31 Ocak 2009 Cumartesi

Doğru olabilir mi ?? ...


İtalya... Serie A benim beğendiğim liglerden biri değil... Bunda etkili olan ise Ligin bir kaç takım üzerine kurulu olması ve Juventus un da içinde bulunduğu bazı kulüplerin şike skandalıyla karşılaşması...

İtalya benzeri bir olayla sarsıldı dün... Bu kez şike iddialarına maruz kalan kulüp ise İnter...

Doğru olabilir mi ?? ...

Konuyu ortaya atan ise İçişleri bakanlığı... Burada insanın kafası az da olsa karışıyor... İtalya da hükümet başkanı Silvio Berlusconi... Aynı zamanda Milan ın başkanı... İnter ise Milan ın Ebedi rakibi...

İddiaların içeriği ise bir hayli tuhaf...

''Raporda, Serie A Şampiyonu Inter'in geçtiğimiz sezon bazı maçları bilerek kaybettiği veya bu maçlarda bilerek puan kaybettiği iddia edildi. Zira, Inter son haftalara girilirken üst üste puanla kaybetmiş ve lig ikincisi Roma şampiyonluk yarışına dahil olmuştu. Raporda iddiaların, bakanlığın istediği üzerine müfettişler tarafından itinayla araştırıldığının vurgulanması dikkat çekti. Raporun bir başka dikkat çekici iddiası ise Inter'in o dönemki teknik direktörü Roberto Mancini ise mafya liderleri arasında geçen telefon görüşmelerinden bahsedilmesi. Inter hakkındaki iddiaların en çarpıcı olanı ise takımın İsveçli yıldızı Zlatan Ibrahimovic'in sakat olmamasına karşın sakatlığı bahane edilerek bazı maçlarda oynatılmaması ve Siena ile oynanılan ve 2-2 biten bir maçta ise Julio Cruz'un penaltı atışını Marco Materazzi'ye bırakması, Materazzi'nin de penaltıyı kaçırması...''

Raporda geçenler tam olarak bunlar...

Sorulması gereken Bir diğer soru ise '' Neden '' ? 

Bir takım Neden son maçlarını kaybedip , Roma ile puan farkınının kapanmasını sağlar... Roma şampiyon olsun diye mi ? Fakat sezon sonu Yine İnter şampiyon oldu... Bunun dışında Roberto Mancini mafya ile Roma hakkında Ve İnter maçları üzerine ne konuşmuş olabilir ?... Acaba amaçları lige biraz heyecan getirmek olabilir mi ? Bence bu rapor ve Suçlamalar doğru değil...

İlerleyen günlerde zaten doğru olup olmadığı görülecektir...

WRC başlıyor...


Dünya Ralli Şampiyonası yarın startı verilecek İrlanda Rallisi ile başlıyor. Küresel mali krizin en çok etkilediği branşlardan rallide, bu yılın da en büyük favorisi Citroen pilotu Sebastian Loeb... 

12 yarıştan oluşan Dünya Ralli Şampiyonası büyük eksiklerle de olsa başlıyor.

 Küresel mali kriz nedeniyle Subaru ve Suzuki'nin çekildiği şampiyonada sadece iki fabrika takımı Citroen ve Ford arasında çekişme yaşanacak.

Yeni rotasyon sistemi nedeniyle, geleneksel olarak sezonun açıldığı Monte Carlo Rallisi’nin yerini İrlanda Rallisi aldı. İlk kez 2007'de şampiyona takvimine dahil edilen İrlanda Rallisi’nin bu yıl ikincisi yapılıyor. Asfalt zeminli 19 özel etabı, dar ancak hızlı oluşu dikkat çekiyor. Değişken hava şartları, hatta karşılaşılması muhtemel kar ve buz da ekipleri düşündürüyor. Bu yarışta mühürlenen motorlar sonraki iki yarış Norveç ve Güney Kıbrıs rallilerinde de kullanılacak. Bir başka deyişle sürücüler İrlanda'da motorlarını da kollamak durumunda...

Şampiyonanın geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Citroen'den Sebastian Loeb ile Ford'dan Mikko Hirvonen arasında geçmesi bekleniyor. Ancak son 5 yılın şampiyonu Sebastian Loeb, şüphesiz 2009'un da en büyük şampiyonluk adayı...

Fransız pilot İrlanda Rallisi öncesi, "Sezona geçen yılkiden 4 farklı yarışla başlıyoruz. Yine de tamamen bilinmezlik çinde değiliz. Bu yarışları 2007 yılından biliyoruz. Yarış takvimi değişiyor, ama bizin hedefimiz hep aynı. Üst üste beş şampiyonluk kazanmış biri olarak 6. şampiyonluktan başka bir hedefim olamaz. İlginç bir sezon olacak. Mikko Hirvonen her geçen yıl kendini geliştiriyor. Jari Matti Latvala da olgunlaştığını kanıtladı. Tabii ki takım arkadaşlarım Dani Sordo ile Chris Atkinson'ı da unutmamak gerek" diye konuştu.

Mikko Hirvonen ise, İrlanda Rallisi’nin 2007'dekinden daha da zor olacağı görüşünde... Ford pilotu, "Etaplar çok dar ve hızlı. Özellikle yoldan çıkanların asfalta taşıyacağı toz toprak zemini iyice kaygan hale getirecek" dedi.

28 Ocak 2009 Çarşamba

Viking bıraktı... Thomas Gravesen...

'' Görev Adamı '' Sözüne en çok uyan , Oynadığı takımlarda orta sahada itici güç olan Thomas Gravesen , 32 yaşında futbolu bıraktığını açıkladı...

2004 te Danimarka-Türkiye maçında oyununu çok beğenmiştim... Orta sahayı yönlediren oydu... Duruşu bile korkutucuydu...

Önce Hamburg da , Sonra da Everton da göstermişti kendisini... Everton da devre arasında yaptığı konuşmalarla , takımı ateşlemişti hep...

Real Madrid e , '' Tribünlere yapılan tarnsfer '' değil , '' Takıma yapılan transfer '' olarak imza atmıştı... Real de ki ilk antreman gününde Kendisini gören Ronaldo nun direk olarak ''Shrek'' diye seslendiği rivayet edilir...

Aşırı sert bir oyuncu oldu hep... Bazen zarar da verdi takımına ama , hamurunda hep iyi ve hırslı bir oyuncuydu...

Türkiye ye geleceği yazılıp çizildi 2006 da... Hemde karısıyla gelip gezecekti... Ama '' Asparagas'' ı yapanlar bir şeyi unutmuşlardı... Birincisi haberin yapıldığı tarihte Danimarka kamptaydı , İkincisi Gravesen o tarihte evli değildi...

