sonra Torino ekibi Şampiyonlar Ligi finali oynadı. Fransız yıldız, bir sonraki sezon da Devler Ligi finalini kaybeden taraftaydı. 2002'de ise bu kupaya Real Madrid formasıyla ulaştı.
ÖZEL ADAMIN ÖZEL RAKAMLARI

76. Jose Mourinho'in mevcut 76.77'lik galibiyet yüzdesi Real Madrid tarihinde bir teknik direktörün ulaştığı en büyük galibiyet yüzdesi.

77. Iker Casillas, mevcut Real Madrid kadrosunda La Liga, Kral Kupası, Şampiyonlar Ligi, Kıtalararası Kupa, UEFA Süper Kupası ve İspanya Süper Kupası şampiyonluğu yaşayan tek oyuncu. Galactico döneminden kalan tek isim olan Casillas, İspanya ile de Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası şampiyonlukları yaşadı.

78. Real Madrid'in eski oyuncusu Guti, 2007-08 sezonunda formasının arkasına 'Guti.Haz' yazdırdı. Bu ifadedeki H, soyadı Hernandez'den; A, oğlu Aitor'dan ve Z kızı Zara'dan geliyordu.

79. 2010'da Real Madrid, Deloitte raporlarına göre 400 milyon avronun üstünde ciro yapan ilk futbol kulübü oldu.

80. Ezeli rakibi Atletico Madrid'le 146 defa ligde karşı karşıya gelen Real, 80 galibiyet, 35 mağlubiyet ve 31 beraberlik aldı.

81. 81. sezonu oynanan La Liga'da tüm sezonlarda boy gösteren üç kulüpten biri Real Madrid. Diğer ikisi ise Barcelona ve Athletic Bilbao.

82. 5 Aralık 2009'da Almeria ile oynanan ve 4-2 devam eden lig maçının 82. dakikasında Cristiano Ronaldo'nun penaltısını Diego Alves kurtardı. Bu kurtarış CR7'nin kaçırdığı son penaltı oldu. 21 penaltıyı üst üste gole çeviren Ronaldo, Barcelona'lı Ronald Koeman'ın bu alanda 25 penaltıyla elinde tuttuğu rekoru kırmaya çok yakın.

83. 1982-83 sezonunda Alfredo Di Stefano yönetimindeki Real Madrid, tersine bir üçleme yaptı. La Liga, Kral Kupası ve Kupa Galipleri Kupası'nda ikinci oldular.
DÖNÜM NOKTALARI
44. Zidane'ın 44. dakikada Bayer Leverkusen'e attığı golle 2002'de Avrupa şampiyonu oldular.
73. Madrid'in Eintracht Frankfurt'u 7-3 yendiği Avrupa Kupası finali tarihin en iyi futbol maçı olarak kabul ediliyor.
81.
Madrid hiç küme düşmeden 81 yıl boyunca tüm La Liga sezonlarında yer aldı.
89. Miguel Munoz, Madrid'in Avrupa Kupası'ndaki ilk golünü attı. Di Stefano ise finallerde kulübün ilk golünü attı.
94. Madrid, Cristiano Ronaldo'yu transfer etmek için 94 milyon avro ödeyerek dünya rekoru kırdı.
101. Arthur Johnson, Real Madrid'in ilk golünü attı. Ayrıca kulübün ilk teknik direktörü de oldu.

84. 1984-85 sezonunda Real Madrid, ligde dokuz maç üst üste kazanamayarak tarihindeki en kötü seriyi elde etti.

85. Bu sezon La Liga'da geçilen 25 hafta sonunda Real Madrid, 85 gol atarak maç başına 3.4 gollük bir ortalama yakaladı. Bu ortalamayı sürdürürlerse lig sonunda 129 gole ulaşacaklar.

86. Resmi 217 El Clasico'da Real Madrid, 86 galibiyet, 85 mağlubiyet ve 46 beraberlik aldı. Los Blancos bu maçlarda 364 gol atarken 351 tane yediler.

87. 1987-88 sezonunda Real Madrid, ligdeki 19 iç saha maçının 18'ini kazanarak kulüp rekorunu kırdı. Aynı başarıyı 2009-10 sezonunda da tekrarladılar.

88. Kaka, bu sezon Real Madrid formasıyla çıktığı 30 resmi maçta 11 assist yaptı. Brezilyalı oyuncu 2008-09 sezonunda AC Milan'da oynarken tüm sezon boyunca 14 asist yapmıştı.

89. Miguel Munoz, Real Madrid'in Avrupa Kupası'ndaki ilk golünü attı. Alfredo Di Stefano ise 1956 Avrupa Kupası finalinde Stade Reims karşısında 2-0 yenik durumdalarken gol atarak bu turnuvanın finalinde gol atan ilk Real'li oyuncu oldu.

