23 Şubat 2012 Perşembe

Real Madrid, CSKA karşısında turu geçecektir. Aksi, La Liga şampiyonluğu ile telafi edilemez.

Real Madrid, 2001-2002 sezonundan bu yana hasretini çektiği Şampiyonlar Ligi Kupası'nı bu sezon çok istiyor ve grup aşamasından sonra ilk viraj, Moskova tarafındaydı. Bu sezon son dört yılda kabusu olan El Clasico'da yine kaybetmesine rağmen Real Madrid, rakibi Barcelona'nın üst üste yaptığı puan kayıplarından sonra La Liga'da farkı 10 puana kadar çıkarmış ve daha sezon bitmeden rahatlamıştı. Ligde şampiyonluk yolunda büyük bir adım atan Jose Mourinho, aynı zamanda geçtiğimiz sezon başaramadığı Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu bu sezon müzeye koymak istiyordu.

Ajax, Dinamo Zagreb ve Ol. Lyon'un bulunduğu grupta rekorlar kırarak lider olan Real Madrid'e CSKA Moskova geldiğinde, tüm otoriteler Real Madrid'in işinin çyerek final yolunda çok kolay olabileceğini söylüyordu.  Real Madrid bu sezon oynadığı 23 maçın 20'sini kazanmayı başardı. Şampiyonlar Ligi'nde de yoluna harika bir şekilde devam eden Real Madrid, turnuvada oynadığı 6 maçı da kazandı. Real Madrid bu anlamda turnuva tarihinde bütün grup maçlarını kazanan 5. takım oldu. Daha önce Milan (1992-93), Paris Saint-Germain (1994-95), Spartak Moskova (1995-96) and Barcelona (2002-03), bütün grup maçlarını kazanmıştı.

Peki Real Madrid'in oynanan CSKA Moskova maçı öncesinde ne gibi avantajları vardı?  

En önemlisi CSKA Moskova, üç aylık bir kış arasına giren Rus Ligi sebebiyle uzun süredir resmi maç yapmıyordu. CSKA'nın en son oynadığı resmi maç, yine Şampiyonlar Ligi'ne karşılaştığı Inter mücadelesiydi. Bunun Real Madrid için avantaj oluşturmasını ve karşıda formsuz bir rakip bulmayı beklerken, tam tersi bir durum ortaya çıktı. Arada hazırlık maçları ve yoğun idman temposu ile formunu koruyan CSKA, mücadeleyi kaybetmemeyi son dakikada olsa da başarabildi.

CSKA Moskova için maçtan önce görülen bir diğer handikapın ise kaleci Igor Akinfeev'in oynayamayacak oluşuydu. Ancak bu maçta kaleyi devralan Sergey Chepchugov, beklentinin tam tersi yönünde bu konuda takımına sıkıntı yaratacak hatalar yapmaktan kaçındı. Khedira ve Higuain'in vuruşlarında mükkemmel kurtarışlara imza attı. Ronlado ile ikinci yarıda karşı karşıya kaldığı pozisyonda da yere yatmayarak kalesini mutlak bir golden önledi. Belki de Ronaldo'nun Real Madrid'i öne geçiren golünde daha iyisini yapabilirdi ancak yine de Akinfeev'i aratmadı.

Real Madrid, daha önce 2003'te Lokomotif Moskova ve 2008'de Zenit deplasmanlarından galibiyetle ayrılmayı başarmıştı. Ayrıca, Mourinho CSKA Moskova karşısına çıktığı 4 maçı da kazanarak, rakip filelere 5 gol bırakan Chelsea ve Inter'i yönetmişti. Ancak Jose Mourinho'nun takımı dün gece 90+3'te yediği gol ile Moskova'dan beraberlik ile döndü.  Bu durumda altının çizilmesi gereken iki şey var. İlki, Real Madrid açısından değerlendirildiğinde bu takım karşısında alınan beraberliğin doğal olarak başarısızlık olarak sayılabileceği. İkincisi ise her takımın Moskova gibi bir deplasmanda her daim zorlanabileceği gerçeğini de kabullenerek Real Madrid'in Santiago Bernabeu'ya, Jose Mourinho'nun da dediği gibi avantajlı bir skorla dönmüş olduğu gerçeği...

Hatırlamak gerek, Real Madrid, son kupayı kazandığı 2001-2002 sezonunda da Bayern Münih deplasmanından yenilgi ile dönmüş, ancak turu İspanya'da geçmeyi başarmıştı. Formda bir Real Madrid, Santiago Bernabeu'da turu geçen taraf olacaktır. Kaldı ki büyük bir sürpriz olması ve Real Madrid'in turnuvaya veda etmesi, 20 puan farkla dahi kazanılacak bir La Liga şampiyonluğu ile telafi edilebilecek bir durum olamaz...