Son durağı 06-07 de Celtic oldu Thomas ın... Ertesi sezon Celtic Onu serbest bıraktı ve Futbolu bırakma kararı aldı... 

Son yaptığı açıklama ise '' Artık Teknik direktör olmak istiyorum '' şeklinde oldu...

Son olarak onu hep bu fotoğrafıyla hatırlayacağımız kesin...

27 Ocak 2009 Salı

Kaptanın yorumu...


Geçtiğimiz Aralık ayında Real Madrid de yaşanan skandallar zincirini biliyoruz...  Bu Zincir , Başkan Calderon un istifasına kadar gitmişti...

Fakat Real de hala stresli ve gergin ortam devam ediyor...

Raul yaptığı açıklamalar la düşüncelerimize ön ayak oldu adeta... Kaptana göre bu tip olaylar Real tarihi açısından utandıran ve olmaması gereken durumlar... Yerden göğe kadar haklı... Real Kültürü bu tip skandalları hak etmiyor... Kaptan artık dümene geçip Real in imajını düzeltmek için uğraşması gerektiğini de söyledi geçen günlerde... Hem Raul Hemde tüm ekip...

Real in şuan için tek amacı Bir an önce Barcelona yı yakalamak... Herkes Barca büyüsüne kapılmış gidiyor ve bu biraz zor görünüyor tabii ama Neden olmasın ? Raul de Diğer Futbolcu ve teknik ekipte , Aralık ayında yaşanan olaydan sonra kenetlenmiş durumdalar ve İmajı düzeltmek için çalışıyorlar...

Real için gelecek yeni başkanın taraftarın gönlünü kazanmak için Messi yi transfer edeceği yazılıyormuş...Kaptan , bu tür konuşmaların yersiz olduğunu söylese de , eğer doğru olsa bile böyle bir transfere gerek olmadığını da söylemeyi unutmadı...

Marcelo ve Dranthe de ıslıklandı bildiğiniz gibi... Kaptan bu konu hakkında da , genç arkadaşlarının sabıra ve zamana ihtiyacı olduklarını söyledi...  

Kaptanın düşünceleri pozitif ve bir okadar da inançlı... 

26 Ocak 2009 Pazartesi

Hayat Bilgisi 2 : '' Başka Futbolun Adamı '' Simon Kuper


1969 Uganda doğumlu yorumlarını ve yazılarını çok sevdiğimiz , Futbolu farklı gözle gören bir adam... 

Hollanda , Almanya , ABD ve İngiltere de futbol oynamıştır... Fakat neden erkenden prpfpsyonel futbolu bıraktığı bilinmiyor... Kendisi Oxford üniversitesinde Tarih ve Almanca eğitimi almıştır...

Sıkı bir Ajax Taraftarıdır... Ama kendi değimiyle '' Fanatik '' değildir... 

Bir gün aklına Futbolu anlatan bir kitap yazmak gelmiştir kendisinin... Ve bunun için bir seyehate çıkmıştır... Dokuz ay süren bu seyahatte farklı ülkelerden onlarca teknik adam ve futbolcuyla yüz yüze görüştü...

Bunları ilginç hikayelere dönüştüren ve "futbol asla sadece futbol değildir" kitabını yazan Kuper, bu eseriyle dünya futbol kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı... Edebiyat eleştirmenlerinin "yüzyılın en iyi futbol kitabı" olarak değerlendirdiği bu çalışma, Türkiye ve Dünya da da büyük bir ilgiyle okunmuştur... Bu kitap için üstündeki elbiseyi bile haftalarca değiştirmediği söylenmektedir...

Günümüzün en sevilen kitle sporu olan futbolun, bu popülerligi neticesinde elde ettigi sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik etkilere dikkati çekmeyi amaçlayan önerme ; '' Futbol asla sadece Futbol değildir '' olmuştur...

Özellikle son yillarda futbol sevgisinin dünyada giderek yayginlasmasi , malezya'nin sahil kentlerindeki tifil delikanlilardan nijeryali işadamlarina kadar haritada manchester'in yerini gösteremeyecek bir yigin insanin kirmizi seytanlar formasi alabilmek için her şeylerini vermeleri, entelijansiyanin yillarca sadece fado fiesta futbol'un üçüncü f'si olarak algiladigi futbola daha fazla önem vermesine ve adeta günah çikarircasina bu önermeyi sıkça dile getirmesine yol açmistir.
Hayat futbola fena halde benzer seklinde ak sakalli dede varyasyonlari oldugu gibi, futbol bir oyun degil ölüm kalim meselesidir gibi eli sopali varyasyonlari da mevcuttur...

Fanatizmin doruklarinda gezip atkı rengi yüzünden adam bıçaklanan, mac sonrasi hezeyanlarina nice kurbanın verildigi bir ülkede hatırlanması en faydalı olan versiyonu ise hayat asla sadece futbol değildir şeklindedir...


Türkiye ye Fenerbahçe 100. yıl bilim kongresinde gelmiş ve bir konuşma yapmıştır...

Kendisi Amerikan spor dünyasının şeklini weekend de harika bir şekilde özetlemiştir...

Aslında Türkiye de de kendi tarzına benzeyen birkaç yazar bulunmaktadır... Benim gözümle Mehmet Demirkol böyledir örneğin... Zira Kendisinin Yazılarını Aynen Kuper de olduğu gibi bir solukta okuyorum... Bunun dışında Bağış Erten de örnek verilebilir...

Sonuç olarak Futbolu gördüğü bakış açısı her zaman farklı olan , Ve yazıları Dünya da çok sevilen ve okunan , Mükemmel bir spor yazarıdır...

25 Ocak 2009 Pazar

Balkan Futbolu 2 : Kızıl Yıldız Belgrad ----- Фудбалски клуб Црвена звезда


Nam-ı Diyar Kızıl Yıldız...

Vakti zamanında rakip tanımayan bir futbol kulübüydü... 

Eski bir yöneticisinin bir televizyon programında anlattığına göre, doksanların başındaki efsane kadronun satışından bol miktarda bonservis geliri elde edilmiştir. bu paralar bankaya yatırılmıştır ve o meblağ yıllar geçtikçe büyümektedir... Kulüp bir gün o paraları kullanacak ve gene efsanevi bir kadro kurmaya çalışacaktır....

napred zvezdo-samo napred-gde ti igras-tu smo mi-nikad neces biti sama-mi smo tvoji sinovi.... diye nakaratı devam eden şiddetli tezahüratlarıyla , tribünleri adeta savaş alanına çeviren bir taraftar topluluğu vardır...

Kulübün taraftarı olan Bazı Sırp askerleri hakkında , bir hikaye anlatılıp durulur... Doğruluğu tartışılır tabi... Sırplar Vakti zamanında Saraybosna yı işgal ettiklerinde Kızıl Yıldız ın bir maçı oynanıyormuş... Aynı dakikalarda Hiç bir çatışmanın yaşanmadığı Sırp mevzilerinden , Sürekli ateş sesleri geliyormuş... Boşnaklar ne olduğunu bir türlü anlayamamışlar... Ateşler bazen başlayıp , bir anda  kesiliyormuş... Boşnaklar sonradan Öğrenmişler gerçeği... Meğer Sırp askerler Kızıl Yıldız her gol attığında , Havaya ateş açıyorlarmış...

İsmi bütün dillere çevrilebilen ender takımlardan bir tanesi...

Türkçe Kızıl Yıldız     İngilizce Red Star Belgrad     Almanca rotern stern belgrad    Fransizca da   Etoile rouge belgrad....

Başka Futbol takımı isimlerini de dilimize çevirebilmek gibi bir imkan varken, neden sadece Kızıl Yıldız'ın literatürümüze bu sekilde geçtigi de ayri bir merak konusudur....

isminden dolayı sosyalist ideolojinin destekçisi gibi görülsede gerçek bu değildir.. sosyalizm propagandasını yapan partizan'a karşı kurulmuş bir kulüptür...

II. Dünya Savaşı'nda Hitler'in Nazi ordularına karşı bütünleşen Yugoslav toplumlarının sembolü haline gelen Kızılyıldız, savaş bitiminde 1945 yılında Partizan ile birlikte kurulan birçok takımdan biriydi.Halk tarafından daha fazla sevilmesinin nedeni ise, Partizan'ın ordu kökenli, Kızılyıdız'ın ise halk takımı olması ve üst üste başarılarla Yugoslavya'nın 1 numaralı takımı olmasıydı.

7 yıl aradan sonra yeniden başlayan Yugoslavya liginde ilk başlarda başarılı olamasa da, Yugoslavya kupasını üst üste üç kez (1948, 1949 ve 1950) kazandı.Ligdeki ilk şampiyonluklarını 1951 ve 1953 yıllarında kazanan Kızılyıldız'ın ilk dönemdeki meşhur futbolcuları; orta saha ve forvetin yetenekli ismi Rajko Mitic, kaleci Vladimir Beara, sağbek Branko Stankovic, orta sahada Branko Zebec ve daha sonra forvette yer alan Dragoslav Sekularac'tı.

1950'lerin ikinci yarısı ile birlikte Kızılyıldız'ın büyük tırmanışı başladı.Partizan ve Hırvat takımları Dinamo Zagreb ve Hajduk Split'i gölgede bırakan Kızılyıdız, bu dönemde 5 yılda 4 şampiyonluk, 1 ikincilik yaşarken; ilk kez katıldığı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda 1956-57'de yarı finali, ertesi yıl da çeyrek final oynadı.

60'larda parlayan ve Yugoslav Futbolu'nun en büyük ismi Dragan Djazic, 1978'e kadar Yugoslavya Milli formasını tam 85 kez giydi.

1968'de Orta Avrupa Kupası şampiyonu olan Kızılyıldız, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda ve Kupa Galipleri Kupası'nda 1'er yarı final ve 1'er çeyrek final yaşadıktan sonra

1978-79 sezonunda UEFA Kupası'nda finale kadar yükseldi.Dinamo Berlin, Sporting Gijon, Arsenal, West Bromwich Albion ve Hertha Berlin'i eleyen Kızılyıldız, finalin ilk ayağında Belgrad'da Mönchengladbach ile kendi kalesine attığı golle 1-1 berabere kaldı, rövanşı ise Simonsen'in golüyle 1-0 kaybetti.O yılki kadrosu; Stojanovic, Jovanovic, Miletovic, Jurisic, Jovin-Muslin (Krmpotic), Petrovic, Blagojevic, Miloslavijevic (Milovanovic)-Savic, Setic şeklindeydi.

80'li yılarda da Şampiyon Kulüpler Kupası'nda 3, Kupa Galipleri Kupası'nda 1 kez çeyrek finalist olan Kızılyıdız, Kostic, Petrovic ve Acimovic gibi yıldızları yetiştirdi.1990-91'de ise Kırmızı-Beyaz'lı takım Avrupa'nın en büyüğü oldu.Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Grasshopper, Glasgow Rangers, Dinamo Dresden ve Bayern Münih'i eleyen Kızılyıldız finalde Marsilya ile karşı karşıya geldi.Bari'nin San Nicola Stadı'nda oynanan maçta 120 dakika golsüz sona erdi ve penaltılarda 5-3 üstünlük sağlayan Kızılyıdız Avrupa şampiyonluğuna ulaştı.1991 Avrupa Süper Kupası tek maç olarak Manchester'da oynandı ve Manchester United'a 1-0 yenidiyse de, Tokyo'da oynanan Dünya Kulüpler Kupası maçında Şili'nin Colo Colo takımını Jugovic ve Pancev'in (2) golleriyle 3-0 yenerek Dünya Şampiyonu oldu.

90/91 sezonunda avrupayi sallayan efsanevi kadrosu :

1- stevan stojanovic 

2- dragi kanatlarovski 
3- ilija najdoski 
4- miodrag belodedici 
5- refik sabanodzovic 

10- robert prosinecki
8- dragan stojkovic
11- mitar mrkela 
6- vladimir jugovic

7- dejan savicevic
9- darko pancev

Bu efsanevi kadronun en önemli oyuncularından biri , şüphesiz , Dejan Savicevic ..94 şampiyonlar ligi finalinde zubizaretta'ya attığı aşırtma golü hafızalardan hala silinmemekte...

Barca ya attığı gol burdan görülebilinir:

http://www.youtube.com/watch?v=v0mgp1i2osu

Ayrıca kendi yaptığı ortaya kafa vurmuşluğu bile vardır...

1991 senesinden sonra , bir Hırvatistan - Yugoslavya rövanş maçı için gidilen , Zagreb te röportaj sırasında , Hırvat bir vatandaşın ettiği küfüre , çok değişik bir tepki vermiştir...

İşte o röportaj...

http://www.youtube.com/watch?v=MTFhh3Ea5kE

Harika ve başarılı kariyerinden sonra şimdilerde Çiçeği burnunda Karadağ ın Federaston başkanlığını yapmaktadır...

Robert Prosinecki yi de unutmamak gerek.. Zira kendisi KızılYıldız ın başarısında en önemli rollerden birine sahipti...

Kızılyıldız eski parlak günlerinden artık epek uzak... Ancak Halen Kendi liglerinde başarılı bir grafik çiziyorlar ve şuan için en yakın rakibi Partizan a 6 puan fark atmış durumda...

Belkide Eski Şampiyon kulüpler kupası gibi Avrupa da ki her ülkeden bir takım katılsa , Ancak ozaman yine Avrupa arenasına dönebilirler...

Federer'den muhteşem dönüş


Avustralya Açık'ın 7. gününde, Rod Laver Arena'daki mücadele nefesleri kesti. Dünyanın iki numaralı raketi İsviçreli Roger Federer, Çek tenisçi Tomas Berdych'i 2-0 geriden gelip, 3-2 yenerek, çeyrek finale yükseldi.


İlk seti 6-4 kaybeden Federer, ikinci sette de rakibine 7-5 yenildi. Herkes Berdych'in Federer'i yıkacağını düşünürken, İsviçreli raket muhteşem bir dönüşle sırasıyla 6-4, 6-4 ve 6-2'lik setlerle rakibini yendi ve çeyrek final biletini kaptı.

Federer, çeyrek finalde Arjantinli Juan Martin Del Potro ile karşılaşacak.

Avustralya Açık tek erkekler 4. turda tamamlanan maçlar: 

Tomas Berdych (20) - Roger Federer (2) 6-4, 7-5, 4-6, 4-6, 2-6
Andy Roddick (7) - Tommy Robredo (21) 7-5, 6-1, 6-3
Juan Martin Del Potro (8) - Marin Cilic (19) 5-7, 6-4, 6-4, 6-2

Turkish All-Star...


Beko All Star 2009 Organizasyonu kapsamında yapılan maçta Beko Basketbol Ligi'nde forma giyen oyuncuların oluşturduğu Yabancı Yıldızlar Karması, Türk Yıldızlar Karması'nı 130-122 yendi. 


Karşılaşmaya Wright ve Traylor'un basketleriyle başlayan Yabancı Yıldızlar, ilk 3 dakikayı 12-6 önde geçti. Hüseyin ve Tutku ile sayılar bulan Türk Karması, Ender'in 3 sayılık basketiyle 5. dakikada ilk kez öne geçti: 17-16. Genellikle 3 sayılık basketlerle sonuca giden Türk Karmasına karşı pota altından Wright ve Traylor'un basketlerinin yanısıra Smith ile de sayılar bulan Yabancılar Karması son 2 dakikasına 27-22 önde girdiği periyodu, Serkan'ın son saniyelerdeki 3 sayılık basketine karşın 31-29 üstün tamamladı. 



YABANCILAR AĞIRLIĞINI KOYDU
2. periyodun başında her iki takım da karşılıklı basketler bulurken Türk Karması, 13. dakikada Kerem'in smaç basketiyle 40-39 öne geçti. Bu dakikadan sonra daha etkili bir oyun ortaya koyan Yabancılar Karması, 16. dakikayı Smith'in basketiyle 5 sayı farkla 51-46 önde geçti. Graves, Smith, Williams ve Crispin ile sayılar bulan Yabanncılar Karması, son dakikasına 13 sayı farkla 66-53 önde girdiği karşılaşmanın ilk yarısını 67-55 üstün bitirdi. 

WRİGHT İLE YABANCILAR ARAYI AÇTI
3. periyoda da iyi başlayan ve Wright ile sayılar bulan Yabancılar Karması, 23. dakikayı 76-60 önde geçti. Oyundaki etkinliğini sürdüren Yabancı Karması art arda bulduğu sayılarla 36. dakikada farkı 19 sayıya dek çıkardı: 86-67. 9-0'lık bir seri yakalayan ve aradaki farkı 10 sayıya (76-86) kadar indiren Türk Karması, son saniyelerde Haluk'un bulduğu 3 sayılık basketle 3. periyodu 8 sayı farkla 93-85 geride tamamladı. 

Son periyoda Hüseyin ile bulduğu sayılarla başlayan Türk Karması, periyodun ilk dakikasında aradaki farkı 3 sayıya dek indirdi: 92-95. Ancak yeniden toparlanan Yabancılar Karması, 34. dakikada Traylor'un smaç basketiyle aradaki farkı 13 sayıya dek yükseltti: 110-97. Cevher'in basketleriyle aradaki farkı azaltan Türk Karması karşısında son 3 dakikaya 116-110 önde giren Yabancılar Karması, Wright ve Graves ile farkı açtı. Son dakikasına 130-116 önde giren Yabancılar Karması, müsabakayı da 130-122 kazandı. 

Salon: Halkapınar 
Hakemler: Serkan Emlek, Ersan Ergüler, Turgut Işık 
Türk Yıldızlar Karması: Serkan 20, Hüseyin 21, Haluk 6, Tutku 11, Kerem 8, Hakan 2, Ersin 3, Ender 9, Oğuz 10, Sinan 5, Fatih 6, Cevher 21
Yabancı Yıldızlar Karması: Crispin 13, Wright 25, Thornton 4, Smith 16, Traylor 22, Leon Williams 9, Mc Calebb 12, Gordon, Graves 17, Davis, Ibekwe 6, Lance Williams 6 
1. Periyot: 29-31
Devre: 67-55 (Yabancı Yıldızlar Karması lehine)
3. Periyot: 85-93

21 Ocak 2009 Çarşamba

Questa Annata Premio : ''Zlatan'' (Serie A Ödülü)

Zlatan İbrahimovic , Serie A da yılın futbolcusu ödülüne layık görüldü dün... Hazır bu haber gelmişken birazda İbrahimovic ten bahsedelim...

Marco Van Basten in Reankarnasyonu... Kendisi Standart bir Ajax kumaşı...Uzun boylu forvet oyuncusu teknik olmaz diyenlere nisbeten yaratilmis sahsiyet...

Röportajlarda her 5 cumlesinden 1 tanesi "we played good game and we won" olan Sempatik futbolcu...

Hakkinda Elias adli isvecli bir reggie grup tarafından şarki yapılmıştır...

En sevdiğim hareketlerinden biri de ; Golü atıp elleri iki yana açıp, kibarca bir sırıtışla poz vermesi... Gerçekten etkileyici...

Juventus ta oynadığı dönemde Lazio ile yapılan maç öncesi çiğnemekte olduğu sakızı, Ağzından kramponuna doğru tükürerek iki ayağında ayrı ayrı sektirip son hamlesinde sakızı tekrar ağzına doğru atarak yakalayıp çiğnemeye devam ettiği söylendi... Bu konuyla ilgili bir video :

http://www.izlesene.com/video/spor-ibrahimovicin-sakizi/22578

18 haziran 2004 İtalya İsvec macinda 85.dakikada cok sahane bir gol atarak İsvec e hayat veren oyuncu olmustur, Mactan sonra italya kalecisi Buffon kendisini kutlamis muhtemelen "helal olsun ancak boyle gol yerdim zaten" demistir...

Avrupa da Ajax ta iken attığı gol efsaneler arasına girmiştir... Zira o golde kırılmadık bel bırakmamıştır kendisi...

10 Haziran 08 de ki Yunanistan - İsveç Maçında öyle bir gol attı ki Adeta Yunanlılara '' yeter be size gol atamayacağız mı ? '' der gibi vurdu topa...

Jose mourinho'yu epey övmüş. 3 ayda Mourinho'dan öğrendiklerinin, 5 yılda Capello ve Roberto Mancini'den öğrendiklerine nazaran fazla olduğunu söylemişti kendisi...

Gol programında Güntekin onay kendisi hakkında: "bence ibrahimovic'in bir takımda oynaması haksız rekabet. hangi takıma gitse şampiyon oluyor." gibi bir fikir beyan etmişti... tabiki tek başına şampiyon yaptı denemez ama hakikaten de doğru ve isabetli bir tespittir...

Sonuç olarak Serie A dan Yılın futbolcusu ödülünü bu yıl hakkıyla aldı ... 

19 Ocak 2009 Pazartesi

Daha Ne Kaka lar Gelir City...

Arap çılgınlığı almış başını gidiyor...

Dile Kolay... 150 Milyon Avro.... O şeyhler Filistine çeyreğini verip yardım bile etmiyorlar...

Tek amaçları kendilerini Avrupa sosyatesine kabul ettirmek...

Ne yapıyorlar peki ... İlk iş bir İngiliz takımını satın Almak...

Kaka ya verilecek parayla 255 milyon avroyu buluyormuş... Şimdi burada Bu parayla şu kadar Arsenal şu kadar takım kurulur ve benzeri şeyler yazmaya gerek yok...

Peki Kaka bu kadar eder mi ? Transfermarkt.de adlı siteye göre ki veriler doğrudur , Kaka 55 Milyon Avro değerinde... Yaşı ise 26 bilindiği üzere... 

Etmez tabii ki... Neden etmez ? 26 yaşında... Bu bir... Hani 20 falan olsa al 10 yıl faydalan derim... İki Kaka yı alıyorsun da ne oluyor ? Dünya futboluna birşey kazandırmıyorsun... Zaman ve para israfı... Dedik ya Araplar Kendilerini tatmin edip göstermeye çalışıyor diye... Amma Velakin Dünyanın en iyilerinden ona bir şey demiyoruz tabii...

Değil Kaka , Avrupa daki bir kaç yıldızı daha alsalar şampiyon olamaz City... Yatırım sıfır... İstek ? o da sıfır... 

Milan Sattı diyelim... Mükemmel bir kar sağlayacağı kesin... Ama daha Ne Kakalar gelir gider Milan a... City gibi aç gözlü kulüpler de 25 ini geçince basar alır parayı... Sonra tekrar...

Abramovich i bile geçtiler...

Bakalım ne olacak ilerleyen günlerde...

Keçi Podolski...


Bayern Münih ten Ayrılma gibi inadından vazgeçmeyerek keçi rolüne giren Podolski , Artık resmi olarak ta Keçi oluverdi... Kendisi Bavyera da mutlu olmadığını , yedek kalmak istemediğini sürekli dile getiriyordu... Ve Nihayetinde Lukasz Eski takımına , Köln e döndü...

Alman patron Löw de Podolski gibi yetenekli Bir oyuncunun yedek kalmasının doğru olmadığını söylüyordu...

Sorunun kaynağı sadece Podolski nin yedek kalması mıydı bilemeyiz ama Artık yolların ayrıldığı bir kesin... Transfer ise Önümüzdeki yaz gerçekleşecek...

Podolski de Bayern li yöneticiler tarafından satılık listesine konulmuştu... Fiyatı da 10 Milyon Avro olarak belirlenmişti... Bir çok kez basında Real e gideceği kesin gibi görüldü , yazıldı , çizildi...

Bunun dışında İtalyan ekibi Roma nında talip olduğu Basında yazılmıştı...

Fakat Sürpriz hamleyi yapan Daum lu Köln Oldu... Geçmişte 10 milyon Avro ya Bayerne geçen Podolski , Aynı fiyata geri döndü... Yani Köln Podolski yi kiralık vermiş gibi oldu ... Fakat Köln ün az da olsa kar ettiğini söyleyebiliriz...

Köln taraftarının da , Takımda ki Futbolcuların da , Daum unda , Bu transfere çok sevindikleri kesin... Bakalım Lukasz Eski Takımı Köln de gelecek sezon Gollerini sıralamaya devam edecek mi ? Bekleyip Göreceğiz... 

16 Ocak 2009 Cuma

Ronaldo Bahane , Sylive Van Der Vaart Şahane

Fifa nın 13 Ocakta ki Zürih Opera Salonun daki galası gözleri kamaştırmıştı... Bu göz kamaştıran galanın sunucularından biri de Real Madrid in yıldızı Rafael Van Der Vaart ın Eşi Sylvie Van Der Vaart Olduğunu hatırlatalım...


Galaya Yeşil bir kıyafetle çıkan Van Der Vaart Geceye güzelliği ile damgasını vurmuştu...
Dünya basını ise İzleyicileri Cristiano Ronaldo dan çok Sylvie Van Der Vaart ın büyülediğini yazdı son günlerde... Doğru söze ne denir... Ronaldo Bahane , Sylvie Şahane...

14 Ocak 2009 Çarşamba

Balkan Futbolu 1 -- NK Dinamo Zagreb



Balkan Futbolunun ayrı bir büyüsü vardır... Takımlarıyla , Taraftarlarıyla , Birbirleri arasındaki Futbol savaşıyla Çok Ateşlidir Balkan Futbolu... Balkan Futbolu adlı konuda ilk olarak Hırvat kulübü Dinamo Zagreb i yazalım istedim...

Eski Yogoslavya nın en güçlü takımlarından birisi Dinamo Zagreb ti...Kulüp 1945 yılında Belediye takımı olarak kuruldu... Maçlarını 40.000 kişilik ve çok ateşli olan bir statda oyunyorlar... Maksim stadı... Hırvatistan'ın bağımsızlığından sonra Croatia Zagreb olarak değişen adı birkaç sene önce yeniden Dinamo Zagreb'e dönmüştür...

                                          

Taraftar Grupları Bad Blue Boys çok ateşli bir grup... Çıkardıkları bir sürü olay ve tehditleriyle meşhur... Bu tehditlerin en dikkat çekici olanı ise bir transfer hikayesiyle ilgili... 2005 yılında Dinamo nun kaptanı  olan Kranjcar , Ezeli rakipleri Hajduk Split in yolunu tutunca , işler karşıtı... Bu Dinamo taraftarlarınca ihanetlerin en büyüğü olarak kabul edildi...Bed Blue Boys Şuan İngiltere de oynayan Kranjcar a Bir daha asla Zagreb te güvenle dolaşamayacağını söyledi...Ayrıca Kranjcar ın evinin önüne '' Sen Bizim için öldün '' yazılı bir pankart açtılar...

                                         

Yetiştirdiği oyuncularla , Aldığı şaşırtıcı sonuçlarla ve Milli takıma verdiği oyuncularla her zaman Hırvat futbolunun lokomotifi olmuştur...

Efsane Futbolcular Boban Ve Prosinecki Bu efsane kulüpten yetişmişlerdi...

                             

Dinamo Zagreb in tarihinde bir çok olaylı maç oynanmıştır ancak Kimilerine göre En olaylı ve ateşli olanı 1990 yılında oynanan , Red Star Maçıydı... Aslında bu olayların içeriği , Yugoslavya Federasyonu 'ndaki çözülmeyi temsil ediyordu... Maçtan iki hafta Önce Hırvatistan ın yeni başkanı Franjo Tudjman , Ülkeyi bağımsızlığına kavuşturacağına dair yemin etmişti... 

İşte Bu maçta da şiddet kaçınılmaz görünüyordu...Daha maçtan önce Maskim stadına bir çok zarar verici madde toplanması ve saklanması , sanki olayların planlı olduğunu gösteriyordu...

Ancak maçta ki olayları başlatanlar , beklenein aksine Sırplar yani Red Star lı fanatikler oldu... Olayların efsane anı ise başlarda yaşandı... Güvenlik güçlerinin çoğu o gün Sırplardan oluşuyordu ve Kalabalık Zagreb liler sahaya girmeyi başarmıştı... Doğal olarak ta Sırp polisler ve Hırvat taraftarlar arasında büyük bir kavga çıkmıştı... Polis Dinamo taraftarlarına saldırırken , Futbolcuları da büyük bir öfke kaplamıştı... En çok öfkelenen Efsane futbolcu Boban , Bir anda öne atlayarak Sırp polise tekme ve yumruk attı...Boban ın bu hareketi onu Hırvatistan da ilah durumuna getirdi... Red Star lı futbolular oradan helikopter yardımıyla kurtulmayı başarbildi... bu maç hep Hırvatistan ın bağımsızlık savaşının başlangıcı olarak kabul edilir...

                                      

Son yıllarda ise Dinamo Zagreb Hırvat futblunu domine etmiş durumda... Zira en son ligde (07-08) 28 puan farkla şampiyon oldular... O sezondan sonra ise Avrupa ya bir çok futbolcu gönderdiler... Bunlardan En önemlileri : niko kranjcar - portsmouth 2006-2007//eduardo silva -arsenal 2007-2008//luka modric - tottenham 2008-2009//vedran corluka - Man City...

2008-2009 senesini de şampiyon tamamlayacaklar gibi...

13 Ocak 2009 Salı

Nostalji : FIFA 99


EA sports un Fıfa oyunları artık bir efsaneye dönüştü... 1994 te başlayan serüven , hala devam etmekte ve gerçeğe deyim yerindeyse ramak kaldı... Benim Pes çıkana kadar favorim di ... Hala benim için bir efsanedir Fifa lar o ayrı... Ama Eskisi kadar tat vermiyor... Mesela Bir Fifa 99 Serinin içinde en heyecanlı olanıdır benim için... Her ne kadar günümüzle kıyaslandığında grafikleri kötü olsada o günler için harika bir oyundu... Hala bazen açıp nostalji olsun diye açıp oynamışlığım vadır...

Oyun için unutulmayan şeylerden biri ise Fatboy Slim adlı grubun Yaptığı efsane şarkdıır... O dönemler Bu oyunu oynayan herkesin dilindeydi ve hala dinlenmekte... Diğer bir çok güzel müziği vardı oyunun... Zaten Fifa serileri müzikleriyle de kalıcı bir etki yapmıştı bizlerde....

right about now, the funk soul brother
check it out now, the funk soul brother
right about now, the funk soul brother
check it out now, the funk soul brother ( Hatırladınız mı ? )

Peki nedir Fifa 99 u benim için bu kadar çekiçi kılan ?

ilk çıktığı gün gidip aldığım,  futbolla ilişkimi güçlendirmiş, beni bir futbol seyircisi yapmıştır. bunun dışında Orta okulun ilk yıllarında iken sosyal hayatımı kötü yönde etkilemiş, beni eve kapatmıştır.

World class seviyesi q tuşunu kullanmayı ve paslaşmayı iyi beceremedikten önce cehennemdir.

Her bilgisayarda güzel çalışır, sorun çıkarmaz. menüler arası geçişlerde biraz sorun vardır, zaman kaybettirir, onun dışınad ben bi sorun göremiyorum...

Bir de bu oyunda çok az bug vardır, gol atmak için çok fazla taktik yoktur. oyunu bi kısım oyuncu için itici yapan özelliği ayağa atılan paslardaki inanılmaz kolaylıktır, bu oyunu gerçekçilikten uzaklaştırmıştır. bir de dışarıdan gol atmak imkansızdır, tabi ki world class'ta...

En iyi oyuncu g. silva, sonrasında da Kluiverttir...En iyi takımlar da Barcelona ve Milandır. En pahalı oyuncu g.silva dır...

Oyunda yapılabilecek en klas hareket bana kalırsa tek forvet oyuncusuyla orta sahadan gidip, defansı q ile geçip, kaleciyi de ctrl+a(topukla topu öne atma) kombinasyonuyla geçip rövoşata ile golü atmaktır...

Maça girerken izlediğiniz videolar da bir başkaydı... Farklı Dünyalara götürürdü sizi...

Çok gol olunca Değişik gol sevinçleri görüp , Mutlu olurduk... Hele spiker bir harikaydı... Nam-ı diyar Jhon Matson... Kaleciler güzel kurtarış yaptığında harika seslenirdi... '' Great Save By Taffarel ''... Efsane spiker... Efsane Oyun... Hey gidi günler hey..

12 Ocak 2009 Pazartesi

Man U 3 - 0 Chelsea // Vucinic 2 - 2 Pato



İki harika maç izledik... Biri Old Trafford da diğeri Roma da... Man u Chelsea yi Net bir skorla yenerek zirve yarışına yeni bir soluk getirdi... Capello ve Mourinho da tribünlerde yerlerini almışlardı... 

Ev sahibi Manchester United'da 4 haftalık sakatlığı sona eren kaptan Rio Ferdinand ilk 11'de yer almazken, 4 maçlık cezası sona eren Patrice Evra takımdaki yerini aldı. Kırmızı Şeytanlar'da Owen Hargreaves ve Wes Brown ise kadroda yer almayan isimler oldu...

Süper Yetenek Rafael in yerine tecrübeli bir isim olan Neville oynadı... Alex Ferguson u ntercihi bu oldu... Belki de güvenemedi genç yıldıza...

Konuk Chelsea'de ise 3 maçlık cezasını tamamlayan kaptan John Terry ilk 11'deki yerini alırken, yine cezası sona eren Michael Ballack da zorlu mücadelede forma giydi. Jose Bosingwa ise hafif sakatlığına rağmen forma şansı bulurken, takımdaki eksikler sakatlığı bulunan Florent Malouda ve Essien oldu.

Chelsea tarafında yaşanan ilginç olay ise Anelka nın yedek , Drogba nın oynaması oldu... Bunun tek bir açıklaması olabilir... Drogba nın geçen haftalarda yaptığı demeçler... Belki de Scolari öğrencisine çok üzülmüş... O yüzden EPL nin gol kralı Anelka yı kesmiş...

ManU zorlu mücadeleye; Van der Sar, Neville, Vidic, Evans, Evra, Ronaldo, Fletcher, Giggs, Park, Berbatov ve Rooney 11'i ile çıktı. 

Konuk Chelsea ise sahada; Cech, Bosingwa, Terry, Carvalho, Ashley Cole, Obi Mikel, Joe Cole, Lampard, Ballack, Deco ve Drogba 11'i ile yer aldı.

Henüz 3. Dakika da Lampard Ronaldo ya '' sakın artistlik yapma '' der gibi bir faul yaparak SArı kart gördü...

İlerleyen anlarda Milli takım arkadaşları Ronaldo ve Carvalho arasında bir gerginlik yaşandı..

45+1. dakikada kullanılan köşe vuruşunda Giggs topu biraz sürdükten sonra yakın direğe doğru ortaladı, Ronaldo'nun kafa vuruşu ağlarla buluştu ancak hakem Webb, kornerin yeniden atılmasına hükmetti. 
Tecrübeli Galli bu kez ceza sahasının ortasına doğru sol ayağıyla kesti. Berbatov'un kafasından arka direğe doğru seken topa savunmadan gelen Vidic kafayı vurdu, Cech'in müdahalesine rağmen meşin yuvarlak ağlarla buluştu ve Manchester United bu golle soyunma odasına 1-0 önde gitti.

İkinci yarıda Chelsea Teknik Direktörü Scolari taktiksel bir değişikliğe gitti ve Deco'nun yerine Anelka'yı sahaya sürerek, forveti ikiledi.

63. dakikada ManU farkı 2'ye çıkarttı. Sol kanatta Ronaldo'nun topuk pasıyla hareketlenen Evra'nın ortasına Berbatov kafayı vuramadı, altıpasın içine doğru alçalan topa Ashley Cole'den önce ayak koyan Rooney takımının ikinci golüne imza attı. Bu golden sonra Bosingwa'nın yerine Belletti oyuna dahil oldu.

86. dakikada Ronaldo'ya faul yapan Belletti de sarı kartla cezalandırıldı. 1 dakika sonra Ronaldo'nun kullandığı serbest vuruşta altıpasa hareketlenen Berbatov, tek vuruşla topu köşeye gönderdi ve skoru 3-0 yaptı.

Güçlü rakibini 3-0 deviren Manchester United, 19 maç sonunda puanını 41'e çıkardı ve rakibiyle arasındaki puan farkını 1'e indirdi. ManU, Fulham ve Wigan maçlarını kazanması durumunda liderliği ele geçirme fırsatını da yakaladı.

Premier League'de Mayıs 2005'den bu yana Old Trafford'da ManU'yu yenemeyen Chelsea kaderini yine değiştiremedi. Maviler ayrıca lig tarihinde 100. deplasman mağlubiyetini almış oldu.

Diğer bir güzel maç ise Serie A da yaşandı... Roma Ve Milan yenişemediler... Maça harika yıldız Pato damgasını vurdu... Ronaldinho bence yine yoktu... Beckham elinden geleni yaptı...

Hakem Sig. Morganti'nin yönettiği mücadeleye ev sahibi Roma; Doni, Cassetti, Mexès, Juan, Riise, Taddei, Brighi, De Rossi, Perrotta, Vucinic ve Baptista 11'i le başladı. 

Başkent ekibinde sakatlığı süren yıldız oyuncu Totti, Tonetto ve Okaka ilk 18'de yer almazken, Totti'nin yokluğunda kaptanlık pazu bandını De Rossi taktı. 

Konuk Milan ise sahada; Abbiati, Jankulovski, Maldini, Favalli, Zambrotta, Seedorf, Pirlo, Beckham, Kaka, Ronaldinho ve Pato 11'i ile yer aldı.

Dakikalar 22'yi gösterdiğinde sol kanattan Riise'nin yaptığı ortayı iyi kontrol eden Vucinic, Jankulovski'den şık bir hareketle sıyrıldı ve Abbiati'yi terse yatırarak takımını 1-0 öne geçirdi

İkinci yarıya Milan çok etkili ve istekli başladı. 49. dakikada soldan süratle kateden Kaka, Cassetti'yi oyundan düşürdükten sonra içeriye pasını gönderdi, Romalı oyuncuların ofsayt beklentileri arasında arka direkte topla buluşan Pato, kariyerinin en rahat gollerinden birini attı.

Bu golle beraberliği yakalayan Milano ekibi 53. dakikada üstünlüğü ele geçirdi. Soldan süratle gelen ve kendisini yakalamaya çalışan Mexès'i ekarte eden Brezilyalı genç yıldız Pato, açıyı kapamak için kalesini terkeden Doni'nin üzerinden şık bir aşırtma yaptı ve topu ikinci kez Roma filelerine gönderdi.

72. dakikada Roma beraberliği yakaladı. Baptista'nın pasıyla topla buluşan Brighi'nin vuruşunda defanstan seken ve arka direğe doğru açılan topa uçarak kafayı vuran ilk golün sahibi Vucinic, topu uzak köşeye gönderdi ve skoru 2-2 yaptı.

2-2'lik sonuç sonrasında puanını 34'e çıkaran Milan, ezeli rakibi lider Inter ile arasındaki puan farkını indirme şansını değerlendiremedi.

11 Ocak 2009 Pazar

Saviola + Nakit = Valencia?..