90. Xabi Alonso, Real Madrid'in transfer ettiği en pahalı İspanyol oyuncu. 2009 yazında 30 milyon avroya Liverpool'dan gelen Alonso'yu; 27 milyon avroya Sevilla'dan gelen Sergio Ramos takip ediyor.

91. 88 La Liga maçında 96 gol atan Cristiano Ronaldo, 1.09'luk bir gol ortalaması yakaladı. Onu 0.91'lik ortalamasıyla Telmo Zarra takip ediyor.

92. Jose Mourinho'nun dokuz yıl süren meşhur iç saha yenilmezlik serisi 2 Nisan 2011'de Santiago Bernabeu'da Sporting Gijon'a 1-0 yenildikleri maçta sona erdi.

93. Real Madrid'in iç sahada en uzun süre elde ettiği yenilmezlik serisi 1956-57 ile 1964-65 sezonları arasında 121 maç devam etti.
TEK ve BİRİCİK ALFREDO

94. Madrid, 2009 yazında Manchester United'a Cristiano Ronaldo için 94 milyon avro ödeyerek dünya tarihinin en pahalı transferini gerçekleştirdi.

95. Alfredo Di Stefano, Real Madrid formasıyla üst üste en çok La Liga maçına çıkan oyuncu unvanını elinde tutuyor. Di Stefano, beş yıl 148 gün boyunca 171 lig maçına çıktı.

96. Manuel Pellegrini, 2009-10 sezonunda Real Madrid'e bir sezonda en çok puan toplatan hoca oldu. Ancak bu rekor görevde kalmasına yetmedi.

97. 1997-98 sezonunda Real Madrid, La Liga'da üst üste yedi maçta gol yemeyerek kulüp tarihinin en başarılı serisine ulaştı.

98. Ferenc Puskas ve Santillana Kral Kupası'nda attıkları 49 golle bu turnuvada Real Madrid'in en golcü oyuncuları olma unvanını taşıyorlar.

99. 1999 Eylül'ünde Iker Casillas, San Mames'te oynanan ve 2-2 devam eden Athletic Bilbao maçında Bodo Illgner'in yerine oyuna girerek A takımla ilk maçına çıktı.

100. Real Madrid, 100. yılında Deportivo La Coruna'ya karşı Santiago Bernabeu'da oynadığı Kral Kupası finalini kaybetti.

101. Arthur Johnson, 13 Mayıs 1902'de Real Madrid'in ilk resmi golünü Barcelona'ya 3-1 yenildikleri maçta attı. Jaime Lazcano, kulübün ilk La Liga golünü attı. 1000. golü Pahino, 2000. golü Gento, 3000. golü Juanito, 4000. golü Ivan Zamorano ve 5000. golü Guti attı.

102. Real Madrid ilk golü dışında diğer tarihi gollerini attığı tüm maçları kazandı.

103. 24 Eylül 2011'den 7 Aralık 2011'e kadar Real Madrid, tüm kulvarlarda oynadığı 15 maçta üst üste galip gelerek kulüp tarihinin en uzun galibiyet serisini yakaladı.
AZİZ IKER'İN SAN MAMES'TEKİ İLK MAÇI

104. Santiago Bernabeu, 1943-78 yılları arasında başkan olarak geçirdiği döneme rağmen Real Madrid teknik direktörü olarak sadece sekiz maça çıktı. Bu maçların beşini kazanırlarken, üçünü kaybettiler.

105. Cristiano Ronaldo, Real Madrid formasıyla 100 gole ulaşmak için sadece 105 maça çıktı.

106. Luis Molowny, dört farklı dönemde Real Madrid'in teknik direktörlüğüne getirilerek bu alanda rekoru elinde tutuyor.

107. Madrid, 1989-90 sezonunda John Toschack yönetiminde 107 gol atarak lig şampiyonluğuna ulaştı ve bu alanda rekorun sahibi oldu.

108. Alfredo Di Stefano'nun Real Madrid teknik direktörü olarak ilk dönemi 1982 Nisan'ından 1984 Nisan'ına kadar 108 resmi maç boyunca devam etti. Bu süreçte 63 galibiyet, 22 yenilgi ve 23 beraberlik aldılar.

109. Di Stefano, Kasım 1990'dan Mart 1991'e kadar yine Real Madrid'i çalıştırdı ancak sadece İspanya Süper Kupası'nı kazanabildi.

110. Real Madrid 110. kuruluş yıldönümünü kutlarken La Liga'nın zirvesinde son 10 maçını kazanmış ve 10 puan farkla lider konumda bulunuyordu.

Orjinalinden çeviren: Rafet Baran Eryılmaz


Goal.com

Orjinalinden çeviren: Rafet Baran Eryılmaz

Fotoğraf: Raul of Real Madrid celebrates By: Phil Cole @Getty Images Sport

5 Mart 2012 Pazartesi

Real Madrid, Espanyol'u 5'ledi. Peki ya Camp Nou'ya şampiyon gitme ihtimali?

Gelin kabul edelim. Barcelona şehrinin takımı olan Espanyol, Real Madrid sempatizanları ve taraftarları için her daim farklı görülen bir takım oldu hep. Ambleminde yer alan kraliyet tacı simgesinin yanı sıra onu Real Madrid taraftarlarına yakın kılan esas durum, her sezon Barcelona ile yaptığı derbi maçları oldu. Ancak bunun yanında Espanyol, Real Madrid'e Barcelona'yı yenerek çok fazla yardım edebilen bir takım olamadı. Atletico Madrid'in Barcelona'ya katkısı ne ise, Espanyol'un da Real Madrid'e katkısı o oldu hep...

Espanyol maçından önce, 10 puan gerideki rakip Barcelona'nın defansif oyun yapısı ile nam salmış Sporting Gijon maçında, Leo Messi'siz olmadan elde ettiği galibiyet dışında çok daha mühim konular konuşuluyordu Real Madrid cephesinde. Aslında işin doğrusu Türkiye'de gündem farklıydı, İspanya'da ise farklı.

Türkiye'deki gündem, bu maçtan önce Jose Mourinho'nun Türk oyuncusu Nuri Şahin ile ilgili yaptığı açıklamalardı. Mou, "Kırıcı olmak istemem ama Real Madrid, Türkiye'den çok daha iyi bir takım. Nuri Şahin hâlâ planlarımda yer alan bir oyuncu. Ancak iyi bir sezon öncesi çalışması yapması şart. Takım şu anda şakaya gelecek durumda değil. Daha iyi oyuncuları kullanıyorum. Nuri'nin de daha çok çalışması lazım." demişti ve bu durum, Nuri Şahin'in geleceğini tartışma konusu haline getirmişti.

İspanya'daki esas gündem ise Nuri Şahin'in değil, Jose Mourinho'nun takımdaki geleceğiydi. "Mourinho'nun yaz ayında transfer olup olmayacağı hakkında bilgim yok. Bu benim için de geçerli, belki ileride ben de ayrılmak isteyebilirim. Kimse ne olacağını bilemez." diyen kaleci Iker Casillas, aslında ne kadar temkinli olunması gerektiğini de bizlere bir şekilde göstermişti. Tüm bunların ışığında Espanyol'u konuk eden Real Madrid, maça da beklendiği gibi harika bir giriş yaptı ve 'küçük' Barcelonalıları sağlam vurdu.

Ligin ilk yarısında Barcelona'da oynanan karşılaşmayı da Real Madrid Gonzalo Higuain'in hat trick yaptığı maçta 0-4 kazanmayı başarmıştı. O günden bu güne iki takım arasında yine çok fazla değişiklik olmadığı hemen ilk 15 dakikada zaten görüldü. İlk yarıdaki maçta da olduğu gibi Pepe bu maçta sahada değildi. Bunun yanında Gonzalo Higuain yine dizilişin en ucunda yer aldı. Onu destekleyenler de Özil, Di Maria, Kaka ve Ronaldo oldular.

Maç eksiği olan Carvalho, dikkatle izlenmesi gereken Varane

İlk yarı boyunca Real Madrid adına sahada sırıtan isimlerden bir tanesi de uzun süreli bir sakatlık döneminden çıkan Ricardo Caarvalho oldu. Jose Mourinho'nun bir şekilde yararlanmak istediği tecrübeli Carvalho, Espanyol hücumcuları çok etkisi olamasalar da, zaman zaman hata yapma potansiyeli ile dikkat çekti ve bu durumu maç eksikliğine bağlamak elbette mümkün. Zira bunu hemen farkeden Jose Mourinho da, onu oyundan alarak Raphael Varane'yi defansın ortasına, Sergio Ramos'un yanına monte etti ve maçı Varane ile tamamladı.

En uçta yer alan Verdu ve kanatta forma giyen V. Weiss dışında yaratıcı oyuncusu olmayan Espanyol, bununla beraber Real Madrid'in yetenekleri ve hızlı oyunu karşısında oldukça bocalayan bir görüntü içinde oldu. Nitekim Espanyol, ilk 45 dakika boyunca oyunun tüm kontrolünü Real Madrid'e bırakmasının yanında kaleye sadece Romaric ile bir şut gönderebildi. Hal böyle olunca Real Madrid için oldukça kolay bir ilk yarı oldu. Avrupa'da Altın Ayakkabı ödülüne oynayan Cristiano Ronaldo, Higuain'den aldığı pasta tribünlerdekileri ilk olarak ayağa kaldıran isim oldu.