Goal.com
Fotoğraf: PFC CSKA Moskva 1-1 Real Madrid CF - UEFA Champions League Round of 16 By: Harry Engels @Getty Images Sport

20 Şubat 2012 Pazartesi

Favre ile başlayan hikaye, Mönchengladbach taraftarı için Kaf Dağı'nın zirvesinde bitebilir.

Bu sezon mükemmel bir performans gösteren Borussia Mönchengladbach, özellikle maç başına attığı gol sayısıyla dikkat çekse de, defansta da bir o kadar başarı bir performans sergiledi. 21 maçta 53 gol yiyen Mönchengladbach maç başına 2.5 gol ortalama ile rakiplerine zor anlar yaşattı.

Ancak bu dönemde ligde kalesinde sadece 12 gol gören Mönchengladbach, inanılmaz bir defans performansı da sergileyerek birçok Avrupa devini geride bırakmayı başardı.

İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya'da hiçbir takım Mönchengladbach'ın performansını geçemedi. Genel olarak Avrupa'nın en golcü takımları olan Alman ekiplerinin attığı goller dikkat çekerken bu kez defansif olarak da Mönchengladbach'ın gösterdiği performans takdir edilecek cinsten. Lucien Favre'nin ekibi bu sezon kalesinde sadece 12 gol gördü.

Aslında sadece bir yıl önce işler Borussia Dortmund için böyle gitmiyordu. 14 Şubat 2011'de St. Pauli'ye 3-1 kaybeden Mönchengladbach'ta takımın başına Michael Frontzeck yerinen Lucien Favre geçti. Sevgililer Günü'nde takımı devralan İsviçreli teknik adam bugünden sonra düşme potasındaki takımı zirveye taşıyınca Mönchengaldbach taraftarının sevgilisi haline gelmeyi başardı.

Favre öncelikle gençlere güvenerek takımdaki değişimi başlattı. Tony Jantschke ve Tobias Levels gibi başarılı defans oyuncularına güvenen Favre, Martin Stranzl, Dante ve Roel Brouwers'ın önderlğinde kurduğu defans hattı ile başarınun fitilini ateşledi.


Stefan Effenberg'in de dikkat çektiği gibi Lucien Favre'nin oyun taktiği gayet basit. Koşmaya yönelik kurguladığı oyun planı ile rakibe her bölgede basan ve topu iyi gezdiren bir ekip haline gelen Mönchengladbach, Favre yönetimindeki 33 maçta başarılı bir performans sergiledi.

Bu başarıya rağmen Favre oldukça temkinli davranıyor. Özellikle Şampiyonlar Ligi'ne katılmayı önemseyen Favre'nin ekibi, lider Borussia Dortmund'un üç puan gerisinde olmaktan ziyade, lig beşincisi Werder Bremen'in 10 puan önünde yer almaktan dolayı çok mutlu. Lig sonunda golcüsü Marco Reus'u Borussia Dortmund'a gönderecek olan Mönchengladbach, Devler Ligi'ne katılarak maddi olarak iyi bir seviyeye gelmek istiyor.

Henüz yeni sezon için herhangi bir resmi girişimde bulunmayan Mönchengladbach'ın sportif direktörü Max Eberl, Marco Reus'un transferinden gelecek 17.5 milyon avro ve Avrupa Kupaları'na katılımın ardından alacakları parayı, EURO 2012 sonrasında kullanmak istiyor.

İlk hedefi Devler Ligi'ne katılmak olan Mönchengladbach, şampiyonluk yarışını da en önde bitirmek istiyor. Özellikle Bayern Münih ve Schalke maçlarında ortaya koyduğu etki oyunla büyük beğeni toplayan Favre'nin ekibi, hücum ve savunmadaki dengeli oyunuyla birçoklarına göre Bayern Münih'in şampiyonluk yolundaki en büyük rakibi.

14 Şubat'ta takımın başına geçen ve Mönchengladbach'a kabus gibi geçen yılların ardından peri masalı gibi bir sezon yaşatan Favre, sezon sonuna kadar bu performansı devam ettirip, Sevgililer Günü'nde başlayan bir hikaye Mönchengladbach taraftarı için Kaf Dağı'nın zirvesinde bitebilir. 

Goal.com
Fotoğraf: Borussia Moenchengladbach v FC Schalke 04 - Bundesliga By: Lars Baron @Bongarts / Juan Arango; Mike Hanke; Marco Reus.