Yeni Bir haber düştü... Real in yeni patronu Juande Ramos Israrla Wigan lı Futbolcu Antonio Valencia yı istiyormuş... 12 Milyon Avro... Az para değil hani... Tabi Wigan anında reddetmiş teklifi... Tabi Real bu.. İstediği an iş bitmiştir... Eğer haberler doğruysa tabii...
Real in yeni teklifi ise Yüksek miktarda nakit ve Saviola olacakmış... Gidebilir Saviola... Real li taraftarlar Barca nın beğenmediği bir oyuncuyu takım da pek istemiyorlar zaten...
Antonio Valencia Real e ne kadar fayda sağlar gelirse onu bilemem...

10 Ocak 2009 Cumartesi

Steve McManaman


Oynadığı dönemin David Beckham ı ...Real madrid'in Avrupa kupasi finalinde 3 metre sicrayarak (japon futbol cizgi filmlerindeki kartal vuruşu) yaptigi hareket her izlememde daha da buyur gözümde...

Yüksek hızda top tekniği ile birçok oyuncunun belini kırmayı başarmıştı... Adıda çok karizmatiktir kendisinin... Daha 17 yaşında Liverpool forması giydi...Kırmızılarda 364 maçta 66 gol attı , 142 asist yaptı... İspanya liginde oynayan ilk İngiliz oldu... Liverpool dan Bosman kurallarıyla ayrıldı...Bu yüzden Liverpool lular az da olsa kırgındırlar ona...

Figo nun Real e transferiyle pek oynayamamıştı Kendi mevkisinde...Madrid de 157 maçta 14 gol atıp , 33 asist yaptı... Daha sonra Tekrar vatanına döndü...City formasını çok iyi bir para karşılığında giydi...Ama işler iyi gitmedi...44 maçta gol atamadan 7  asist yaptı... Sessiz sedasız jübile yapmadan futbolu bırakarak herkesi üzdü... Bazen Kimileri '' Bir McManaman vardı ne oldu ona '' diye çok sordu....Televizyon kanallarında yorumculuk yaptı...Goal 2 filminde görüldü...

Havalı saçları , Değişik ismi ve oyun tarzıyla onu hep beğenerek izledik... 

Biz sıkıldık Hido sıkılmadı


ABD Profesyonel Basketbol Ligi'ne (NBA), bu sabaha karşı yapılan 12 maçla devam edildi. 

Hidayet Türkoğlu'nun formasını giydiği Orlando Magic, Zaza Pachulia'nın oynamadığı maçta sahasında Atlanta Hawks'ı 121-87 yendi. 

Karşılaşmaya ilk 5'te başlayan ve 25 dakika sahada kalan Türkoğlu, 21 sayı, 6 ribaunt ve 4 asistlik performans sergileyerek takımını galibiyete taşıyan isim oldu. 

5 kez kullandığı 3 sayılık atışların hepsini sayıya çeviren Türkoğlu, 4 kez kullandığı 2 sayılık atışlarda ise 1 kez başarılı oldu. 4 kez geldiği serbest atış çizgisinde de tam isabet bulan Türkoğlu, 21 sayıyla takımının en skorer ismi olarak galibiyetin mimarı olarak dikkati çekti. 

6 oyuncunun çift haneli sayılara ulaştığı Magic'de 16 sayı ve 10 ribauntla oynayan Dwight Howard ile 14 sayı, 9 asistle maçı tamamlayan Jameer Nelson, takımlarına önemli katkı sağladılar. 

Atlanta Hawks forması giyen Zaza Pachulia, Magic karşısında sahada yer almazken, Hawks adına sadece 3 oyuncu, çift haneli sayılar üretebildi. 

16 sayı, 3 ribaunt ve 3 asistle takımının en başarılı ismi olan Acie Law'un çabaları galibiyet için yeterli olmazken, Solomon Jones'un 12 sayısı ile Joe Johnson'un 11 sayısı yenilgiyi önlemeye yetmedi. 

Ligde alınan diğer sonuçlar ise şöyle: 

Philadelphia 76'ers - Charlotte Bobcats: 93-87 
Toronto Raptors - Memphis Grizzlies: 103-82 
New Orleans Hornets - Los Angeles Clippers: 107-80 
Oklahoma City Thunder - Houston Rockets: 96-98 
Cleveland Cavaliers - Boston Celtics: 98-83 
Chicago Bulls - Washington Wizards: 98-86 
Milwaukee Bucks - New Jersey Nets: 104-102 
Denver Nuggets - Detroit Pistons: 90-93 
Phoenix Suns - Dallas Mavericks: 128-100 
Los Angeles Lakers - Indiana Pacers: 121-119 
Sacramento Kings - Miami Heat: 115-119 (uzatmada)

9 Ocak 2009 Cuma

Diarra mı, Huntelaar mı?


UEFA, ara transferde Ajax'tan Klass-Jan Huntelaar ve Portsmouth'tan Lassana Diarra'yı transfer eden Real Madrid'in, Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde bu futbolculardan yalnızca birini oynatmasına izin verdi... Bunu nedeni bu iki oyuncunun daha önce UEFA kupasında oynamasıydı... İspanyol devinin kritik kararı ülkede merak konusu oldu!

Bakalım Real Madrid Seçimini nasıl kullanacak ? Benim şahsi görüşüm , Nistelrooy dan doğan boşluğu doldurabilmesi nedeniyle Huntelaar... Real Madrid de öyle düşünüyor olabilir , Çünkü Klass ın alınmasının nedenlerinden biri de bu zaten... Diarra da Ligde faydalı olacaktır Madrid ekibine... Eğer Real Diarra yı seçerse Orta sahasında bol alternatifi olabilir belki ama , Nistelrooy un boşluğunu dolduramaz...

Başka bir alternatifse Real in Uluslar arası spor tahkim kuruluna başvurması fakat en zor alternatif... Böyle bir kararın kabul edilmesi gerçekten çok zor ki zaten UEFA nın kurallarına göre Kupa 2 den gelen 2 oyuncu Şampiyonlar Ligin de  oynayamaz... 

Ancak şunu da söylemek gerekir ki Bu durum Real Madrid tarafından yapılmış bir hata... İdari Menejer Predrag Mijatovic bunu nasıl fark edemedi diye düşünüyorum... Eğer UEFA İki oyuncuyu da kabul ederse buna ilk itiraz edenin Real Madrid in Şampiyonlar Liginde ki rakibi Liverpool olacağını da söyleyelim...

Blog Widget by LinkWithin
 
Copyright 2009 Barbarossa. Powered by Blogger Blogger Templates create by Deluxe Templates. WP by Masterplan