Khedira gol atar mıydı?

Bu maçta temel görevi pek beceremeseler de Espanyol takımının orta alandaki pas trafiğine zarar vermek olan Alman oyuncu Sami Khedira, Romaric ve Coutinho gibi rakiplerinin bu işe fazla yoğunlaşmaları sebebiyle birkaç pozisyonda gol arayarak aslında atacağı sayının da sinyallerini vermişti. Nitekim Khedira, tüm gününü beraber geçirdiği kankası Mesut Özil'den aldığı pası güzel bir vuruşla ağlara yolladı ve durum 2-0 oluverdi. Jose Mourinho'nun da prenslerinden biri olan Khedira, geçtiğimiz sezon üç gol atmıştı ve bu golü ile bu sezon ikinci golüne de ulaşmış oldu. İlk devre biterken ilk yarıdaki maçta üç gol birden atan Gonzalo Higuain, üçüncü golü de atabilirdi (ikinci yarıda affetmedi) ancak buna kaleci Casilla izin vermedi. (Evet, Casillas'ın bir başka versiyonu).

İlk yarıyı özetlediğimizde kanatları buldukları boşluklarla çok iyi kullanan bir Marcelo, aynı şekilde Marcelo kadar hızlı ve çevik olmasa da ters kanadında Arbeloa'nın aynı işlevi görmesi ve atakları detseklemesi, gol atan Sami Khedira'nın bununla beraber Xabi Alonso ile beraber iyi bir ikili kurup oyunu iki yönlü ve çok iyi okuması ve klasik Cristiano Ronaldo, Real Madrid'in devreye rahat gitmesini sağlayan etkenlerdi.İkinci yarı başladığında elbette beklentiler yine goller üzerineydi. (Buradan handikaplı Real Madrid galibiyetine bahis yaptığımı da itiraf etmiş olayım). Nitekim de, Gonzalo Higuain sahneye çıktı ve hemen 3-0 oldu.

Kaka'nın meşhur plaseleri

Futbol lügatında Kaka plasesi diye bir deyim vardır, bilmem hiç duydunuz mu? Aslında Kaka, Real Madrid'e geldiği günden bu yana Milan'daki günlerini, özellikle 2005-2006 ve 2006-2007 sezonlarını aratır bir performans sergilemişti ancak zaman zaman yaptığı koşular ve klas vuruşlarla o günlerden demetler sunuyordu. Akabinde bu gece Espanyol karşısında da attığı gol, yine uzak köşeye kaleci Casilla'nın uzanamayacağı köşeye gitti ve durum 4-0 oldu. Jose Mourinho, bu andan sonra da Mesut Özil'in artık sahada fazla durmasını istememiş ve anlamsız bulmuş olacak ki, Jose Callajon'u oyuna aldı. Real Madrid'e karşı sahaya normal dizilişinde ve ritminde çıkan Espanyol'un gücü, elbetteki maçın sonuna kadar Real Madrid'e yetmedi. Son 10 dakikaya yaklaşıldığında oyundan artık tamamen düşmeye başlayan Espanyol, Marcelo ile başlayan, Kaka'nın içeri kıvrılması ile devam eden ve Gonzalo Higuain'in müthiş bitiriciliği ile dakika 78'de maçın 5-0'a gelmesi ile artık ipleri tamamen salmayı tercih etti.

Cam Nou'ya şampiyon gitmek... 

Neden olmasın?Gidişat, Real Madrid'in La Liga şampiyonluğunu işaret ediyor. Aradaki 10 puanlık fark, Espanyol maçından sonra da korunmuş oldu. Real Madrid, Barcelona karşısına 22 Nisan 2012 tarihinde çıkacak. Bu, El Clasico'dan sonra beş hafta daha ligin devam etmesi anlamına geliyor. Barcelona'nın ve Real Madrid'in de bu maça kadar zor puan kaybedeceklerini düşündüğümüzde, Real Madrid'in bu maça şampiyonluğu garantileyip çıkması zor görünüyor. Ancak basit olarak düşündüğümüzde, Real Madrid'in kalan maçlarda kayıp yaşamaması ve Barcelona'nın iki maçını kaybetme ihtimali, şampiyonluğun dışında aslında bu hayali de biraz olsun 'olur' kılabiliyor...

Goal.com
Fotoğraf: Real Madrid CF v RCD Espanyol - Liga BBVA By: Jasper Juinen @Getty Images Sport
Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan