"15. Copa'mızı kazandık, büyük övgü hakeden bir şey bu. Bu kupayı daha önce 14 şampiyonluğu yaşayan bütün oyunculara adıyorum. Onlar olmasaydı burada olamazdık."
Dünya çapındaki bu iki yıldız ertesi günkü gazetelerde haklı olarak manşetleri işgal etti elbette. Liverpool golcüsü Suarez, azimli ve yıldırıcı Paraguay karşısında final boyunca olağanüstüydü; her topun peşinden koştu, açı gözetmeden şutlar çekti ve daha uygun pozisyonda olan arkadaşlarını yoptan hiç mahrum etmedi. Turnuvanın en değerli ve dört golle ikinci en skorer oyuncusu olan 24 yaşındaki fenomenin yeteneği bir sır değil.
Uruguay forması giydiği her saniyede harcadığı efor ve gösterdiği fedakarlık da kayda değer, çünkü milli zaferin çok şey ifade ettiği bir ülkenin oyuncusu.
Aynı şeyler elbette forvetteki partneri, milli takımın simgesi ve Gerardo Martino'nun oyuncuları karşısında alınan 3-0'lık zaferin kahramanı için de geçerli. Dieogo Forlan Dünya Kupası neşesinden sonra Atletico Madrid'de kötü bir sezon geçirdi, ek olarak Copa America'ya da iyi başlamadı, ama halkının ona olan sevgisi bir saniye bile kaybolmadı.
Bir şekilde bilet bulabilmiş binlerce Ururguaylı maç boyunca "Ole, ole ole ole, Diego, Diegoooooooo," tezahüratı ile stadyumu inlettiler. Sarışın bomba da onları hayal kırıklığına uğratmadı. Suarez takımını öne geçirirken, Dünya Kupası'nın en iyi oyuncusu seçilen Diego kendisinden beklenen özgüvenini sahaya yansıttı ve iki golle skoru belirledi.
Ceza sahasının köşesinde sol ayağıyla attı füze Justo Villar'ı aşarken Uruguay'ı kupaya bir adım daha yaklaştırdı. İkinci golü tek kelimeyle enfesti. Maçın son dakikalarında çıktıkları kontra atakta Suarez topu partnerinin önüne bıraktı, Forlan enfes bir vuruşla Villar'ı yine avlarken saha içinde ve dışında patlamayı bekleyen zafer kutlamalarını başlattı.
Kaptan Diego Lugano oldukça mutlu...
Bununla birlikte sadece bu iki golcüye odaklanmak haksızlık olur. Uruguay'ı geleneksel rakipleri Arjantin ve Brezilya'dan ayıran, kupa sayısı açısından Güney Amerika'nın ve dünyanın en başarılı takımı olmasını sağlayan şey basitçe izah edilebilir: öncelikle bir takım olması.
Forlan'ın Dünya Kupası sonrasındaki gol kısırlığını aşmasının takım arkadaşlarında yarattığı sevinç, turnuva boyunca taraftarıyla etkileşimi, oyuncuların arasındaki yakınlık; bunlar sonradan empoze edilebilecek şeyler değil. Uruguay masalı, 'El Maestro' Tabarez'in beş yıllık durmak bilmez çabasının, devamlılığın ve istikrarın eseri.
Rakamlar yalan söylemez: Tabarez 2006'da göreve geldiğinden beri Arjantin dört, Brezilya üç teknik adam gördü, ama kimin zirvede olduğunu herkes biliyor.
Üç milyon nüfuslu küçük bir ülkenin başardığı mucizelere dikkat çekmek bir klişe haline geldi, ama Uruguay'ın futbol rönesansını gerçek anlamda takdir etmek için bunu da hesaba katmak gerekiyor. Uruguaylılar Copa America şampiyonluğunun yanı sıra Dünya U-17 ikincisi, Güney Amerika U-20 ikincisi ve Penarol ile Copa Libertadores finalisti. Bu değişim şok edici ve ne kadar övülse azdır.
Başarının temel öğesi alçakgönülülük ve bu nedenle Copa kutlamaları kısa sürecek. Dünya Kupası elemeleri Ekim ayında başlıyor, üst üste Paraguay ve Bolivya ile yapacakları maçlar çetin birer sınav olacak. Copa America Güney Amerika'daki takımlar arasındaki farkın büyük oranda azaldığını gösterdi. Uruguay 2006'da ve 2010'da hezimete uğradığı Brezilya karşısında iyi konsantre olmalı ve en iyi performansını sergilemeli.
Ancak daha buna sıra var, şu an için Forlan, Suarez, kaptan Diego Lugano ve diğer 21 kahraman zaferin tadını çıkarmayı hakediyorlar.
En iyisini son düdükten dakikalar sonra konuşan Luis Suarez söyledi: "Uruguay'ın bütün oyuncuları olgunluk, kazanma azmi, Uruguay ruhu ve sonsuz fedakarlık gösterdi."
2011 Copa America şampiyonları çok güzel ve parlak bir futbol sergilemedi, ama iş çaba, birlik, yürek ve yeteneğe gelince onlarla rekabet edecek tek bir takım bile yoktu.
Goal.com