9 Şubat 2012 Perşembe

Hem Arjen Robben, hem de Thomas Müller Bayern Münih için biraz fazla!

2011-2012 sezonunun ilk yarısında Franck Ribery, takımı için tam bi sigorta oldu. Almanya macerasının genelinde sakatlıklar nedeniyle istikrar sağlamayadı. Ancak bu sezon Fransız yıldız için çok iyi geçiyordu.Savunmanın solunda görev yapan Philipp Lahm ile çok iyi bir ikili olan Ribery, sol kulvarı mükemmel kullanıyordu. Ancak Ribery'nin başarısında bir diğer takım arkadaşının da etkisi büyüktü. 

10 numara mevkinde oynayan Toni Kroos, Ribery'nin performansını ciddi anlamda etkiliyordu.Kross'un defansif orta saha ve kanat oyuncusu olarka görevlendirilmeye başlanması, Ribery'nin büyük bir düşüş yaşamasına neden oldu. Ribery, Kasım ayında verdiği bir röportajda, Kroos'un oyunundaki etkisini bütün samimiyetiyle gözler önüne seriyor.

Size komik gelebilir. Ancak Bayern'in en büyük sorunu Ribery, Arjen Robben, Thomas Müller ve Bastian Schweinsteiger'in sakatlık sorunu yaşamaması. Bu oyuncuların varlığı nedeniyle Kroos ancak defansif orta saha mevkinde oynayabiliyor. Kağıt üstünde muazzam bir hücum gücü ortaya çıkıyor. Ancak pratikte bu tam tersi şeklinde gerçekleşti. Ocak ayında oynanan üç maçta atılan 4 gol sonrasında şöyle bir görüntü ortaya çıktı. Daha çok hücumcu, daha az gol...

Mario Gomez'in arkasında oynama görevi, şimdiki sistemde Thomas Müller'e veriliyor. Oyunun iki yönüne hizmet veren Kroos'un aksine, Müller bir golcüye yakın özelliklere sahip. Bu mevkide Mülller de isteneni vermekte zorlanıyor.2010 Dünya Kupası'nda attığı gollerle hücuma ne kadar katkı verebileceğini kanıtlayan Müller'in sürekli olarak bu sıkıntılı dönemi yaşayacağını düşünmek aptallık olur. 

Ancak asıl mevkisinde görevlendirilse, eski günlerine dönebilir. Müller, Ribery'nin yeteneklerini sahaya tam olarak yansıtması için doğru isim değil. Kroos'un o bölgeye çekilmesi için de Robben ya da Müller'den vazgeçmek gerekiyor. Bayern, bütün yıldız orta saha oyuncularından aynı anda faydalanamıyor. Üst düzeyde birçok önemli oyuncuya sahip olmak, Bayern Münih için bir avantajdan çok dezavantaja dönüşmüş durumda. Ribery, Robben ve Müller'den oluşan orta saha üçlüsü, Mario Gomez'in yeterince topla buluşmasını sağlayamıyor. Teknik direktör Heynckes'in bu üç ismi beraber kullanma isteği, her maçta takım için sıkıntı oluşturuyor. Tecrübeli teknik adam kısa sürede uyum sağlanacağını ve bütün hücum oyuncularının skoru değiştirecek hamleler yapacağına inanıyor. 

Bunun gerçekleşmesi için gerekli olan kıvılcım, Kroos'un bu üçlü içinde görevlendirilmesiyle olabilir.

"Kroos'un 10 numara mevkinde oynaması, benim için çok iyi oluyor. Topa sahip olması ve pas yüzdesiyle bana çok yardımcı oluyor. Benim için Bayern'in 10 numarası Kroos'tur." 

Ribery, to Sport1


Goal.com

Fotoğraflar Hamburger SV v FC Bayern Muenchen - Bundesliga By: Stuart Franklin @Bongarts

8 Şubat 2012 Çarşamba

Yeni Blog

Su götürmez bir gerçek, artık futbol bloglarının özellikle Twitter'ın hayatımıza girmesi ile beraber artık eskisi kadar güncel olmadığı. Ancak bunun yanında halen bu işe gönül verenler, yei bloglar açmaya ve okuyucular ile güzel paylaşımlar yapmaya devam ediyorlar. Oğuz Alp Tan, bana yeni bir blog açtığını ve görüşlerimi merak ettiğini sorduğunda hiç çekinmeden tam da okuyucuların ilginç bulacağı konuların varlığından söz ettim ve güncel bir şekilde devam etmesi temennisinde bulundum. Kendisinin açtığı yeni bloga buradan ulaşabilirsiniz. 
Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan